CANLI | Enerjinin geleceği Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde belirlendi! Turkuvaz Medya ev sahipliğinde dev buluşma
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı Turkuvaz Medya’nın ev sahipliği yaptığı İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi büyük ilgi gördü. Dünyanın izleyediği zirvede enerji ve doğal kaynaklar alanında dünyanın önde gelen isimleri bir araya geldi. 9 ülkeden 10 bakanın katıldığı zirvede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar açıklamalarda bulundu. Bakan Bayraktar, "Enerjide tam bağımsızlık hedefine kararlılıkla ilerliyoruz. Yenilenebilir enerjiyi potansiyelini en üst düzeyde kullanmayı ve oyun değiştirici hamleleri sahada uygulamaya koyuyoruz. Enerjide merkez ülke olan bir Türkiye hedefliyoruz." dedi.
Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya'nın enerji kaynaklarının Avrupa'ya sevkiyatında önemli rol üstlenen Türkiye, kilit rol oynayarak dünyanın dört bir tarafında yeni işbirliklerinin temelini atıldı.
Turkuvaz Medya Grubu'nun ev sahipliğinde bugün düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi (INRES 2025), enerji ve doğal kaynaklar alanında dünyanın önde gelen isimlerini İstanbul'da bir araya getirdi. Zirveye Başkan Recep Tayyip Erdoğan'da katılım sağladı.
Ahaber.com.tr enerjinin kalbinin attığı dev organizasyona ilişkin detayları canlı aktardı.
ENERJİ GÜVENLİĞİNİN ANAHTARI: BÖLGESEL DAYANIŞMA
INRES Zirvesi’nin “Tedarik Güvenliğinde Değişen Dengeler: Karşılaşılan Zorluklar ve Yeni Fırsatlar” başlıklı panelinde yedi enerji bakanı, enerji arz güvenliği için neler yapılması gerektiğini ele aldı.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde Turkuvaz Medya Grubu tarafından “Kaynakları Güvence Altına Almak, Geleceği Yeniden İnşa Etmek” ana temasıyla düzenlenen Doğal Kaynaklar Zirvesi (INRES) İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Farklı ülkelerden birçok bakan ile yerli ve yabancı yatırımcıları, sektör temsilcilerini, uzman araştırmacıları ve akademisyenleri ağırlayan INRES’te günün üçüncü paneli T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar moderatörlüğünde Irak Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Petrol Bakanı Hayan Abdul Ghani Alsawad, Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Bulgaristan Enerji Bakanı Zhecho Stankov, Moldova Enerji Bakanı Dorin Junghietu, Romanya Enerji Bakanı Sebastian-Ioan Burduja, Suriye Arap Cumhuriyeti Enerji Bakanı Muhammed El-Beşir ve Libya Petrol ve Gaz Bakanı Khalifa Abdulsadek’in katılımıyla düzenlendi.
Ulusal ve bölgesel enerji güvenliğini artırmaya yönelik en kritik adımların değerlendirildiği oturumda, sadece teknik bir tartışma değil; aynı zamanda ortak gelecek için enerji temelli stratejik vizyonuna dair önemli bir yol haritası çizildi. Ulusal ve bölgesel enerji güvenliğini güçlendirmek adına atılması gereken kritik adımlar, enerji altyapılarının modernizasyonu, kaynakların çeşitlendirilmesi ve ortak yatırım projelerinin hayata geçirilmesi konuları da ele alındı.
KERKÜK – CEYHAN HATTI NE ZAMAN AÇILACAK?
Panelde ilk sözü alan Irak Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Petrol Bakanı Hayan Abdul Ghani Alsawad, bir buçuk senedir kapalı olan Kerkük-Ceyhan Hattı üzerinden petrol akışının ne zaman başlayacağına dair soruyu da yanıtladı. Iraklı Bakan, petrol üretiminin Irak Parlamentosu’ndaki bütçe onayına bağlı olduğunu vurgulayarak “Irak’ın her tarafındaki petrol sahaları imtiyaz sözleşmeleri ile farklı uluslararası petrol şirketlerinin yönetiminde… Bütçeye göre varil başına üretim maliyeti 6 dolar olmak zorunda. 1 cent bile üzerine çıkamayız” dedi.
Hayan Abdul Ghani Alsawad, “Ancak Irak Kürdistan yönetimi, bütçede belirtilen maliyetle üretim yapamıyor, bütçenin üzerinde kalıyor. 1.5 senedir hat kapalı olduğu için Bağdat yönetimi ile Irak Kürt yönetimi arasında müzakareler yapıldı. Bütçe kanunu değiştirmeye çalıştık ve varil başına 16 dolar üzerinde anlaştık. Ayrıca her iki yönetimin de mutabakatıyla bir danışmanlık firmasıyla anlaşıldı. Bu firma sahalar arasındaki maliyet farkını incelemek üzere görevlendirildi. Ancak Kürt yönetiminde danışman grubunu reddetti. Dolayısıyla bu konuda müzakereler henüz nihayetlenmedi” dedi.
DOĞALGAZ TEDARİĞİ ARTACAK
Panelde ikinci sözü alan Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Azerbaycan’ın uzun yıllardır hem petrol hem de doğal gaz alanında önemli bir üretici ve ihracatçı ülke olduğunu ve bu rolü sürdürmeye kararlı olduklarını ifade ederek “Türkiye ile enerji alanında uzun soluklu ve son derece başarılı bir iş birliğimiz var. Bu iş birliği, bölgesel enerji güvenliği açısından örnek bir model oluşturuyor. Türkiye’ye yönelik doğalgaz tedarikimizi bu yıl yaklaşık 10 milyar metreküpe ulaştırmayı hedefliyoruz. Türkiye, bizim için sadece stratejik bir ortak değil, aynı zamanda bölgesel enerji güvenliği açısından kritik bir aktör” dedi.
Perviz Şahbazov, fosil yakıtların küresel enerji karmasındaki rolünün bazı politikalar tarafından göz ardı edilmesinin, yatırım eksikliklerini beraberinde getirdiğine dikkat çekerek “Bu durum, özellikle altyapı yatırımlarının yetersiz kalmasına ve enerji kaynaklarının farklı pazarlara ulaştırılmasında sıkıntılara yol açtı. Avrupa pazarı özelinde değerlendirdiğimizde, enerjiye erişim ve çeşitlendirme konularının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu nedenle gelecekte, enerji stratejilerinin şekillendirilmesinde jeopolitik kaygılar ya da ideolojik tercihler yerine, teknolojik gelişmelerin ve piyasa gerçeklerinin esas alınması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Azerbaycan Bakanı, ülke olarak iklim değişikliği ile mücadele ve çevre dostu politikalar kapsamında yenilenebilir enerji yatırımlarına büyük önem verdiklerini de vurgulayarak “Azerbaycan olarak vizyonumuz nettir: Fosil yakıt üretimimizi sürdürürken, yenilenebilir enerjilere de güçlü biçimde yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bu çifte stratejiyle hem bölgesel hem küresel ölçekte enerji ve çevre güvenliğine katkıda bulunmayı sürdüreceğiz” dedi.
İŞ BİRLİĞİ VE DAYANIŞMA ŞART
Panelin üçüncü konuşmacısı olan Bulgaristan Enerji Bakanı Zhecho Stankov ise enerji güvenliğinin artık sadece bir ülkenin meselesi değil, tüm bölgenin ortak sorumluluğu haline geldiğini belirterek sözlerine başladı. Stankov, “Avrupa’nın enerji arzı güvenliği açısından, bizler sadece birer tüketici değil, aynı zamanda bu sistemin altyapısını güçlendiren ve dönüştüren ülkeleriz. Gaz ve petrol üreticileriyle olan ilişkilerimizin yanı sıra, altyapı yatırımlarımız da bu sürecin temel taşını oluşturuyor. Elektrik ve doğal gaz iletim hatlarımızı her yıl daha da geliştiriyoruz. 22 yeni transit hattı ile arz güvenliğini sadece ulusal çapta değil, bölgesel düzeyde de sağlamlaştırıyoruz. Enerji bağımsızlığımızı; nükleer enerji, hidroelektrik santraller ve linyitle çalışan termik santrallerimizle büyük ölçüde teminat altına almış durumdayız. Ancak gerçek bir arz güvenliği, komşularla kurulan güçlü bağlantılar sayesinde mümkün olur. Bu noktada Türkiye ile olan entegrasyonumuz ve Azerbaycan'dan aldığımız doğal gaz, bizim için stratejik önem taşıyor” dedi.
Stankov Avrupa'da -özellikle Portekiz ve İspanya'da- yaşanan elektrik kesintilerini de değinerek “Bu durum bizlere enerji dayanışmasının ve hazırlıklı olmanın ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösterdi. Bugün burada bulunan ülkelerle birlikte çalışarak bölgemizde böyle bir durumun yaşanmasına asla izin vermeyeceğiz. Eğer bir ülke bir zorlukla karşılaşırsa, hep birlikte harekete geçebilecek entegre, güçlü ve dayanıklı bir sistem kurmak zorundayız” diye konuştu.
