Son dakika: Büyüyen tehlikenin adı: LGBT! Anne babalar dikkat! Topluma eşcinselliği dayatıyorlar
Gençliği ve nesli bozmak için başlatılan LGBT akımı, Boğaziçi Üniversitesi provokasyonlarında kendini bir kez daha gösterdi. Üniversitedeki olaylarda İslam dininin kırmızı çizgilerine yapılan alçak saldırılar, eşcinsel aktivitelerin yaptığı dayatmayı bir kez daha gündeme getirdi. Gerek film ve dizilerle, gerek Youtuber'lar tarafından çekilen kısa videolarla ve son olarak Taksim ve Boğaziçi eylemlerinde LGBT akımı normalleşmenin de ötesine gidilerek topluma dayatılmaya çalışıldı. Peki bu akımın amacı ne? İşte uzman isimden konuya dair kritik tespitler...
Boğaziçi Üniversitesi eylemleri sırasında LGBT kulubünün kutsala yaptığı saygısızlık, eşcinsel aktivitelerin yaptığı dayatmayı bir kez daha gündeme getirdi. Toplum içinde normalleştirmenin de ötesine geçerek özendirilmeye çalışıldığı iddia edilen bu akımın amacı nedir? Neden dünya ile eşzamanlı olarak Türkiye'de de faaliyetlerini hızlandırdı? Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Ürolog "İnterseks ve Eşcinsel" kitabının yazarı Prof. Dr. Zeki Bayraktar konuya dair önemli tespitleri...
EŞCİNSELLİĞİN DOĞUŞTAN GELDİĞİ KANITLANMADI
Bu konu gerçekten de son zamanlarda sık tartışılan bir konu haline geldi. Eşcinsellik kesinlikle doğuştan gelen, genetik olan bir durum değil. Eşcinselliğin genetik olduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur. Aksine eşcinselliğin genetik olmadığı özellikle son yıllarda yapılan genetik çalışmalarla kanıtlanmıştır. Nitekim bu konuda bugüne kadar yapılan en kapsamlı çalışma 2019'da yayınlandı; Amerika, İngiltere ve Kanada merkezli bir çalışma ile yaklaşık 500 bin bireyin genetik materyali ve cinsel yönelimi incelendi ve eşcinsellik geninin bulunmadığı, daha doğrusu eşcinselliğin genetik olmadığı gösterildi. Nitekim bu çalışmadan sonra LGBT lobisi bile bu iddiayı terk etti. Aama ne hikmetse bazı çevreler hala bunu dile getiriyor.
CİNSEL KARMAŞA 1-6 YAŞTA BAŞLIYOR
Cinsel kimlik için kritik dönem 1-6 yaştır. Anne babalar telkin yolu ile hatalı mesajlar verince çocuk kimlik karmaşasına giriyor ve yolculuk böyle başlıyor. Yani erkek çocuk babasını modelleyemezse, örneğin babasından nefret ederse erkek olmak istemiyor, maskülenliği reddediyor, feminen alana sığınıyor. Kız çocuk annesini modelleyemezse annesi çok ezilen, itilen, kakılan, sinik bir model ise veya babası çok zalim ise, annesine zulmediyorsa annesi gibi bir kadın olmak istemediği için bir koruma mekanizması olarak kadın olmayı reddediyor, maskülen yapıya özeniyor. Veya oğlan çocuk isteyen bir baba kız doğunca hayal kırıklığı yaşıyor ve bunu kızına hissettiriyor, kız çocuk babasının sevgisini kazanmak için erkek olmak istiyor.
ERGENLİK DÖNEMİNDE DALGALANMA OLABİLİR
Anne baba hatalı mesaj veriyor ve çocuk bir yol haritası çiziyor kendine. Cinsel kimlik karmaşası böyle başlıyor işte ve ergenlik öncesi dönemde müdahale edilmez, düzeltilmezse de sorun kalıcı hale geliyor. Kritik dönem 1-6 yaştır ama ergenlik dönemine kadar devam eder bu süreç, hatta ergenlik döneminde de dalgalanmalar olabilir. Ve nihayetinde 18-21 yaş geç ergenlik döneminde de perçinlenir. Her çocuk anne veya babasını modelleyerek cinsel kimlik geliştirir. bu süreçte bir aksama olunca işte risk artıyor.
CİNSEL KİMLİK BOZUKLUKLARI TEDAVİ EDİLEBİLİR
Evet bu konuda ciddi problemler var. Şöyle ki; 18 yaş öncesindeki cinsel kimlik bozuklukları tedavi ediliyor. Çünkü bunlar eşcinsellik olarak kabul edilmiyor. Cinsel Kimlik Hoşnutsuzluğu deniyor bunlara. Ama 18 yaşından sonra eşcinsellik kalıcı hale gelince ancak birey isterse tedavi yapılabilir. Aksi halde yapılamaz.