HINCAL ULUÇ

Ahmet Hakan!.. Olanlar.. Olmayanlar!..

Sevgili Sina Koloğlu kardeşim Milliyet'teki sütununda "Hıncal Uluç haklı mı" başlığı ile, Ahmet Hakan'ın bile bile yalan söylemesi eleştirilerime değinmiş.
Öbür kanallara da bakmış. Genelde uygulama farksız.. Ama pek çok sunucu "Reklamlardan sonra veda etmek üzere buluşacağız" diye önceden haber veriyor, hiç değilse Sina.. Yani kendini ve adını kurtarıyor en azından.
Ahmet sadece "Kısa bir ara" diyor ve tam 15 dakika sonra görünüp "Bugün de bu kadar" diye veda ediyor..
Yani yüzbinlerce insanın gözünün içine baka baka, 15 dakikaya "Kısa" diyor. Okuduğu haberlerin bittiğini bile bile de "Yeniden buluşacağız, bekleyin" diyor resmen. Yani iki yalan bile söylüyor..
Ben de bunu yakın dostuma ve bu ülkenin en çok okunan yazarlarından birine yakıştıramıyorum bir türlü..
"Ahmet sen ana haber sunuyorsun. Birinci işin, inandırıcı olmak. Bile bile yalan söylersen, sen bu yalanı söylerken ekran önündeki herkes nasıl yalan söylediğini bilirse, o zaman senin okuduğun habere inanır mı" diye soruyorum..
Yalanlar yetmiyor.. Bir de reklam yapıyor Ahmet!. 15 dakika bekletip bülteni kaparken "Az sonra müthiş bir dizi var, sakın kaçırmayın ha" diyor.. Ki bu kurallara aykırı..
Bir insan kaçakçısı ile canlı telefon bağlantısı yapıp, habercilere adeta ders veren Müge Anlı'ya hem de ne biçim cezayı, kendince bir yorumla veren RTÜK, "Ana Haber Sunucusunun, Ana Haber içinde reklam yapmasını önleyen kendi kuralını" hiçe sayan Ahmet Hakan'a günlerdir göz yumuyor.
***
Bakın..
atv yeni kurulmuştu. Canlı yayında maç anlatıyorduk. Kenan Onuk gibi ülkenin gelmiş geçmiş en iyi spor sunucusu anlatıyordu. Ben de yanında yorumcuydum.
Yarım saat falan geçmişti ki, oyunun durduğu bir anda Kenan, o geceki bir diziyi tanıttı.. Ters ters baktım. Az sonra gene oyun durdu, gene ayni anons..
Düğmeye basıp mikrofonları kapadım, "Ne yapıyorsun" dedim.. "Merkez kulağıma 'Anons et' diyor" dedi. "Bir daha anons edersen, kalkar giderim" dedim.. O oldu. Ben varken maç dışında bir şey konuşulmadı.
2000'li yılların başı.. Bu reklam rezilliği ile milletin eşek yerine konması sürüp gidiyor. Ben de tüm örnekleri atv'den verip ağır eleştiriyorum. O sabah gene bir yazım çıktı, yenir yutulur gibi değil. Ofise geldim, saat on gibi.. 10 dakika sonra kapım açıldı, o zamanki patron Turgay Ciner girdi..
Kafamda "Neler olacak" şimşekleri çakarken Turgay Bey, "Bak Hıncal" dedi.. "Dediklerinde haklısın. Ama senin dediğini yaparsam, atv'ye haksız rekabet olur.. Sen daha da ağır yazmaya devam et ki, RTÜK sağlam kurallar alsın, bu halkı eşek yerine koyma işi hepimize yasaklansın."
Anladın mı, Ahmet Hakan kardeşim ne demek, ne yapmak istediğimi?.
Sen gündemdesin ve sen sevdiğim bir arkadaşımsın diye örneği senden seçtiğimi..
****************************************************
SİZ NASIL ANNE, BABASINIZ?..
Ekranın önünde kala kaldım, kocaman yazıyı okuyunca..
"Okul servislerinin yüzde 99'u kusurlu.."
Yıllardır bu okul servisleri rezilliğini yazıyor, hem Milli Eğitim, hem de İçişleri bakanlıklarını uyarıyorum. "Çocuklarımız bizim canımız.. Onları kimlere ve nelere emanet ediyoruz" diye.. Dışarıdan örnekler veriyorum..
Ama inanın dehşetin bu kadar korkunç olduğunu ben bile aklımdan geçirmiyordum.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Okul Servisleri'ne yönelik yaptığı incelemede ortaya çıkan rakamlara bakın.
