Öcalan’ın silah bırak bırakma çağrısı! Süreç nasıl işleyecek? Uzmanlar A Haber’de
PKK’nın kuruluş gerekçelerinin ortadan kalktığını vurgulayan teröristbaşı Öcalan, silahların bırakılması ve örgütün kendini feshetmesini istedi. Demokrasi dışında bir yolun olmadığının belirten PKK elebaşı Öcalan kongre mesajı verdi. Sıcak gelişmeyi A Haber canlı yayınına katılan uzman isimler değerlendirdi.
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'la görüşen DEM Parti heyeti, İmralı Adası'ndaki görüşmenin ardından açıklama yaptı. Öcalan mesajında "Silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum." ifadelerini kullandı. Öcalan'ın açıklamasının öncesinde terör örgütü elebaşının İmralı Adası'nda çekilen son fotoğrafı paylaşıldı.
Öcalan'ın mesajı DEM Parti İmralı heyeti tarafından okundu. İmralı Adası'nda tutuklu bulunan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan, PKK'ya silah bırakma ve kendini lağvetme çağrısı yaptı. Peki bundan sonra neler olacağını A Haber canlı yayınına katılan uzman isimler değerlendirdi.
DEVLETİN YÜRÜTTÜĞÜ BİR SÜREÇ
Eski AK Parti Van Milletvekili Burhan Kayatürk: Her tarafta olduğu gibi Van’da yürütülen bu süreci doğru buluyor. Bu süreç devlet tarafından doğru yürütülen ve beklenen bir süreçti. PKK elebaşı Öcalan’ın yaptığı açıklama yapılması gereken bir şeydi. Bir Türkiye’de her konunun demokratik ortamlarda tartışılması gerektiğine inanıyoruz.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN DEMOKRATİK MÜCADELESİ
Türkiye demokrasisinde ifade ve organizasyon özgürlüğüne yer var ancak şiddete hiçbir şekilde yer yok. Biz Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte bu ülkede 22 yıldan fazladır siyaset yapıyor ve ülkeyi yönetiyoruz. Yaptığımız her işi demokratik bir ortamda yaptık. Demokratik bir mücadele arıyorsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayatında yaptığı her şey demokratik mücadelenin kendisidir. Artık şiddete kimsenin yer vereceği bir ortam Türkiye ve dünya söz konusu değildir.
BÜYÜK BİR İLETİŞİM ZAFERİ! KAMU DİPLOMASİSİ HARİKA
İletişimci yazar Ali Saydam: Pek çok boyutu dünden veri konuşuldu ve tartışıldı. Ben ilk olarak mesleki bir değerlendirme yapmak istiyorum. Türkiye milyarlarca para harcasa böyle bir iletişim zaferi kazanmazdı. Buna terminolojik olarak kamu diplomasisi deniyor. Tezlerinizin diğer ülkelerin insanlarına aktarılması meselesidir.
BÜYÜK STRATEJİK BAŞARI
Bu ilk çıktığı andan itibaren 4 ayda müthiş bir hızla yönetilmiş bir süreçtir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç cephe vurgusu ve Devlet Bahçeli’nin çağrısının ilk çıktığı anlarda negatif bir durum ortaya çıkarılmaya çalışıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin beraber yürüttüğü bir süreç var. İşte bunların başlaması ve bitmesi arasında 4 ay gibi bir süre var. Burada yaratılmış olan iletişim değeri para ile ölçülemez. Burada çok büyük bir stratejik başarı vardır.
