BEKİR HAZAR

Bizim medya uşaktır

ABD medyasını ikiyüzlülükle suçladım önceki gün. Gezi olaylarında binalar, dükkanlar yakılıp yıkılırken ABD televizyonları saatlerce canlı yayın yapıyorlardı. "İfade özgürlüğüne darbe" diye.
İkiyüzlüler, ABD'de Baltimore karışınca, sokağa çıkanları "Vandallar, Teröristler, Serseriler" diye manşetlere çektiler. ABD televizyonları haberleri göstericileri yerin dibine sokarak verdi. Evet yaptıkları ikiyüzlülük gibi görünse de aslında bir başka gerçek daha vardı. Amerikan medyası, ülkesinin menfaatlerini koruyordu.
Devletine sahip çıkıyordu.
Sokaklarda yakanlara, yıkanlara hep birlikte tavır alıyor, toplu hücuma geçiyordu. Bizim gibi ülkelere "Özgürlüklere dokunulamaz" diye pazarlama yaparken, kendi ülkelerinde HUKUK'un üstünlüğünü savunuyordu.
Kimse özgürlükleri için başkasının haklarını gasp edemez, yakamaz, yıkamaz, yağmalayamazdı. Öyle polis otosunun üzerine çıkıp camlarını kıramazdı. Bizde polis otosunun üzerine çıkanları, Tomalara saldıranları, polisi taşlayanları, esnafı, dükkanları perişan edenleri "KAHRAMAN" ilan ederlerken, ABD'dekileri İNSANLIKTAN ÇIKMIŞ olarak gösteriyorlardı. Başka ülkeler ne kadar karışırsa, o kadar karıştıranların yanındaydılar. Gezi'de BULDOZER ele geçirip kaldırım taşlarını söken ve "Bunları polisin kafasına atın" diyenleri alkışlıyorlardı.
Ama ABD çıkarları gündeme gelince İÇERİDE isyancılara karşı BULDOZER oluyorlardı. Ve Doğru da yapıyorlardı. Sadece ABD'de değil, İngiltere'den Almanya'ya kadar her yerde medya sorumluluğu aynıydı.
Hatta Almanya'da daha da öteye gidiyorlar, haber dahi yapmıyorlardı. AHaber'de Yazboz programında Hamburg olaylarını yayınlamıştık. Sevgili Mevlüt Yüksel canlı yayın yapmış, sokağa çıkma yasağına kadar yaşanan şiddet olaylarını gündeme getirmişti.
O programda Almanya'dan tweet yağmıştı bize; "Almanya'da yaşıyoruz ama Hamburg olaylarından haberimiz yok.
Ortalığın savaş alanına döndüğünü sizden öğreniyoruz"
diye. Alman basını kendi ülkesinde sokaklar karışınca YARASA takılıyordu. Görmüyordu, yazmıyordu.
Halbuki Cumhurbaşkanlarına kadar Türkiye'ye gelip 'Basın özgürlüğü'nden giriyorlar, 'İnsan hakları ve ifade özgürlüğü'nden çıkıyorlardı. Bize ders veriyorlar, Türkiye'yi yönetenleri dergi kapaklarında, gazete manşetlerinde diktatör ilan ediyorlardı. Alman Hamburg'da sokağa dökülürse "Bir avuç serseri" oluyor, sayfalara taşınmaya değer bulunmuyordu.
Onlar da ülkelerinin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yapıyordu topluca.
Peki ya bizim medya!!! İşte orada durup saatlerce düşünmek gerekiyordu. Çünkü bizimkilerde VATAN-MİLLET duygusu edebiyattı, safsataydı. Hatay'da bomba patlatıp, 50 TÜRK'Ü ALÇAKÇA ÖLDÜREN ESAD'a gidip el öpen gazetecilerimiz ve siyasetçilerimiz vardı bizim. "Yürüyün, sokaklara dökülün" diye çağrılar yapıp 45 kişinin ölümüne yol açan siyasilere 1. sayfalarını açıp, röportaj kuyruğuna girenler ordusudur bizim medya. Aile fotoğraflarını yayınlayıp "Ay ne sevimli şey" diye sempatik göstermek için yarışıp, birbirlerini eziyorlardı adeta. Biz, MİT tırlarını durdurup, içindeki askerlerimizi döverken bile medyadan getirdiğimiz kameraman eşliğinde yapıyorduk OPERASYONLARIMIZI. Hunharca ŞEHİT edilen savcımıza mermi sıkan CANİLERE bile "Aman bunlara terörist demeyelim" çağrıları yapan gazetecilerimiz vardı bu memleket topraklarında.
Baltimore'da polis siyahi genci öldürdü diye sokağa çıkanlara "TERÖRİSTLER" diye ABD medyası saldırırken, bizdekiler ŞEHİT savcımızın ailesini bir kez daha ağlatıyor, acıya boğuyordu. Yakanları, yıkanları, bankalara, binalara saldıranları "MASUM ÇOCUKLAR" gösteriyordu.
Bizdeki medyada ülkeyi düşünme, "DÜŞÜNCESİZLİK"ti. ABD ve İngiliz medyası ne diyorsa bizde de oydu.
Onun içindir bakıyorum tüm haber kanallarında, anahaber bültenlerinde, ŞANLI Türk gazetelerinde şu günlerde de bir haber dikkatimi çekiyor. Döndüre döndüre defalarca veriyorlar haberi. İngiltere Kraliyet Sarayı yeni bir PRENSES'e kavuşmuş. Kraliçe'nin bir torunu daha dünyaya gelmiş. Yok beyaz tenliymiş, yanakları al almış, burnu anasına benziyormuş vs. vs... Bizim medya uşaktır, dışarıdan ne verilirse onu alır büyütür. İngiliz Prenses'in bezine kadar girerler. Çünkü bizim medyada ÜLKE ÇIKARI yoktur. Prensesin
ÇIKARIM BEZİ vardır. Sahipler ne derse o...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.