HINCAL ULUÇ

Tek elden!..

Yani yurt dışından biri gelse ve bizim haber kanallarına baksa, "Bunlar tek elden yönetiliyor" der..
Yok canım aklınıza hemen, iktidar, baskı, falan filan lafları gelmesin..
Kafama takıldı, on gündür kontrol ediyorum..
Evde ve işte karşımda bir haber kanalını, genelde NTV'yi açık tutma adetim var ya.. Merak işte..
Berbat, rezil, on para etmez alt yazılara rağmen bu kanallara bakıyorum.. "Kırmızı yazı çıkarsa" diye.. O zaman işte habersi bir şey düşüyor ekrana..
Onlar da beyaz alt yazıları adam etme yerine, "Kırmızı yazı" ile dikkat çekmeye çalışıyor ve olur olmaz şeyleri "Son Dakika" yapıyorlar.
Bu ülkede kimsenin pek de merak etmeyeceği sıradan bir haber birden "Son Dakika" diye, kırmızı geliyor, ekrana..
"Tık" yapıyorum kumandaya.. CNN de kırmızı.. Bir tık daha.. Haber Türk de kırmızı.. Bir tık daha.. Bizim A Haber de kırmızı..
Yahu bu dördünün tek "Genel Yayın Müdürü"mü var, "Şu cümleyi acele kırmızı yazın" diye emir veren..
Yok tabii.. Şaka..
Ama her haber müdürünün odasında, tam masasının karşısında tüm haber kanallarını ayrı ayrı gösteren 20 tane monitör var.. Biri, birinde "Kırmızı" gördü mü hemen düğmeye basıyor.. Hadi o kanal da kırmızıya dönüyor..
Sebep "Tek el" değil, "Gördüğünden göz kirası.."
Yahu "Bu bana göre 'Son Dakika' denecek haber değil" diyecek ve sürüden ayrı kalmaya cesaret edecek tek sorumlu yok mu ülkemde..
-------

Abbas!..
Efendim Abbas, izinlerinden bir bölümünü Bayram Tatili ile birleştiriyor..
Büyük Aile Bayramlaşmamız bu defa İzmir'de değil.. Ağbimle Serpil anlaşmış, Tuzla'da toplanıyoruz.. Gelebilenler, başta Ankara'dan Kemal, gelecek..
Günleri mümkün olduğunca beraber geçireceğiz. Programları yapmak ve uygulamak büyük ölçüde bana düşüyor..
O zaman..
Dükkan, perşembe gününe dek kapalı olacak..
Ama sizlerle bir bayram sohbetini ihmal etmedik tabii.. Hasan Bülent ve Olkan kardeşlerimle, her hafta Pazar Eki'nde yaptığımız o "H2O" sohbetlerinin konusu Bayram, bu pazar..
Çok ama çok keyifli bir sohbet oldu. Nebil'in yok ettiği Yaşamdan Dakikaları hatırladım, konuşurken.. Bu defa televizyonda değil, gazete sayfalarında oluyor sohbet. Ben kendi şahsıma sohbet günlerini iple çekiyorum. Çünkü çok keyif alıyorum.
Yani, dükkân kapalı, kepenkler inik ama, Bayram sohbetimiz pazar sabahı, benim köşe yerine, "Ek"te..
Nice nice mutlu, kutlu, uğurlu, hayırlı bayramlar dileyerek..
------
Teşekkürler Burhan Bey!..