TÜRKİYE HER AÇINDAN KAZANÇLI ÇIKACAK
Siyasi iletişim boyutunda bir konsolidasyon söz konusu. Şeffaf yönetilmediği gibi bir takım muhalif çatlak sesler çıkacaktır. Genel anlamda milli mutabakatın kesinlikle sağlandığı bir durumdur. Böyle bir iç siyasi iletişim boyutunun yakalanması büyük başarıdır. Türkiye ne şekilde olursa olsun kazanacağı bir hamle yapmıştır. Şimdi bir süreç başlayacak ve bunlar toplanacak birtakım kararlar alacak. İçeride yine çatlak sesler olacaktır. Burada YPG yan çizip uygulamazsa bile Türkiye’nin tezlerini savunması için ciddi bir güç verecektir. O zaman terör bölgesine nasıl müdahale edileceğini Türkiye karar verecektir. Türkiye böylece meşru bir hak elde edecek. Her açıdan bakıldığında Türkiye’nin devlet aklının ne kadar iyi çalıştığının görüyorum ve güven duyuyorum.
SATIR ARALARINDA ÖNEMLİ DETAYLAR VAR
Terör ve güvenlik uzmanı Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe: Bu yapılan çağrı metninin paragraflarına baktığımızda oldukça ilginç açıklamalar olduğunu görüyoruz metnin satır aralarında. Şimdi ikinci paragrafta aynen şöyle diyor; 1990'larda reel sosyalizmin iç nedenlerine çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü ifade özgürlüğüne sağlanan gelişmeler PKK'nın anlam yoksulluğuna ve aşırı tekrarına yol açmıştır.
Yani PKK artık kendileri de bu işin Türkiye'deki gelişmeler doğrultusunda PKK'nın varlığını sürdürmesinin bir anlamının olmadığını kabul ediyorlar. Bu çok önemli. Yani silahla da bir anlamının olmadığını siyasi olarak da bir anlamının olmadığını kabule anlamına geliyor. Çünkü kendilerinin hem sosyalizmden işte hareket ettiğimizde hem düşünsel anlamda ideolojik anlamda hem de pratikte ısrar ettikleri ya da dayattıkları bazı hususların anlamını yitirdiğini açık net bir şekilde belirtiyorlar.
PARÇANLAMA LAÇINILMAZ
Bir diğer paragrafta ise şöyle diyor; Bin yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yıllık bu ittifakı parçalama esas gaye edilmiştir. Bakın bu da çok önemli. Neden bunları bizzat okudum yanlışlık olmasın diye. Açıklamalardan okudum. Şimdi bu da çok önemli. Burada da neyi söylüyor? Türkler ve Kürtleri bu coğrafyada birlikte hareket etmedikleri takdirde ayrıştırmaya söz konusu olduğu takdirde kapitalist modernite diye belirttiği emperyalist ülkelerin oyununa geldiği sürece bölgede parçalanmanın kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Yani parçalanma parçalanmayı da istemediklerini söylüyorlar. Bunlar çok önemli. Yine diğer bir paragrafta işte ulus devlet federasyon idari özerklik kültürel çözümlerin olmayacağını bunun buradaki gerçekliklere uymayacağını belirti. Bu açılardan incelediğimizde bu çağrıyı metin üzerinden değerlendirdiğimizde olumlu bulmak önemli. Ama sonrasında ne olabilir? İşte herkesi de konuştu sizin de sorduğunuz soru bu. Sonrasında ne olabilir? Ve bununla ilgili AK Parti Sözcüsü Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala açıklamasını yaptı.
ÇAĞRININ MUHATABI KANDİL’DİR
Bundan sonraki süreçte muhatap Kandil’dir. Örgütte cevabı o verecek Türkiye Cumhuriyeti bunun muhatabı değil. Türkiye Cumhuriyeti terörle mücadelesini yaptı yapıyor. Halen daha Irak’ın kuzeyinde Pençe Kilit Operasyon bölgesinde Suriye'de bu mücadele aktif şekilde devam ediyor durmuş değil. Bu görüşmeler yapılırken de mücadele devam etti sonuç alınıncaya kadar da devam edecektir. O ayrı bir konu ama bundan sonraki top yani pas kandile gitti.