YENİ RUHSATLAR VERECEĞİZ
Panelde söz alan Libya Petrol ve Gaz Bakanı Khalifa Abdulsadek ise Libya’nın petrol ve doğalgaz alanlarında son dönemde oldukça önemli ilerlemeler kaydettiğini, Mart ayında, yeni bir ruhsat programının duyurusunu gerçekleştirdiklerini anlattı. Duyurunun ardından bir dizi tanıtım turu (roadshow) gerçekleştirdiklerini söyleyen Khalifa Abdulsadek, “İlk etkinliğimiz Trablus’ta, ardından Londra’da uluslararası yatırımcılarla bir araya geldik. Son olarak, 17’sinde Türkiye’deydik ve oldukça yoğun bir ilgiyle karşılandık. Sektör liderleriyle verimli görüşmeler gerçekleştirdik, yatırımcılardan değerli geri bildirimler aldık. Açtığımız bu ruhsatlar ve yaptığımız roadshowlar yalnızca bir yatırım çağrısı değil; aynı zamanda enerji sektöründe stratejik ve geleceğe dönük bir hareketin parçası olma fırsatı. Program kapsamında 22 adet kara ruhsatlı bölge ve 11 adet deniz ruhsatlı bölge yatırımcılara açılmış durumda. Bu alanlardan bazılarında hali hazırda keşifler yapılmış olması, sürece ayrı bir potansiyel katıyor” dedi.
Bu yıl sonuna kadar petrol üretimlerini üç yıl içinde 1.4 milyon varilden 2 milyona çıkaracaklarını söyleyen Libya Petrol ve Gaz Bakanı, rafine kapasitelerini de artırmak istediklerini anlatarak “Vizyonumuz ve stratejimiz önce üretimi artırmak, sonrasında tetkik ve arama faaliyetlerine ağırlık vermek ve 2026 sonrasında da geliştirme çalışmalarına odaklanmak. Örneğin Avrupa’ya giden gaz hattımız var ve yüzde 75’i kullanılmıyor, onu tam kapasiteye getirmek istiyoruz” diye konuştu.
Libya olarak iş birliğine büyük önem verdiklerini söyleyen Libya Petrol ve Gaz Bakanı son olarak “Hem bireysel hem de kurumsal yatırımcıları, bu önemli fırsatı değerlendirmeye davet ediyoruz. Şeffaflık, sürdürülebilirlik ve ortak büyüme ilkeleri doğrultusunda ilerlemeye kararlıyız” dedi.
İŞ BİRLİKLERİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Panelin bir diğer konuşmacısı olan Moldova Enerji Bakanı Dorin Junghietu, Moldova olarak son birkaç yılda ciddi sınamalarla karşı karşıya kaldıklarını ve bu zorlukların daha cesur adımlar atmalarına, güçlü kararlar almalarına ve dayanıklılıklarının artırmamıza vesile olduğunu anlattı. Junghietu, “Doğalgaz tedariki konusunda, Romanya ile güçlü bir enterkoneksiyon hattımız mevcut. Bu hat aracılığıyla Moldova’nın yıllık yaklaşık 1 milyar metreküp (1 BCM) doğalgaz ihtiyacının büyük bir kısmını temin ediyoruz. Bununla birlikte, bir diğer önemli güzergâh olan Dikey Koridor da devreye alındı. Bu hat, adeta bir “yaşam koridoru” işlevi gördü ve ters yönlü doğalgaz akışının mümkün olduğunu ilk kez bu hatta kanıtladık. Moldova, LNG ithalatını Dikey Koridor üzerinden gerçekleştiren ilk ülke oldu ve bu sistemin bölgeye doğalgaz tedarikinde etkili ve uygulanabilir bir çözüm olduğunu gördük” dedi.
Moldova olarak hedeflerinin, dengeli ve çeşitli bir enerji kaynağı portföyü oluşturmak olduğunu anlatan Bakan, “Şu anda hem elektriği hem de doğalgazı ithal ediyoruz. Ancak aynı zamanda yenilenebilir enerji yatırımlarımız da hızla artıyor. Nitekim bu yıl Nisan ayında elektrik üretimimizin yüzde 34’ü yenilenebilir kaynaklardan sağlandı. Elektrik iletim altyapısının güçlendirilmesiyle birlikte, Moldova hem daha fazla ithalat hem de ihracat yapabilecek konuma gelecek” diye konuştu.
YATIRIM İÇİN VERİMLİ BİR ÜLKE OLACAĞIZ
Panelin ilgi çekici konuklarından biri de bakan olarak ilk yurtdışı seyahatini Türkiye’ye gerçekleştiren Suriye Arap Cumhuriyeti Enerji Bakanı Muhammed El-Beşir’di. Ülkesinin 14 yıl süren bir savaştan yeni çıktığını hatırlatan Bakan Muhammed El-Beşir, başkent Şam’da kısa bir süre öncesine kadar sadece 1 saat elektrik verebildiklerini anlattı. El-Beşir, “Savaş öncesi 4 bin varil petrol üretimimiz vardı, dörtte birine düştü. 11 elektrik santralimiz vardı, bugün ikisi çalışmıyor, geri kalanlarında ise kapasite düşük. Eskiden 300 bin MW güç üretiyorduk şimdi 5 bin. Petrol sahalarının ve iki rafinerinin rehabilite edilmesi gerekiyor” dedi.
Bu açılardan yatırıma ihtiyaç duyduklarını söyleyen Bakan, “Enerji ve güneş enerjisine öncelik veriyoruz. Çalışmalarımızı önümüzdeki hafta tamamlayacağız ve yol haritamız netleşecek. Ülkemiz artık daha istikrarlı ve güvenli. Bu açıdan birçok fırsatı barındırıyoruz. Yapacak çok iş var. Önümüzdeki dönemde Suriye yatırım için verimli bir ülke olacak” diye konuştu.
Enerji, gerçekten de hepimizin hayatını doğrudan etkileyen temel bir unsurdur. Bugün artık hepimiz enerji konusundaki üçlü açmazda — yani enerji güvenliği, erişilebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik arasında — bir öncelik sıralaması yapılması gerektiği konusunda ortak bir anlayışa ulaştık.
ÖNCE IŞIKLAR YANMALI
Panelin son konuşmacısı olan Romanya Enerji Bakanı Sebastian-Ioan Burduja ise İspanya’da yaşanan kesintileri gündeme getirerek “En önemli olanın enerji güvenliği olduğunu çok net biçimde gördük. Çünkü önce ışıkların yanması gerekiyor. Işıklar yanmadığında ne olduğunu hep birlikte yaşadık. Ayrıca enerji ucuz, erişilebilir ve rekabetçi olmalı. Üçüncü olarak ise mümkün olan her durumda temiz enerjiye geçiş desteklenmeli” diye konuştu.
Avrupa’nın son yıllarda enerji politikalarında fazlasıyla ideolojik bir yaklaşıma yöneldiğini söyleyen Romanya Bakanı, “Bu yaklaşımın sonuçlarını da hep birlikte yaşıyoruz. Kendi ülkemden bir örnek vermek isterim: 2009 ile 2022 yılları arasında kömür ve gaz santrallerinden toplam 7 bin megavatlık bir kapasite kaybettik. Bunun sonucunda, şu anda enerjimiz olması gerekenden iki kat daha pahalı. Bunun temel sebeplerinden biri de emisyonlar üzerine uygulanan ağır vergiler. Ayrıca Avrupa'nın kendi içinde tam anlamıyla birbirine bağlı olmadığını da görmek gerekiyor. Örneğin Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde çoğu gün Batı Avrupa’ya kıyasla daha yüksek elektrik fiyatları oluşuyor. Bu da rekabetçiliğimizi ciddi şekilde zorluyor” dedi.
Enerji güvenliğini sağlamanın birinci koşulunun iş birliği olduğunu vurgulayan Sebastian-Ioan Burduja, “Bugün enerjiyi sadece üretmek değil, fazla üretim olduğunda bunu paylaşabilmek, eksik olduğunda komşudan temin edebilmek kritik hale geldi. Enerji güvenliğinin anahtarı; iş birliği, enterkoneksiyon ve bölgesel dayanışmadır. Bugün enerjide asıl ihtiyacımız olan şey ideoloji değil, gerçekçilik ve iş birliği” dedi.
İKİNCİ BAKANLAR OTURUMUNDA ENERJİNİN YOL HARİTASI BELİRLENİYOR
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, günün ikinci bakanlar özel oturumunda ilk sözü Libya Petrol ve Doğal Gaz Bakanı Khalifa Abdulsadek'e verdi.
LİBYA'DA GÜNLÜK HEDEF 2 MİLYON VARİL
Yenilenebilir enerji ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini belirten Abdulsadek, yatırımcıları Libya'ya davet etti. Abdulsadek, "Petrolde günlük hedefimiz 2 milyon varil." dedi.
Moldova Cumhuriyeti Enerji Bakanı Dorin Junghietu, İstanbul'un iş birliklerinin kavşak noktası konumunda olduğunu bildirdi.
Suriye Enerji Bakanı Muhammed El-Beşir, diktatör Esad döneminde Şam'a günde sadece 1 saat elektrik verildiğini ifade etti.
