BEKİR HAZAR

Uzaylılarımız dönemiyor

Dünya henüz adı konmayan büyük bir kavgaya sahne oluyor. Türkiye olarak kenetlenerek tüm sorunlarımızı ortak çözmemiz gereken bir dönemdeyiz. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Ülkenin önünü tıkayan meselelerde sırf muhalefet olsun diye bir set daha oluşturmak akıl karı değil. Gelecek nesiller, ülkesinin yanında olmayan herkesi ayrım yapmaksızın zihinlerinde yargılayacak.
Dünyada kavga var dedik... Belki de bunun adına savaş dememiz gerekiyor. Tüm dünya bugün başkanlık koltuğunu devralacak Trump'a kilitlenmiş durumda. Dolar milyarderi Başkan ne yapacak? Bu soruya cevap aranıyor, tahminler gırla gidiyor. Hatta yapabilecekleri ihtimal dahilinde olanları engellemek için koltuğuna oturmadan dahi inanılmaz oyunlar sergilendi. Seçimin ertesinde "Devirebilir miyiz acaba" diye sokaklara sürülenlere bir şirketten 2 bin 500 dolar maaş verildiğini Washington Times yazıyor dün. Obama, "Trump, Moskova ile yakınlaşmasın" diye günler öncesinden 35 Rus diplomatı Amerika'dan attı. Yetmedi, sırf Moskova ile gerginlik olsun diye 35 bin Amerikan askerini zırhlı tanklarla Polonya'ya yığdı.
Rusya isyanda, gözü Trump'ın ne yapacağında.
Amerika'nın yeni planı Rusları da yanına alıp kontrol ederek, Çin'i yalnızlaştırmak ve bölmek mi? "Tek hedefim Çin" diyen, daha göreve gelmeden Milliyetçi Çin yani Tayvan Başkanını teamüllerin dışına çıkarak arayan ve destek sözü veren Trump, Pekin'i deliye döndürdü. Malum Mao ülkesine komünizmi getirince, ondan kaçanlar adacıklarda Tayvan'ı yani Milliyetçi Çin'i kurdu. Çin, "Tayvan benim" diyor, ilan edilen ayrı devleti tanımıyor.
O komünist Çin'in bir parçası olan Hong Kong İngilizlerin eline geçince kapitalizm ile tanıştı. Yıllar sonra Hong Kong'u Pekin'e geri verdiklerinde Çin de kapitalizm ile tanıştı. O kapitalizm ihracı Çin'i üstü örtülü olarak İngilizler'in hegemonyasına sokup Pekin'i Londra'ya bağladı. Nitekim Avrupa Birliği'nden ayrılan ilk etapta 60 milyar euro kaybeden İngiltere'nin kapısına koşan ve "Ticaret anlaşması yapalım" diyen ilk ülke Çin oldu. Rusların en nefret ettiği ülke İngiltere. Ancak aynı zamanda da Çin ile stratejik ortaklıkları var. Çin'i kendine bağlayan İngilizler, Baltık denizine asker yığıp Ruslarla neredeyse gerilim komşusu oldu.
Ve dahası önceki gün tarihinde ilk kez Manş Tüneli'nden Tanklar geçirip Ruslara "Doğu Avrupa'dayım, burnunun dibindeyim" diye gözdağı verdi. Şu anda burnundan soluyan Moskova'ya karşı kurulmuş bir NATO ülkesi olarak biz de o Rusya ile Suriye'de havadan elbirliği ile DEAŞ'ı bombaladık. Rus basını "Türklerle kanatlarımız birleşti. Emsali olmayan bir işbirliği" diye ayağa kalktı.
Yetmedi "Diğer NATO ülkelerine de düşmanlıkların ortadan kaldırılarak ortak çalışabileceğimizin en büyük göstergesi. Trump da örnek alabilir" diye yazdılar. Başta Daily Telegraph gazetesi olmak üzere İngiliz basını da "Suriye'de Türk-Rus işbirliği NATO'nun tepkisini çekecektir" diye bağırarak tellal oldu. O NATO için yeni başkan Trump "Miadını doldurdu" dedi.
Astana'daki Suriye görüşmelerine Trump yönetimi de çağrıldı. Birleşen Türk-Rus kanatlarına yoksa Amerikan kanatları da mı eklenecek? Obama giderayak ülkesindeki 16 istihbarat örgütünün, Ulusal Güvenlik Kurumu NSA tarafından toplanan elektronik takip ve izleme verilerine doğrudan ulaşmasına izin verdi. Bu özel hayatların ihlal edilmesi anlamına ve TRUMP yönetiminin istihbaratta büyük bir kıskaç içine girmesine yol açacak.
Her yerde oyunlar, tezgahlar, çemberler, yığınaklar... Ve kurulacak yeni dengeler...
Böyle bir ortamda Türkiye'nin tüm enerjisini, iç meseleleri süratle halledip dışarıya ayırması hayati önem taşıyor.
Türkiye, adeta tüm dünyanın merkezi konumunda... Herkesin gözü üzerimizde, dünyada kurulacak yeni dengelerin tüm yolları Ankara'dan geçiyor. Bizi yanına almak isteyenler, perde arkasında birbiriyle kapışıyor. Ümitsizliğe düşenler terör ve dolar orduları ile Türkiye'ye saldırıyor.
Dağılma noktasına gelen ve sahada yeni dünya dengeleri kurulurken adeta tribünlere yollanan Avrupa Birliği de aptalca raporlarla üzerimize geliyor. Hala eski günlerdeki Türkiye var zannediyorlar, geçmişte takılı kaldılar. Tıpkı içimizdeki dünyadan bihaber bazıları gibi... Evet dünya muazzam değişiyor... Ancak bizdeki bazıları asla değişmiyor. 100 yıl sonra tarih kitaplarında onlardan bahsedilirken gülerek okunacaklar! Ve bir taraftan da içleri acıyacak evlatlarımızın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.