MELİH ALTINOK

Vay be, Erdoğan Milleti zorla parka götürüyormuş!

Her ağızlarını açtıklarında "liyakat" tavsiyesi veren muhalefet temsilcilerinin, gazetecilerinin dün Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi töreni öncesi hali neydi öyle?
Ortaya attıkları "Katarlılara satılıyor, imara açılacak" iddiaları hükümet tarafından ikna edici şekilde yalanlandığı için nasıl da çocukça çırpınıyorlardı, gördünüz mü?
En akıllıları "Erdoğan milleti zorla millet parkına götürüyormuş" diye söyleniyordu...
Gelmeyeni Aşkale'ye sürgüne mi gönderiyorlarmış, onu söyleyen yoktu.
Ama parkın açılışına katılacak insanların otobüslerle taşındığını "ifşa edenler" çoktu.
Tabii ya, ne gerek var otobüse falan...

İlla Millet parkını göreceksen, sabah saatlerinde çıkarsın Kağıttepe'den pardon Kağıthane'den akşamın da Yeşiköy'desin.
Nasıl olsa yol üstü bir sürü hastane var.
E işten bile değil saçmalamamak...
Sonuçta, paşa paşa karşı çıkmak, muhalefet etmek zorunda olduğun şey park, Ağaç... Beton, cam ve demir kenti İstanbul'un en çok ihtiyaç duyduğu yeşil alan eksikliğini giderecek bir proje...
Ancak alkışlanır.
Ne var ki, komik olmayı göze alıp, böylesine faydalı icraatlara bile kulp takmaya çalışmayı, muhalefet etmeyi gazetecilik sananların liyakat seviyesi bu.
Hallerine bakmadan, Dünyada parmakla işaret edilen, finansman planından, mühendisliğine yapım aşaması örnek gösterilen, ödüllü dev alt yapı projlerini birer birer bitiren Erdoğan'a "gitsin "diyorlar.
Yerine de "adam" Cumhurbaşkanlığı külliyesinde nadide eserlerle taçlandırılmış dünyanın sayılı kütüphanelerinden birini açtığında bile "Sanki okuyan bir milletiz" diye burun kıvıran "liyakat sahipleri" gelecekmiş.
İşte yine tam da bu yüzden kaybedecekler...
Çünkü kargalar da aklı başında muhalif seçmen de muhalefeti örümcek ağı gibi sarmış kadronların olası iktidarını hayal edip "Aman" diyor.
Yapan kazanacak, elini taşın altına sokana, taş üstüne taş koyana karşı çıkan kaybedecek.
İnanın, bu ilke hiç şaşmaz.

***


FUTBOLUN İYİSİ DE İYİ OLUYORMUŞ...
Çocukken maç yapmaya bayılırdım, mahallede takımlar kurardım. Ama hayatımın hiçbir döneminde bir futbol takımının taraftarı olmadım.
Ne yapayım, izlemek, oynamak kadar zevk vermiyordu.
Voleybol ve basketbol maçlarını daha eğlenceli buluyordum.
Cumartesi gecesi fikrim biraz değişti diyebilirim.
Evet, Real Madrid, Liverpol kupa maçını ikinci yarısını ve ödül törenini izledim.

O ne uyum, ne şovdu ama öyle!
Tıkır tıkır, saat gibi.
Futbol maçının iyisi de iyi oluyormuş demek...
Bizde işlerinden daha çok siyasi çıkışlarıyla gündeme gelen, "racon" kesen, TV programlarında imaj yapma peşine düşen futbol adamları (peki insanları olsun) da izlemişlerdir mutlaka.
"Bu futbolsa bizimki ne" diye söyleniyorlar mı yoksa bahaneler mi üretiyorlar?
Ne diyorsunuz, duyamıyorum?
Bir cevap verin, neticede bizi futboldan siz soğuttunuz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.