ÖRGÜT KENDİNİ FESHEDECEK
Kandil de cevap verecek? Bu konuyla ilgili sıkıntıları olabilir mi? Olabilir. Benim kafamda şu vardır hep. Yani bu hususu akademik olarak da çalışan kişi geçmişteki uygulamalara da bakan bir kişi olarak şunu görüyorum. Örgütte bu sürece girdiklerinde adına Müzakere denir bir başka denir. Bu sürece girdiklerinde ellerinde masada istedikleri yapılamadığı takdirde bu masaya dayatmak kendi tabanına bitmediğini göstermek amacıyla rezervde bir kuvvet bulundurma cihetine gidebilirler. Bunun örnekleri var mı?
Bir terör örgütünün silah bırakarak masaya geldi örneği yok. Bütün müzakereler bütün görüşmeler hem mücadeleyle hem müzakereyle başat gidiyor. İşte örgüt belli bir konumlarda anlaşılıyor ve ardından kendini fesih ediyor.
DÜNYA’DAN ÖRNEKLER
Bu nerede oldu ETA'da oldu İra’da Tamillerde oldu. Kolombiya'da oldu Mozambik'te oldu. Bütün bunları net bir şekilde görebiliyoruz. Ama burada Devlet Bahçeli'nin girişimi Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kararlı politikaları sonucunda örgüt bu müzakere sürecine başlamadan önce silah bırakacağını çağrısını yaptırdı liderine bu politikadan ve dolayısıyla top onlarda ama onlar bırakır mı bırakmaz mı yapılacak açıklamaları bekleyeceğiz.
SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI GELDİ
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Şahin: Aslında beklenen bir açıklamaydı. Tabii ki nasıl olacağı, içeriğinin ne olacağı o bekliyordu. Kesin bir silah bırakma çağrısı olacak mı? Örgütü feshetme çağrısı olacak mı? Hep bu gündeme geldi. Diğer bir soru da buna uyulacak mı? Ama dün yapılan açıklamaya baktığımız zaman bu biliyorsunuz İmralı’ya yapılan 3. ziyaret açık ve net bir şekilde silah bırakma çağrısı geldi.
KÜRTLERE DAİR RET VE İNKAR YOK
Gazeteci Melik Yiğitel: Metin hiçbir tartışmaya farklı anlamlara çekilmesine mahal vermeyecek netlikte PKK'nın silah bırakması ve lağvedilmesinin ilanıdır. Bunu içeriyor. Yani çok sarih, çok net bir şekilde PKK'nın lağvedilmesi çağrısı yapıyor Öcalan ve diyor ki tüm silahlı gruplar. Yani PKK ve hiçbir bileşeni ya bizi kastetmedi, şunu demek istedi, bunu demek istedi ama fakat lakin buna mahal verecek herhangi bir tartışmalı metin değil. Son derece sarih, net, açık. PKK anlamını yitirmiştir kendini tekrarlıyor dönemin koşulları bitmiştir ve kendi lağvetmelidir. Kürtlere dair ret ve inkar artık yok.
PARALI LEJYONERLER Mİ?
Yani daha açık halde söyleyeyim. Gerçekten başka örgütlerin aparatı haline, başka istihbarat örgütün aparatı haline gelip birer paralı lejyoner mi oldular? Yoksa hakikaten hani kendileri kurguladığı gibi birtakım amaçları belirleyip bunun için mi bugüne kadar bu işi sürdürdüler ve eğer öyleyse Öcalan'ın dediği gibi o dönem koşulları farklıydı diyor. Fotoğrafı çiziyor diyor ki bugün bu koşullar yok dolayısıyla bu silah anlamsız hale geldi deyip Öcalan'ı dediğini yapmak durumundalar. Yapmazlarsa onlar artık başka istihbarat örgütlerin aparatı paralı lejyoneridir. Bu da tartışmasızdır.
