Rojin’e ne oldu? Baba Nizamettin Kabaiş’ten çarpıcı açıklama: Kızımı darbedip göle bıraktılar | 2 erkek DNA'sı kime ait?
Van'da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni göl kıyısında bulunan üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş'in ölümü Türkiye'yi derinden sarstı. Kızının intihar etmediğini belirten baba Nizamettin Kabaiş, ahaber.com.tr editörü Sevgi Canpolat'a özel açıklamalarda bulundu. Aylardır adalet arayışını sürdüren acılı baba kızının sırtında darp izlerinin olduğunu belirterek 'Kızımın intihar ettiğini düşünmüyorum. Suyun içinde bu olsaydı mutlaka bulunacaktı. Demek ki kızımı darpettiler sonra gidip Molla Kasım'a bıraktılar. ' dedi. Soruşturmaya ikinci bir savcı daha atanmasına ilişkin ise acılı baba Kabaiş, 'Rojin okumak istiyordu neden bırakmadılar. Kim sebep olduysa devletten rica ediyorum bunu ortaya çıkarsınlar. 4 aydır benim acım hala aynı ilk günkü gibi. İkinci savcı da atandı, aramalar iyice yapılacak. İfadelerimiz tekrar alındı. Bu konu beni çok memnun etti.' şeklinde konuştu. Üniversite yurduna ilişkin ise baba Kabaiş, 'Büyük sebep birinci sırada yurttur. Çünkü kızıma sahip çıkmadı.' ifadelerini kullandı. Peki Rojin'in üzerinde çıkan 2 erkek DNA'sı kime ait? Dosyadaki kısıtlılık kararı ne zaman kaldırılacak? İşte detaylar...
ahaber.com.tr - Özel Haber
Sevgi Canpolat
Giriş Tarihi: 24.01.2025 16:53 Güncelleme Tarihi: 24.01.2025 19:53
BU ALBÜMÜ PAYLAŞ
ABONE OL
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Diyarbakırlı Rojin Kabaiş, kaldığı yurttan 27 Eylül 18.30 saatlerinde dışarı çıkmış ve bir daha kendisinden haber alınamamıştı. Çok sayıda ekibin katılımıyla sürdürülen arama çalışmalarında Rojin'in cansız bedeni, 15 Ekim günü Van Gölü Molla Kasım köyü sahilinde bulunmuştu.
Rojin'in ölümüyle ilgili İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlan raporda ölüm nedeni "suda boğulma" olarak belirtilirken; kızının intihar etmediğini belirten baba Nizamettin Kabaiş, ahaber.com.tr editörü Sevgi Canpolat'a özel açıklamalarda bulundu.
DAVAYA İKİNCİ SAVCI ATANDI! YENİDEN ALINAN AİLE ÜYELERİNİN İFADESİNDE NE SORULDU? Geçtiğimiz gün Rojin Kabaiş'in ölümününe ilişkin soruşturmaya ikinci bir savcı daha atandı. Konuya ilişkin baba Nizamaettin Kabaiş, "İkinci bir savcı görevlendirildi. Bu konu beni çok memnun etti. O gün içim çok rahat oldu. Aileyi çağırdılar. Savcı Rojin'in ablalarını, kız kardeşini ve Rojin'in annesini 4 kişiyi çağırdı. Daha önce de ifadelerimiz alınmıştı. Tekrar ifadeleri almak için çağırdılar. Diyarbakır adliyesine gittik. Savcı önce annesinin ifadesini aldı. Dedi ki, 'sen Rojin ile konuşmuşsun' eski ifadeleri okudu. 'Annesi evet Rojin benim ile 11 dakika konuştu.' dedi. Rojin annesi ile görüntülü konuşmasında yurdun bahçesini göstermiş. Yediği yemekten bahsetmiş sonra 'ben markete gideceğim' demiş. Marketin kapısına kadar konuşmuşlar ama Rojin markete girmemiş. 'Annesi demiş ki marketten dönünce beni ara.' Ama Rojin markete girmemiş biz bunu da sorduk sahile gezmeye gitmiş. Oradan sonra çakıl taşı toplamaya gitmiş. İki defa oda arkadaşı ile konuşmuş. Ben kendim oda arkadaşı ile konuşmadım. Emniyet müdürü söyledi. Sonra Rojin'in gidişi o gidiş. Annesinin ifadeleri bu şekildi. Ondan sonra yeni savcı Rojin'in ablalarına ' Rojin Van'da iken siz kendisiyle konuştunuz mu?' diye sordu. 'Evet, Rojin ile konuştuk. Bize yurdun manzarasını, odasını gösterdi." dediler eski ifadeleri okundu. Bunun üzerine ablaları "evet bizim ifademiz' diyerek kabul ettiler. Rojin'in Elif diye bir kız kardeşi var. Elif'in de ifadesi alındı. Elif de Rojin ile konuştuğunu söyledi.
"EK OLARAK BENİM DE İFADEM ALINDI" Bir de ben konuştum. Benim ifadem yoktu. Sayın Savcım ile konuşmak istedim. 'Ben de konuşmak istiyorum diye sordum' savcıma. O ise 'tabii ki senin ifaden yok ama ek olarak senin de ifadeni alırız' dedi. Faik Abasıyanık kitabından bahsettim dedim ki bu kitabın çıktısını aldım. Diyarbakır Sümer Park Kütüphanesi'ne gittim. Çünkü Rojin sürekli o kütüphaneye giderdi. Rojin okula gitmeden sekiz ay önce o kitabı almış, o kitap ile beraber iki tane kitap daha getirmiş. Yani üç tane kitap getirmiş. Şubat'ın 19'u 2024'te okumuş. O kitabı Mart'ın 13'ünde teslim etmiş. Yayına vermişlerdi 'Rojin Faik Abasıyanık kitabını ölmeden önce okumuş' diye. Biz tarihi tespit ettiğimiz için onu savcı beye söyledim. 'İlgileneceğiz' dedi. Şu şekilde konuşmalar oldu. İfadeler bitti biz ailecek eve geldik. " dedi.
ŞÜPHELİ BEYAZ ARACI KİM KULLANIYORDU? Rojin Kabaiş'in babası kızının kaybolduğu günlerde, olay yerinde beyaz bir araba görüldüğüne ilişkin ise, "O beyaz arabayı ben görmedim. O beyaz arabayı Bardakçı köyünde evi göle yakın olan kadın söylemişti. Biz çekim yaptığımızda orada bir televizyon kanalı da vardı oradaki hanımefendi ise Rojin'in gittiği yere beyaz bir arabanın hızla geldiğini ve dakikalar içinde hızlı bir şekilde geri döndüğünü anlattı bize. Kadın, 'Ama kim olduğunu ben bilmiyorum plakasını da almadım. Camlar siyahtı. Ön camdan 2 genç gözüküyordu. Arka tarafı görmedim' dedi. Hem de bu ifadeleri televizyona anlattı. Onu Bardakçı köyünde bir kadın anlattı." ifadelerine yer verdi.
"ROJİN ÇOK ÇALIŞKANDI" 8 evladından 2 çocuğunun okuduğunu belirten baba, "Çocuklarımın hepsini okutturmak istedim. Büyük oğlum Servet'in okumaya hevesi yoktu. Okusaydı ben onu da okutturacaktım. Ömer oğlum okudu onun merakı vardı. Ömer oğlum Bingöl'de üniversiteyi bitirdi. Geçen sene atama olmadı. Baktım Rojin çok çalışkan. Onu da okutturmak istedim. Rojin okudu puanları da yüksekti. Van'a gitmeden önce iki yıllık ilahiyatı kazanmıştı. 15-16 gün Dicle Üniversitesi'ne gidiyordu ondan sonra baktı ki bölümün ataması az bölümünü değiştirmek istedi. Kızımı kırmak istemedim çünkü çalışkandı. O bölümü bıraktı. Evden yeni bir bölümü kazanmak için çalışmaya başladı. Hatta ben ona "kızım ben sana bir dershane tutayım" dedim. Bana "hayır baba ben evden çalışacağım. Kütüphaneye gidip gelirim evden çalışırım dershane tutma" dedi.
