Reina saldırısını gerçekleştiren terörist Abdulgadir Masharipov'un yakalanmasıyla gözler o caninin ilişkilerine, birilerinden destek alıp almadığına ve bu konuda neler söyleyeceğine çevrildi.
Henüz ilk ifadelerini veren teröristin söyledikleri bütün bu ilişkileri açıklamaya yetmiyor ve ortada çok sayıda cevabı aranan soru var.
O soruları 3 Ocak 2017'de "Reina saldırısındaFETÖ izi var mı?" başlıklı yazıda sormuş ve şunları yazmıştık: "Bütün önlemlererağmen bu saldırı gerçekleştiyseo başka ihtimale de bakmakgerekiyor; o da devletin içidir... Yanigüvenlik güçlerine ve istihbarata sızmışkripto unsurlar. Daha iki hafta önce birpolis tarihte eşine az rastlanır bir suikastlabir büyükelçiyi öldürmedi mi? Bu tezi doğrulayan ve Türkiye'dekigüvenlik zafiyetini derinleştiren asıl tehlikede burada saklı. Bu nedenle başımızterör saldırılarından kurtulmuyor. Otehlikelerden ilki, 1950'li yıllardan beri'milli' istihbaratımızın yabancı istihbaratörgütlerinin güdümünde olması,ikincisi ise yine o istihbarat örgütleriyleilişkili FETÖ'nün devletin güvenlik güçleriiçinde oluşturduğu tahribat ve hâlâkripto FETÖ unsurlarının varlığı."Saldırıdan üç gün sonra kaleme aldığımızbu yazıdan sonra önemli gelişmeler yaşandı.
O önemli gelişmelerin arasında saldırganın farklı bağlantıları ve çok sayıda kişiden yardım aldığı gerçeği de vardı.
Ancak saldırganın sadece dışarıdan değil, yine o küresel istihbarat örgütleriyle ilişkili ve içeride hala etkili olduğuna dair güçlü kanıtların bulunduğu FETÖ'den destek aldığı da yabana atılır bir iddia değil.
İlk yazıda bu iddiaya da dikkat çekmiş ve şunları yazmıştık: "Reina ve diğer saldırıların bu kadarrahat gerçekleştirilmesi ve sarsıcı olmasındadevlet içinde hâlâ etkili olan buyapıların destek olmadığını kim söyleyebilir? DEAŞ'ın bir aparat olduğunu herkesbiliyor, asıl buralara bakmak ve buişin üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor."
Bu şüphe ve iddia kuşkusuz güvenlik güçlerininde kapsama alanındaydı ve araştırılıyordu.
Peki, bu konuda nereye gelindi, somut bir ipucu ortaya çıktı mı?
İstanbul Emniyeti ve istihbarat birimlerinin yoğun çalışmaları sonucu Reina saldırganı yakalandığı gibi önemli bilgilere de ulaşıldı.
Şimdi sıkı durun, ilk kez bu köşede Reina saldırısını gerçekleştiren DEAŞ teröristiyle ilişkisi olan çok çarpıcı bir yerel ayaktan söz edeceğim.
Emniyet güçleri, saldırganın ilişkilerini araştırırken, telefon kayıtlarında şaşırtıcı bir konuşmayla karşılaştı. Saldırgan AbdulgadirMasharipov, Türkiye'ye girdikten sonra yurt içi ve yurt dışıyla çok sayıda telefon görüşmesi yapmıştı ancak bu görüşme Türkçeydi ve dinleyenleri şoke etmişti. Çünkü karşısında konuşan isim ordu mensubu bir yarbaydı.
Hem de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra İstanbul'daki önemli bir askeri kurumdan firar eden FETÖ'cü bir yarbay...
Şu çok açık, FETÖ ülke için büyük bir tehlike.
İkilinin ne konuştuğu ve nasıl ilişki kurdukları sadece FETÖ gibi kirli bir yapıyı teşhir etmeyecek, aynı zamanda küresel ilişkileri de sarsacak ve bilinen birçok şeyi altüst edecek.
Sabır ve dikkatle izlemekte yarar var, yakın gelecek çok şeye gebe...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.