Türk özel sektörünün borcu!
***
Bu tespitten sonra farklı bir konuya değinmek istiyorum. Konumuz, özel sektör ile hükümet ilişkileri bağlamındaki bir hususla ilgili. Zira meseleye bir başka pencereden de bakılması taraftarıyım.Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ekonomik büyümenin merkezine Türk özel sektörünü yerleştirmiş bir lider. Aynı zamanda uluslararası sermayenin önemini her vesile ile vurgulayan bir tarzı da var. Bu yaklaşımı sadece beyanlarından ibaret olmadığı gibi, reel sektörün desteklenmesi veya sorunlarının çözülmesi gereken her an, pratiğe de yansıdı.
Örnekleri bir hayli fazla. Bazılarını sıralayalım...
Listeyi uzatmak mümkün... Zaten vurgulamak istediğim husus da burası!
Yani...
Türk özel sektörü, farklı kurumsal yapıları ile acaba Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, ekonomi politikalarına ne kadar sahip çıkıyor?
Öyle ya Cumhurbaşkanı ilave bir istihdam için çabalarken, durgunluğa girmesi muhtemel sektörleri ayakta tutmak için vergi ve benzeri kolaylıklar getirirken, acaba bu imkanlar tam manasıyla yatırıma mı yöneliyor? Yoksa döviz/altın denklemi içinde de dönüp duruyor mu?
Bir başka anlatımla...
Cumhurbaşkanımız yüksek faizle mücadele ederken, bir yandan faizlerin ticari kısmından yakınan kimi iş insanları, diğer yanda faiz/kur fırsatlarından da yararlanarak durumlarını idare mi ediyor?
Kanımca...
Türk özel sektörünün çatı kuruluşlarının, hükümetin sağladıklarına karşı ülke ekonomisine somut olarak ne verdiklerine dair bir bilanço çıkarması gerekiyor!
Ve bundan sonra...
Pandemi şoku başta olmak üzere şartlar gereği büyük özveri gösteren kesimlerin hak ettiği desteğe ulaşması öncelik kazanıyor. Ki hükümet, yerinde bir hamle ile esnaf için bu yönde bir seri adım attı. Doğru da yaptı. Ekmek teknesini çevirmeye çalışan, devlete yük olmayan, aksine yükünü alan, kullandığı krediyi amacına uygun yerlere yönlendiren, istihdam yaratan veya istihdamını koruyan, ithal ikamesine yönelik yatırım/üretim yapan tüm iş insanları küçüğünden büyüğüne devletin ilgisini hak ediyor demektir.
Özetle...
Önümüzdeki dönem, nalıncı keseri gibi "hep bana hep bana" dönemi değil, testere gibi "bir sana bir bana" dönemi olarak şekillenecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- AK Parti kampı ve beklentiler... (01.06.2024)
- Zaman ayarlı faaliyetler Ve takdir-i İlahi’nin gücü (30.05.2024)
- MHP’nin üzerine gelenler ve lojistik destek verenler! (28.05.2024)
- “Dermân arardım derdime, derdim bana dermân imiş” (25.05.2024)
- Hassas dengeler... (23.05.2024)
- Reisi neden öldü? (21.05.2024)
- Yeni dünyanın tehditleri karşısında Türkiye!.. (18.05.2024)
- At izi, it izi meselesi... (16.05.2024)
- 900 milyar liralık tasarruf hamlesi (14.05.2024)
- CHP... ‘Özel strateji’ Bu maya tutar mı? (11.05.2024)