Çünkü ben amelelik yaptığım için bizi düşünüyordu. Gerçekten de evden çalıştı sürekli kütüphaneye gidip eve geliyordu. Çok çalışkandı evde de çalışkandı herkese saygılıydı. Küçük çocukları çok seviyordu. Puanlar yükseldiği zaman çocuk gelişimi öğretmenliğini kazandı. Çünkü çocukları çok seviyordu. Kendisi Van Yüzyıl Üniversitesi'ni internette görmüş manzarasını çok beğenmişti. Hatta ben ona "kızım yakın yerleri seç, Elazığ Üniversitesi'ni birinci sıraya yaz. İşe gelip gittiğimde seni görürüm" demiştim. Rojin ise "hayır baba ben birinci sıraya Van Üniversitesi'ni yazdım. Oranın üniversitesi güzel. Bir de yurtla okul birbirine yakın olduğu için yol parasını vermem. Yurttan okula yürürüm demişti." Ben de "sen bilirsin kızım" dedim." şeklinde konuştu.
"ROJİN'İN SIRTINDA DARP İZİ VARDI " Acılı baba kızının intihar etmediğini belirterek "Rojin 18 gün boyunca kayıptı. Devlet bütün gücüyle arama çalışmalarını yürüttü. Üniversitenin orada Rojin'i bulamadı. Rojin 24 km uzaklıkta bulundu. 18 gün boyunca aramalar gayet iyiydi. 5-6 bot, dalgıçlar ve helikopterlerle Rojin aranıyordu biz orada bunları gördük. Her gün polis memurları beni çağırıyor arama yapılan yerlerin listesini gösteriyorlardı. Kızımın intihar ettiğini düşünmüyorum yani suyun içinde bu olsaydı mutlaka bulunacaktı. Demek ki kızımı darp ettiler sonra gidip Molla Kasım'a bıraktılar. Ekipler otopsiye başlamadan önce ben "gidip bakayım ondan sonra otopsiye başlayın" dedim.
Çok ısrar ettim beni Rojin'i görmem için bıraktılar. İçeriden baktım daha torbadan çıkarmamışlardı. Ellerini ayaklarını görmedim. Vücudu su almamıştı. Şişme yoktu. Sırtında darp izi gördüm. Boğazında da halka gibi pamuk bırakmışlardı. Dediler, " boğazına zarar vermişler" onu da duydum. Boğazı patlamıştı o pamuğa elleşmedim, kimse bırakmadı. "Elini ayağını göreyim öpeyim" dedim. Bırakmadılar "otopsi yapılacak" dediler. Yüzünde de gözaltı kemikleri sim siyah olmuştu. Şişme sadece yüzünde vardı. Ne gördüysem doğruyu söylüyorum. Onun dışında vücudu bozulmamıştı. Bilim adamları kendileri diyordu "sodalı sudur o vücut hep dağılacak" diye. Ama vücudu dağılmamıştı." ifadelerini kullandı.
