Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: İtalya'yı geçerek Avrupa'nın 4. büyük ekonomisi olacağız
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Turkuvaz Medya'nın düzenlediği 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nde önemli açıklamalarda bulunuyor. Yılmaz 2026 yılında Türkiye ekonomisinde nispi olarak daha olumlu bir ortam beklediklerini söylerken dış koşulların büyüme ve ihracatı destekleyeceğinin altını çizdi. Öte yandan Türkiye'nin İtalya'yı geçerek Avrupa'nın 4. büyük ekonomisi olacağını duyuran Yılmaz "Dünya Bankası sınıflandırmasına göre ise 2025 yılı itibarıyla yüksek gelirli ülkeler sınıfına yükseleceğini tahmin ediyoruz." dedi.
Türkiye finans sektörünün geleceğine ışık tutan Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri Turkuvaz Medya Merkezi'nde başladı. Bu yıl 5.'si düzenlenen Finansın Geleceği Zirvesi finans kuruluşlarının önemli temsilcilerinin bir araya getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın zirvenin açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
Cevdet Yılmaz'ın açıklamalarının öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"FİNANS DÜNYASINDA ORTAK DEĞERLENDİRME İMKANI"
Sizleri şahsım ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Finans dünyasının sembol buluşmalarından biri haline gelen 5'inci Finansın Geleceği Zirvesi için sizlerle bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum. Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen bu buluşma, 2025 yılının son günlerinde finans dünyasına ortak bir değerlendirme zemini sağlıyor. Bu çerçevede, zirvenin geride bıraktığımız dönemi ele almak ve önümüzdeki dönemin gündemini şekillendirmek açısından değerli bir fırsat sunduğuna inanıyorum.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ekonomiye ilişkin önemli mesajlar verdi (ahaber.com.tr)
BÜYÜME RAKAMLARI
Son yıllarda küresel ekonomide belirsizliklerin, jeopolitik gerilimlerin ve artan ticari korumacılığın ön plana çıktığı görülmektedir. IMF projeksiyonları dünyanın 2025 ve 2026 yıllarında yüzde 3,1-3,2 bandında, son 22 yıl ortalaması olan yüzde 3,5'in altında büyüyeceğine işaret etmektedir. Yine ticaret hacminin 2025-2026 döneminde yıllık ortalama yüzde 3 ile son 22 yıl ticaret hacmi artış oranı olan yüzde 4,1'in çok daha altında artacağını göstermektedir. Bununla beraber 2026 yılında AB ve MENA başta olmak üzere ticaret ortaklarımızda görece daha güçlü bir büyüme eğilimi öngörülmektedir. Yine 2026 yılında finansman koşullarının büyümeyi daha fazla desteklemesi ve emtia fiyatlarının daha ılımlı bir patika izlemesi beklenmektedir. Tüm bu dış koşulların, ideal olmamakla birlikte 2026 yılında büyüme ve ihracat hedeflerimize bu yıla göre daha fazla katkı sağlayacağını öngörüyoruz.
2025 YILINDA YÜZDE 3,3 BÜYÜME TAHMİNİ
Türkiye, son 22 yılda göstermiş olduğu yüksek büyüme performansı ile dünyadan olumlu yönde ayrışmış, dünya ortalamasının 1,9 puan üzerinde yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme oranı yakalamıştır. Türkiye bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3,7 oranında; sanayi sektörümüz yüzde 6,5; inşaat dahil hizmetler sektörü yüzde 4,6 oranında büyümüştür. Diğer taraftan zirai don ve kuraklık neticesinde tarım sektörümüz ise bu çeyrekte yüzde 12,7 oranında daralmıştır. Son gerçekleşmeler ışığında 2025 yılında büyümenin OVP tahmini olan yüzde 3,3'ün üzerinde gerçekleşmesini beklemekteyiz. Böylece, 2025 sonunda milli gelirimizin 1,5 trilyon doları aşmasını ve ülkemizin dünyanın en büyük 16'ıncı ekonomisi konumuna yükselmesini bekliyoruz. Dünya Bankası sınıflandırmasına göre ise 2025 yılı itibarıyla yüksek gelirli ülkeler sınıfına yükseleceğini tahmin ediyoruz. 4 Zayıf dış talep ve artan korumacılığa rağmen mal ve hizmet ihracatımız 2025 yılı Kasım ayı itibarıyla 393 milyar doları aşmıştır. Tarihi yüksek seviyeye ulaşan mal ve hizmet ihracat gelirimizin etkisiyle cari açığımızın milli gelire oranının 2025 sonunda yüzde 1,4 oranıyla düşük seviyede gerçekleşmesini bekliyoruz. İşgücü piyasamız güçlü görünümünü korumakta olup 2025 yılı Ekim ayında mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı, yüzde 8,5 oranıyla 30 aydır tek haneli seviyelerde seyretmektedir.
