PKK silah bıraktı! Gözler hukuki sürece çevrildi: Örgüt üyeleri ne olacak?
Terör örgütü PKK’nın silah bırakmasının ardından kamuoyunda en çok merak edilen soruların başında “PKK üyelerine ve elebaşına ne olacak, hukuki süreç nasıl işleyecek?” soruları geliyor. Sürece ilişkin A Haber canlı yayınına katılan hukukçu Av. Hadi Dündar, PKK’nın 50 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren ve uluslararası bağlantıları olan bir yapılanma olduğunu vurgulayarak, silah bırakan örgüt mensuplarının suça karışıp karışmadıklarına göre farklı hukuki prosedürlere tabi tutulacağını belirtti. Dündar, teslim olan ve suça karışmadığı tespit edilen kişilere uygulanacak yargı sürecini detaylandırırken, kamuoyunda oluşan "cezasızlık" algısına da net bir yanıt verdi.
PKK'nın silah bırakma süreciyle birlikte, örgüt mensuplarının hukuki durumu ve Türkiye'deki adli süreçler merak konusu oldu. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan hukukçu Av. Hadi Dündar, süreci iki yönlü ele almak gerektiğini belirterek önemli açıklamalarda bulundu.
"PKK dediğiniz andan itibaren 50 yıllık bir süreçten bahsediyoruz" diyen Dündar, örgütün sadece Türkiye'de değil, İran, Irak, Suriye ve çeşitli Avrupa ülkelerinde de yapılanmalarının bulunduğuna dikkat çekti.
SİLAH BIRAKMAYANLAR DEĞİL, SUÇ İŞLEMEMİŞ OLANLAR YARGI ÖNÜNE ÇIKACAK
PKK mensubu olduğu tespit edilen herkesin silahlı faaliyet yürütmediğinin altını çizen Dündar, "Eğer bir kişi elinde silah taşımamışsa, herhangi bir suça karışmamışsa ve istihbarat raporları bu kişinin geçmişte aktif bir eylemde bulunmadığını ortaya koyuyorsa, o zaman süreç farklı işler" dedi.
Türk Ceza Kanunu'nun 221. maddesinin ikinci fıkrasına dikkat çeken Dündar, "Bu maddeye göre kişi etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorsa teslim olacak, ifadesi alınacak, savcılık süreci başlayacak ve ardından Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilecek. Eğer yapılan incelemelerde gerçekten herhangi bir suç işlemediği tespit edilirse, kişi hakkında yurt dışı çıkış yasağı, adli kontrol ve denetimli takip kararı verilebilir. Ancak süreç yine de yargılama ile devam eder" ifadelerini kullandı.
FOTOĞRAF: AHABER.COM.TR - EKRAN GÖRÜNTÜSÜ
"TERÖRİSTLER SERBEST Mİ KALACAK?" ALGISI GERÇEKÇİ DEĞİL
Kamuoyunda bazı çevrelerin "Teröristler aramızda elini kolunu sallayarak mı gezecek?" şeklinde bir algı oluşturduğuna dikkat çeken sucunu Tahir İnan'ın sorusuna yanıt veren Dündar, bu tür iddiaların süreci sabote etmeye yönelik olduğunu söyledi.
Dündar, "Milli Savunma Bakanlığı ya da Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarına dikkat edenler şu ifadeye rastlamıştır: 'İkna edilen şahıs ailesine teslim edildi'. Bu cümle çok kıymetlidir. Terör örgütüne dahil olmuş bir kişinin ikna yoluyla teslim olması ve ardından ailesine kavuşturulması önemli bir başarıdır. Diyarbakır annelerini hepimiz biliyoruz. Bugüne kadar 50'den fazla aile çocuğuna kavuştu. Bu yeni bir uygulama değil; geçmişte yapılanlar bugün de yapılıyor. Ekstra bir düzenleme ya da karşılıklı bir anlaşma söz konusu değil" dedi.
FOTOĞRAF: AHABER.COM.TR - EKRAN GÖRÜNTÜSÜ
SUÇA KARIŞANLAR İÇİN YARGI YOLU AÇIK
Peki, herhangi bir eyleme katıldığı tespit edilenler ne olacak? Bu konuda da Türk Ceza Kanunu'nun 221. maddesinin 4. fıkrası devreye giriyor. Dündar şöyle açıklıyor:
"Bu maddeye göre, yargılama sonunda hükmedilecek cezadan 1/3 ila 3/4 oranında bir indirim yapılabilir. Bu, mahkeme heyetinin takdirine bırakılmıştır. Ancak burada esas tartışılması gereken konu, denetimli serbestlik süreleridir. Diğer suçlarla karşılaştırıldığında terör suçlarında bu sürelerin daha düşük olduğu görülüyor."
Dündar ayrıca, Eylül ya da Ekim ayında TBMM'de 'kovid yasası' kapsamında yapılacak görüşmelere dikkat çekerek, "Eğer o tarihe kadar terörle mücadelede ciddi bir tıkanıklık yaşanmazsa, denetimli serbestlik ve koşullu salıverme süreleriyle ilgili bir değişiklik gündeme gelebilir" dedi.
FOTOĞRAF: AHABER.COM.TR - EKRAN GÖRÜNTÜSÜ
2005'TEN BUGÜNE: KÜRT SORUNU İLE TERÖR AYRIMI
Başkan Erdoğan'ın 2005 yılında yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunan Dündar, bu konuşmada Kürt sorunu ile terör sorununun birbirinden ayrıldığını hatırlattı.
"O tarihte devlet aklı, bu iki sorunu birbirinden ayırdı. Kürt sorunu kapsamında değerlendirilebilecek taleplerin makul sınırlar içinde ele alınabileceği bir anlayış geliştirildi. Ancak terör başka bir alana konumlandırıldı. 2025 yılına geldiğimizde ise geldiğimiz nokta, Türkiye'nin artık bir terör sorunu kalmadığını bir dönemi ifade ediyor."
Dündar, bu yeni dönemde siyasal zeminde yeni bir alan açılması gerektiğini belirtti ve "Cumhurbaşkanının yaptığı son açıklamada da bu yönde mesajlar vardı. Belki burada siyasi partilere çağrı yapılabilir ya da yeni yol haritası kamuoyuyla paylaşılabilir" ifadelerini kullandı.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN