HINCAL ULUÇ

Direktör Terim’e soru!.

Fatih Terim'e acil yanıt beklediğim bir sorum var. Bu soruyu dostum, sevgili arkadaşım Fatih'e değil, Milli Takımlar Teknik Direktörü Terim'e de değil, "Türkiye Futbol Direktörü sıfatı" ile her şeyden sorumlu olan Fatih Terim'e soruyorum?.
"Türk Milli Futbol Takımları'nın ulusal renkleri ne zaman, nasıl, kimin kararı ile değişti?."
İngiltere önünde 17 Yaş Altı Milli Takımımız da sahaya "Gençlerbirliği" formasıyla çıktı. Siyah kafese alınmış bir garip kırmızı forma (Bayrak kırmızısı değil), altında siyah şort ve siyah tozluk..
Bir de turkuaz, Kazakistan forması var..
Ben ve benim gibi yüz binler bu Gençlerbirliği ve Kazakistan forması giymiş takımları benimsemiyor, Sayın Türkiye Futbol Direktörü.. Bana ulaşanlardan biliyorum.
O zaman lütfen, hemen ister bana, ister doğrudan kamuoyuna açıklayın..
Ulusal renklerimizi ve alıştığımız ulusal formamızı "Benzetme" kararını hangi yetkili kurul aldı?

--------------------------------------------------

Tokatın laneti!. Ya da "Tokat işte böyle atılır!."

Maçın bitmesine iki saniye var.. Türkiye Şampiyonunu belirleyecek maçın bitmesine 2 saniye var. Yakın Doğu 76-75 önde ve Fenerbahçeli Parker, faul çizgisinde 2 serbest atış kullanacak. İkisini de atarsa, Fener şampiyon. Birini atarsa maç uzayacak. Hiçbirini atamazsa, Yakın Doğu Şampiyon..
Parker, maçın en skorer oyuncularından biri üstelik, iki serbest atışı da kaçırdı ve Fener Şampiyonluğu kaybetti.

***
Ayni gece, 3 saat sonra.. Fenerbahçe ile Başakşehir Türkiye Kupası için yarı final oynuyorlar. Hesaplar uzatmada da görülmedi. Beşer penaltı da yetmedi. Ek penaltılar atılıyor. 13'üncü penaltılar. Adebayor attı. Başakşehir 10-9 önde.. Topun başında Fenerli Souza var. Atarsa penaltılar uzayacak. Atamazsa, Fener elenecek.
Atamadı ve Fenerbahçe bu yılki son kupa şansını da yitirdi.
***
Ayni gecede iki kupa şansını birden yitirmek.. İkisini de üstelik nerdeyse iki ayrı spor dalında kopya gibi, serbest atış kaçırarak yitirmek eğer bir "Lanet" işareti değilse nedir?.
Peki neyin laneti?.
Fenerbahçe'nin kendisini nerdeyse Tanrı'ya eş koşan Başkanı Aziz Yıldırım'ın laneti.. Konuk olduğu maça girdiğinde kendisine "Hoş geldin" diye elini uzatan ev sahibi kulübün başkanına attığı tokatın laneti..
Dopingli Federasyon Başkanı Hido'nun adaleti, Aziz'e on para etmez 6 ay cezayı verirken bile korkudan bir ay da, tokadı yiyene yazmıştı. ..
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 6222'den dava açtı mı, bu sütunlardan "Açık Soru" sordum, günler günler evvel.. Hâlâ cevap gelmedi. Bu da devletin adaleti..
Bunlarda her şey olabiliyor, oluyor da.. Yaşıyoruz..
Ama bir de "Yukarda Allah ve onun İlahi Adaleti var" ki, böyle çarpıyor işte adamı Aziz Bey!.
Tokat nasıl atılır, öğretiyor, insan olana!..
***

Emre doğru sözlü bir adam.. "Ben Fenerbahçeliyim çocukluğumdan beri" dedi ve bu sözünün hep arkasında durdu. Fener kalecisi Volkan'ın en iyi arkadaşlarından biriydi. Kazak Milli maçından kaçıp gittiğinde onu yakalayıp stada geri getiren ve güvenlikleri aşarak, soyunma odasına sokarak futbol hayatını bitirecek bir boykot cezası almasını hukuken önleyen "Akıllı" arkadaş.
Müthiş bir linç çetesi, Başakşehir elenirse, Emre'yi yok etmek için bilenmiş, sosyal medyada işaretler verilmeye başlanmıştı..
Emre sahanın en iyisi oldu. En iyi arkadaşına, ikisi penaltıdan 3 gol attı. Canı gibi sevdiği Fener'i eleyen, buna karşılık formasını giydiği Başakşehir'e turu getiren adam oldu..
Maç içindeki golü attığı zaman sevinmedi.
Fener'inin gol yemesine sevinemezdi ki.. Üstelik yakın çekimde gördük, ağladı.. Linççiler içinde o ağlamayı da kötüye yoranlar patladılar hemen..
Oysa Emre, günlerdir beynine doldurulan yükün boşalmasını yaşıyordu o an.. "Başakşehir'i sattı" demek için palalarını bileyenlere "Kalbinde Fenerli olmak başka, formasını giydiğin takıma sonuna dek hizmet başkadır" demişti o golle.. Niyeti baştan bozuk olanlara bu tokattı o gol.. Gözyaşları o gerginliğin boşalmasının sonucuydu işte!.
Emre'nin kızdığım bin yanı var. Neler yazdım yıllarca..
Ama bu "Bir" yanı var ki!.
Teşekkürler!..

--------------------------------------------------

Her yerde terörist!..