"DİSİPLİNLİ DURUŞ SÜRECEK"
Kamu maliyesinde disiplinli duruşumuz sürmekte; son 3 yılda 90 milyar doları bulan deprem harcamalarına rağmen bütçe açığının millî gelire oranının önceki yıla göre 1 puanın üzerinde düşüşle bu yıl yüzde 3,6 seviyesine gerilemesini öngörmekteyiz. Son dönemde gelir tarafında artışın etkisiyle ile bu oranın altında gelmesi muhtemeldir. 5 Diğer taraftan uyguladığımız sıkı maliye politikalarının da etkisiyle ülkemiz diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük borçluluk seviyesine sahiptir.
"EKONOMİMİZE YÖNELİK GÜVEN GÜÇLENİYOR"
2025 yılı ikinci çeyreğinde genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı ülkemizde yüzde 24 civarında iken bu oran AB'de yüzde 82; gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 69 seviyesindedir. Uluslararası rezervlerimiz 2023 yılı mayıs ayı sonundan 28 Kasım 2005'e kadar yaklaşık 85 milyar dolar artışla 183,2 milyar dolara yükselmiştir. Ülkemize gelen uluslararası doğrudan yatırımlara baktığımızda ise Ocak-Eylül döneminde yatırımların bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 oranında artışla 11,4 milyar dolara yükselmiştir. Bu gelişmeler, uluslararası yatırımcılar nezdinde Türkiye ekonomisine yönelik güvenin güçlendiğini göstermektedir. Bu dönemde ülkemize duyulan güvenin somut göstergelerinden bir diğeri de CDS risk priminde yaşanan dikkat çekici iyileşmedir.
"ENFLASYONU 2026 YILINDA YÜZDE 20'NİN ALTINA İNDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ"
CDS risk primi, 2023 yılı Mayıs ayındaki 700 baz puan seviyesinden 230 baz puan düzeyine gerilemiştir. 6 Bu süreçte dolarizasyonun belirgin şekilde gerilemiş, TL mevduatların payı son iki yılda yaklaşık iki kat artarak yüzde 60'ların üzerine çıkmıştır. Uygulanan para politikası, mali disiplin ve makroihtiyati tebdirlerle birlikte, enflasyonla mücadelede önemli ilerlemeler sağlıyoruz. 2025 yılı Kasım ayı itibarıyla yıllık enflasyon dezenflasyon sürecinin başladığı 2024 yılı Haziran ayından bu yana 44 puandan fazla düşerek yüzde 31,1 seviyesine gerilemiştir. Enflasyonu 2026 yılında yüzde 20'nin altına, 2027 yılında ise tek haneli seviyelere düşürmeyi hedefliyoruz Para politikası, maliye politikası ve yapısal dönüşümleri içeren bütüncül politikalarımızı kararlılıkla uygulamaya devam ederek enflasyonu kalıcı şekilde düşürürken büyüme potansiyelimizi kademeli bir şekilde artırmayı hedefliyoruz. Sosyal konut ve gıda başta olmak üzere arz yönlü politikalarla da enflasyonla mücadelemizi güçlendiriyoruz.
"YENİLİKÇİ YAKLAŞIMIMIZ SÜRECEK"
Kaynakların doğru alanlara yönlendirilmesi, tasarrufların ekonomiye kazandırılması ve sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi açısından finans sektörümüz kritik bir rol üstlenmektedir. Türk finans sektörü; küresel belirsizlikler karşısındaki dayanıklılığı, uluslararası standartlara uyumu ve dönüşüm kapasitesiyle bölgesinde örnek teşkil etmektedir. Önümüzdeki dönemde bu güçlü yapıyı daha da geliştirmek için yenilikçi yaklaşımımızı sürdüreceğiz. Bilindiği üzere, ülkemiz finansal sistemi bankacılık ağırlıklı bir yapı arz etmektedir. Ekim ayı itibarıyla bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 44,1 trilyon liraya, Krediler 21,6 trilyon lira, mevduat 25,4 trilyon lira seviyesine ulaşmış; takibe dönüşüm oranı ise bir miktar artmış olsa da, yüzde 2,4 gibi nispeten makul bir düzeyde gerçekleşmiştir. 8 Sektörün sermaye yeterliliği oranı yüzde 18,9 olup yüzde 8 olan yasal asgari oranın oldukça üzerindedir. Bu göstergeler, sektörümüzün hem dayanıklılığını hem de verimliliğini açık biçimde ortaya koymaktadır. Döviz kredilerindeki büyüme hızı belirgin biçimde yavaşlarken, TL kredilerin payının artması kredi kompozisyonunda daha sağlıklı bir yapıya işaret etmektedir. Ülke risk primindeki düşüşle birlikte bankalarımızın yurt dışı fonlama imkanları güçlenmiş, uluslararası yatırımcı ilgisi yeniden artmıştır.
