Başladı da habersiz miyiz!..
38 şehit ve 19'u ağır olmak üzere 155 yaralı... On binlerce insanın bulunduğu bir alanda, daha fazla kayıp olmaması, işin teselli tarafı...
Şehitlerimize Cenab-ı Hakk'tan rahmet, ailelerine sabırlar ve yaralılarımıza da şifalar diliyoruz...
Saldırı ilk değil ama inşallah son olur.
İstihbarat eksikliği, güvenlik zaafiyeti gibisinden yönetime yönelik beylik suçlamaların anlamlı olmadığını, söyleyenler başta olmak üzere hepimiz biliyoruz.
Gerçekleşen saldırılara ister istemez şahit olsak da, önceden haber alınmak suretiyle mani olunanların çoğunu -şükür kibilmiyoruz çünkü.
İstanbul Beşiktaş'ta 30'u emniyet mensubu 38 kişiyi şehit eden, 19'u ağır 155 kişiyi yaralayan saldırının failleri, içe yönelik ne türden talepleri için bunu yapmış olabilirler?..
Cevabı kocaman bir hiç... Belli ki, benzerlerinin tamamında olduğu gibi, failleri yönlendirenlerin kanlı mesajını taşıyan bir saldırı bu.
Faillerin tespiti an meselesi.
Ancak yönlendirenleri yani mesajın sahiplerini ancak bilenler bilecek ve ümidimiz odur ki, saldırıyla verilmek istenen mesajın cevabını da onların anladığı dilden vereceklerdir...
Saldırının Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili anayasa değişikliği teklifinin hemen ardından gerçekleşmesi, akla bu sistem değişiklik ile ilgili rahatsızlığı getirse de, mesele bu kadar basit değil mutlaka... İçerideki uzantıları ile güç birliği yapan dışarıdaki bazı şer mihrakları, tam olarak kendilerine teslim olmamızı ve her ne istiyorlarsa onu yapmamızı istiyorlar, kabaca.
Oyun hakikaten büyük...
Meseleye naif yaklaşan birileri, 'teslim olursak kurtulabiliriz' şeklinde düşünüyor ve bu neticenin alınabilmesi için uğraşıyorlar. Teslim olmanın kurtulmak değil, aslında tamamen yok olmak manasına geldiğini, anlamıyor ya da anlamak istemiyorlar. Terörü alet olarak kullananların talep ettiklerinin yapıldığını gördüklerinde, fazlasını ve çok daha fazlasını istememeleri için herhangi bir sebep yok çünkü.
Dünyanın nasıl döndüğünü biliyorsanız, istemenin ve vermenin bir sınırı olmadığını da biliyor olmanız gerek...
Son senelerde yaşanan gelişmelerin 3. Dünya Savaşı'nın arifesinde olduğumuzu gösterdiği şeklinde yorumlar var. Haklı ve yerinde yorumlar bunlar. Ancak belki de 3.
Dünya Savaşı'nın çoktan başlamış olduğunu söyleyebilmek de mümkün.
1.'si ve 2.'sinden farklı olarak, ordular vasıtasıyla sürdürülen büyük muharebeler yerine, terör örgütleri üzerinden sürdürülen bir savaş bu.
Özellikle de Suriye ve Irak'a baktığımızda, güya DEAŞ terörüne karşı Koalisyon Gücü oluşturduklarını söyleyen koca koca devletlerin, bölgedeki diğer terör örgütleri vasıtası ile operasyonlar yapmalarını izah etmenin başka yolu var mıdır, bilinmez.
Güya kendisine karşı mücadele verilen terör örgütünü doğuran şartların kimler tarafından oluşturulduğu ve hatta bu örgütün aslında kimin menfaatlerine hizmet ettiği de ayrı bir muamma...
Oyun hakikaten büyük yani...
3. Dünya Savaşı'nın ya arifesindeyiz ya da çoktan başladı bile... Şöyle veya böyle, sıkıntılı bir dönemdeyiz ve aldığımız her darbede canımız acıyor.
Bu darbeleri vuranların amaçlarına ulaşmamasının tek yolu da, varlığımızı ve dirliğimizi her şeye rağmen sürdürmemiz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dünya gençliği vahşete karşı ayakta!.. (28.04.2024)
- Duvara toslayacaklar!.. (27.04.2024)
- Dışarıdan bakabilmek… (24.04.2024)
- Toparlanacağız… (21.04.2024)
- Mesaj hepimize… (20.04.2024)
- Köpük dağılınca… (17.04.2024)
- Durmak yok, yola devam!.. (14.04.2024)
- Yalanlar ve ihanet… (13.04.2024)
- Bayram sohbeti… (10.04.2024)
- Bitiş değil, dönüm noktası!.. (07.04.2024)