Terör denen şey, en basiti ile kural tanımamak, canının istediğini canının istediği yerde yapmaktır.
Trafikte terör vardır. Hem de polisin gözlerinin önünde suç işler, bile bile..
Bildiği, polisin ona müdahale etmeyeceğidir.
Etmez zaten.
Televizyonlarda terör vardır. Tüm yayınlar kayıt altında olduğu halde, RTÜK'ün kurallarını hiçe sayar, seyirciyi eşek yerine koyarlar. RTÜK'ün kılını kıpırdatmayacağını bilirler.
Kıpırdatmaz da RTÜK.
Hayatın her safhasında terör vardır, dönün bakın.
Gittiğiniz sinemada 35 dakika reklam olması, 10 dakika hava alma arasının 8 dakikasının gene karanlıkta reklamla geçmesi kural tanımazlık, terör değil midir?. Belediye ne işe yarar peki?.
Peki, sorumsuz sorumlularla yönetilen devletimizde kim mücadele edecek bu yaşadığımız her yeri ve anı terörize edenlerle?. Kim çağıracak sorumsuz sorumluları göreve..
Dördüncü güç.. Yani medya!. Yani biz!.
Bunca tehdit altındaki gazetemizde yaka kartlarını hâlâ takmayan, kapımızın önünü kül tablasına çeviren biz..
Bir asansöre binme adabını hâlâ öğrenemedik. Hâlâ aşağı inecekleri halde, her iki düğmeye de basıp, kapı açılınca utanmadan, sıkılmadan gözümün içine baka baka içeri giren, benimle onuncu kata çıkan ve ordan B1 katına zıkkımlanmaya giden, bunu yaparken de, insan gibi aşağı düğmesine basıp asansör bekleyen uygar meslektaşını eşek yerine koyan "Biz" öyle mi?.
Onlar bu utanmazlığa devam edecekler, ben her defasında soracağım!.
"Siz ne utanmaz yaratıklarsınız!.."

--------------------------------------------------

Avukatın avukatı!..

Avukat hanım.. Yani hukukçu.. Futbolcu İbrahim Toraman'a âşık oluyor. Birlikte yaşıyorlar. Avukat hamile kalıyor. İbrahim Toraman, AVM'de otururlarken "Hadi gidip aldıralım" diyor. Avukat "Hayır" deyince, İbrahim onu herkesin içinde dövüyor. Olay savcılığa taşınıyor. İbrahim hukukçu kadını tehdit ediyor. Hukukçu kadın korkudan "Yalan ifade" verip suç işliyor. Çocuğu babasız doğmasın diye, onu döven, tehdit eden, yalan ifade veren adamla bir de evleniyor. Adam zaten çapkın onu aldatmaya devam ediyor. Sonunda boşanma davası başlıyor..
Bu haberi yarım yamalak yazmıştı Günaydın Muhabiri Tansu Ceylan kardeşim de, "Bu nasıl haber" diye not düşmüştüm köşemde..
Ceylan bu defa yarım sayfa haber yapmış, Avukat sanki dizi yıldızı imiş gibi fotoğraflarla.. Haber baştan sona, Avukatın savunması.. Ceylan avukatın avukatlığını yapmış alenen.
İbrahim Toraman ne diyor peki?.
"İbrahim Toraman, geçtiğimiz günlerde Hakan Uç'u aradı, konuşmak istedi. Sonra vazgeçti ve telefonlara cevap vermedi.."
Kimin telefonlarına cevap vermedi, Ceylan?.
Bir gazeteci İbrahim Toraman gibi popüler bir isme bile ulaşamıyorsa, o nasıl gazetecidir?.
Diyelim ulaşamadın.. Haberin sonuna not koyarsın ki, okur haberin tek taraflı yazılmadığına inansın..
"İbrahim Toraman'ı cevaplarını almak için salı günü çeşitli saatlerde üç defa aradım, açmadı. Mesaj attım.. Dönmedi.."
Var mı sende bunlar?.
Ben onuncu kattayım. Al telefonunu gel!..

--------------------------------------------------

Bu nasıl bir kişiliktir?
Karınıza dünyanın en pahalı otomobili, bir Lamborghini hediye ederseniz, bu üç şey ifade eder.. Bir onu çok sevdiğinizi.. İki.. Çok cömert olduğunuzu..
Üç.. İstanbul'da Lamborghini sürecek yol pek olmadığına göre, biraz gösteriş meraklısı olduğunuzu.. Peki arkadan bir pahalı Porsche alırsanız?.
Eh, pratik.. Günlük işlerde de onu kullanır.. Peki arkasından bir başka model bir Porsche daha.. Sonra bir Ferrari.. bir Mercedes..
Futbolcu Caner Erkin, eski karısı Asena'ya bunların hepsini almış..
Kendisine de almış tabii.. Bir Porsche..
İki Mercedes ve bir Land Rover..
Caner Erkin'in adını "Futbol" diye en son ne zaman duydunuz?.
Türkiye'nin en yetenekli adamlarından biri.. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş forması giydi içerde..
CSKA Moskova ve İnter transfer etti, dışarıya..
Demek bir şeyler var.. Peki niye "Bir şey" olamadı?.
"Sakat" demeyin. Müzmin sakat..
Bunca otomobil aklının, fikrinin nerde olduğunu gösteriyor.. Özel yaşamı hakkında da fikir veriyor..
İyi dinlenmeyen vücut çok çabuk ve çok uzun sakatlanır. Bu bir spor gerçeği..
Şimdi Trump'ın garajından bile zengin garajında bu kadar lüks kere lüks arabası olan adamın kafasında spor, kafasında, sağlığına ve fizik yapısına özen bekler misiniz?.
İşte Arda'nın, işte Caner'in hali.. Deşin ötekileri..
Selçuk'u, Burak'ı?. Ne oldular, niye oldular?.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.