Finans alanında memnuniyet verici diğer bir gelişme ise katılım bankacılığı sektörünün gelişimidir. 9 Sektörün payı 2013 yılında yüzde 5 civarındayken bugün yüzde 9'a yaklaşmış durumdadır. Bölgesel ve küresel bir finans merkezine dönüşme hedefimiz için Katılım Finans Ekosisteminin ve Katılım Bankacılığının daha da gelişmesi büyük önem arz etmektedir. Ekim ayı itibarıyla katılım bankalarımız yaklaşık 6 milyar dolar tutarında sukuk ihracı gerçekleştirmiştir. Genç ve teknolojiye uyum kabiliyeti yüksek nüfusumuz, güçlü ekonomik altyapımız, artan dijitalleşme oranımız ve İstanbul Finans Merkezi'nin sunduğu destekleyici ortam, katılım finansı adına önemli fırsatlar ortaya koymaktadır. Bu alandaki hedeflerimiz arasında, verilerin tek bir çatı altında toplandığı Türkiye Katılım Finans Bilgi Merkezi'nin (KFInfo) kurulması ve bu merkez aracılığıyla katılım finans ekosistemine ilişkin güvenilir, güncel ve kapsamlı bir bilgi kaynağının oluşturulması yer almaktadır.

YEŞİL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR SERMAYE PİYASASI
Değinmek istediğim bir diğer husus ise kalkınma ve yatırım bankacılığı alanında attığımız adımlardır. Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası bugüne kadar toplamda 7,7 milyar doları aşan finansman kaynağını ülkemize kazandırmıştır. Yine son döneme baktığımızda finansal system içinde sermaye piyasalarının derinleştiği, kaynak aktarım mekanizmalarının çeşitlendiği görülmektedir. 2021 yılında 2,17 trilyon lira olan Borsa İstanbul şirketlerinin piyasa değeri 2025 Kasım'da 19,9 trilyon liraya yükselmiştir. 2024 yılında 33 şirket halka arz edilmiş, 57,3 milyar lira kaynak sağlanmıştır. 4 Aralık 2025 itibarıyla 17 şirketin halka arzı gerçekleşmiş ve bu şirketler piyasadan 43,1 milyar lira seviyesinde fon temin etmiştir. Aynı dönem açısından yatırım fonlarının portföy değerine bakıldığından 326 milyar liradan 7,9 trilyon liraya artış olduğunu görüyoruz. 11 Sermaye Piyasası Kurulu tarafından, 2022 yılı Şubat ayında "Yeşil Borçlanma Aracı, Sürdürülebilir Borçlanma Aracı, Yeşil Kira Sertifikası, Sürdürülebilir Kira Sertifikası Rehberi" yayımlanmıştır. 2022 yılında 4,6 milyar lira ile başlayan yeşil/sürdürülebilir borçlanma araçları ve kira sertifikaları ihraç tutarı, 2025 Kasım ayında 258 milyar liraya yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde yeşil ve sürdürülebilir sermaye piyasası araçlarına ek olarak, sosyal ve sürdürülebilirlik bağlantılı sermaye piyasası araçlarının düzenlenmesine yönelik hazırlıklar SPK tarafından yürütülmektedir.
Yılmaz konuşmasında 2026'da ekonomideki yol haritasına dair mesajlar verdi (ahaber.com.tr)
BES 18 MİLYON KİŞİYE ULAŞTI
Diğer bir alana dönersek, sigortacılık ve özel emeklilik sistemimizin de finansal istikrar ve toplumsal dayanıklılık açısından önemli olduğunu belirtmek isterim. 2025 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla, sektörün brüt prim üretimi, önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 50 oranında artarak 857 milyar liraya ulaşmıştır. 12 2025 Eylül döneminde sigorta ve emeklilik şirketlerinin sermaye yeterliliği rasyosu da yüzde 184 oranında gerçekleşmiştir. Bu dönemde sektörün aktif büyüklüğü, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 62 oranında artış göstererek 3,4 trilyon lira seviyesine yaklaşmıştır. Diğer yandan, 22'nci yılını dolduracak olan Bireysel Emeklilik Sisteminde yer alan katılımcı sayısı 18 milyon kişiye ulaşırken toplam fon tutarı 2025 yılı Ekim ayı itibarıyla 1,93 trilyon lira düzeyine erişmiştir. Önümüzdeki dönemde sigortacılık alanında finansal dayanıklılığın güçlendirilmesi ve güven ortamının korunmasının yanı sıra dijital sigortacılık ve sigorta teknolojilerinin yaygınlaştırılmasını ve tarım sigortalarında kapsayıcılığın artırılmasını hedefliyoruz.
