HASAN BASRİ YALÇIN

Farklı beklentiler örtüşen başlıklar

Türkiye'nin Ortadoğu'daki bazı ülkelerle ilişkilerinin değişimini "ikili ilişkiler" üzerinden anlamaya çalışmak eksik bir resim ortaya çıkartıyor. İster Suudi Arabistan, ister Birleşik Arap Emirlikleri, isterse İsrail olsun bu ülkelerle Türkiye'nin geliştirmeye başladığı normalleşme süreci tek başına ikili beklentilerin sonucu değil.
Yani aslında sadece ekonomik yatırım ve benzeri üzerinden anlamaya çalışırsanız yanılırsınız. Tabii ki, Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle daha yakın ilişkiler tesis etmesinin ekonomik sonuçları da olacak. Ticaret hacimleri artış gösterebilir. Doğrudan yatırımlar da olabilir. İsrail ile Türkiye, ortak petrol ve doğalgaz hatları için anlaşma da yapabilir. Ancak bu beklentiler tek başına değişimin sorumlusu olmadığı gibi tek sonucu da bu tür ekonomik gelişmeler olmayacak.
Ortadoğu'da yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemin asıl özelliği de herkesin kendini çok daha yalnız hissedeceği bir dönem. Yani yapılan anlaşmalara aldanıp sarsıntısız işbirliği projeleri sonucu çıkarmak doğru olmaz. Aksine her ülke böylesi kırılgan zamanlarda uzun vadeli ve her konuyu kapsayan ilişkiler geliştirmenin zor olduğunu bilir. Mesela, Suudi Arabistan artık ABD'ye Trump döneminde baktığı gibi bakamıyor. Bölgesel gelişmelerde Arap Emirlikleri'ne de güvenemeyeceğini biliyor. İsrail üzerinden ABD'ye ulaşmak da pek kolay değil. Ama bütün bunlar olurken Suud veya diğerleri, Türkiye'ye güvenecek diye bir şey de söz konusu değil.
Basitçe anlatmak gerekirse kimse gereksiz düşmanlık istemiyor. Kimse gereksiz dostluk da istemiyor. Mesela, İsrail ile Doğu Akdeniz üzerinden anlaşabilirsiniz ama Mısır üzerinden anlaşamayabilirsiniz. Suud ile ekonomik bakımdan anlaşabilirsiniz ama İran'a bakış konusunda anlaşamayabilirsiniz. Yakın dönemde Türkiye'nin Ortadoğu siyasetine biraz bu açıdan bakmakta fayda var.
Türkiye'nin öncelikleri hakkında bir değerlendirme yapacak olursak, Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde önemsediği başlıklar genelde ticaret ilişkileri olacak gibi görünüyor. İsrail'le ilişkiler diplomatik ve siyasi yönden şekillenecektir. Körfez ülkeleri ise Türkiye'yi bir güvenlik partneri olarak görürken İsrail daha ziyade diplomatik normalleşmeyle ilgili.
Türkiye'nin öncelikleri ile bölge ülkelerinin beklentileri mutlak anlamda uyumlu olmasa da örtüşen tarafları var. Şimdilik bu örtüşmelerden hareketle bir zemin elde etme çabasını görüyoruz. Zaman içerisinde belli noktalarda güçlü bağlar kurulabilir. Ama hep akılda tutmak lazım. Bu ilişkiler asla kusursuz olmayacaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.