HASAN BASRİ YALÇIN

Suriye’de iç savaşın onuncu yılı

Suriye iç savaşı onuncu yılını tamamlamak üzere. Çatışmalar artık daha az haber oluyor. Fakat bu çatışmaların durduğu anlamına gelmiyor. Son bir yılın içinde bile Suriye'de 10 bin insan yaşamını yitirdi.
2011 yılından bu yana toplam ölü sayısı 500 bine yaklaşıyor. Dahası iç savaş bitse ve barış bugün gelse bile yaraları sarmak onlarca yılı alacak. Yakınlarını kaybedenler, evlerinden-yurtlarından olanlar kendilerini nasıl bir geleceğin beklediğine dair hiçbir fikri olmadan yaklaşık on yıldır oradan buraya, buradan oraya sürükleniyor. Yaklaşık 7 milyon insan belki de tekrar evlerine hiç dönemeyecek. 13 milyon insan başkalarının yardımlarına bağımlı halde yaşıyor. Ülke altüst, hayatlar paramparça oldu.
On yıl sonra bakınca birçok aktörü suçlamak mümkün. Esad rejimi hiç şüphesiz tüm bu olup biten arasında en büyük sorumluluğu taşıyor. Ama mesele, bu rejimin kendi insanını öldürme inatçılığının çok ötesinde sonuçlar barındırıyor. Esad rejimi gibi ülkesinin çıkarlarını ve vatandaşın huzurunu zerre kadar umursamayan onlarca ülke örneği bulabilirsiniz. Ama hepsi iç savaşa sürüklenmiyor. Veya iç savaş bu kadar uzun sürmüyor.
Dolayısıyla bunca yıkıntı ve katliamın sorumluluğunu Esad'ın yanında Rusya ve İran, hepsinden önemlisi de Amerika ve onun kuyruğundaki diğer Batı ülkeleri sırtında taşıyacak, taşımalı. Ama onlar utanmazca hâlâ Belarus'tan gelen göçmenleri sorun ediyor. Suriye'nin derdine çare olacak tek bir adım atılmıyor
Hikâye baştan beri böyleydi ve sanırım maalesef böyle devam edecek. Amerikalılar önce Esad rejimini devirme fikrini yaydılar. Ama sonra en kritik aşamada fikir değiştirdiler. Çünkü basitçe söylemek gerekirse, Esad sonrasında iktidara gelecek grupları beğenmediler. Katil bir diktatörü bile isteye tercih ettiler.
Eğer gerçekten devirmek isteselerdi bunu çok kolayca yapabilirlerdi. Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge ilan edilmesi bile tek başına yeterdi. Ama onlar yola çıkardıkları muhalifleri terk etmekle kalmadılar, yeni terör örgütleri kurup beslediler. Yine de tüm bu olup bitene rağmen Suriye iç savaşı, muhaliflerin çabasıyla çok daha erken ve belki de demokratikleşme yolunda iyi bir sonuçla bitebilirdi. Amerika bu durumdan öylesine korktu ki, Rusya'nın Suriye'ye müdahil olmasına bile göz yumdu. Zaten en büyük kayıplar da bu noktadan sonra ortaya çıktı.
Dediğim gibi birçok aktörü suçlayabilirsiniz. Ama hepsinin başında Amerika geliyor. Hem ortalığı ateşe veren hem de sonrasında ateşi körükleyen Amerika oldu. Başlatmayabilirdi. Başlattı, bitirebilirdi. Bitirmedi, muhaliflerin bitirmesine müsaade edebilirdi. Etmedi. Rusya'yı çağırdı.
İşte Suriye iç savaşının on yıllık özeti budur. Herkes buradan kendine dersler çıkartsın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.