El-Beşir'in açıklamaları:
Şu an günde 5 saat elektrik verebiliyoruz. Elektrik santrallerini rehabilite ediyoruz. 5 bin megavatlık bir seviyeye ulaşmaya çalışıyoruz. Suriye'de yeni yatırım projelerine ihtiyaçlarımız var. Yeni yatırım projelerine hız veriyoruz. Güneş ve rüzgar enerji çaışmaları önümüzdeki hafta sonu tamamlanacak.
TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR
Şirketler Suriye'ye gelmeye, yatırım yapmaya başladı. Destekleri için Türk hükümetine teşekkür ediyorum. En büyük sorun enerji sektöründeki ambargolar. Diktatör Esad'a karşı konulmuş ambargolar ama şu an Suriye halkı bundan etkileniyor.
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN ZİRVEDE AKKUYU MÜJDESİ
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Turkuvaz Medya Grubu'nun ev sahipliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde (İNRES 2025) önemli açıklamalar yaptı. Türkiye'nin enerji denkleminde stratejik bir konumda olduğunu belirten Erdoğan, Gabar’daki üretim rekoruna ve Sakarya Gaz Sahası hedeflerine dikkat çekerek, Türkiye'nin enerji alanında küresel bir aktör olacağını açıkladı. 2002’den bu yana hazırlıkların yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enerji alanında Türkiye'yi çok farklı bir lige yükselttik, şimdi zirveye çıkıp adımızı eni iyiler arasına yazdırmak istiyoruz. Başarılarımızın azimle geleceğine yürüyoruz” mesajı verdi.
ŞEYTANIN BACAĞINI KIRDIK
Türkiye'yi küresel enerjinin güvenli limanı haline getirmek için son dönemde çok önemli atılımlar atıldığını belirten Erdoğan, “Milli Enerji ve Maden Politikalarımızın hedefi bellidir. Enerji ve madencilikte dışa bağımlılığı azaltmak. Karadeniz ve Gabar'daki doğal gaz ve petrol keşifleri ile bu alanda şeytanın bacağını kırdık. Şimdi bu başarıları yeni bir aşamaya taşıdık. Türkiye'yi bu alanda küresel bir aktör haline getireceğiz” dedi.
GABAR'DA HEDEF 100 BİN VARİL PETROL
Muhalefet partilerinin ‘Her seçim öncesi petrol buluyorlar’ dediği Gabar'da günlük üretimin 81 bin varili geçtiğini vurgulayan Erdoğan, “Bugüne kadar Gabar’da 2 milyar dolara yaklaşan petrol üretimimiz oldu. Mevcut keşif alanlarında saha geliştirme alanlarındaki faaliyetlerimize 3 binden fazla personel ile devam ediyoruz. 540 bin km uzunluğunda yeni yollar inşa edildi. Saha genişletme faaliyetlerimizi 3 binden fazla personelle devam ettiriyoruz. 100 bin varil petrol üretimine kısa sürede ulaşacağız. Türkiye geneli petrol üretimimiz Mart 2025 sonu itibarıyla 135 bin varili aşarak yeni bir rekor kırdı” dedi.
SAKARYA’DA 12 KUYUDA 9.5 MİLYON M3
Cumhur İttifakı olarak terörsüz Türkiye çalışmalarında arzu edilen netice ile bambaşka bir hikaye yazacaklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Terör gölgesinin bölgemizin üzerinden kalkması ile enerjide de hedeflerimize ilerleyeceğiz. Yurtdışındaki petrol sahalarımızda da 40 bin varillik üretimimizi sürdürüyoruz. Sakarya Gaz Sahası’nda 12 kuyuda günlük 9.5 milyon metreküp gaz üretiyoruz. 2026'da faz 1 ve faz 2 toplamında 20 milyon metreküp üretim hedefliyoruz. 2028'de Sakarya'da 40 milyon metreküpü hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşınca konutların gaz ihtiyacının tamamını kendi kaynaklarımızla karşılıyor olacağız.”
ORUÇ REİS ÇALIŞMALARINI BU AY TAMAMLAYACAK
Somali’de bulunan Oruç Reis Gemisi’nin çalışmalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gemimiz 3 boyutlu sismik arama faaliyetlerini sürdürüyor. 4 bin 110 m2'lik alanın yüzde 90'ı taranmış durumda. Oruç Reis çalışmalarını bu ay içinde tamamlayacak. Bu çalışmalar olumlu neticelenirse, sondaj çalışmalarına geçeceğiz. Somali ile imzaladığımız anlaşmalar kapsamında bu ülkede çalışmalar yapılacak. Bu çalışmalar keşifle sonuçlanırsa, iki ülke arasındaki stratejik iş birliği farklı bir boyut kazanacak. Dışa bağımlılığımız azalacak ve yeni iş imkanları ortaya çıkacaktır. Somalili kardeşlerimiz de bu süreçten çok ciddi faydalar elde edecek. Teknoloji transferi, istihdam anlamına gelen bu süreç, Somali'nin ekonomik kalkınmasını daha da hızlandıracak” dedi.
SÖMÜRGECİLİK AYIBI OLMAYAN MİLLETİZ
Türkiye’nin binlerce yıllık tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir millet olduğunu anlatan Erdoğan, “Kimsenin toprağında, kaynaklarında hiçbir zaman gözümüz olmadı. Ne yaptıysak hakka ve adalete uygun şekilde yaptık. Kendi çıkarlarımızla birlikte muhataplarımızın menfaatlerini de gözettik. Nerede bayrağımız dalgalanıyorsa orada sadece dostluk için varız” diye konuştu.
TÜRKMEN GAZINDA HEDEF ANLAŞMAYI UZATMAK
Türkmenistan doğal gazında ilk akışın İran üzerinden 1 Mart itibarıyla başladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “250 milyon metreküpün üzerinde gaz temin ediliyor. 1.3 milyar metreküp doğal gazın akışını sağlamış olacağız. İlk planımız anlaşmayı 5 yıl daha uzatmak ve Hazar geçişli hat ile gazı Türkiye’ye getirmek” dedi. İngiltere ve Fransa merkezli 2 büyük petrol şirketi ile sıvılaştırılmış doğal gaz tedarikine yönelik anlaşmaları tamamladıklarını söyleyen Erdoğan, “Avrupa ülkelerinin enerji krizini hafifletmek adına pek çok girişimde bulunduk” dedi.
AKKUYU'DAN İLK ELEKTRİĞİ YIL SONUNDA VERECEĞİZ
Tüm konutların enerji ihtiyacını rüzgar ve güneşten sağlayacak seviyeye gelindiğini hatırlatan Erdoğan, “Bu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz. Yenilenebilir enerjide izin ve onay süreçlerini daha da kısaltacağız. Yeşil iletim altyapısını oluşturacağız. Cumhuriyet tarihimizin en büyük enerji projesi olan Akkuyu'nun ilk reaktörünün inşası yakın zamanda tamamlanıyor. Bu yıl sonunda deneme üretimine başlayıp Akkuyu'dan ilk elektriği vereceğiz. 2028'de Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin tam kapasite çalışmasını öngörüyoruz” açıklamasında bulundu. Yapılan yatırımlarla sadece son 3 yılda vatandaşlara 983 milyar lira elektrik ve doğalgaz desteği sağlandığını da hatırlattı.
TURKUVAZ MEDYA GRUBU'NA TEŞEKKÜR EDİYORUM
Başkan Erdoğan, programın gerçekleşmesinde emeği geçen Turkuvaz Medya Grubu’na ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na teşekkür etti.
ZİRVEYE GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nin Platin Sponsorları, Borsa İstanbul, Halkbank, Socar, Turkish Airlines, Türk Altın, Türk Telekom, Türkiye Sigorta, Vakıfbank, Ziraat Bankası oldu. Altın Sponsorlar arasında Astor Enerji, Best Enerji, Cengiz Holding, Demirören, GO Enerji, Kalyon İnşaat, SLB One Subsea, Subseaa 7, TÜMAD, Tüprag yer aldı. Zirvenin Gümüş Sponsorları ise Çimtaş, Çelikler Holding, Ege Gaz, GOE Global Offshore Engineering, IC İçtaş Enerji, Kömür İşletmeleri A.Ş., Limak, Papara ve Petrotek Global oldu.
"ENERJİDE MERKEZ ÜLKE OLMA HEDEFİNDEYİZ"
Petrol, doğal gaz ve maden kaynaklarının geliştirilmesinin, sürdürülebilir kalkınmanın ve ekonomik büyümenin en önemli itici gücü olduğunu belirten Bakan Bayraktar, "Son 23 yılda ortaya koyduğunuz güçlü irade ve vizyon ile her alanda başlattığınız atılım hamleleri, ülkemizin adeta kaderini değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor. 2017’de hayata geçirdiğimiz Milli Enerji ve Maden Politikası ile başta petrol ve doğal gaz olmak üzere, yer altı zenginliklerimizi ekonomimize kazandırmak adına çok önemli projeleri hayata geçirmeye başladık." açıklamasında bulundu.
