HİLÂL KAPLAN
- 23.04.2025, Çarşamba
CHP’nin ‘ünlü’ linci
Ekrem İmamoğlu'na açıktan destek vermeyen tüm kişi ve kuruluşları hedef tahtasına oturttukları bu kampanyada, kendilerine yakın gördükleri ünlü isimleri de açıklama yapmaya zorladılar.
Kampanya o denli etkili oldu ki, çok sayıda ünlü isim milyonlarca takipçili sosyal medya hesaplarını kapatmak zorunda kaldı. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, Ekrem İmamoğlu'na açık destek vermeyen ünlülerin etkinliklerini iptal etmek için adeta birbirleriyle yarışa girdi. Kimi isimler, "Ben siyasetten anlamıyorum, sadece video çeken birisiyim, lütfen benimle uğraşmayın" açıklamaları yaparak baskıdan kurtulmaya çalıştı.
Bu linç kampanyasının muhataplarından biri yaptığı açıklamada; kendisinin ve ailesinin CHP'li olduğunu, halen CHP'ye destek verdiklerini, geçmişte AK Parti'yi sık sık eleştirmesine rağmen AK Partililerden hiçbir zaman bu denli bir tepki görmediğini, fakat sırf Ekrem İmamoğlu'na destek vermediği için günlerce linç edildiğini ve kendisine adeta hayat hakkı tanınmadığını ifade etti.
İçinde bulunduğumuz süreç, kendini "muhalif" olarak konumlandıran ünlü isimlerin son 23 yılda hiç karşılaşmadığı bir baskı atmosferiyle yüzleşmelerine neden oldu. Oysaki Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden başlayarak tek başına iktidar olduğu 2002 yılından bu yana muhalif kanadın iddiası hep şu yöndeydi: Erdoğan, hayat tarzlarına müdahale ediyor, yaşam alanı bırakmıyor, bu baskı ortamıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlardı.
Bugün yaşanan süreç bunun tam tersini gösteriyor. Türkiye'nin en baskıcı, en faşist grubunun; kendisini özgürlükçü ve modern zanneden kesim olduğu açıkça ortaya çıktı.
Sertlik öyle bir seviyeye ulaştı ki Ekrem İmamoğlu'na destek vermeyen ünlülerle arkadaşlık eden kişiler dahi, İmamoğlu'na açık destek verseler bile bu linçten nasiplerini alıyorlar. Sırf bu korkuyla, yıllardır arkadaş oldukları, beraber iş yaptıkları insanları sosyal medyada takipten çıkıyor, hatta hakaret içeren yorumlar yapıyorlar.
Bu çıldırmışlık hâlinin ardından, sessizce aydınlanma yaşayan pek çok ünlü isim olduğunu düşünüyorum. Henüz korkudan seslerini çıkaramasalar da şunu idrak etmiş olmaları zor değil: Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar, destekledikleri siyasi partiden ve onun çevresindeki politik görüşten çok daha özgürlükçü, hayat tarzına saygılı ve bu ülke için gerekli.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu anlamda, AK Parti'nin yıllardır anlatamadığı ya da anlatsa da kabul ettiremediği bir hakikati kendi kitlesine fiilen göstermiş oldu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Tüm yönleriyle Papa’nın ziyareti (28.11.2025)
- Afrika’daki ilk G20: Stratejik penceremiz (26.11.2025)
- Kültürel monarşinin en büyük travması olarak AK Parti (25.11.2025)
- Yolsuzluk, rüşvet ve sus payı (21.11.2025)
- Yağmur altında unutulan çocuklar (19.11.2025)
- AKPM’yi duyan var mı? (18.11.2025)
- Finansın kalbinde sosyalist nabız (07.11.2025)
- Sde Teiman: Soykırımın sessiz tanığı (04.11.2025)
- Terörsüz Türkiye: Sözün başladığı eşik (31.10.2025)
- Typhoon hamlesi: Bir savaş uçağından fazlası (29.10.2025)