BEKİR HAZAR

Sadece ve sadece!

ÇİN'E iç savaş sonrası komünizm gelince kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan işadamları, kapitalistler ailelerini de yanlarına alarak ölüm korkusuyla adalara kaçtılar. Zamanla orada Milliyetçi Çin adı altında Tayvan devletini kurdular. Çin, Tayvan'ı daima bir vilayeti olarak gördü. Ancak 2016'da Tayvan'ın kendi bağımsızlığını resmi olarak ilan etme fikrini savunan Tsai Ing-wen'in devlet başkanı seçilmesi ortalığı karıştırdı.
Tayvan ile Çin arasında büyük bir gerilim başladı. ABD'yi bile sollayıp yakın geleceğin süper gücü olacağı iddia edilen Çin, ili olarak gördüğü Tayvan yakınlarına asker yığdı. Tayvan buna karşılık verdi. İki ülke sürekli tatbikatlar yaparak birbirine gözdağı veriyor. Çin'i en büyük düşman olarak gören ve Amerika'nın dünyadaki egemenliğini tehdit ettiğini bilen Pentagon ve derin devlet hemen bu gerilimin üzerine atladı. Washington'dan "Tayvan'ın yanındayız" diye sürekli açıklamalar geldi. Tayvan Devlet Başkanı "Ülkemiz topraklarında bizi eğiten Amerikan askerleri var" diyerek, sürekli üzerlerinde füze denemeleri yapan Pekin'e gözdağı verdi.
Tayvan'dan "Çin bize saldırırsa işgal kuvvetlerinin yarısını yok edecek Amerikan silahlarına sahip oluyoruz" diye resmi açıklama dahi geldi.
ABD, Çin'i durdurmak istiyor. Bu amaçla Pasifik'e askeri yığınak yapıyor. Çin'in düşmanı her oluşumu, her ülkeyi destekliyor. Üzerlerine balıklama atlıyor. Çin'deki 132 milyon Müslüman'ı da ayaklandırmak için her yolu deniyor. Amerika'da askeri uzmanlar ekranlarda konuşuyor, kitap yazıyor, tarih verip "2030'da 3.
Dünya savaşı ABD-Çin arasında Pasifik'te yaşanacak" diye bas bas bağırıyor. Bütün bunları neden sizlere hatırlatıyorum? Çünkü Amerika'nın uzun vadede en büyük kavgayı vereceği dağ gibi bir Pasifik sorunu var. Bu yüzden 10-20 yıl sonrasına hazırlanıyorlar.
Ortadoğu'yu halledip, Suriye'de, Irak'ta, Türkiye'de tampon Kürt devletleri kurup, İsrail'i rahatlatmayı, güvenlik altına alıp, tamamen Pasifik'teki gerilime ve olası savaşa odaklanmak istiyorlar. O yüzden Ortadoğu'nun olmazsa olmazı, kilit ülkesi Türkiye'nin kontrollerinde olması onlar için hayati önem teşkil ediyor. Türkiye'nin artık kendi çıkarlarını savunması, bağımsız hareket etmesi, sınırının dibinde PKK devletleri kurulmasına izin vermemesi Washington'un da, Pentagon'un da uykularını kaçırıyor. Kontrol için her yolu denedikleri Türkiye'de başarılı olamayınca tek bir çözüm yollarının kaldığına inanıyorlar. O da kontrol edilmesi kolay olan Batı yanlısı muhalefetin iktidara getirilmesini sağlamak. ABD'nin 10 ülke elçiliğini harekete geçirerek Türk yargısına karışma girişimi bir tatbikattı aslında.
Başkan Erdoğan'ın büyük tepki gösterip bu elçilere diz çöktüreceğini, özür dileteceğini biliyorlardı.
Tatbikatın asıl amacı destekledikleri muhalefetin tavrını görmekti. Nitekim muhalefetimizin tamamı diz çöken elçilere destek vererek sınavı geçti, adeta bağlılık bildirdi, "Seçimler için vereceğiniz desteği hak ediyoruz" mesajı verdi. Kemal Bey bununla da yetinmedi elçilere Türkiye'yi şikayet eden bir mektup dahi gönderdi.
Hiçbir şey tesadüf değil. "Şehitler Ölmez vatan bölünmez" sloganından şehit ailelerinin bacısına küfredecek noktaya gelen İYİ Parti'nin, PKK'nın siyasi kanadı HDP ile aynı sofrada buluşması hiç tesadüf değil. Meral Hanım'ın "2. Fatih Sultan Mehmet" ilan ettiği Ekrem İmamoğlu'nun hemen akabinde İstanbul'daki işini bırakıp sürekli Güneydoğu'ya gitmesi, Diyarbakır'da HDP'lilerle yanyana gelmesi boşuna hiç değil. Fatih Sultan Mehmet bugün hayatta olsaydı terörist PKK'nın siyasi kanadı ile çorba mı içerdi, yoksa başka bir şey mi yapardı onu da siz düşünün. Meral hanım "Ne işin var PKK'nın HDPlileriyle" diye sorabilir mi Ekrem İmamoğlu'na. Asla!
Nedenini de siz bulun artık.
Askeri uzmanlar dünya basınında sürekli Pasifik'teki Çin-ABD savaşını konuşuyor. "Savaş insansız silahlarla olacak" diyor. Çin'in çölde Amerikan uçak gemisi maketi inşa edip tatbikat yaptığına dair fotoğraflar ortalığa saçılıyor. Artık uçak gemin varsa bile nafile. Dünya başka bir yere gidiyor. Ve Türkiye bu oyunda "ben de varım" dedi. Ege'de Yunan gemisiyle gelen Fransız savaş gemisinin komutanı bas bas bağırıyordu telsizde. Yunan komutana "Tüm sistemlerimiz kilitlendi. Bizi çekin" diyordu.
Traktörün römorkuna dönmüştü.
Türkiye isteseydi o gemiyi elektro manyetik dalgalarla alıp içindeki askerlerle birlikte joistikle Tuzla tersanesine çeker, parçalarına ayırır veya deniz kuvvetleri envanterine katardı. Geleceğin insansız savaşları için Türkiye büyük adımlar atarak büyük yatırımlar yaptı. Dünyanın sayılı orduları içine girdi. Bizim muhalefet bunu bile itibarsızlaştırmak için kendini yırtmadı mı? Tüm bunlar tesadüf mü?
Hayal edemeyeceğiniz noktada silahlar üreten ve çoğunu açıklamayan, tam bağımsızlık yolunda devasa adımlar atan Türkiye'nin durdurulması gerekiyor.
Amerikan kongresine SİHA'larımızın yasaklanması için bile önerge veriliyor. "Emredersiniz" diyenlerle yönetilmemiz, arka bahçede rahatlamış bir ABD'nin Pasifik savaşı hazırlıkları için muazzam bir önem taşıyor. Onlar planlar yapıp, içimizdeki kontrol edilebilir olanlara destek yağdırıyor. Bu hiç önemli değil.
Biz ne yapacağız? Önemli olan sadece ve sadece bu!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.