HINCAL ULUÇ

Cennet Kral’ın oyunu..

Bu pazar size 28 Ağustos 1993 pazar günü yayınladığımız ibretlik öyküyü sunuyoruz.. Ben, şahsen özellikle sevgili arkadaşım Ömür Gedik'e ithaf ediyorum.
***

Bu hafta sonu size keyifle okumanız için bir Vietnam Masalı seçtik, Unesco Courier Dergisi'nden... Gene kesilip saklanmaya değer bir masal bu...
Denilir ki, Cennet'le yeryüzünün birbirine komşu olduğu çok eski zamanlarda, insanlarla hayvanlar bu iki alemin birinden diğerine, her istediklerinde rahatça gidip gelirlerdi.
İnsan, diğer bütün canlılardan daha akıllı, daha zekiydi. Toprağını açar, temizler, eker, biçer, istemezse söker, yerine başkasını dikerdi. Aç ve açık kalmamak için çok çalışırdı.
Hayvanlar ise insanın başardıklarını beceremediğinden, onun sırtından geçinir, karnını doyurmak için insanın elinin emeğini, ekinini, otlağını yerle bir ederdi.. Sonunda, insan baktı olacak gibi değil, türlü tuzaklar kapanlar, sapanlarla bunca zarara sebep olan hayvanları yakalayıp yok etmeye başladı.
Gün geldi, bütün hayvanlar insanlardan nefret etti. Etti ama nasıl intikam alacaklarını bir türlü bilemediler.
Çareyi toplanıp Cennet Kral'a gitmekte, insana haddini böylece bildirmekte buldular. Cennet Kral şikayetleri bir bir dinledi. Adil bir çözüm önerebilmek için insanı da huzura çağırdı ve "Hayvanlara niçin eziyet ettiğini" sordu.
İnsan olup biteni derhal kavradı, "Yalvarırım beni dinle" dedi..
"Tüm kötülüğü yapan hayvanlar... Tarlamızı, bahçemizi sürüyoruz, düzenliyoruz.. Yaban domuzlarıyla kirpiler mahvediyorlar... Sebze ekiyoruz. Kargalar, kaplumbağalar tohumları alıp götürüyorlar.. Kümestekileri köpekler, sığırları aslanlar, kaplanlar parçalıyor.. Huzurumuz kalmadı. Yerken, uyurken, yürürken bile rahat yok. Arılar, karıncalar, sinekler, durmadan oramızı buramızı sokuyorlar..."
Cennet- Kral insanı dinledikten sonra iyiden iyiye bunaldı... Hangi tarafın haklı olduğunu, ne yapması gerektiğini bir türlü bilemedi. İnsanı gerisin geriye toprağının başına yolladı. Başladı düşünmeye..
Sonunda, insanın ve hayvanın sadakatini ölçmek için bir plan hazırladı. Plan gereği bir tabut yaptırıp içine girdi.. Ama tahtaların arasında bıraktırdığı delikten dışarıyı gözlüyor, olanı biteni izliyordu.. Haberciler salarak cümle aleme Cennet Kral'ın öldüğünü duyurdu. Uzak, yakın nerede olurlarsa olsunlar, tüm canlıların gelip kendisi için yas tutmalarını istedi.
Haber duyulur duyulmaz, köpekten tilkiye, kurttan kuşa, aslandan kaplana, bütün hayvanlar gelip yas tuttular.. Ağladılar.. Sızladılar... Sadece insan ağırdan aldı.. Acele etmeden yola koyuldu.
Yürürken, önüne çıkan kuru ağaç gövdesini aşmaya çalışan sarı kaplumbağaya rastladı.
"Yalvarırım" dedi kaplumbağa, "Şunu aşmama yardım et.. Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim"
İnsan eğildi, kaplumbağayı kaldırıp öteki tarafa koydu..
Kaplumbağa kabuğundan başını uzatarak, "Oraya vardığımızda çok dikkatli olmalıyız" dedi "Cennet Kral ölü taklidi yapıyor.. Dünyayı sınamak için zekice bir plan hazırladı. Sakın kanma..."
İnsan tabutun başına geldiğinde hayvanların yası bitmiş, sıra yeme içmeye gelmişti.. Hepsi büyük bir gürültü içinde karınlarını doyurmakla meşguldüler.. İnsan yemeğin yanına uğramadı. İkram edilmesini bekledi. Cennet Kral'ın ölümü kimsenin umurunda değil gibiydi.. İnsan kendisini ağlamaya zorladı.. Ama gözünden tek damla yaş gelmedi. Utanarak yanaklarını tükürükle ıslattı. Ağzında çiğnediği bitkinin tükürüğünü kırmızıya boyadığının farkına varmamıştı. Burnuyla yanakları kıpkırmızıydı. Oyununu budak deliğinden izleyen Cennet Kral tabutun kapağını açıp tebaasına seslendi.
"Öldüğüm andan bu yana hayvanlar gözleri ve karınları doyuncaya dek yediler.. Gerçekten ölmüş olsaydım buraları ne hale gelirdi bir düşünün... Sadece insanoğlu benim için kanlı gözyaşları döktü. Öyleyse.. Kim, "İnsan vahşidir" diyebilir?"
Böylece Cennet Kral karar verdi...
İnsan haklıydı. Hayvanlar cezalandırılacak, insanın emrine verilecek, insanın besin kaynağı olacaktı.. İnsana dönerek, bundan böyle yeryüzünde canının çektiği her mahluku yiyebileceğini söyledi.
"Ya beni"? diye sordu sarı kaplumbağa.
"Seni de.." dedi Kral..
Ama Muong kabilesi kaplumbağayı hiç yemedi.. Ne o gün.. Ne Uzak Doğu'da en favori yemeğin kaplumbağa olduğu bugün..
Çünkü onun sayesinde Cennet Kral'ın "ölü" taklidi yaptığını öğrendiklerini hiç unutmadılar.

***

PAZAR NEŞESİ​
Bu hafta pazar neşemiz Frankfurt'ta yaşayan sevgili kardeşim Dr. Erdoğan Karatay'dan geldi. Şu sıralar Uzak Asya'da tatil yapan doktor, bu resmi yollamış. Hemen hepimizin başına gelen bir derde, deva tavsiyesi bu. Eee!.. Adam doktor.. Hemen size iletiyorum ben de.. İngilizce bilenler, bu yazıyı okumadan güldüler zaten. Bilmeyenler için, tercümesi..
"Eski Himalayalılar'da Kabızlık Tedavisi!."

***

LATİN SÖZLERİ

"Curae leves loquuntur ingentes stupent."
"Budalalar konuşmaya çalışır, büyük adamlar susar!"
Seneca

***

CÜNEYT'TEN..

Doğacak sevgileri,
Nefret çırasıyla yaktılar,
Yeşerecek tohumları
Susuz bırakıp ağlattılar.
Tertemiz duyguları,
Rüyalarla aldattılar.
Gönülü ilgisiz bırakıp
Bedenleri avuttular.
Cüneyt Korhan Oral

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.