HASAN BASRİ YALÇIN

‘Arap Baharı’ ve Tunus

Arap Baharı, Tunus'ta başladı. Son nefesini orada kesecekler gibi. İyimserlikle başlayan bir süreç daha dışarıdaki ve içeridekilerin elbirliğiyle boğuluyor.
Ortadoğu'nun ve özellikle Arap devletlerinin en temel sorunu, uzun yıllar boyunca dikta rejimleri oldu. İster Baas formunda ister krallık formunda olsun tüm Arap rejimleri baştan aşağı bozuktu. Milyonlarca Arap, kendi seçmedikleri diktatörler tarafından yönetiliyordu ve bu diktatörler genelde de dış güçlerin kuklasıydı. Bu nedenle demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişlemesi ihtimali bölge halklarını sevindirecek bir gelişmeydi.
İlk kez Tunus'ta diktatör Bin Ali'nin ülkeyi terk etmek zorunda kalması, diğer Arap ülkeleri için de umut olmuştu. Teker teker her ülkede sokak hareketleri başgösterdi. Fakat onca olup bitenin ardından başladığımız yere ve belki de daha kötüsüne geri döndük diyebiliriz. Geleneksel olarak ABD ile mesafeli ülkelerin tamamı iç savaşa sürüklendi. ABD'ye yakın olanlarda ise Batı destekli darbelerle yeni diktatörler göreve getirildi.
Tunus hep bir umuttu. Özellikle iyimserler için. Gannuşi'nin uyumlu çizgide kalma anlayışının yumuşak geçişleri sağlayabileceğini düşünenler oldu. Bu yolda Gannuşi de gerekli görülen tüm tavizleri verdi desek yeridir. Ama gördüğünüz gibi ona da müsaade etmediler.
Darbeyi en önde açıkça Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan destekliyor. Tıpkı Mısır'da olduğu gibi Batılılar da darbeye göz yumacaktır. Bunun darbe olmadığını iddia edenler çıktı bile.
Vakti zamanında "Ortadoğu ülkelerinde demokrasi olsa ne iyi olur" diye kitaplar yazanlar bugün açıkça darbeleri destekliyor. Bunun bir tek sebebi var. Batılılar, Ortadoğu ülkelerinin demokratikleştiğinde kendi kontrollerinden çıkabileceğini gördüler. İşte bu yüzden de her türlü darbeci kuklayı destekleyeceklerdir.
Konunun Libya boyutu özellikle dikkat çekici. Son günlerde Tunus'taki en büyük gerilim konusu, Libya'daki meşru hükümeti tanıma meselesi ve Türkiye ile doğan yakınlıktı.
Darbe nereye kadar gider şimdilik tahmin yapmak zor, ama teslim etmemiz gereken bir gerçek var. Tunus da dahil olmak üzere Arap ülkelerinin neredeyse hiçbiri henüz Türkiye'de olduğu gibi darbe ve darbecilerle mücadele edecek toplumsal ve siyasi kapasiteye sahip değil.
O nedenle gerçekten Arap Baharı tükenebilir. Fakat bir şeyi de eklemek lazım. Bizde de defalarca darbeciler çıktı. Biz de uzun yıllar boyunca darbecilere karşı koyamamıştık. Ama 15 Temmuz'da Türkiye'nin milli iradesinin teslim alınamayacağını da ispatladık.
Sanırım Türkiye gelişmişlik bakımından Arap rejimlerinden birkaç on yıl önde. Bu nedenle de Arap devletlerindeki değişimin zaman alacağını düşünüyorum. Başka bahara da olsa o baharı beklemek ve onun için çabalamak gerekecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.