ERMAN TOROĞLU

Montajcı Mahsun!

6 Nisan 2001 Cuma günü Sabah Gazetesi'nde yayınlanan köşemde şöyle bir yazı kaleme almıştım:
"Sen neymişsin be Mutlu Çelik. Anlatılanları duydukça dudağım uçukluyor. Lafı uzatmadan hemen konuya girelim. Diyarbakır-Konyaspor maçı bitiyor. O felaket ve rezalet maçta (tabii ki hakem açısından) yaptıklarına Diyarbakır kaptanı Kemalettin bile isyan ediyor. Kaptanlık bandını arkadaşına veriyor, sahayı terk ediyor. Seyirci, Konyasporlu futbolculara üzülüyor. Ama sen çok cin ve akıllısın ya, operasyona devam ediyorsun.
Yanında Diyarbakırspor Başkanı Adnan Ötüken ve meşhur türkücümüz Mahsun Kırmızıgül ile birlikte TRT'nin Diyarbakır bürosuna gidiyorsun. Başlıyorsun kaseti izlemeye. Senin için operasyonun en önemli yeri burası. Deliller, yani görüntüler yok olduğu zaman işlem tamam olacak. Gözlemcin Cengizhan Bilgi, zaten sana 10 üzerinden 8'i yapıştırmış.
Gözlemci de senden. Yani gözlemcine göre de harika bir maç yönetmişsin. Hep diyorum: Bu hakem alemindeki ilk bombayı gözlemci camiasının üstüne atacaksınız. Sonra diğer taraflara döneceksiniz.
Neyse biz gene olayımıza dönelim... Ve kaset oynamaya başlıyor. Yalnız bir şeyi unutmuşsun Mutlu Çelik. Bana haber verseydin sana Uğur'u gönderirdim. "Oynat Uğurcuğum" derdin. Şu görüntüyü alma, bunu al. Biraz geri git, biraz ileri. Ama senin için fark etmez. Utanmadan oradaki montajcıdan, itildiğin, futbolcunun sana attığı topun ve daha bir sürü görüntünün alınmamasını, merkeze gönderilmemesini isteyecek kadar küçülüyorsun. Hakem, eğer adamsa, oralara gitmez. Kendini bu kadar aşağılamaz. Erkek gibi der ki; "Ben maçımı idare ettim arkadaş. Ne gördüm ise onu çaldım. Hata da yapmış olabilirim. Hangi görüntüyü gönderirseniz gönderin." Sonra da evine dönünce oturur seyrederdin gönül rahatlığı ile.
Seni Antalya'daki baraj maçları dahil dikkatle izliyorum. Ve hangi maçta kullanılacağını merakla bekliyorum. Eğer ben Federasyon başkanı olsaydım, senin lisansını kendi ellerimle yırtardım. Ama Ulusoy yapamaz. Çünkü sen ona "Manevi babam" diyorsun. İnsan doğurttuğu çocuğu elleriyle öldürür mü?"
O tarihte; Diyarbakır-Konyaspor maçı çok konuşulmuştu... Çünkü o zamanki adıyla Türkiye Birinci Ligi'ne çıkacak takımı tayin edecek bir karşılaşmaydı ve göstere göstere Konyaspor'dan alınıp Diyarbakırspor'a verilmişti. Bazı sebeplerden dolayı da TRT'de yayınlanmamıştı (yukarıdan gelen emirlerle)… O zaman ANAP dönemi... Başbakan Mesut Yılmaz, yardımcısı Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler. Maçtaki olaylar fazla olunca Mehmet Keçeciler, TRT'ye telefon açıyor ve "Çekilen ham kaseti görmek istiyorum mutlaka bana getirin" diyor. Maçı anlatmaya giden de TRT spikeri Tansu Polatkan... Polatkan maçı anlattıktan sonra kaseti alıp TRT bürosuna gidiyor. Büroda otururken türkücü Mahsun Kırmızıgül, maçın hakemi Mutlu Çelik, Diyarbakır Kulüp Başkanı Adnan Ötüken içeri giriyorlar ve diyorlar ki, "Ankara'ya gidecek özet görüntüleri Mutlu Çelik izleyecek ve bazı görüntüler Ankara'ya geçilmeyecek." Tansu Polatkan bakıyor durum vahim, "Beyler, görüntüleri izleyin. İstediğiniz görüntüleri Ankara'ya gönderin ama ben kaseti olduğu gibi Ankara Merkez'e ulaştırmak zorundayım" diyor. O sırada Mutlu Çelik, kasetin başına oturup, 'bu kalsın, onu çıkarın' gibi emirler veriyor. Aslında burada benim takıldığım insan türkücü Mahsun Kırmızıgül… Neden? Mahsun Kırmızıgül, Twitter hesabından geçtiğimiz günlerde "Yaralı olan çocukları ve yaşlı insanları ölüme terk etmek hangi dinde yazar. Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey başbakan?" diye sordu. Mahsun Kırmızıgül kendi doğrularında bir açıklama yapıyor. Ama orada başka doğrular da var. Mesela, yardıma giden ambulans şoförünün öldürüldüğü- nü hepimiz biliyoruz. O yaralıları almaya giden ambulans şoförünü öldürenler için neden bir şey demez acaba... Aynı Mahsun Kırmızıgül ile meşhur Diyarbakır'daki Konya maçından sonra 19 Nisan 2001'de, yani yazdığım yukarıdaki yazıdan 13 gün sonra Madrid havalimanında karşılaşıyoruz. Koşarak yanıma geliyor ve diyor ki; "Erman Hocam benle ilgili yazınızı okudum. Bana haksızlık etmişsiniz, ayıp etmişsiniz." "Neden?" diyorum, "Benim için meşhur türkücü yazmışsınız." "Ne yazmam gerekirdi?" diyorum, "Sanatçı yazmanız lazımdı" diyor. "Peki o yazı konusunda daha başka yanlış var mı" diyorum, cevabı "Hayır yok. Hepsi doğru" oluyor. Şimdi ben Mahsun'a soruyorum… Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan insanların kendi polisine, askerine silah sıkıp öldürmesi doğru mu Mahsun Kırmızıgül, bana bunun cevabını verir misin? Sana hangi lakabı takacağımı bilemiyorum. Türkücü Mahsun Kırmızıgül mü sanatçı Mahsun Kırmızıgül mü, insan Mahsun Kırmızıgül mü? Ses verirsen sevinirim… Ve tekrar o güne dönersek Diyarbakırspor-Konyaspor maçı katledilirken cinayetin delilleri ortadan kaldırılmak istenmişti. Ve bu cinayetin delillerini kaldırmak isteyenlerin arasında Mahsun Kırmızıgül de vardı. Orada ter döken futbolcuların, o paraları harcayan kulüplerin, onların arkasından koşan taraftarın alın teri, emeği çalınmıyor muydu Mahsun Kırmızıgül! Ve sen bu delillerin karartılmasına da önderlik ediyordun… Ne dersin Mahsun Kırmızıgül… Cevap ver..
KUPA SAYESİNDE MEMLEKETİNE GİDECEKSİN FENA MI!
Aziz Yıldırım, geçtiğimiz günlerde yapılan Yüksek Divan Kurulu'nda yine saçma sapan beyanatlar verdi… Neymiş efendim, "Türkiye Kupası'nın zararı 3 milyon Euro'ymuş"… Aslında Aziz Yıldırım'ın şunu demesi lazım "3 milyon Euro'cuk." 18 sene Fenerbahçe'de başkanlık yapan Aziz Yıldırım, bu 18 sene zarfında aldığı ve sattığı futbolcularla yaptığı toplam zararı açıklayabilir mi? Bu kadar sirkülasyon yapılan futbolcudan sonra kaç şampiyonluk aldı.
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe başkanıyken en fazla şampiyonluk gören takım Galatasaray. Alt alta sıralarsanız daha çok şey çıkar. Ama Aziz Yıldırım Türkiye Kupası'nı bahane ediyor. Aslında şu andaki havuz sistemi de yanlış. Üç Büyükler, yıllarca şampiyon olmuşlar, ne zaman seneler önce... O zamanlar benim rahmetli babam sarışın, yeşil gözlüydü ama öldüğünde esmer ve kahverengi gözlüydü. 20 sene 30 sene önceki şampiyonluklarla havuzdan alınan paralar Türk futbolunu geriye götürür.
En son sene şampiyon olan takım ve arkadakiler sıralanır, para ona göre dağıtılır, tarihe göre değil. Ama bunu söylediğinizde Aziz Yıldırım hemen sinirlenir. Aslında Aziz Yıldırım'ın şunu da unutmaması gerekir. Türkiye Kupası sayesinde Fenerbahçe'nin karşısına Diyarbakır çıktı. O da doğduğu memlekete ziyarete gidecek bu sayede fena mı oldu yani…
SEYREDİN CÜMBÜŞÜ
A Spor'daki bir programda bazı konuşmalar yapmıştım. Serkan Korkmaz'a da dedim ki, "Bu kaseti bir kenara koy.. Ligin ikinci yarısında 6. veya 7. haftadan sonra bu kaseti oynatacaksın çünkü ortalık yangın yeri olacak." Tecrübelerime göre söyledim bunları ve şunu da ilave ettim. "Beşiktaş'ın yumuşak karnı Şenol Güneş ile Fikret Orman. Bu ikili iyi şeyler yapıyorlar ama bazen alakasız yerlerde alakasız şeyler söyleyip gereksiz konuşuyorlar." Nitekim örneklerini yakın zamanda görüyorsunuz. Yarın öbür gün Aziz Yıldırım da karşıdan salvolara başlayacak siz o zaman seyredin cümbüşü…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.