SAKARYA’DA BİRİNCİ FAZ TAMAM
Petrol ve doğal gazı Türkiye’nin kendi milli imkan ve kabiliyetleri, gemileri, ekipmanları, yetişmiş insan kaynağıyla arayıp varsa bulup üretmek için yola çıktığını belirten Bakan Bayraktar, "Sektörümüz için kısa sayılabilecek bir süre içinde, bu konuda netice almaya başladık. 2020’de Karadeniz’de Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdik. Bu aynı zamanda 2020 yılında dünyada offshore da yapılan en büyük gaz keşfi oldu. Doğal gazı rekor bir zamanda, üç yıldan kısa bir sürede denizin altından 170 kilometre mesafedeki karaya Filyos’a getirdik. Ülkemizin enerji bağımsızlığı yolunda tarihi bir adım olan Karadeniz gazını, zatı alinizin katıldığı bir törenle Nisan 2023’te devreye aldık.
Bugün, Sakarya Gaz Sahası’nda projenin 1’inci fazını tamamlamış durumdayız.
Üretimimizi hızlı bir şekilde arttırmak 2026 yılında projenin 2’nci fazı ile üretimi iki katına, inşallah 2028 yılında 3’ncü faz ile de mevcut üretimi 4 katına çıkarmak için gece gündüz çalışıyoruz." diye konuştu.
YENİ GABARLAR İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Milli Enerji ve Maden Politikası hedefi doğrultusunda gidilmedik, aranmadık hiçbir yer kalmamasını hedeflediklerini hatırlatan Bakan Bayraktar, "Bu strateji doğrultusunda Bir dönem adı terörle anılan Gabar’da 2021 yılında Türkiye’nin en büyük petrol keşfine imza attık. Bugün Gabar; ülkemizin petrolde adeta üretim ve istihdam üssü haline geldi. Özellikle bölgedeki gençlerimize yepyeni bir iş imkanı getiren Gabar Petrolü ile Şırnak, artık göç veren değil göç alan bir cazibe merkezine dönüşüyor. Terörsüz Türkiye idealimiz Gabar’da çok daha büyük bir anlam buluyor. Üretimimizi her geçen gün arttırıyor, yeni Gabarlar yeni keşifler için de 7/24 esaslı olarak çalışmaya devam ediyoruz. Ayrıca sadece “Mavi Vatan’da”, sadece kara alanlarımızda değil farklı coğrafyalarda, farklı kıtalarda da iş birlikleri geliştiriyoruz. Azerbaycan’da, Irak’ta, Rusya’da mevcut ortak olduğumuz projelerin yanında yeni projelerle yeni ortaklıklara hazırlanıyoruz. Libya’da, Irak’ta, Pakistan’da, Hazar bölgesinde aktif bir enerji diplomasisi yürütüyoruz Her zaman ifade ettiğiniz gibi Türkiye olarak kazan kazan anlayışı ile hem ülkemize hem de iş birliği içinde olduğumuz ortaklarımıza ve o ülkelerin ekonomilerine katkı yapmaya devam ediyoruz." açıklamasında bulundu.
OYUN DEĞİŞTİRİCİ HAMLELER UYGULUYORUZ
Güneş ve rüzgarda dünyada 11. sırada olan Türkiye’yi 2035’te 120 bin megavat kapasitesine ulaştırmayı, deniz üstü offshore rüzgarı hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirten Bayraktar, "Petrol ve gaz üretimi ile başta Diyarbakır ve Trakya olmak üzere oyun değiştirici hamleleri hızlı bir şekilde sahada uygulamaya başlıyoruz. Nükleer enerji santrallerini devreye almış, güçlü iletim ve dağıtım altyapısına, komşularıyla yüksek enterkonneksiyon kapasitesine sahip İstanbul Finans Merkezi’nde elektrik, doğalgaz ve emtia ticaretinin yapıldığı ticaret borsası ile enerjide merkez ülke olan bir Türkiye hedefliyoruz." dedi.

NİJER’DE ALTIN ÜRETİMİ BAŞLIYOR
Türkiye’nin maden potansiyelini ekonomiye kazandırmak için "Önce İnsan, Sonra Çevre ve Sonra Katma Değerli Madencilik" vizyonuyla hareket ettiklerini anlatan Bakan Bayraktar, "Özellikle bor madeni gibi çok güçlü olduğumuz alanlarda katma değerli üretime yoğunlaşıyoruz.
Ciddi bir ithalatımız olan altında üretimimizi arttırmaya odaklanıyoruz. Petrol ve doğal gazda olduğu gibi Sadece ülkemizde değil yurt dışında da maden üretimini hedefliyoruz.
Nijer’de ruhsat sahibi olduğumuz altın sahalarından ilk üretimimizi inşallah bir yıl içinde gerçekleştireceğiz. Nadir Toprak Elementleri alanında ülkemizi önemli bir tedarikçi konumuna getirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.
İNRES MARKA OLACAK
Bakan Bayraktar, İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi INRES’in Türkiye’nin enerji alanında iş birliklerini geliştirmesi açısından önemli bir platform haline geleceğine ve marka olacağına inandıklarını da söyledi.
BAŞKAN ERDOĞAN’A HİTİT MADEN RUHSATI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a zirveye katılımlarından dolayı Hitit döneminden kalma ilk ruhsatı takdim etti.
ZİRVEYE GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nin Platin Sponsorları, Borsa İstanbul, Halkbank, Socar, Turkish Airlines, Türk Altın, Türk Telekom, Türkiye Sigorta, Vakıfbank, Ziraat Bankası oldu. Altın Sponsorlar arasında Astor Enerji, Best Enerji, Cengiz Holding, Demirören, GO Enerji, Kalyon İnşaat, SLB One Subsea, Subseaa 7, TÜMAD, Tüprag yer aldı. Zirvenin Gümüş Sponsorları ise Çimtaş, Çelikler Holding, Ege Gaz, GOE Global Offshore Engineering, IC İçtaş Enerji, Kömür İşletmeleri A.Ş., Limak, Papara ve Petrotek Global oldu.
MACARİSTAN'DA ATILAN ADIMLAR!
Bakan Bayraktar oturumun son sorusunu Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakan Yardımcısı Boglarka Illes'e sordu. Bakan Bayraktar'ın Illes'e sorusu şu şekilde:
"En son Avrupa'da yaşanan gelişmelere ilişkin soracağım. Avrupa'da gündemde önemli bir yer ediniyordur. Macaristan'da bu tür bir olayın oluşmaması için dengeli enerji kullanımı açısından ne gibi adımlar atıyorsunuz?
Boglarka Illes, Bakan Bayraktar'ın sorusuna şu yanıtı verdi: Son günlerde şunları gördük. Aslında Avrupa'da enerji kırılganlığı son derece yüksekmiş. Coğrafi konumumuza güveniyoruz ama şunu söylemek zorundayım; güvenilir, istikrarlı ve ucuz enerjiyi Macar vatandaşlara ve piyasa aktörlerine tedarik etmekte yükümlüyüz. Bunun için de bir şebeke oluşturduk. Ayrıca nükleer enerjiye sahip bir ülkeyiz ve bize göre gerekli. Ancak böylece enerjide güvenli bir gelecek oluşturabiliriz. Bir santral inşaatı daha başlattık. Umudumuz bunun yeterlinin üstünde olmasını sağlamak.
SUUDİ ARABİSTAN'IN ÇALIŞMALARI
Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakan Yardımcısı Khalid Al Mudaifer’e ise “Siz uluslararası bir ittifak oluşturmak istediğinizi belirttiniz. Sadece Suudi Arabistan'da değil Afrika ve Orta Asya'da da etkili. Ne gibi bir çalışmalar yapıyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Khalid Al Mudaifer, Bakan Bayraktar'ın sorusuna şu yanıtı verdi:
Madencilik çok önemli bir alandır. Tedarik teminatı sağlayabilmek için madencilik ve madenlerde büyük bir dönüşüm gerekiyor. Şu anda günümüzde bakırın değeri ve 3-4 tane lityum gibi madenlerin değeri yüzde 50 oranında arttı. 2020'de bakır demirin önüne geçti. Bu dönüşüm devam etmekte ve bu dönüşüm sayesinde dünyada madenlerde yeni bir çağ yaşanmakta. Biz de buna yönelik bir değişim başlattık. Amacımız uluslararası iş birlikleriyle madenciliğin geliştirilmesini sağlamak. Bu süper bölge dediğimiz bölgede madencilik sektörünün geliştirilmesi için bir yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Dünyada madenlerin geliştirilmesi için 2-3 trilyon dolar, 4 trilyon dolar da altyapının geliştirilmesi için gerekiyor.
Biz yuvarlak masa toplantısında dünyadaki tüm üretici, tüketici ve yatırımcıları bir araya getirdik. Dünyanın daha fazla madene ihtiyacı var. Dolayısıyla bu bölgelerdeki iş birliği önem taşıyor. Dünyada 8 koridor var. 6'sı Afrika, 2'si Latin Amerikada.
Bu ülkelerde tetkik arama çalışmalarını yapacak kişinin kapasitesinin geliştirilmesi sağlanacak. 2'nci bir toplantı yapıyoruz. Çin, Birleşik Krallık da dahil. Bu ülkeler de araştırmanın geliştirilmesine katkı sağlayacak. Özellikle ender toprak elementleri için bu tür uzmanlıklar gerekiyor. Dünyanın her yerinden iş birliği sağladık ve bu bölgelerde gelişme sağlamak için çalışma yapıyoruz. Suudi Arabistan sadece konuşmuyor, yatırım da yapıyoruz. Suudi Arabistan'ın her yerinde çalışıyoruz. Mineraller ve lityumun çıkarılması konusunda güçbirliği yapıyoruz.