2016'da bu servisler 1588 kaza yapmışlar. Bin Beş Yüz Seksen Sekiz.. 8 ölü, 3 bin 182 yaralı.
Yetkili kuruluş TÜVTÜRK'ün (Uluslararası standartlarda araç muayene istasyonları ) periyodik muayenelerinde 700 bin taşıttan sadece yüzde 1'i kusursuz çıkmış.. Yüzde 99'u kusurlu yani.. Onun da üçte biri ağır kusurlu..
Şimdi işi gücü devletten, yani genel ve yerel yönetimden şikâyetçi halkıma soruyorum..
Tamam.. İçişleri Bakanlığı hatalı.. Çünkü etkin denetim yapmıyor.
Trafik polisleri hatalı.. Çünkü "Polis ikinci maaşını servislerden alıyor" dedirtecek kadar, kaygısızlar servislere.. Hele otoyollarda makas atarak gidişleri var ki, ekip otolarının önünde hem de.. Ve de o yüzde 99 kusurlu arabaları ile.
Tamam.. Okul Müdürleri hatalı.. Kendi öğrencilerini taşıyan servislerin emniyet kemerlerinin olup olmadığına bile bakmıyorlar.
Vali hatalı.. Belediye Başkanı hatalı.. Trafik, Milli Eğitim Müdürleri hatalı..
Hepsi, hepsi hatalı da, siz necisiniz anne babalar?.
O çocuklar, saydıklarınız ve saydırdıklarınızın değil, sizin çocuklarınız.. Siz bir kontrol etme gereği duymaz mısınız?. Her okulun aile birlikleri var. Oraya seçilip hava basanlar ne işe yararlar?.
"Efendim biz şikâyet ettik.."
Ettiniz de ne oldu?
"Günah benden gitsin" diye şikâyet çocuğunuzu kurtarır mı?
Ertesi sabah gene ayni araç, ayni şoför.. Bindirmesenize..
Binler, yüz binlerce çocuk binmesin bakalım o rezil servislere ne oluyor ülkede..
8 çocuk ölmüş..3 bin çocuk da yaralı..
Ancak sizinkinin başına (Allah göstermesin) bir şey gelince mi, "Ana baba olduğunuzu hatırlarsınız?."
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kafasıdır bu..
Dokunduğu zaman çok geç olur, onu da düşündünüz mü?.
Amerika'daki, nüfusu bizim 5 mislimiz, yılda 1500 servis kazasında, 3 bin çocuk yaralansa neler olur bilir misiniz?.
Olmaz, çünkü orda neler olacağını herkes bilir. Çünkü orda, önce anne ve babalar çocuklarına sahiptirler.. Yaralandıktan, öldükten sonra değil.. Her sabah okul servisine biner, her akşam inerken?.
Allah rızası için söyleyin!..
Siz hiç merak ettiniz mi?.
Saldım çayıra.. Mevlam kayıra!..
****************************************************
34 PS 6417!..
Barbaros Bulvarı'ndan aşağı iniyoruz. Yıldız Kavşağı'ndan çıktık. İki şerit yol. Sağdaki ilerde Fulya'ya iniyor. Soldaki üst geçitten E-5 yoluna.
Biz sağdan, nerdeyse tampon tampona ilerlerken (Trafik yoğun) bu 34 PS 6417, soldan hışım gibi üzerimize saldırdı. İnanın filmlerde olmaz böylesi.. Muhammed kazayı nasıl önledi anlatmam zor..
Herif bizi geçti, sonra tekrar sola daldı ve köprü üstüne bastı gitti. Yani o ölümcül hamlenin sebebi, sadece ve sadece bir tek araba geçmek..
O kavşakta daima ekip var. Ekip aracı var. Ama adamın umurunda değil.. Niye olsun ki?. Biliyor polisin bu şehirde önündeki suçlara seyirci kaldığını, adı gibi..
Ekranlara yansıyan "Otobanda makas yapıp arkasındaki üç arabanın çarpışmasına sebep olan" ruh hastasını ertesi gün yakalamış Trafik Müdürüm.. 210 lira ceza kesip bırakmışlar.
Otobanda bu kaza, Allah saklasın, onlarca ölü ve yaralıya sebep olabilirdi. Tüm dünya TV'lerine haber olacak bir korkunç olay yaşayabilirdik. Mucize eseri 3 araba çarpışmış sadece. Birkaç hafif yaralı o kadar..
O zaman 210 lira ceza yeter, bizim kafamıza göre..
O zaman da bu makasçılar, Allahtan bile korkmazlar!.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.