Bunamış mı, alay mı ediyor?..

Daha önce Balyoz Darbe Girişimi sebebiyle ceza alan ve 28 Şubat davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan 21 kişiden birisi olan Çetin Doğan'ın BBC Türkçe'ye yaptığı '28 Şubat sürseydi 15 Temmuz olmazdı' şeklindeki açıklama, 28 Şubat Süreci'ni sorumlularından başka savunanlar olduğunu öğrenmemizi sağladı.

Başlangıcı 22 yıl önceye hatta daha da gerilere dayanan ve milletimizin kahir ekseriyetinin lanetle andığı 28 Şubat Süreci'ni, şimdiye kadar açıktan savunmaya kalkışan pek yoktu. Ancak özellikle de bazı CHP'lilerin sürece sempati duydukları ve benzeri yeni gelişmeleri arzu ettikleri, biliniyordu.

ADD mensuplarından birinin Çetin Doğan'ın sözlerini kullanarak gönderdiği mesajı paylaşan CHP'li Mahmut Tanal, 28 Şubat Süreci'nin destekçisi olduğunu vurgularken, 'malumu ilam etmek' suretiyle, aslında herkesçe bilinen bir hususu tekrarlamış oldu.

Geçtiğimiz yıl neticelenip şimdi temyiz safhasında olan 28 Şubat Davası kararları, 28 Şubatçıların anayasa ve kanunları hiçe saydıklarının en açık ispatı oysa.

Dönemin asker sorumlularının, yaptıklarını inkar etme ya da hafife alma çabaları, açık deliller karşısında işe yaramadı. Siviller minareyi çalarken kılıfı iyi hazırlamışlardı belli ki. Ancak, yaptıklarını kaydetme alışkanlığı sebebiyle, askerlerin kaçabilme şansı olmadı.

Bazıları müruru zamandan yararlanıp, bazıları da vefat dolayısıyla kapsam dışı kalan askerler konusu böyle. 28 Şubat'ın sivil sorumluları ile ilgili soruşturma ise halen devam ediyor.

Dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz dışındaki 'sivil' isimlerin gazetecisi, STK'cısı, işadamı ve siyasetçisi ile bir gün kapılarının çalınıp çalınmayacağı merakı ile yaşamaları, konunun teselli verici yanı.

15 Temmuz, 28 Şubat'ın uzantısı…

Mahmut Tanal ve benzerlerinin içlerindekini açığa vurmalarını sağlayan, Çetin Doğan'ın "Bu süreç (28 Şubat) devam etse, başarılı olsa, bu iş sonuna kadar devam etseydi, Silahlı Kuvvetler'de irticai yapılanmaya geçit verilmezdi… 15 Temmuz olmazdı" şeklindeki sözleri, değişik değerlendirmelere müsait.

Aslında "28 şubat devam etseydi, TSK'yı dindarlardan temizlediğimiz gibi bütün vatanseverlerden de temizleyip tertemiz bir şekilde FETÖ'ye teslim ederdik ve böylelikle 15 Temmuz girişimine gerek kalmazdı" diyor, Çetin Doğan...

Sadece TSK'yı değil, bürokrasiyi de dindarlardan temizleyip FETÖ'cülere teslim ettiklerini unutmuş gibi davranan Doğan, 28 Şubat gerçeklerini ters yüz etmeye çalışıyor…

Her şeyi mevzuata uygun olarak yaptıklarını, kimseye baskı yapmadıklarını iddia eden Doğan, şöyle diyor: 'Batı Çalışma Grubu'nun Ne üniversitelere, ne kurumlara, ne de herhangi bir bakanlığa tek bir talimatı yoktur…'

Sadece Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin eski dekanlarından Zekeriya Beyaz'ın söyledikleri, Doğan'ın süreçle alakalı bilgileri çarpıttığını göstermeye yeterli.

Başörtülü kızlarımızı 'rehabilite edeceği' iddiasıyla Marmara İlahiyat'a dekan olan Zekeriya Beyaz, 2002 sonlarında bir TV programında 'kızları rehabilite edip edemediğini' sorduğumda, şu cevabı vermişti:

"Kızları arka kapıdan alıyorum. En az haftada bir de 'Komutana' çıkıp, normal bir şekilde okula devamları için uğraşıyorum. Ama Komutanı ikna edemiyorum!.."

Marmara İlahiyat Fakültesi Dekanı, kız öğrencileri başörtüleriyle okula alabilmek için M.Ü. rektörü ya da YÖK yetkililerine değil, zamanın 1. Ordu Komutanı'na gidiyor… O zamanki komutan da Çetin Doğan!..

Çetin Doğan, Alzheimer (Demans/Bunama) veya benzeri bir dertten mustarip değilse, insanlarla dalga geçiyor…