TÜRKİYE İÇİN 2 MUHTEŞEM KAZANIM
Yani bu iki açıdan bir kere Türkiye Cumhuriyeti için müthiş bir kazanım. Birincisi şu eğer; KCK Yürütme Konseyi böyle bir karar alırsa bu zaten hakikaten tarihi bir adım olacak. Yani 1978 yılında işte Diyarbakır'ın Lice ilçesinde kurulan ve 1984'te ilk terör eylemiyle Türkiye bunu duydu. Yani kuruluşunu baz aldığımızda 47 terörü baz aldığımızda da 41 yıldır Türkiye'nin ayağına bağlamış bir ağırlıktan kurtulacağız ve hakikaten bizim için böyle tarihi bir adım.
Velev ki bir şekilde hayır dediler ve kendilerince Öcalan öyle dedi fakat yani biz bir kere bunu hiçbirini ciddiye almayacağız. Hayır siz Öcalan'ı kullanıyorsunuz ve sahtekarsınız.
Yani siz işte Tel Aviv'e, Washington'a, Londra'ya artık nereye çalışıyorsanız bunu deklare edin. yani bahane falan aramayın. Velev ki böyle oldu o zaman kaçılmaz olarak Öcalan ile örgüt karşı karşıya gelecek. Çünkü kendi kurduğu örgütü lağvetme kararı alıyor.LİDERİ ALIP İŞİ BİTİRMEK
Bu tarihi bir önemde. Bu gerçekten çok önemli. Yani kendi kurduğu örgütü siz onun ağzından lağvetme kararı aldırıyorsunuz. Bu devlet aklı açısında müthiş bir başarı. Ben uymama gibi bir ihtimali küçük görüyorum. Ben iyimser olabilirim ama lider kültü üzerinden yürüyen bu tür hareketler lideri çekip aldığınızda geriye çok fazla bir şey kalmıyor. Dünyadaki örneklerine bakın bu lider kültürü üzerinden yürünen hareketlerin birçoğu o lider öldüğünde suikasta uğradığında ya da başka bir şey olduğunda ya parçalanıyor ya eriyor.
DEVLETİN VE SİYASİ İRADENİN BAŞARISI
Gazeteci Güngör Yavuzaslan: Her şeyden önce bu bir silah bırakma çağrısı. Silah bırakılmış değil altını çizerek belirtelim. İkincisi Türkiye'de çok az konuşulan bir şey var. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve siyasi iradesinin bir başarısıdır. Bu süreç nereden başladı? Türkiye Devletimizin son yıllarda terörle mücadelede sınırlarımızı içinde teröristlerin artık eylem yapamayacak hale gelmesi.
Irak'ın kuzeyinde de 2019'dan beri Pençe Kilit harekatıyla inlerine girilmesi ve Suriye'deki son gelişmeler Bunun altını çizerek belirteyim yeni bir dönem ve burada siyasi akıl çok ciddi bir hamle yaptı. Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim çıkışı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘Bu bizim irademizdir. Cumhuriyet İttifakı'nın iradesi.’ Demesi çok önemlidir.
DEVLET TERÖRÜ DİZ ÇÖKTÜRMÜŞTÜR
An itibariyle buna farklı bir manşet atalım. Devlet terörü diz çöktürmüştür. O örgütü kuran elebaşı silah bırakın çağrısı yapmak zorunda kalmıştır. Bunun farklı bir boyutu vardır. Burada “kongrenizi toplayın” ifadesi var. Bu çok önemli. Terör örgütünün sözde gayrimeşru yapılanması içinde bir kongresi var. Örgüt elebaşı Öcalan yakalandıktan sonra PKK/KCK kongre denen bir yapılan yapılanmaya girdi.
Artık biz ne kadar PKK desek de kurulduğu yıllardaki ismiyle anılmıyor.
ÖRGÜTÜN KANATLARI
Türkiye yapılanmasına PKK Suriye'deki yapılanmasına silahlı kanadına YPG, siyasi kanadına PYD Irak'taki yapılanması PCDK başka isimler de var Irak'ta. İran yapılanması PJAK bunun ciddi bir kısmı da Irak'ta söyleyeyim. Yani İran kolu Irak'ta faaliyet gösteriyor. Avrupa yapılanması da farklı başlıklarda da olsa KCD’e olarak yapılıyor. Avrupa yapılanmasının silahı yok. Ama diğerlerinin silahlı bir yapılanması var.
