MELİH ALTINOK

Metrobüste dehşet

Haftanın son iş gününde gündem E-5'teki metrobüs kazasıydı. Kaza dediğime bakmayın, düpedüz bile bile lades, üstelik "elin" canıyla...
Metrobüs kameralarından izlediğimiz kadarıyla araç Acıbadem güzergâhında ilerliyor.
Şoför Recai T. bir ara otobüsü durdurup yolculardan biriyle tartışıyor. Ardından koltuğuna oturup yoluna devam ediyor. Tam bu esnada az önce tartıştığı Murat A. elinde şemsiyeyle beliriyor ve şoföre vurmaya başlıyor. Şoför de sürücü mahallinin dışına çıkınca olanlar oluyor. Kontrolden çıkan metrobüs doğal olarak kaza yapıyor. 11 yaralımız var.
Saldırgan Murat A. karakoldaki ifadesinde, duraktaki bir kadını niçin almadığını sorduğu şoförün kendisine küfrettiğini söylüyor. Kamera kayıtlarındaki net olmayan bölümü de kendine göre açıklayan saldırgan, şoförün "karşılık vermek için aracın direksiyonunu kendisinin bıraktığını" iddia ediyor.
Bir anda sosyal medyanın ana gündemi olan vakayı değerlendiren vatandaşlar doğal olarak sinirliler. Haklılar da. İnsan ne kadar sinirlenirse sinirlensin, kendisinin ve onca insanın hayatını böylesine hoyratça tehlikeye atabilir mi?
Hakikaten ortada mantıkla, insafla izah edilebilecek bir durum yok.
Görüşlerine başvurduğum ceza hukukçuları saldırganın da her ne sebeple olursa olsun direksiyonu terk eden şoförün de ceza alması gerektiği görüşünde birleşiyorlar. Üstelik her bir yaralı ya da Allah korusun ölü için ayrı ayrı...
Hukuk kamuoyu vicdanını tatmin ettiği takdirde adalet sağlanır. Umarız bu davaya bakan mahkemeler saldırganın fiilini yine "basit yaralama" kapsamında değerlendirmezler. Kuşkusuz, ne sebeple olursa direksiyonu bırakmadan aracı durdurmakla yükümlü olan şoförün sorumsuzluğunu da "hafife" almadan.
Takipçisi olacağım.

***

Öfke kontrolünü öğrenmeliyiz
Çabuk parlayıp ani tepkiler veren insanlarız. Pek çok Akdenizli gibi, genel olarak öfkemizin çekiciliği, eylemlerimizin sonuçlarını düşünme zahmetine baskın geliyor.
Ama sonunda "bedele" ortak bizden başkası olmadığından herkesten çok kendimiz için "sakin olmayı" öğrenmek zorundayız.
"Patlama anından önceki son çıkışta" kendimize 3-4 saniye bile olsa zaman kazandıracak "derin nefes alma alışkanlığını" edinirsek pişman olacağımız pek çok felaketin kıyısından dönebiliriz.
İnanın cezaevleri "o anı" bir daha yaşamak için varını yoğunu feda edecek insanlarla dolu.

***

Hakikaten işleri zor
Evet, hareket saatindeki aksamalara ya da beklediğimiz kadar kibar davranmayan şoförlere kızmakta bazen haklıyız.
Ama en zor işler sıralamasında şoförlüğün ilk sıralarda geldiğini de akıldan çıkartmamak gerek. Hele hele gün içinde aynı güzergâhta defalarca gidip gelen üstüne üstlük bir de trafikle boğuşanları düşününce...
Kötü çalışma koşulları, düşük ücretler vs. gibi etkenleri saymıyorum bile.
Haklısınız, hepimizin hayatı yeterince zor. Ancak karşılıklı olarak daha da zorlaştırmamızın kimseye faydası yok değil mi?
Birazcık empati ve anlayış emin olun dünyayı hepimiz için daha katlanılır kılar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.