Kılıçdaroğlu boş mu konuşuyor?
Ne dedi CHP lideri, muhtarlarla buluşmasında?
Aynen aktarıyorum...
"...Bulunduğumuz yere ve ortama göre dilimiz vardır. Diplomasinin de bir dili vardır. Dili ayrıdır. Doktorlarında dili vardır onların da dili ayrıdır. Avukatların dili vardır onların da dili ayrıdır. Burada oturabiliriz, konuşabiliriz ama Birleşmiş Milletler'de konuştuğunuz zaman konuşmanın içeriği dolu olmalı..."
Hedef Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Kılıçdaroğlu O'na söylüyor bunu.
2 soru!
1 - Cumhurbaşkanı'nın hepimizin ve dahi dünyadaki tüm ülkelerin (5'i hariç) sesi olduğu o cümle ("Dünya 5'ten büyüktür") içerik yönünden zayıf mıydı?
2- Kılıçdaroğlu bugüne dek Birleşmiş Milletler genel kuruluna hitap etmediğine göre kurduğu cümleler içerik yönünden zayıf mıdır?
HEIDI'NİN AYAKLARI!
Heidi'yi tanımayanımız yoktur.
Hani şu İsviçre Alpleri'nde yaşayan kırmızı yanaklı, sevimli kız.
Heidi'nin ayakları çıplaktır.
Neden biliyor musunuz?
Anlatalım!
İsviçre'de yakın geçmişe kadar çocuk sömürüsü bir devlet politikasıydı.
Devlete borçlu ya da boşanan çiftlerin çocukları, ailesi cezaevinde olan veya kendisi suç işleyen çocuklar, devlet eliyle çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirdi.
Hatta o çocuklar çiftliklere kiralık olarak verilir veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında çalıştırılmak için satışa çıkarılırdı.
Heidi işte öyle bir çocuk.
Ahırda yatar, çalışır ve ayağına giyecek ayakkabısı bile yoktur!
İsviçre'nin unutmak istediği bir yaradır Heidi.
Konuşulmaz bile...
Nerden çıktı bu hikaye diyeceksiniz.
Şu resme bakın...
Abartılı bir çirkin surat.
Neymiş efendim Osmanlı'ymış.
Geliyormuş.
Tehlike büyükmüş.
Dün Heidi'lere yaptıklarını unutan, unutturmak isteyen medeniyet beşiği belli ki Osmanlı travmasını hala atlatamamış.
Sanki gidip Alpler'de otağ kuracağız.
BÜROKRATİK OLİGARŞİ
Türk Dil Kurumu diyor ki...
Bürokrasi devlet kurumlarında kırtasiye işlerini öne sürerek işlemleri zorlaştırmaktır, kırtasiyeciliktir...
Cemil Meriç merhum diyor ki "Tek çıkar yol, bürokrasiyi ıslah etmek ve kendimizi tabiî bir gelişmeye terk etmek gerekir"
Mesele bu zaten.
Hani dilimize pelesenk olan "Allah kimseyi devlet kapısına düşürmesin..." deyişi var ya, mesele işte bundan kurtulmak.
Hem de her aşamada.
İşyeri açarken, kaparken; borç öderken, tahsil ederken; hastanede, vergi dairesinde, akla gelen her devlet kapısında...
Ama her aşamada...
Köprü yaparken, yol inşa ederken; uçak üretirken, santraller kurup, tüneller açarken, akla gelen her devlet işinde...
İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu eski kafayı, bu kokuşmuşluğu yok etmeyi vadediyor.
Hemen 17 Nisan sabahı mı?
Hayır tabii ki...
Ama 17 Nisan olmazsa hiç bir zaman!
BİR NOT!
Bundan böyle 16 Nisan'a kadar hergün,17:00'de A Haber'de sevgili dostum Haktan Uysal'ın sunduğu Ajans Gün İçi'nde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni anlatacağız.
Bekleriz efendim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Siz hiç şühedanın sesini duydunuz mu? (18.03.2017)
- Mavi kelebekler hesap soruyor! (16.03.2017)
- Kılıçdaroğlu boş mu konuşuyor? (14.03.2017)
- FAŞİZM! (12.03.2017)
- Erdoğan değil her doğan için! (02.03.2017)
- Ha FETÖ ha PKK (24.02.2017)
- "Muhtırayı yedik..." (23.02.2017)
- Farkındayız! (02.01.2017)
- Andolsun sana sahip çıkacağız! (09.08.2016)
- Diriliş gecesi (07.08.2016)