555 AYDA KAYIP 2 KUŞAK
Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu: PKK terör örgütü 27 Kasım 1978 yılında kuruldu. 27 Şubat 2025’e kadar geçen sürede tam 555 aydır ki bu Türkiye’nin 20’li yaşlarda 2 kuşağı kaybettiği anlamına gelir. 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli baskınları ile terör eylemleri başlıyor o günden bugüne 486 ay 12 gün geçmiş. Dikkatle değerlendirilmesi gereken bir süre ve süreçtir. Türkiye’nin bu dönemde 20 bine yakın şehidi oldu ve 50 bine yakın terörist yok edildi.
TÜRKİYE’YE MALİYETİ
Türkiye’ye 1,5 trilyon dolarlık bir maliyeti oldu. Yani bugünkü kadar bir Türkiye’yi kaybettik. Şimdiye kadar hiçbir somut adım atılmadı. Bu konuda tüm riskleri alan baldıran zehrini içmeye razı olan tek isim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
AL-VER SÜRECİ YOK! SİLAHLAR BIRAKILACAK
ABD’nin desteğiyle uydu devleti kurulmaya çalışılan süreçlerden bugünlere gelindi. Devlet Bahçeli’nin olağanüstü bir çağrısı oldu. Bahçeli devletine ve milletine ömrünü adamış bir isimdir. Gerçekten çok büyük bir sorumluluk ve risk aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımıyla da bu sürece gelindi. Burada Çözüm Süreci gibi bir model söz konusu değil. Burada kayıtsız ve şartsız olarak silahların bırakılması ve PKK’nın feshedilmesi süreci var. Burada bir al-ver süreci yok burada bir süreç diyebiliriz çünkü yeni bir dönem başladı.
SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?
Terör ve Güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ: Bu çağrıya kimlerin uyup uymadığına bakılacak. Irak ve Suriye başta coğrafyada da gelişen olaylara göre yeni durum belirlenecek. Burada daha çok benim üzerine durduğum ülke Suriye. Yani Irak'ta zaten mesele belli bir noktaya geldi. Orada merkezi hükümetle artı Barzani kanadıyla şu an mücadele bana göre sağlıklı ilerliyor. Hatta Barzani'nin dün yaptığı açıklamada bu sürece destek verdiğini hatırlayalım. Barzani ‘PKK silah bırakmalıdır’ diye çok net bir şekilde çağrıya destek verdi. Dolayısıyla ben burada Irak tarafında bir sorun görmüyorum. Ancak Suriye tarafına gelince orada biraz daha böyle karışık ve gerçekten de kaos dolu bir ortam var.
Orada şimdi dün Ferhat Abdi Şahin denilen kişi. Onun yaptığı açıklama çok tartışıldı. Burada Amerika'ya bir video konferansla katıldığı toplantıda aynen ifadesi şu; Bu barış meselesi, destekliyoruz. Ancak bu çağrı bizi kapsamıyor. Bu çağrı daha çok işte o kendi ifadesince Güney Kürdistan diye adlandırdığı bir bölgenin bu konuda muhatap olduğunu ifade ediyor ama bu bana göre sahibinin sesiyle yapılan bir çıkış. Çünkü aynı çıkışı dün DEM’li bir vekilim diye gezen kişiden gördük, ‘Bu çağrı SDG'yi kapsamıyor. İşte Suriye sahası bu çağrının dışındadır.’ diye bir ortak ağız cümle kurdu. Trump'ın danışman takımından biri dün gece yarısı bir açıklama yaptı. O da benzer cümleler kurdu. Yani SDG'yi sanki ayrı bir yapıymış gibi konumlandırarak cümle kurdu ve süreci destekliyoruz gibi bir hava yarattılar.
YPG ÇAĞRIYA UYMAZSA NE OLUR?