"BÜYÜK SEBEP BİRİNCİ SIRADA YURTTUR"
Yurdun kendisine geç haber verdiğine değinen baba Kabaiş, "Her şey birebir doğrudur, meydandadır. Bize geç haber verdiler. Önceden de söylüyordum. Yine söylüyorum. Büyük sebep birinci sırada yurttur. Çünkü kızıma sahip çıkmadı. Yani o çocuk orada akşam yemeğini yemiş. Dışarıya çıkıyor gezme amacıyla sahilde herkes geziyor. Gezme yeridir. 18.30'da oradan çıkıyor. Saat 23.00'den sonra orada yoklama vardır. Peki nöbetçi sen neden orada yoklama yapmadın? Niye erken haber vermedin? Karakola haber verseydin? Zaten kampüsün için karakol var. Onlara haber verselerdi ya da Rojin'i telefondan arasalardı. Belki bugün Rojin sağdı aramızdaydı. Ya da aileye haber verselerdi. Üçünü de yapmamış. Ne Rojin'in telefonunu aramış? Ne aileye haber verdiler ne de karakola? Geç haber verdiler? Cuma akşamı kayboluyor diğer günde cumartesi oluyor. Cumartesi 12'ye çeyrek kala beni aradılar. O zaman da ben 1 günlük Batman'daydım. Yurt söyleyince hemen Rojin'i aradım 4/5 defa üst üste telefonu çaldı, kaldıran yok. Üstümü değiştirdim Van'a yola çıkmak için biraz mesafe girdi ondan sonra polis beni aradı. 'Telefonu, kek ve su gölün yakınında bulduk' eşyaları masanın üzerinde Rojin'i arama telefonu burada.' dedi. Ben direkt Batman'a gittim. Yani yurdun çok büyük eksiklikleri var. Hem yurdun hem de üniversitenin. Ama en çok da yurdun ihmalleri var. Yani onlar görevini kötüye kullanmışlar. Görevini yapmamışlar."
ROJİN "İNTİHAR MI YOKSA DIŞARIDAN YAPILAN BİR MÜDAHALEYLE Mİ" HAYATINI KAYBETTİ? Baba devamında ise "Ben Rojin'in intihar ettiğini hiç düşünmüyorum. Çünkü neden 24 km mesafe uzaklıkta bulundu. Terlikleri hala ortada yok. İntihar etseydi ya bir not birisine bırakırdı ya telefon da bir şey deseydi bir video çekseydi. Arkadaşlarına ya da kardeşlerine suya doğru gittiği anları çekip gönderseydi ya da bir kamera görseydi. Yani bunların hiçbiri ortada yok. Ama sadece Google'da cennete nasıl gidilir? Para nasıl çekilir? Otopsi nasıl yapılır? aramaları var dediler. Onların arama tarihini de bize göstermediler. Ben defalarca dedim 'tarihini bana gösterin ben babasıyım buna benim hakkım var' dedim. Ama 'kaybolmadan o gece ya da diğer gün girmiş' dediler. Faik Abasıyanık kitabı okumuş. Faik Abasıyanık kitabını gittiği Diyarbakır'daki kütüphanede araştırdılar. Bende araştırdım kütüphaneye giderek kitabın üniversiteye başlamadan 8 ay önce aldığını ve teslim ettiğini söylediler. Şubat'ın 19'unda tam bir sene oluyor." ifadelerini kullandı.
Abilerinin ve kendisinin Rojin'in hesabına para attığını belirten baba, "O paralarda şu şekildeydi. Oğlum Serhat ve Ömer sürekli şehir dışında çalışıyorlardı. Oğlum Serhat Adıyaman'da inşaat işinde çalışıyor. Ömer de atama olmadığı için Yalova'da çalışıyorlardı. Onların ikisinin de hesabı var. Ama onlar evde olmadığı için bir yerden para gelseydi Rojin'in hesabına atıyorlardı. Bende çalışıyordum kart kullanmasını bilmiyordum onun için Rojin'in hesabına geliyordu. Lazım olduğu zaman Rojin çekiyordu, ihtiyacımızı görüyordu. Çok yüklü bir para da yoktu. En son 60-70'e kadar gidiyordu. Bize lazım olduğunda çekiyorduk ihtiyacımızı görüyorduk. En son ona 5 bin lira hesaba bıraktım. Bin TL'de harçlık olarak elden verdim. O paralar hala duruyor, elimiz geçmedi. Eşyalar, parası, yiyecekleri hala da valizin içince bir akrabamızın evinde duruyor. Parasını da fakir fukaraya dağıtıcağız." dedi.
