Haydi seçime analizi!

Siyaseti analiz edenler ama ederken tarafını belli edenlerden geçilmiyor ortalık.
Kimse milletin nabzını yoklamıyor olsa gerek.
Sosyal medya var oraya baksalar olacak ama orası da egoları cilala-parlat mecrası, kim bakacak...
Belliydi, koalisyon kurulamayacaktı.
Kurulamadı!
Yok efendim terör özellikle tırmandırılıyor, bu yolla koalisyon yapılacak falan hikaye.
Koalisyon yok, çünkü derin görüş ayrılıkları var.
Başbakan DAVUTOĞLU hali hazırda konuşuyordu bu yazı kaleme alınırken.
Cümleleri arasında itidal vurgusu özellikle vardı.
Suhulet çağrısı da öyle.
Ama olmadı dedi...
"Derin görüş ayrılıkları vardı, bunu zaten millet görmüştü, koalisyon kurulamadı."
Şimdi yine birileri çıkıp şunu söyleyecek bakın göreceksiniz;
"AK Parti zaten koalisyonu istemiyordu, oyalama taktiğiyle zaman kaybettirdi"
Hani diyorlar ya; "atın fava bekleyin!"
Bunu söyleyenlerin kurduğu kervanlar yola çıktı ya da çıkacaktır yakında.
GEÇMİŞ GERİDE KALDI...
Sırada gelecek var şimdi.
Peki şimdi ne olacak?
DAVUTOĞLU da söyledi, ufukta erken seçim var.
Ama seçim nasıl olacak?
İşte asıl soru bu...
3 formül var...
Birincisi dışarıdan destekli bir Ak Parti azınlık hükümeti ile seçime gitmek...
İkincisi Meclis karasıyla seçime gitmek...
Üçüncüsü de Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'dan aldığı yetkiyle ülkeyi seçime götürmesi...
3 formülün ortak noktası şu...
Seçim olacak...
Ve öyle görünüyor ki bu seçim 3 ay içinde gerçekleşecek...
15 Kasım ya da 22 Kasım...
EN YAKIN İHTİMAL MECLİS KARARIYLA SEÇİM
Şimdi bu formülleri tek tek eleyelim...
Birinci formülün sözü hiç edilmedi...
En azından DAVUTOĞLU bu konuya değinmedi...
Ama şunu söyledi..
"Herkes görevini yaparsa kriz olmaz"...
Ve ekledi...
"Meseleyi Cumhurbaşkanı'nın Anayasal yetkisini kullandığı formüle gerek kalmadan biz siyasiler çözmeliyiz..."
Bu şu demek...
Artık seçim sath-ı mailindeyiz...
DAVUTOĞLU bir şey daha söyledi konuşmasında...
Tam demedi ama Başbakan, "Eğer TBMM çözemezse yazıklar olsun!.." demeye de getirdi.
Yani birinci formül kendiliğinden elendi...
Üçüncü formüle de keşke gerek kalmasa denildi...
Yani ikinci formül en önde duruyor şimdi...
Yani en yakın ihtimal meclis kararıyla seçim...
Ama bu formülün üzerine çok dedikodu yapıldı...
PEKİ NE DEMEK MECLİS KARARIYLA SEÇİM? SEÇİM NASIL YAPILACAK?
Kurallar net...
Önce TBMM'nin olağanüstü toplantıya çağrılması gerekiyor...
Bunun için 110 vekilin imzası yetiyor...
Yani bu işin kolay kısmı...
AK Parti'nin vekil sayısı yeterli...
TBMM'de erken seçim kararı alınması da çok zor değil.
Karar oylamaya katılanların salt çoğunluğu ile alınıyor.
Yani hesap illa ki 550 vekil üzerinden yapılmıyor.
O oylamada genel kurulda kaç vekil varsa onların yarısından bir fazlası yetiyor...
Ama bir alt sınır var...
"Haydi seçime!" diyenlerin sayısı 139'dan aşağı olamıyor.
Zaten olamaz da...
Çünkü AK Parti'nin vekil sayısı 139'dan çok fazla...
İşte tam bu noktada muhalefetin bir kaygısı bir engeli olabileceği dile getiriliyor...
O da Anayasa Komisyonu faktörü..
Muhalefete göre, erken genel seçim kararının Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi zorunlu.
Ama AK Parti'ye göre değil...
Muhalefet TBMM'de henüz hiçbir komisyon oluşmadı.
Bu nedenle seçim kararı alınamaz diyor...
Ama deneyimli siyasetçi ve bu işi en iyi bilenlerden biri Burhan Kuzu gerekirse komisyon da kurulabileceğini söylüyor...
İşte bunun için TBMM Başkanlığının bir çağrı yapması yeterli...
Çağrıda kimin o komisyona kaç vekil vereceği yazılı olacak...
İsteyen üye verecek istemeyen vermeyecek...
Yani iddia edildiği gibi komisyon kurulması şartı da öyle büyük bir sorun gibi görünmüyor...
İşin özeti şu...
Türkiye seçime gidiyor...
Sath-ı mail yani eğik düzleme girildi...
Artık bu yoldan dönüş yok...
Kimse direnmesin...