BEKİR HAZAR

Kurgucu KüresELLER

Sultan Abdülhamid Han, eğitime büyük yatırım yaptı. Ülkeyi saran yabancı okullara karşı mücadele verdi. Hedefi "MİLLİ" ülkesini seven bilim adamları yetiştirmekti. Batı'da kaydedilen gelişmelerin gerisinde kalmamak için de Avrupa'ya öğrenciler gönderdi. Devlet bursuyla eğitime gönderilenlerden ülkesinin yarınlarına katkı yapacak bilimadamları ordusu kurulacaktı. Devlet eğitimle büyüyecek, imparatorluk sınırları içinde üreten, vatanına hizmet eden insanların sayısı çığ gibi artacaktı.
Hedef kutsaldı, düşünce güzeldi.
Ancak Avrupa'ya gönderilen o öğrenciler maalesef locaların çengeline takıldı.
İmparatorluğa düşman olanların kucağına düştü. Londra ve Paris ittifakı o dönem Osmanlı'nın en büyük düşmanıydı. Avrupa'ya gelen, ülkesini karalayan ne kadar Türk varsa onları örgütlüyor, para yağdırıyordu. O örgütlerle de yeni gelen öğrencilere çengel atıyor, Dolmabahçe düşmanı yerlilerin sayısını artırmak için büyük çaba harcıyordu.
Bunlardan biri de Jön Türkler'di. Hicaz Demiryolu yapımı İngilizler yerine Almanya'ya verildi diye isyan eden ve Londra'ya kaçıp Kraliçeye bağlılık bildiren, Dolmabahçe'ye ihanet eden damat sadrazam vardı başında.
Tüm servetini Dolmabahçe'yi yıkmak için Jön Türklere harcıyordu. İşte o dönemde Paris'e eğitime gelen ve Jön Türklerin çengeline takılan bir Türk öğrencisi, okulundaki Fransız Profesörü ziyaret ediyordu. Dolmabahçe'ye olan nefretini anlatıyor, "Sultan Abdülhamid mutlaka devrilmeli" diyordu. Türk öğrenciyi dinleyen Fransız profesör sonunda söze şöyle giriyordu; "Evladım anlattıkların Fransa açısından bakıldığında ülkem için çok faydalı. Ancak kendi ülken açısından bu yaptığın vatana ihanettir. Fransa'nın yararına bile olsa ben vatanına ihanet edenleri dersime almam. Bundan sonra seni derslerimde görmek istemiyorum."
O öğrenci Abdülhamid Han devrildikten sonra bu ülkede Bakan oluyor ve yukarıda anlattıklarımı hatıratında kendisi aktarıyordu.
Jön Türklere katılan geleceğin akademisyeni, siyasetçisi, bürokratı gençler Dolmabahçe'ye olan tüm düşmanlığı "Vatan-Millet" adına yapıyor, ülkeyi kurtaracaklarını zannediyor ancak perde arkasındaki güçleri, Londra ve Paris'in YIKIM PROJESİ'ni asla göremiyordu. Aradan yıllar geçti. Arkasında Soros gibi Küresel güçlerin tetikçisi isimlerin olduğu Uluslararası Kriz Grubu bir başka tetikçisinin imzasıyla şöyle bir yorum yayınladı geçtiğimiz hafta; "Türkiye'de derhal ateşkes ilan edilmeli, Devlet reformlar yapmalı." Soros destekli örgüt MERKEZİ "Barış"tan bahsediyordu. Buraya kadar herşey güzeldi. Ancak finalde yapılan çağrı ilginçti; "Türkiye Ademi Merkez Sistemiyle yönetimi kabul etmeli." Yani açacak olursak bugün PKK ve HDP'nin Hendekler kazarak, içine yerleştirdikleri yüzlerce roketatarlı, kaleşli, sniperli katillerle attığı "Özyönetim" sloganını haykırıyordu Sorosların örgütü. "Yoksa Türkiye bu mücadeleyi kazanamaz" diyorlardı.
Ardından bir bakıyorduk Sorossever bir Türk yazar, Baronların çok sevdiği CFR adlı thinkthank kuruluşunun yayın organında kendisine lütfedilen köşede aynı ağızla "Türkiye başaramaz" diye başlık atıyordu. Dışarısı yetmiyor içeride de Sorossever bir başka yazar aynı şekilde "Türkiye başaramaz" yorumuyla köşe yazısını görücüye çıkarıyordu. "Devlet Güneydoğu'da katliam yapıyor" diyerek Hendeklere doldurulan ağır silahlarla donatılmış teröristleri bir milim bile görmeyen akademisyenlerin imzaladığı o bildiriye bu açıdan bakmamız gerekiyordu. Akademisyenlerin birçoğu neyi imzaladığını bilmiyordu bile. O bildirinin hangi dış MERKEZLERDE nakış gibi satırlara dokunduğunu nereden bileceklerdi? 100 yıl önce nasıl akademisyen olması için Avrupa'ya eğitime gönderilen gençler, kurguyu yapan GÜÇLERDEN bihaber "Vatan-Millet" aşkına "Dolmabahçe"ye saldırıyorsa, bugün de "Beştepe" öfkesiyle karanlık odalarda tezgahlanan kurguyu hissedemeyecek kadar gözler kararıyordu. Öfkelenmek, duygularla gitmek gereksizdi. Bırakın herkes içindekini döksün, rengini belli etsin, bilelim. Bizim asıl bakmamız gereken, o RESİM üzerindeki renklerle oynayan KURGUCU ELLER olmalı.
Belli ki Küresel Güçler, Oslo ile, Gezi'yle, 17 Aralık'la yıkamadıkları Beştepe için yeni planları öne sürüyorlar. Sürmeye de devam edecekler. Önemli olan biz ne yapacağız?
Söylemlere takılıp birbirimizle mi uğraşacağız?
Odaklanmamız gereken adres "Devamlı çatışma" diyen MERKEZ, kurgu yapan
KüresELLER değil mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.