NİJER'E YATIRIMCI ÇEKEBİLMEK İÇİN NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Bakan Alparslan Bayraktar, Nijer Maden Bakanı Ousmane Abarchi'ye ülkelerine yatırımcı çekebilmek için ne gibi çalışmalar yapıldığını sordu.
Abarchi'ye Bakan Bayraktar'ın sorusuna yanıt olarak şu cevabı verdi:
İlk olarak şunu not etmek gerekir. Tabi ki bu panelde Afrika kıtasına yer veridğiniz için çok teşekkür ederim. Çünkü 6 panelist arasından 3 panelist Afrika'dan geliyor. Bu da Afrika'nın kilit rolünü ortaya koyuyor. Mineral ve enerji kaynakları konusunda tüm yatırımcıları ülkemize çekmeyi tabi ki istiyoruz. Ancak birçok noktaya işaret ediliyor ve şartlar şu veya bu ülkede yabancı ülkede yabancı yatırımcıları çekmek için yeterli değil deniliyor. Güvenlik öne sürülüyor. Aslnda güvenlik dediğimiz zaman aslında bu konularda şikayette bulunanlar Afrika kıtasında güvenlik sorununu yaşatıyorlar.
Afrika'da silah üreticisi yok. Dışarıdan Afrika'ya ithal edilen bir istikrarsızlık politikası sürülmüş. Afrika'nın bunu değiştirmesi lazım. Bizler dünyada ekonomik büyümeyi ya da Afrika'nın gelişmişliğini ayrı tutamayız. Afrika'nın doğal kaynaklarına ihtiyaç var. Aslında güvensizlik yapay şekilde yaratılıyor. Yine altyapı eksikliği deniliyor. Oysaki bugün tüm enerji kaynakları Afrika'da diğer kıtalara göre daha fazla mevcut. Gerek jeotermik, gerek güneş, gerek rüzgar enerjisi. Altyapı yetersizliğinde ise bir dönüştürmek gerekiyor. Altyapıyı inşa etmek mümkün. Dolayısıyla biz bu enerji geçişini hayata geçirmek istiyorsak, o zaman yerelde ilk önce ekonomik büyümenin olması gerekiyor. Bunun adil şekilde olması gerekiyor. Oradaki toplulukların hakkı korunarak yapılması gerekiyor. Bu sağlandıktan sonra madencilik faaliyetleri daha da geliştirilebilir.
Tabi ki bu kaynaklara ilgi duyan ülkeler de madencilik alanında zengin ülkelere destek de sağlamalıdır. Aslında altyapı alanında her şey mevcut Afrika ülkelerinde. Hukuki çerçeve de normlar da mevcut. Tüm yabancı yatırımcıların yatırımlarını korumak ve teminat altına almak için. Çok gelişmiş ülkelere yatırım yapmak aslında daha güvensiz. Siyasi sebeplerden dolayı bu yatırımlar dondurulabiliyor. Esas orada güvenlik sorunu var. 3-4 milyar dolar yatırım yapacaksınız ancak sonra jeopolitik sebeplerden dolayı paranıza el konulacak. Dediğim gibi bizim ülkemizde bir sorun yoktur. Yatırımları çekmek istiyoruz.
TÜRK YATIRIMCILARA ÇAĞRI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar tarafından gerçekleştirilen oturumda ikinci tura geçildi. Bakan Bayraktar "Şimdi ikinci tura geçmek istiyorum. Yine Libya'ya döneceğim. Biliyoruz ki online olarak da buradaki toplantıyı takip eden çok sayıda katılımcı var. Yatırımcılara ne mesaj vermek istersiniz? Libya pazarına girmek isteyen yatırımcılara neler söylemek istersiniz?" sorusunu sordu.
"PETROLLE İLGİLİ SAVAŞA BENZİYOR"
Libya Sanayi ve Madenler Bakanı Ahmed Abu- Heisa, nadir toprak elementleri konusunda rekabetin söz konusu olduğunu vurgularken, "Ben de önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Dünyada madenlerin bulunması ile ilgili bir rekabet söz konusu. Özellikle nadir toprak elementleri konusunda. Bu daha önceki dönemdeki petrolle ilgili savaşa benziyor. O zaman yaşananları yaşamamak istiyoruz." dedi.
"LİBYA'DA ÖYLE BÖLGELER VAR Kİ ARAŞTIRMA YAPILABİLİR"
Ahmed Abu- Heisa, Libya'da araştırma yapılacak çok bölge olduğunun altını çizerken, "Dünya ve arama sistemleri değişti. Önceden bir tekel vardı ancak artık bir tekeli kabul etmek söz konusu değil. Uluslararası şirketler birlikte çalışmayı tercih ediyorlar. Ben çok kısa süre önce Riyad'da bir ziyaretteydim. Suudi Arabistan'da madencilikte önemli yatırımlar yapılıyor ve başını çekiyor. Libya'da öyle bölgeler var ki araştırma yapılabilir." ifadelerini kullandı.
Ahmed Abu- Heisa, Bakan Bayraktar'ın yatırımcılarla ilgili sorusuna ise "Sizin bana sorduğunuz yabancı yatırımcının Libya'ya çekilmesiydi. Bizim yatırım mevzuatımız son derece esnek ve örneklerinin ilerisinde bir mevzuat. Yabancı yatırımcı ve Libyalı yatırımcı eşit muamele görüyor. Biz madencilikte bir ulusal ajansımız var ve bu alanda yapılan yatırımcıları bir araya getiriyor. Çeşitli madencilik programımız var. Jeolojik haritaları yeniden gözden geçiriyoruz. Çünkü 40 yıl önce yapılan haritalar. Yeni keşfedilen madenler var. Yeni teknolojiler var. Bizim büyük bir madencilik haritamız var. Bu haritada 30'dan fazla metal ve minerali görmek mümkün. Ama önemli olan yatırım ve yatırım programları. Bu programlarda bazı kriterlerin yerinde olması lazım. Örneğin güvenlik, idari ve siyasi istikrar gibi kriterler önemli. Libya istikrar konusunda her gün çalışma yapıyor. Dolayısıyla yabancı şirketlerin Libya'da madencilik alanında yatırım yaptığını görüyoruz artık. Ya da inşaat alanında da pek çok şirket büyük fabrikalar kurmaya başladılar. Üretim kapasitesi milyonlarca tonu bulan tesisler açtılar." cevabını verdi.
Kuzey Afrika'nın en büyük madencilik ajansının kendilerine ait olduğunu belirten Ahmed Abu- Heisa, "Tesislerimiz üretimi Libya pazarına sağlıyor aynı zamanda Avrupa'ya da ihraç ediyor. Görüyoruz ki 250 bin ton demir ihraç etmişiz. Bu senenin ilk çeyreğinden rakamlar bunlar. Kömürle ilgili de önemli adımlar atılıyor. Şirketlerin önümüzdeki 5 yıl için büyüme planları oldukça iddiaları. İlk aşamada 5 milyar dolarlık bir değeri olacağını düşünüyoruz demir ve çelik sektörünün. Demir çelik ajansıyla beraber İtalyan şirketlerinden biriyle 1 milyar euroluk bir sözleşme imzalandı. Neredeyse eşit bir ortaklık oluşturuldu. Madencilikte iş birliğine açığız. Libya'nın konumu da son derece stratejiktir. Libya Akdeniz'de Avrupa ve Afrika arasında bir kapı görevi görmektedir." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE İLE İŞ BİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ"
Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakan Yardımcısı Boglarka ülkelerinde fazla kaynaklarının olmadığını belirtirken, "Öncelikle davet ettiğiniz ve bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Macaristan, Avrupa'nın kalbinde tam ortasında. Bizim doğrudan denize bir bağlantımız yok. Bizim bu bölgede doğal kaynak olarak çok fazla kaynağımız yok. Ama Macaristan'da enerji güvenliği o yüzden çok önemli. Enerjinin sürdürülebilir bir şekilde ithal edilmesi çok önemli. Biz enerji güvenliğimizi ve devamlılığımızı artırmak istiyoruz. Sizin de söylediğiniz gibi bizim uluslararası ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bölgenin kalkınması içerisinde yer almamız gerekiyor. Son 10-15 yıllık süreçte bize geçmişten gelen kısıtlamaları aşmaya çalıştık. Macaristan hükümeti de bu anlamda yurt içi üretimi, maden çıkarma çabalarını destekledi. Yeni bir program başlatıldı 2013 yılında. Bunun sonucu olarak bazı çıkarımlar elde etmeye başladık. Geçen yıl Macaristan'ın petrol üretimi rekor kırdı, gaz üretimi de anlamlı bir artış gerçekleştirdi." dedi.
Türkiye ile iş birliğinin çok önemli olduğunu vurgulayan Boglarka, "Az önce de söylediğim gibi biz şuna inanıyoruz. Bir takım işbirliklerimiz var ama küresel iş birliği kurmadığımız müddetçe hedeflerimize ulaşmamız çok zor. Hedeflerimize ulaşmak için Türkiye ile iş birliği çok önemli. TPAO ve MOL bir anlaşma imzaladı. Birlikte çalışarak ortak girişim teşebbüsü kuracaklarını tespit etmiş oldular. Macaristan sınırları içinde petrol ve maden arama çalışmaları yapacaklar. " şeklinde konuştu.