Burhan Bey, dediğim Burhanettin Kaya.. Onunla ve şimdi her ferdini yakından tanıdığım ailesiyle yıllar yıllar önce, Antalya'da bir tatilde tanışmıştık. Biz de ailecek, ordaydık. Burhan Bey, tatil köyünün sahibiymiş meğer.. Turizmciliği falan yok.. Erzurumlu bir işadamı.. Sonra bu işe girmiş.. Antalya sahillerinden başlayarak.
Dünya tatlısı bir adam.. Sohbetine doyulmaz.. O da benim gibi denizi ve güneşi pek sevmediğinden gün boyu klimalı lobide baş başayız. Bana projelerini anlattı..
"Bunca şey yaptık, artık keyfine bakalım" diyenlerden değil. İki oğlunu en iyi eğitimleri yurt dışında aldırarak yetiştirmiş ama, kendini emekli etmeyi düşünmüyor bile..
"Daha ne yapabiliriz!."
Yaptı da.. Kış turizmine de açıldı.. İzmir'in gururu müthiş bir Kongre Oteli Kaya Termal'i yaptı, ki gittiğimde hep orda kalırım yıllardır.
"Deniz, güneş, kumla bu iş bitmiyor.. Her şey dahil ucuzcuları yanında paralı turisti de çekmeliyiz" dedi ve "Golf Turizmi"nin kapısını açtı.. Dünyaca ünlü parkurcuları ve çimcileri getirdi.
O tatil boyu bazen lobide göremez, denizde sanırdım. Meğer çizmeyi çekip çimleri kontrole gidermiş o bitmez tükenmez golf alanında..
Harika bir tesis yaptı. Yapmakla kalmadı, uluslararası turnuvalar organize etmeye başladı..
Yedi sülalesini geçindirecek kazancı varken, bunca zahmet, bunca risk!.
Hep Antalya, hep Türkiye için..
Sonra gene akıl almaz bir yatırım yaptı. Bence geri dönüşü çok zor. Kaya Palazzo.. Nasıl lüks bir tatil oteli..
Şimdi önümde bir bülten var..
24 Haziran-1 Temmuz arasında, Kaya Palazzo'da Uluslararası Tenis Turnuvası düzenleniyormuş..
Toprak, ya da sentetik değil, en bulunmaz "Çim" pistte.. Dünyanın 7'nci, Türkiye'nin ilk çim turnuvası.
Antalya Open!
Turnuvanın sahibi Dünya Profesyonel Tenisçiler Birliği.. ATP!. Başta dört Grand Slam Turnuvası, Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon ve Amerika Açık olmak üzere 70 puanlı turnuva yapıyor, ATP!.
Hemen aradım, Burhan Bey'in sağ kolu gibi, Sami kardeşimi. Bilgi aldım.
Kaya Palazzo'da tam 29 tenis kortu varmış. 10 toprak, 8 sentetik, 4 kapalı ve 7 çim kort..
ATP ile yapılan anlaşmaya göre 2018 ve 2019'da var, Antalya Open. Devamı gelişmelere göre..
500 bin dolar toplam ödüllü turnuva, sadece erkeklerde..
Wimbledon öncesi, son Çim Turnuvalardan biri..
Seri başı Fransa açıkta Novak Djokoviç'i 3-0 yenerek eleyen Dominic Thiem.. Üçüncü setin skoru 6-0!.. Yani Coko'ya halka taktı resmen. O maçı izledim.. Avusturyalı müthiş.
Sami "Nadal'la da anlaşma yapmıştık, son anda özür diledi" dedi..
"Şu anda toprak kort Roland Garros'ta onuncu şampiyonluğun kutlamasını yapıyor hâlâ.. Çim kortta Thiem'in önüne çıkmak istememiştir. Ne olur ne olmaz" dedim..
***
Şimdi niçin teşekkür ettiğimi anlattım herhalde Burhan Bey'e!.
Kendine değil, ülkesine yaptığının son işareti de bu..
Dünya çapında golf turnuvalarından sonra, dünya çapında tenis turnuvaları.. Bu ülkenin, Antalya'nın adını duyurmak için..
Spora yaptığı bunca hizmet için..
Yaşa Burhan Bey!.
Dostun olmak, benim gururum!.
Sohbetini de özledim..
***
Turnuvaya destek olanlara da teşekkür.. Spor Bakanlığı'na.. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, Dışişleri Bakanlığı'na.. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na.. Türkiye Tenis Federasyonu'na.. Gökhan Dönmez Tenis Akademisi'ne..
Tabii Kaya Palazzo Belek'e..
Bu isimlerin arasında THY'yi göremedim. Geçen hafta Stuttgart'taki turnuvayı izlerken, kort kenarlarında yazıyordu THY.. Onlara sponsor..
Antalya'ya sponsor olmak, üstelik ticari THY için.. İçerden dışardan Antalya'ya taşıdıklarından milyonlar kazanmıyor musun?. Bu tür organizasyon bilet satışlarını katlamaz mı?.
Dilerim bir bildikleri vardır!.
------
Bu nasıl Milli Takım koçudur?.
Allahtan Obradoviç geldi de, bu ülke yıllar sonra, bir koçun bir takımın kaderini nasıl değiştireceğini gördü.. Koç, kimdir, nedir, ne işe yarar anladı..
Şimdi şu işe bakın..
Bir takım ikinci çeyreğin ikinci dakikasında 10 sayı önde olurken, maçı hem de o çeyreğin kalan sekiz dakikasında kaybeder ve bir daha kendine gelemeden, 29 sayı fark yer ve elenir..
Evet, elendik.. Şimdi 5-8 klasman maçları oynayacağız..
Oysa ne kadar umutlanmıştık, gurubumuzda 3'te 3 yapınca.. Dünya da bizi favori görmeye başlamıştı, Yunan maçında değil, turnuvada..
Yunan maçında zaten favoriydik çünkü.. Yunanistan guruptaki üç maçından sadece birini kazanabildiği halde, basketin garip averaj hesaplarıyla üçüncü olabilmiş ve play off'a kalabilmişti. Orada da Rusya'yı son anda geçip, karşımıza düşmüştü.
Biz üçte üç yaparak gurup birincisi gelmiştik çeyrek finale. Yunanistan resmen kısmetle..
Bu Yunan'ı mı yenemeyecektik?.
Nitekim maç başlar başlamaz öne geçmiş ve o uğursuz ikinci çeyrek ikinci dakikasında daha farkı 10'a çıkarmıştık.
Koçumuz (!), "Yarı finali düşünerek, 10 farktan sonra rotasyona başladım" diye açıklamış maç sonunda hezimeti.. "Yunanistan farkı kapattı, öne geçti, biz bir daha toparlayamadık.."
Sevgili kardeşim, Hürriyet Basket eleştirmeni Ünal Özüak'ı bir ara haşlamaya kalkmıştım. "Yahu her yazında rotasyon eleştirisi, sen başka şey bilmez misin?."
"Ben ne yapayım Hıncal Ağabey.. Koçlarımızda bir rotasyon hastalığı varsa ve o illet yüzünden maç kaybediyorlarsa ben ne yapayım?."
Şimdi daha maçın bitmesine tamı tamına 28 dakika varken "Kazandık" hayallerine kapılan bu koçun, maçın devamını acz içinde izleyerek hezimeti nasıl doğurduğunu rakamlarla anlatayım..
Hollingsworth, sadece bizim değil, turnuvanın en iyi, en skorer uzunlarından biriydi. Bu maçta 15 sayıda kaldı. Onların da 7'si faulden. İki sayılık 5, topu topu 5 atış yapabildi boyalı alandan, dört basket.. Beşte dört atan bir pivotu kullanamadık. Yunan Koçu kızı iyi tanıdığı için savunmayı onun üzerine kurdu tamam.. Ama biz, H'ye top geçirmek için ne yaptık?.
40 dakika boyu takımın toplam asist sayısı 10.. Onların da yarısı dış adamlara.. On asist yapabilmiş bizim Milli Takım.. H'ye top geçirememişiz.
Yunanistan'da sadece Lymoura'nın asist sayısı 10.. Bir Yunan kızı, toplam Türk takımı kadar asist yapmış iyi mi?. Yunan takımının toplam asistleriyse 21!. Bizim iki katımız..
Asist oyun kurma gerektirir. Oyunu kim kurdurur?.
Koç?.
Hani nerde?.
Yunan takımı 21 asistle oynayınca, Maltsi adlı pivotları 19 şut atıp (13'ü boyalı alandan) 25 sayı kaydetmiş.. Bizimkinden on fazla.. İşte 10 sayı fark..
Sonra..
Üçlük atışlar çok önemlidir, basketbolda.. Hele güçlü pivotun olduğunda, rakip savunmayı onun üzerinde kurmaya mecbur kalınca, dış alan rahatlarsa, bu atışlarla maçı götürürsün.
H'nin üzerinde toplanan Yunan savunmasına tam 21 üçlük atmışız.. İsabet 5!.
Bu kadar mı kötü bizim şutörlerimiz, yoksa oyun kuramıyor, asist yapamıyor, boş üçlük bulamayınca zorlama sallayarak "Sallabol" mu oynuyoruz..
Öyle tabii.
Bizim takım sayı üstüne sayı atan Maltsi'ye kapanayım derken, Yunanlılar da, aynen bizim gibi, 21 üçlük atış kullanmışlar. Ama onlarda isabet 11.. Yani bizden 6 fazla.. 18 fark da burdan..
İçerden 10, dışardan 18 fark, eder 28..
Gerisi teferruat.. İstatistik skordaki 29 farkı açıklıyor..
İçerden oyun kuramamışız, dışardan şut atamamışız. Bunun sorumlusu kim?.
Koç tabii..
Daha maçın başında on sayı geriye düşen "Bozulmuş" Yunanlıları, rotasyonla dirilten kim?.
Koç!.
Yunanistan 10 sayı farkı kapayıp öne geçerken ve her dakika farkı arttırırken, oyuna geçerli tek müdahale yapamayan ve bağıra çağıra gelen hezimeti seyreden kim?.
Koç!.
Şimdi aklınıza bir soru gelebilir..
Gurupta 3'te 3 yapan da ayni koç değil mi?.
Bizim guruptan çeyrek finale üç takım geldi. Üçü de elendi. Biri bile yarı final görmedi. Yani bizim gurup da tam bize göreymiş, meğer..

-------
Tebessüm
Bugün Tebessüm Çetin Şener'den..
Macar şair Sandor Petöfi, nehrin karşı kıyısına geçmek zorundaydı ama hiç parası yoktu. Sandalcıya,
- Arkadaş, dedi. Sana verecek param yok, ama istersen çok güzel bir öğüt verebilirim.
Kayıkçı, kabul etti. Karşıya geçtiler.
Petöfi, kıyıya adımını atar atmaz öğüdünü verdi:
- Bana yaptığını başkalarına yapma, yoksa aç kalırsın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.