2 ERKEK DNA'SI KİME AİT?
Rojin'in otopsi raporunda 2 farklı DNA örneğinin tespit edildiğini söyleyen Baba Kabaiş açıklamalarına şöyle devam etti: 2 tane erkek DNA'sı var doğrudur. İkisi de dosyada yazılıdır. O zaman da sordum dosyayı okudular. Ben avukatların yanındaydım. 2 erkeğe ait DNA var. Çalışanlardan 46 kişi de olabilir. Jandarma, memurlar orada aktarma yapıyor belki onlara aittir dediler. Onlara da bakmışlar 46 kişide ki DNA ekiplerle uyuşmadı. Bu son zamanlarda Van'a giderken avukatlarla, savcılarla, emniyet müdürü ile görüşüyoruz. Bu son 4 defa Van'a gittiğimde dediler ki '80'nin üzerinde DNA'ya bakmışlar kimseye uyuşmamış. Taşıyan yada transfer edenlere ait değilmiş.' O çalışma hala devam ediyor bakacaklar.
KISITLILIK KARARI NE ZAMAN KALKACAK? Kısıtlık kararına değinen baba, "Kısıtlılık kararı çok sürdü. Ben 'kaldırılsa çok iyi olur, çalışmalar yapılsın. Bu katiller kimdir? Niye 4 ay sürdü. Bu telefon niye hemen açılmadı?' dedim. Avukatlarla beraber başsavcılığa da gidiyorduk. Emniyete de gidiyorduk. Soruları sürekli soruyordum. Tarih vermediler. 'Yakın zamanda kısıtlılık kararı kaldırılacak' dediler. Kısıtlılık kararının kaldırılmasını istiyoruz. Kızımıza ne oldu? Kim yaptı? Aydınlanmasını istiyoruz. Yani adalet yerini bulmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
"ROJİN'İN YERİ BAŞKAYDI" Rojin ile anılarını unutamadığını belirten acılı baba şöyle konuştu: "Ben kız çocuklarıma ne bugüne kadar el kaldırdım ne de sinirlendim. Rojin'in yeri başkaydı. Bir de cami bizim eve yakındı Camiye çok gidip gelirdi. Kur'an-ı Kerimi bitirdi. Bizim bilmediğimiz şeyleri hep Rojin bize anlatırdı. Dini konuları, yemek konularını internetten araştırıp bize anlatırdı. Hiç unutmuyorum. Çok akıllıydı. Bir de sevgisi bambaşkaydı. Herkesi çok severdi. Her şey o genç kız için…
"ŞÜPHELİ KİŞİLERİN İFADESİ TEKRAR ALINACAK" Benim için kimse bir şey yapmasın. Ailem için yapmasın. O genç kızımıza ne oldu? Kim ne yaptı? Okumak istiyordu neden bırakmadılar. Kim sebep olduysa devletten rica ediyorum bunu ortada çıkarsınlar. 4 aydır benim acım hala aynı ilk günkü gibi. Hiç unutamıyorum. Sonuçlanmasana kadar benim içim rahat olmayacak. İkinci savcı da geldi aramalar iyice yapılacak. Bana 'şüpheli kişilerin ifadesi tekrar alınacak' dediler.
TÜM BUNLARIN SONUCUNDA ÇAĞRINIZ NE, BU SÜRECİN SAĞLIKLI YÜRÜTÜLMESİ İÇİN TALEPLERİNİZ NELER?
Baba Kabaiş, "Devletten sürekli ricada bulunuyorum. Ben bir baba olarak evladımı kaybettim diyorum ki yani ne olmuşsa da her şey birebir kanıtlı tespitli bana göstersinler. Ben de rahat olayım. Ezbere ya da rastgele gelip bana deseler intihar etmiş. Deseler ben de neden dosyayı kapatıyorlar diyerek itiraz edeceğim. Sonuç netleşmeyene kadar ben rahat değilim." ifadelerine yer verdi.