Boglarka, Macaristan'da enerji arzının çok önemli olduğunu söylerken, "Macaristan Alman otomobil üreticilerinin 3 büyük üreticinin, AUDI, BMW ve Mercedes'in üretim tesislerinin bulunduğu bir ülke. O yüzden ülkemizde enerji arzı çok önemli. Otomobil üreticileri, büyük markalar hem teknolojileri getiriyorlar hem de istihdam sağlıyorlar. Macaristan için önemli bir konu bu. Biz göreve gelirken, biz 1 milyon istihdam yaratacağız dedik. O zaman bu kamuoyunda "inanmazlığa" yol açtı. Bunu duyan hiç kimse inanmadı. Ama biz buna son derece yüksek bir taahhütle bağlıyız. Bunu başarabileceğimizi düşünüyoruz. Özellikle otomobilde bataryaya ve batarya üretimine ihtiyaç var. Alt şirketler de oluşuyor. En küçük olan şirketler de dahil olmak üzere vergi desteği sağlıyoruz. Bir yandan da bu alandaki mevzuatımız da oldukça sıkı. Önemli olan çevreye dost bir kaynak üretmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
Programın moderatörlüğünü yapan Bakan Alparslan Bayraktar, Baglorka'nın açıklamaları sonrası şu şekilde konuştu:
Ben şahsen Macaristan'daki gelişmeleri takip ediyorum. Sizin hırslı iddialarınız gerçek oluyor. Söylediğiniz gibi Avrupa'nın ortasındasınız. İspanya ve Portekiz bir kriz yaşadı biliyorsunuz haftanın başında. Dolayısıyla acaba enerjinin daha dengeli bir şekilde arzının sağlanabilmesi neden ve nasıl önemli? Bundan da söz edebilirsiniz 2. turda.
"SADECE PETROL VE GAZLA YETİNEMEZDİK"
Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakan Yardımcısı Khalid Al Mudaifer, 2030’a yönelik madencilik strateji gerçekleştirdiklerini belirtirken, “Çok teşekkür ediyoruz İstanbul'a bizi davet ettiğiniz için. Madenlerle ilgili toplantıya katılmak bizim için önem taşıyor. Suudi Arabistan'da 2030 vizyonu geliştirdik, Suudi Arabistan'ın ekonomi merkezi olması için çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. 2030'a yönelik madencilik stratejimizi 2018'de başlatmıştık başarıyla gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
Khalid Al Mudaifer, en çok petrol üreticileri olduklarını söylerken, “Enerji dönüşümü içinde tedarik zincirlerinin sağlam olması bizim açımızdan büyük önem taşıyor. Böylesine bir sağlam altyapıyı oluşturmak için yerel kaynaklarımızı da kullanıyoruz. En çok petrol üreticisi olarak biliniyoruz. Sektör içinde madencilikte çeşitlendirme gerektiğini anladık. Sadece petrol ve gazla yetinemezdik. O yüzden ekonomimizi yeni bir yasa ile açtık. Dünyada en rekabetçi olabilecek ve madenciliğe güvence sağlayabilecek yeni bir yasa hazırladık. Bölgede 1 milyar dolardan fazla harcama yaparak jeofizik ve jeokimyasal haritasını gerçekleştirdik Suudi Arabistan'ın. Yüzde 5'i tamamlanmış durumda. 2018'de sadece 3-4 şirket vardı madencilikte, şimdi 132 şirket var Suudi Arabistan'da. Ulusal madencilik programı başlattık. Hem Suudi Arabistan'ın içinde hem de dışında madencilik oluşturması için bir kanal oluşturduk.” dedi.
Mudaifer sözlerine şu şekilde devam etti:
Geleceğin madenciliği forumu başlattık. Bu Suudi Arabistan'ın yararına olacak bir forum. Bizim bir Afrika, Orta Asya ve Türkiye'yi kapsayan bölgemiz var. Dünyanın kaynaklarının yüzde 30'u ve dünya nüfusunun yüzde 40'ı burada yaşıyor. Ancak yeterince gelişmemiş bir bölge. Madenlerin aramasının tam olarak yapılmadığı ve madenciliğin gelişmediği bir bölge. Dünyadan bu bölge için kaynak ayırmasını istedik. Çünkü tedarik zincirinin güvenliğini istiyorsanız daha fazla kaynak gerekiyor. Çok sayıda eylem başlattık, altyapı koridorlarına yardımcı olmak adına Dünya Bankası ve diğer kurumların aramaları geliştirmesi çalışmalarını başlattık.
Bakan Alparslan Bayraktar, Mudaifer'in açıklamalarından ardından "Ben ikinci bölümde sizin sanayi kalkınmasında madencilik konusu ile nasıl bağdaştıracağınızı da belirtirsiniz. Uluslararası işbirliği çok önemli. Geçen yıl "Minerals Forumu"na katıldığımda burada farklı bir iş birliği vardı. Burada yapılacak çok şey var. Çok fazla iş birliği yapılabilir." şeklinde konuştu
"TÜRKİYE İLE ANLAŞMA İMZALAMIŞTIK"
İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nde Somali Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Dahir Shire Mohamed açıklamalarda bulundu. Mohamed "Bu toplantıyı İstanbul'da gerçekleştirdikleri için teşekkür ediyorum. Enerji zirvesinde bulunmak benim için önem taşıyor. Bu önemli organizasyonu gerçekleştirdiğiniz için teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Burada ortaklıklarımızı zenginleştirmek için toplandık. Madencilikte Somali'nin zengin kaynakları olduğunu söyleyebiliriz. Geliştirme potansiyeli de yüksektir. Somali şu anda doğal kaynakların aranması çalışmalarını başlattı. Türkiye ile anlaşma imzalamıştık. Maden kaynaklarına geldiğimizde Somali'nin stratejik bir pozisyonu olduğunu söyleyebiliriz." dedi.
"SOMALİ KENDİ DOĞAL KAYNAKLARINI ÇIKARMAYA BAŞLAYACAKTIR"
Somali'nin federal bir devlet olduğunu belirten Mohammed, "Şimdiye kadar Somali bütün gereken yasal çerçeveyi hazırladı, teminatı gerçekleştirdi. Yerel toplumlarla yakın ilişkiler kurmakta ve arama konularında çalışmalar yapmaktadır. Somali federal bir devlettir ve eyalet yönetimleriyle birlikte çalışmaktayız. Birlikte çalışarak masaya çok önemli konuları yatırıyoruz. Bunlar hem yerel halk hem devlet için önem taşıyor. Hükümetimizin uzun vadeli bir vizyonu var doğal kaynaklar konusunda. En kısa sürede Somali kendi doğal kaynaklarını çıkarmaya başlayacaktır." ifadelerini kullandı.
"NİJER HALKININ YARARINA ÇEVİRECEĞİZ"
Nijer Maden Bakanı Ousmane Abarchi zirvede yaptığı açıklamada "2024'te en büyük ekonomik büyümeyi gerçekleştirdik. Maden ve petrolü Nijer halkının yararına çevireceğiz." ifadelerini kullandı.
ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE MADENCİLİK!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Turkuvaz Medya ev sahipliğinde düzenlenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde konuştu.

Enerjinin geleceğinin masaya yatırılacağı İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi başladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın moderatörlüğünde 'Enerji Dönüşümünde Madencilik'i tartışıldı.
BULGARİSTAN İLE ANLAŞMA İMZALANDI
Bakan Bayraktar: İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi marjında, Bulgaristan Enerji Bakanı Sayın Zhecho Stankov ile enerji alanındaki iş birliğimizi güçlendirmeye yönelik kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşmemiz neticesinde iki ülke arasında elektrik iletim kapasitesinin artırılması ve enerji verimliliğinin geliştirilmesi noktasında anlaşmaya vardık. Yenilenebilir enerji, hidrojen ile karbon yakalama gibi alanlarda bilgi, deneyim ve teknoloji paylaşımını kapsayan "Elektrik ve Enerji Verimliliği Alanlarında Mutabakat Zaptı"nı imza altına aldık. Bulgaristan ile enerji arz güvenliğine katkı sunan karşılıklı faydaya dayalı yapıcı iş birliğimizi daha da ileri taşıyacak bu anlaşmanın hayırlı olmasını diliyorum.
BAKAN BAYRAKTAR'DAN ÖNEMLİ GÖRÜŞMELER!
Bakan Bayraktar sosyal medya hesabından da zirve kapsamında yaptığı görüşmelere yer verdi.
Bakan Bayraktar, "Suudi Arabistan Endüstri ve Mineral Kaynakları Bakan Yardımcısı Sayın Khalid Al Mudaifer ile İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde bir araya geldik. Madencilik alanında ülkelerimiz arasındaki iş birliği fırsatlarını ve stratejik kaynaklara ilişkin ortak vizyonumuzu değerlendirdik." dedi.
ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ İÇİN KRİTİK MİNERALLER
Enerjinin geleceğinin masaya yatırıldığı ve farklı ülkelerden birçok bakan ile yerli ve yabancı yatırımcıları, sektör temsilcilerini, uzman araştırmacıları ve akademisyenleri ağırlayan INRES’te günün ilk paneli "Enerji Dönüşümü İçin Kritik Mineraller: Talep Tahminleri, Yeni Teknolojiler ve Tedarik Hazırlığı" başlığıyla gerçekleşti.

KRİTİK MİNERALLERDE TÜRKİYE YILDIZ ÜLKE OLACAK
İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi’nin ilk oturumunda kritik minerallerde dünyadaki gelişmeler ve Türkiye’nin konumu ele alındı. Konuşmacılar iş birliklerinin önemine ve Türkiye’nin potansiyeline vurgu yaparak önümüzdeki dönemde madenciliğin yıldız sektör haline geleceğine dikkat çekti.
EPİAŞ Genel Müdürü Taha Meli Arvas moderatörlüğündeki panele ETİ Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Aydın, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, TÜMAD Madencilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel, Hague Stratejik Araştırmalar Merkezi Stratejik Danışmanı Peter Handley ve Norveç Enerji Teknolojileri Enstitüsü, Grup Lideri & Kıdemli Araştırmacı (Sürdürülebilir Mineraller ve Metaller) Duygu Yılmaz katıldı. Panelde enerji dönüşümünü desteklemek için gerekli kritik minerallere olan talebin nasıl yönetileceğini, yeni teknolojilerle nasıl karşılanabileceğini ve küresel tedarik zincirlerinin buna ne kadar hazır olduğu tartışıldı.

DÖNÜŞÜMÜ YAKALAMAK İÇİN DAHA FAZLA MADENCİLİK YAPMALIYIZ
Panelde ilk sözü alan Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, kritik minerallerin tanımının, jeopolitik gelişmeler, teknolojik öncelikler ve jeolojik rezervlerin niteliği gibi pek çok faktöre bağlı olduğuna işaret ederek "Türkiye’ye baktığımızda bor madeninde dünyanın en zengin rezervlerine sahibiz. Eti Maden gibi güçlü bir kamu kuruluşu ile bu alanda çok başarılı bir şekilde operasyon yürütüyoruz. Ayrıca dünyada tanımlı 90 mineralin tam 77’si Türkiye'de bulunuyor. Bu, bizim için çok büyük bir avantaj. Yapmamız gereken şey; bu 77 mineral arasından, ülkemizin sanayisi, teknolojik gelişimi ve stratejik ihtiyaçları açısından gerçekten kritik olanları belirlemek” dedi. Yılmaz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yakın zamanda Türkiye Kritik ve Stratejik Madenler Raporu’nu yayımladığını hatırlatarak, “Bu strateji hem mevcut potansiyelimizi hem de gelecek vizyonumuzu tanımlayan çok kapsamlı ve yerinde bir belge oldu” diye konuştu. Yılmaz sadece enerji sektöründe kritik minerallerin ticaret hacmi son 20 yılda 53 milyar dolardan 400 milyar dolara çıktığını bu olağanüstü artışın, dünyanın yeşil dönüşüme ne kadar hızlı yöneldiğini açıkça gösterdiğini belirtti. Yılmaz, “Eğer bu dönüşümü yakalamak istiyorsak, bugünkünden 6 ila 9 kat daha fazla madencilik yapmamız gerekecek. Sonuç olarak, kritik mineraller sadece bir maden meselesi değil. Bu, aynı zamanda bir sanayi, enerji, güvenlik ve kalkınma meselesidir" dedi.

TÜRKİYE KÜRESEL BİR OYUNCU OLACAK
Panelin ikinci konuşmacısı ETİ Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Aydın ise 1849’daki Kaliforniya Altına Hücumu döneminde yaşananların bugün bir benzerinin kritik mineraller için olduğunu belirterek "Eti Maden olarak bor konusunda dünya lideriyiz. Dünya bor rezervlerinin %73’üne sahibiz. Küresel pazarda ise %61 oranında bir payımız var. Bor karbür üretiminde de önemli adımlar attık. Şu anda faaliyette olan tesisimiz çalışıyor ve üretimlerini dünyaya ihraç ediyoruz. Ayrıca çok yakında ferrobor üretimi için de yeni bir tesis açmayı planlıyoruz. Şu an yılda yaklaşık 800 ton üretim kapasitesine sahibiz. Bununla da kalmıyoruz. Yeni projeler üzerinde çalışıyoruz” dedi. Yalçın Aydın, amaçlarının çok net olduğunu vurgulayarak “Türkiye’nin bu alanda Çin, ABD ve Avustralya’dan sonra dördüncü büyük güç olması doğrultusunda çalışıyoruz. Ülkemizi kritik mineraller alanında küresel bir oyuncu haline getirmek için tüm gücümüzle üretmeye, geliştirmeye ve yatırım yapmaya devam ediyoruz." dedi.

ÇEVREYİ GÖZETEN MADENCİLİK
Yalçın Aydın’ın ardından söz alan Norveç Enerji Teknolojileri Enstitüsü, Grup Lideri & Kıdemli Araştırmacı (Sürdürülebilir Mineraller ve Metaller) Duygu Yılmaz ise Norveç'te hem ulusal hem de Avrupa Birliği destekli bazı demiryolu projelerine entegre edilen madencilik projeleri olduğunu, çevresel etkisi mümkün olduğunca düşük olacak, yer altı madenciliği temelli bir model kurmaya çalıştıklarını anlattı. Yılmaz, "Buradaki temel yaklaşımımız; çevreye duyarlı, doğaya saygılı ve sosyal etkileri iyi planlanmış bir madencilik altyapısı kurmak. Özellikle radyoaktivite konusu, bu projelerde son derece dikkat ettiğimiz bir husus. Su kaynaklarının korunması, çevreye yayılabilecek etkilerin kontrolü, tüm süreç boyunca önceliklerimiz arasında. Ayrıca işleme tesisleri ve atık yönetimi konusunda da pilot düzeyde bazı uygulamalarımız bulunuyor. Bu uygulamaların, mevzuatlara uygun şekilde, çevreye zarar vermeden geliştirilmesi hedefleniyor." dedi.
Yılmaz diğer önemli bir konunun ise sosyal kabul olduğunu vurgulayarak "Çünkü insanlar bu hammaddelere neden ihtiyaç duyulduğunu anlamalı. Eğer yeşil dönüşüm hedefliyorsak, bu materyaller bir yerden gelmeli. Ya birincil kaynaklardan çıkarılacak ya da ikincil kaynaklardan geri dönüştürülecek. Fakat herkes bu kaynaklara sahip değil. Dolayısıyla geri dönüşüm konusu burada kilit bir öneme sahip. Ancak yalnızca şirketler değil; devletlerin, araştırma kurumlarının ve üniversitelerin de burada sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Halkı bilgilendirmek, 'benim arka bahçemde olmasın' yaklaşımını aşmak için sosyal farkındalık çalışmalarına ağırlık verilmeli. Bir diğer önemli konu da şeffaflık. İnsanlar süreçlerin nasıl işlediğini görürse, daha fazla güven duyuyorlar. Değer zincirinin her adımında şeffaflık sağlanırsa, madencilik faaliyetlerine olan toplumsal güven de artacaktır." diye konuştu.

TÜRKİYE VE AB STRATEJİK ORTAK OLABİLİR
Panelin dördüncü konuşmacısı olan Hague Stratejik Araştırmalar Merkezi Stratejik Danışmanı Peter Handley ise kritik minerallerin Avrupa Birliği’nin stratejik gündeminin en üst sıralarında yer aldığını, özellikle 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında ve ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) gibi adımlarına bir tepki olarak Avrupa Birliği’nin kritik mineraller konusunda çok daha kapsamlı bir strateji geliştirdiğini aktardı. Handley, bu strateji çerçevesinde Avrupa Birliği’nin keşif çalışmalarını teşvik eden, yerli madencilik, rafinaj ve geri dönüşüm için hedefler koyan bir yapı kurduğunu aynı zamanda tüm bu süreçlerde sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve yönetişim standartlarına yüksek derecede önem verdiğini anlattı. "Sadece geçen ay, Avrupa Birliği 43 stratejik proje içeren bir liste yayımladı. Bu projeler arasında nadir toprak elementlerine, batarya hammaddelerine ve savunma sanayiine yönelik yatırımlar yer alıyor. Başlangıçta bu çabanın ana amacı enerji dönüşümünü desteklemekti. Fakat bugün geldiğimiz noktada yapay zekâ, veri merkezleri, elektrikli araçlar gibi alanlarda da ham madde ihtiyacı hızla artıyor. Ancak artık Avrupa, sadece enerji değil, güvenlik ve savunma açısından da bu minerallere bağımlı hale gelmiş durumda. Bu nedenle sadece madencilik değil, imalat ve geri dönüşüm zincirleri de stratejik bir öncelik olarak görülüyor." dedi. Handley sözlerini "Sonuç olarak Avrupa Birliği kritik mineraller alanında hem içerde hem dışarıda ciddi adımlar atıyor. Türkiye bu sürecin önemli bir ortağı olabilir. Gerek maden rezervleri gerek işleme kapasitesi gerekse sürdürülebilirlik vizyonu ile Türkiye'nin bu zincirin vazgeçilmez bir parçası olma potansiyeli çok yüksek." diyerek bitirdi.

TÜRKİYE'NİN YILDIZ SEKTÖRÜ MADENCİLİK OLACAK
Panelin son konuşmacısı olan TÜMAD Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel, Türkiye’nin geçmişte bilinenin aksine altın konusunda çok zengin bir coğrafya olduğuna vurgu yaparak "Roma dönemine kadar gidersek ilk altın paranın basıldığı yer Manisa’nın Salihli ilçesinde, Sardes Antik Kenti’nde. Yani altın, Anadolu’nun tarihinde her zaman var olmuş. Truva Savaşları’nın bile altında yatan nedenlerden biri, o bölgedeki zengin altın yataklarıydı. Bugün enerjide yaşadığımız jeopolitik mücadeleler, o dönemde altın için yaşanıyordu. Anadolu bu madenleriyle her zaman stratejik bir bölgeydi." diyerek sözlerine başladı.
Uzun yıllar boyunca bu zenginliklerimizi yeterince değerlendiremediğini söyleyen Yücel "2000 yılına kadar Türkiye’de altın üretimi sıfıra yakındı. Şimdi ise sadece altın değil; bakır, kurşun, çinko, alüminyum gibi kıymetli metallerde ve hatta kritik minerallerde çok ciddi bir potansiyele sahibiz. Bugün Türkiye’nin cari açığının 110 milyar dolar civarında olduğunu düşünürsek, bunun yaklaşık 60 milyar doları maden kaynaklı. Bu nedenle yer altı kaynaklarını kullanmak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Ve Türkiye bunu görüyor. Potansiyelini üretime dönüştürmek için son 20 yılda çok önemli adımlar attı." dedi.
Altın konusunda da Türkiye’nin ciddi potansiyeli olduğunu hatırlatan Yücel, "Dünya genelinde yıllık ortalama 3.500 ton altın üretiliyor. Türkiye, yıllık yaklaşık 35 tonluk üretimiyle bu pastadan yüzde 1’in bile altında pay alıyor. Ancak ithalatıyla birlikte bu miktar 100 tona yaklaşıyor. Yani Türkiye, altına ciddi bir kaynak ve talep oluşturuyor. Bugün Türkiye’nin tespit edilen altın rezervi 6.500 ton civarında. Ama biz sahada çalışanlar olarak bunun iki katı kadar daha fazla potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Bu da dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 20’sine denk geliyor." diye konuştu.
Türkiye’nin altında entegre bir sektöre de sahip olduğunu hatırlatan Yücel, altın üretiminden rafinasyona, takıya ve savunma sanayine kadar tüm değer zincirini kurabilmiş durumda olduğunu belirtti. "Tabii burada bazı stratejik risklerimiz de var. İlki risk sermayesi eksikliği. Bugün Kanada yılda 12,5 milyar dolar maden arama yatırımı yaparken Türkiye bu alana sadece 20-30 milyon dolar harcıyor. Eğer bu potansiyeli değerlendirmek istiyorsak, ciddi bir yatırım mobilizasyonuna ihtiyacımız var. İkincisi ise kaynak milliyetçiliği ile kaynak korumacılığını ayırt etmeliyiz. Yer altı kaynaklarını tek başına bir ülkenin yönetmesi mümkün değil. Bu alanda uluslararası iş birlikleri şart. Bu noktada Türkiye'nin güçlü olduğu alanlar var. Özellikle Ortadoğu, Afrika ve Asya ile olan lojistik bağları, Avrupa ile olan entegrasyonu ve jeopolitik konumu Türkiye’yi merkez ülke haline getirebilir. Eğer biz bu kaynakları doğru bir şekilde arar, çıkarır, işler ve yönetebilirsek, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yıldız sektörü madencilik olacaktır." dedi.
BAKANLAR OTURUMU YAPILACAK
Öğleden önce yapılacak ikinci oturumunda konuk bakanlar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın moderatörlüğünde 'Enerji Dönüşümünde Madencilik'i tartışacak.
ARZ GÜVENLİĞİNİ MASAYA YATIRACAKLAR
Bakanların ikinci oturumunda ise 'Arz Güvenliği Fırsatları ve Zorlukları' başlığı masaya yatırılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar moderatörlüğündeki oturuma çeşitli ülkelerden çok sayıda isim katılacak.
HİDROKARBONDA YENİ STRATEJİLER
Zirvenin son oturumunda ise 'Hidrokarbonlar: Yeni Stratejiler' ele alınacak. OME Hidrokarbonlar ve Enerji Bölümü Direktörü Sohbet Karbuz'un moderasyonunda yapılacak olan oturumda TPAO CEO'su Ahmet Türkoğlu, BOTAŞ Başkan Yardımcısı Mithat Aydın, açık deniz mühendislik ve hizmetleri oyuncusu Subsea 7'nin CEO'su John Evans, Alman enerji firması Uniper'ın Başkan Yardımcısı Michael Hilmer görüşlerini paylaşacak.
BAŞKAN ERDOĞAN KONUŞMA YAPACAK
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşma yapacağı zirvede 4 oturum olacak. İlk oturumda dünyada tarife savaşlarıyla yeniden gündeme oturan kritik madenler konuşulacak. Sabah 09:35'de başlayacak 'Enerji Dönüşümü için Kritik Mineraller' başlıklı oturuma EPİAŞ CEO'su Taha Meli Arvas moderatörlük yapacak. Etimine CEO'su Yalçın Aydın, Maden Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, TÜMAD Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel, Norveç Enerji Teknolojisi Enstitüsü Grup Lideri ve Araştırmacısı Duygu Yılmaz kritik minerallerin talep ve arz tahminleri ile yeni teknolojileri masaya yatıracak.
"ORTAK AKILLA HAREKET ETMEYE HAZIRIZ"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi ile ilgili yaptığı paylaşımda, "Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın teşrifleriyle bu yıl ilkini düzenlediğimiz İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi başlıyor.
9 ülkeden 10 bakan düzeyinde katılımcı, uluslararası kuruluşların ve yerli-yabancı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler ve iş dünyasının önde gelen isimleri ile doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi, stratejik iş birlikleri ve yatırım perspektifleri başta olmak üzere pek çok başlığı ele alacağız. Kaynakların teminatı, geleceğin yeniden inşası için ortak akılla hareket etmeye hazırız." ifadelerini kullandı.
9 ÜLKEDEN 10 BAKAN KATILIYOR
Zirveye katılacak bakanlar arasında şu isimler yer alıyor:
Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov
Bulgaristan Enerji Bakanı Zhecho Stankov
Irak Başbakan Yardımcısı ve Petrol Bakanı Hayan Abdul Ghani Alsawad
Libya Sanayi ve Madenler Bakanı Ahmed Abu-Heisa
Libya Petrol ve Gaz Bakanı Khalifa Abdulsadeek
Moldova Enerji Bakanı Dorin Junghietu
Nijer Maden Bakanı Ousmane Abarchi
Romanya Enerji Bakanı Sebastian-Ioan Burduja
Somali Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Dahir Shire Mohamed
Suriye Enerji Bakanı Muhammed El-Beşir.
ROMANYA İLE ANLAŞMA
İstanbul'daki zirvede Romanya ile enerjide stratejik anlaşmaların imzalanması bekleniyor. İki ülke arasında daha önce de çeşitli anlaşmalar yapılmıştı. Türkiye, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Moldova ile imzaladığı doğalgaz ihracat anlaşmalarıyla, Avrupa'nın enerji tedarikinde kilit rol oynamaya başlamıştı. Romanya'ya günlük 4 milyon metreküpe kadar doğalgaz arzına imkân sağlayan anlaşma 31 Mart 2025 tarihinde sona ermişti. Önceki gün de Türkiye Petrolleri (TPAO), Macar muadili MOL Group ile birlikte Macaristan'ın iki bölgesinde petrol ve doğalgaz aramak için anlaşma imzalamıştı.
TURKUVAZ MEDYA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Enerjide son 10 yılda atılan stratejik adımlarla Türkiye, dışa bağımlılığı azaltan, kaynaklarını çeşitlendirip olası krizlere karşı güçlenen, tükettiği enerjiyi kendi üretmeye başlayan, yerli ve milli kaynaklardan maksimum düzeyde yararlanan ülke haline geldi. 2017'de kara ve denizlerde petrol-doğalgaz aramaları için kurulan derin deniz arama ve sondaj filosu bugün Türkiye'yi hidrokarbonlar alanında yüksek iş birliği potansiyeli taşıyan ülke haline getirdi. Ülkemiz artık bu kapasitesini dünyanın birçok ülkesinde enerji diplomasisi yürüterek kullanmaya başladı.
Son dönemde Azerbaycan'dan Somali'ye, Nijer'den Macaristan'a, Fas'tan Irak'a hatta ABD'ye kadar birçok ülkeyle enerjide yeni işbirliklerinin temeli atıldı. Bugün Turkuvaz Medya ev sahipliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde gerçekleşecek 'İstanbul Natural Resources Summit' de (İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi-INRES 2025) yeni işbirliklerine zemin hazırlayacak.