Direkt harekat. Bunun hiçbir yolu yok. Zaten Suriye ordusuna katılma konusu öyle bir tamamının silahlı vaziyette o orduya katılması mümkün değil. Onun içerisinde daha tasnif yapılacak. Silah bırakacaklar. Bu tasnife göre sınıflandırma yapılacak ve daha sonra uygun görülenler bu yapının içerisine enjekte edilecek. Yoksa doğrudan SDG işte ‘biz blok halinde Suriye'nin yeni kurulan silahlı kuvvetlerine dahil olmak istiyoruz’ çağrısı, uygulanabilir bir çağrı değil. Onu söyleyeyim.
Şimdi burada tabii sürecin sıkıntılı tarafı şu; bu SDG tabanı dediğin yapının içerisinde terör unsurları var. Bildiğin PKK/YPG ile SDG aynı unsurlar. Burada bu yani sahibinin sesiyle hareket eden bu ağızlara taban uyacak mı? Esas önemli olan bu. Ben onun içerisinde de çok ciddi çözülmelerin olacağı kanaatindeyim. Mesela Amerika'nın burada resmi açıklamasını beklemekte fayda var. Onun bölgede alacağı tavır belirleyici olacak. ABD’nin askerlerini çekmesi bu çözülmeyi ve teslimiyeti hızlandırır.
ÇAĞRI YANIT BULMAZSA DEM PARTİ NE YAPAR?
Aslında bu sorunun cevabı dün o resimde verildi. İmralı'da çekilen resme orada böyle bir çoğulcu katılım var. Devlet Bahçeli'nin yaptığı çıkıştan hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan süreci yorumlarken şöyle bir cümle kurdu; “Bu DEM Parti içinde büyük bir fırsattır. İlk defa legal işte siyasete, bir yapıya evrilme şansınız var. Bunu ıskalamayın.” dedi. Şimdi bu önemli bir tespit. Çünkü DEM Parti ilk defa hani fırsatı değerlendirirse, burada bir siyasi parti olma kimliği, hüviyeti kazanacak.
Dün ben şimdi resme baktığımda, DEM Parti'nin eş başkanları dahil o fotoğraf karesinde olmasını anlamlı buluyorum. Bu çağrıyı destekliyoruz demek. Böyle ihtiyatlı bir iyimserliğin doğru olacağı kanaatindeyim. Sabote etmek isteyen olacak birtakım değişik olaylara şahitlik edeceğiz. Dün Duhok'ta örgütün silahlı saldırısını iyi okumak gerek.
KANDİL DİRENÇ GÖSTERİR Mİ?
Kandil'in o baronları dediğimiz yapı yıllardır paranın üstünde oturan kendi saltanatını korumuş ve bugüne kadar onun da sefasını yıllarca sürmüş bir yapı. Dolayısıyla böyle bir yapının özellikle o sözde lider dediğimiz kadrosu ki bunların her biri farklı ülkelerle bağlantıda. Kimi İran'la, kimi Amerika'yla, kimi Rusya'yla iş tutma gayretinde. Oradaki sahiplerinin zaten bu konuda direneceği ortada. Dolayısıyla onlar da onların verdiği talimatla direnç göstermeye çalışacaklar ama bu ne kadar karşılık bulur o tartışılır.
Çünkü bu direnci gösterseler de ben örgüt içindeki çözülmenin çok hızlı olacağı kanaatindeyim. Zaten orada şiddetle, tehditle, baskıyla tutulan çok ciddi bir kitle var. Bu kitle böyle bir fırsatı kaçırmayacaktır diye düşünüyorum. Ama tabii bunu hani yüzdelemek veya sayıyı belirtmek çok zor. Biraz bekleyip süreci izlemekte fayda var. Elbette bir direniş olacaktır veya direnmek isteyen olacaktır ama ben çoğunluğa vurgun takdirde bu çağrının sahada çok ciddi etkilerin olacağı kanaatindeyim. Tabii ki kritik bir sürecin de artık kapısı aralandı. Yeni bir dönemdeyiz.