KAREKODLU ÖDEMEDE ARTIŞ
Teknolojik yeniliklerle beraber gelişen finansal teknolojiler sektörü daha verimli, sürdürülebilir ve rekabetçi hale dönüştürmekte, birçok alanda yeni fırsatlar sunmaktadır. Mevcut ödeme altyapımız bu dönüşümün en sağlam temellerinden birisini oluşturmaktadır. 3 trilyon liralık ortalama işlem hacmine ulaşan EFT Sisteminin yanı sıra 7/24 esasına göre çalışan FAST sisteminin 2024 yılında günlük ortalama 12,6 milyon işleme ulaşması ödeme altyapımızın geldiği noktayı göstermektedir. Ülkemizde dijital bankacılık da gelişmekte olup 2025 yılında aktif müşteri sayısı 133 milyon kişiye, işlem sayısı 3 milyara, işlem hacmi ise 58 trilyon liraya ulaşmıştır. Diğer taraftan BKM verilerine göre 2025 yılının ilk 10 ayında yerli kartlarla tutarı 5,7 trilyon liraya ulaşan 3,2 milyar işlem yapılmıştır. 14 Ödeme sisteminde ortak standard oluşturan TR Karekod'un POS cihazlarında kullanımı yüzde 90'ların üzerine çıkmış durumda. Yine yerli kart şemamız TROY'un da Pazar payı yüzde 20'lerin üzerine ulaştı. Bu teknolojik ilerlemeleri tamamlayan önemli bir çalışma da 2020 yılında başladığımız Dijital Türk Lirası çalışmasıdır. Şu anda 137 ülke ve birlikte Merkez Bankaları tarafından da dijital para projeleri yürütülmekte olup, bu çalışmanın tamamlanmasıyla finansal sistemin kesintisiz çalışmasına katkı sunacak bir ödeme kanalı oluşturmayı hedefliyoruz.
FİNANSAL SEKTÖRÜMÜZÜN YEŞİL DÖNÜŞÜM ROTASINI BELİRLEYECEK
Kalkınma politikalarımızın merkezinde yer alan yeşil dönüşüm finansal sistemimiz de güçlü karşılık görmektedir. Bilindiği üzere Türkiye, 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir ekonomik yapıya geçiş için önemli adımlar atmaktadır. 15 Bu yıl içinde yasalaşan İklim Kanunu ile yeşil dönüşüm politikalarımız yasal bir çerçeve ve güçlü biz zemine kavuşmuştur. Emisyon Ticaret Sisteminin Kurulması ve Sınırda Karbon Düzenlemesine ilişkin çalışmalarımız devam etmektedir. Finansal sektörümüzün yeşil dönüşüm rotasını belirleyecek, adil ve kapsayıcı bir yeşil finans düzeninin oluşturulmasını amaçlayan 2026-2029 Ulusal Yeşil Finans Stratejisi ve Eylem Planı tamamlanma aşamasındadır. Tüm bu çalışmaların Türkiye'nin kalkınma ve iklim hedeflerine ulaşmasında güçlü bir yol haritası sunacağına inanıyorum. Bu noktada önümüzdeki yıl Kasım ayında ülkemizde düzenlenecek Birleşmiş Milletlerin en geniş katılımlı zirvesi olan COP-31'in de finans sektörümüz için önemli fırsatlar barındırdığını düşünüyorum.

TURKUVAZ MEDYA'YA TEŞEKKÜR
Konuşmamı tamamlamadan önce reel sektör ile finans sektörünün tamamlayıcı niteliğinin altını çizmek isterim. Diğer yandan sadece parası olanlara kaynak sağlamayan, iyi projeler için finansman ihtiyacı olanlara da kaynak sağlayan bir finans sisteminin önemini de vurgulamak istiyorum. Bugün burada paylaşılacak görüşlerin, ülkemizin finansal mimarisinin daha sağlam, daha dirençli, daha yenilikçi ve daha kapsayıcı bir yapıya ulaşmasına anlamlı katkılar sunacağına inanıyorum. Zirvenin gerçekleşmesine emek veren Turkuvaz Medya başta olmak üzere tüm paydaşlara teşekkür ediyor, finans sektörünün gelişimine yönelik bu ortak çabanın ülkemiz adına hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN