YÜKSEL AYTUĞ

Bu vahşeti gören yok mu?

Her cumartesi olduğu gibi, Yakından Kumanda'nın tuşlarına bu köşenin gerçek sahipleri, yani siz okurlarımız dokunuyor.
İlk söz, Türkiye'nin ilk kadın subayı olarak anılan, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Ülkü Sema Aydın'ın. Doktorumuz, 'Anne' dizisinin ilk bölümündeki sahnenin, minikler ve ebeveynler üzerinde yaratacağı büyük tehlikeye uzman gözüyle dikkat çekiyor:
"Star TV'de yeni başlayan 'Anne' adlı dizideki vahşeti görmediniz mi? 'Melek' adlı çocuk iki defa öldü diye plastik torbanın içinde ağzı bağlanarak çöpe atılıyor. Senarist böyle sapık bir olayı ibreti âlem için (!) yazıp dizi diye ortaya atıyor. Bundan sonra bekleyin! Plastik torbalara konup çöpe atılan çocuk ölülerini de yakında görürüz.
Eyy televizyonları denetlemekle görevli RTÜK; neredesiniz? Ya çocuk dernekleri? Sizler de uyuyor musunuz?"
YAZAR NOTU: Sahne gerçekten de çok rahatsız ediciydi. Ancak senaristler, gerçek hayattaki olaylardan mı esinleniyor, yoksa insanlar dizilerdeki vahşetten mi etkilenip bunları yapıyor, işte orası biraz şüpheli. Yani tam bir 'Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan' durumu.
Okurumuz Halit Ateş de pek çok televizyon izleyicisi gibi dizinin son sahnesini bölen ve aynı sahnenin bir kaç kez tekrarlanmasına yol açan 'son dakika reklamlarından' dertli:
"Yüksel Abi merhaba, son zamanlarda bir çok dizide saçma bir olay yaşanmaya başladı. Dizilerin son sahnesinde iki kişi öpüşürken reklam giriyor, reklam bitince öpüşme sahnesi tekrardan başa sarıyor, tekrar reklama giriyor, bu reklam da bitince tekrar baştan öpüşme sahnesi yayınlanıyor. Bu şekilde amaçladıkları şey nedir anlayamadım. Dizinin sonunu izlemek isteyenler üç defa aynı öpüşme sahnesini izliyor ve burada geçen süre de 30 dakika. RTÜK kurallarında bulunan açıklar sonuna kadar suistimal ediliyor. Buna bir çare bulunmalı."
Mafyanın turizm duyarlılığı
Bir dönem köşemizin en çalışkan lojistik destek subaylarından biri olan okurum ve sevgili dostum Hakan Eracun uzun süren sessizliğini bozup muhteşem bir geri dönüş yaptı. İşte Eracun'un 'İçerde' dizisi hakkındaki ilginç tespitleri:
"Kebapçı Celal'in eşi 'Yeşim', 'Melek'i aradığında 'Seni dün gece 'Sarp' ile gördüm' diyor ancak dün gece değil, evvelki gece tiyatro sırasında görmüştü.
Acaba 'Celal', şirketi manevi kızı 'Melek'in üzerine yaptığı için 'Yeşim' travma yüzünden zaman kavramını mı yitirdi? 'Mert' ile 'Celal'in buluşmasını yakalayan 'Aslan', telefonu ile kayıt yaparken kayıt zamanı 22 saniyedeyken, sahne dönüp 'Sarp' ile 'Yusuf Komiser'in olay yerine gelişi gösterilirken tam 25 saniye geçiyor. Bu arada 'Aslan' telefon ile video kaydına devam ediyor ve kayıt süresi 00.23'ü gösteriyor! Yani şimdi 'Aslan' 25 saniye boyunca kaydı mı durdurdu?
Mafya, toplantılarını, dizinin yurt dışına satılma ihtimalini de düşünüp hep tarihi mekanlarda gerçekleştiriyor. Oysa İstanbul Emniyeti'nin toplanma yeri hep bir plazanın tepesi. Mafya, turizme bu kadar önem verirken, Emniyet niye bu kadar duyarsız? Yoksa mafya gün gelip yakalandığında bu hizmeti için bir ceza indirimi mi bekliyor?"
Yerli Jim Carrey
Hülya Demirci adlı okurumuz, geçen hafta 'Baba Candır' dizisi oyuncusu Uraz Kaygılaroğlu'nu 'Yerli Jim Carrey' ilan eden yorumuma sonuna kadar katıldığını söylüyor:
"Merhabalar Yüksel Bey, yazılarınızı yıllardır takip eden biri olarak bugünkü yorumunuzu okurken tebessüm ettim. TRT kanalı yıllardır tam ismine yakışır diziler yayınladığı için eşimle sürekli takip ederiz. ('Sen de Gitme', 'Böyle Bitmesin', 'Elde Var Hayat' hâlâ tekrarlarını bile izlediğimiz dizilerden) Gelelim 'Baba Candır' dizisine... Settar Tanrıöğen dahil tüm oyuncular müthiş ama 'Es-Es' dizisinden beri sürekli takip ettiğim Uraz Kaygılaroğlu, inanın son bir senedir Jim Carrey diye seslendiğim bir oyuncu oldu. Yazıdan sonraki tebessümüm bu yüzdendi. Bu nasıl role girmek, bu nasıl doğaçlama, bu nasıl kabiliyet?
İnanın izlerken 'Oscar alamayabilirler ama bize izlettirdikleri sahnelerle yüreklerimizin Oscar'ı onlara feda olsun' diyorum.
Selam ile...."
Ne demiş
Hafta sonunda FOX Çalar Saat'i sunan Murat Güloğlu, kendisine gelen izleyici mesajını okumakta bir sakınca görmedi: "Boş bir adamsın. Bidon!.."

Zap'tiye
Bugünkü Zap'tiye, Avrupa'da yaşayan okurumuz Nurdan Yıldız Çopur'dan: "Türk kanallarından ricam; madem saatleri geriye almıyorsunuz, bari programları bir saat ileri alın. Sabah 8'de Müge Anlı, saat 5'te ana haber izliyoruz. Hiç alışamadık, bizi de düşünsünler!"
Gaf kürsüsü

Bakırköy meydanında kurulan stantta teknolojinin nimetlerinden faydalanıp Atatürk'le aynı karedeymiş gibi görünmeyi başaran dedemiz, elindeki fotoğrafta yer alan kişileri FOX muhabirine tanıttı: "Bu benim, bu da Atatürk..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.