"Nadir element" iddiasına Başkan Erdoğan'dan tepki: Biz işleteceğiz | Türkiye nadir elementleri nerede kullanacak?
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, nadir elementler konusuyla ilgili Eskişehir'de 125.000 metrekare sondaj yapıldığını ve 694 milyon ton değerli element keşfedildiğini söyledi. Yakın zamanda çıkartılacağını söyleyen Erdoğan, "Bunları satmayacağız, bunları biz işletiyoruz" dedi. A Haber'de yayınlanan Melih Altınok ile Sebep Sonuç programına katılan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, Gazeteci Emin Pazarcı, Dış Politika Analisti Yeliz Albayrak ve Akademisyen Prof. Dr. Uğur Özgöker dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Doç. Dr. Kemal Olçar, tüm teknoloji ile ilgili ürünler üretilirken bu nadir toprak elementlerine ihtiyaç olduğunu belirterek, "Çin'deki toplam rezerv 150 milyon ton. Bizde 20 milyon ton var. Bakın Çin bütün piyasanın %70'ine hakim, %90'ını işleyebiliyor. Bizde de 20 milyon ton var. Sıralamada beşinciyiz." dedi. Nadir elementin önemine dikkat çeken Olçar, "Sonuçta bizim nadir elementlerimizin olması, petrol olması gibi değerli bana göre. İleride bütün dünya nadir elementler konusunda belki de çatışma, savaş sebebi haline gelebilecek." şeklinde konuştu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından öneli açıklamaarda bulundu ve "Eskişehir'in Beylikova ilçesindeki nadir toprak elementleri sahasında bugüne kadar 310 ayrı lokasyonda yaklaşık 125 bin metre sondaj yapıldı. Çalışma sahasında nadir toprak elementleri, barit ve florit başta olmak üzere tam 694 milyon ton kaynak olduğu tespit edildi." dedi.
Erdoğan CHP'li Özel'in iddialarına ilişkin de "Beylikova'daki nadir toprak elementleri sahasının herhangi bir ülkeye verilmesi asla söz konusu değildir. Her kim bunu iddia ediyorsa kendi ülkesine iftira atıyor demektir. Nadir toprak elementlerinde dünyanın en büyük 5 üreticisinden birisi olmak istiyoruz." dedi.
Nadir elementler ve Başkan Erdoğan'ın bu açıklamalarının arka planı A Haber'de yayınlanan Melih Altınok ile Sebep Sonuç programına katılan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, Gazeteci Emin Pazarcı, Dış Politika Analisti Yeliz Albayrak ve Akademisyen Prof. Dr. Uğur Özgöker değerlendirdi.

Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar: Çin'le yapılan bir anlaşma var, doğru. Ama başka bir ülkeye, Ukrayna'yı falan örnek vermeye çalışıyorlar, hiç alakası yok. Orada karşılıklı yapılan bir anlaşma var. Zaten dünyanın nadir elementlerle ilgili işleme yeteneği %90 Çin'e ait. Yani dünyanın her tarafında nadir element varsa, Brezilya'da var, Avustralya'da var, Çin'de var. Bu noktalardaki bütün o çıkarım işlemlerini Çinli firmalar yapıyor. Gayet normal. Ama çıkarılan elementler doğrudan Çin kaynaklarına aktarılacak diye bir şey söz konusu değil.
Yani nükleerle ilgili tabii Türkiye'nin nükleer kapasitesi barışçıl bir kapasite, elektrik üretimine dayalı. Onların derdi nükleer kapasiteyi, bu barışçıl üretimi başlık haline getirmek konusu. İran hikayesini bizde de yazacaklar şimdi Türkiye'de. Ama bunu yabancılar söylemiyor işte. Çok ilginç yani. Hem bu elementlerin çıkarımı, işlenmesi, nükleer kapasiteye sahip olmama. Nükleer santrallerden elde edilen elektrik şu anda dünyanın en ucuz elektriği. Tabii çevreciler de buna itiraz ediyor, anlamak da mümkün değil. Ya bir taraftan hidroelektrik santralleri var, bir taraftan işte yenilenebilir enerji santralleri var, rüzgârdan elde eden enerjiler var. Bütün bunların hepsini topladığın zaman dünya çapında %10 yapıyor yani nükleer hariç. %10 toplamda. %90 yine..

Şimdi dolayısıyla nükleerle ilgili itirazlar çok büyük ihtimalle benim söylediğim yabancıların söylediği o endişeden kaynaklanıyor. Yani İsrail gibi, İran gibi, Kuzey Kore gibi, o statüye evrilecek, nükleere sahip olacak. İşte bakın nükleer... Bunu CHP yapıyor ya. Çok enteresan. Şimdi bu nadir elementler konusunu da Ukrayna'yla benzetmeye çalışıyorlar. Ya çok ilginç. Zaten o Zelenski var ya Türkiye'de bir tane, o Zelenski üzerinden bir şeyler söylemek mümkün. Tükiyiye'de bir Zelenski var, şovu yapıyor yani şu an. O Zelenski Ukrayna'daki o nadir elementlerin Amerika'ya peşkeş, tırnak içinde çekilmesinden kaynaklı bir hikayemiz var. Tekrar söyleyeyim. Aynı meseleyi burada nadir elementlerle ilgili tekrar Türkiye'de okumaya çalışıyorlar. Burada tabii bakın bu nadir elementler dediğimiz 17 tane element.
17 tane element, hepsi kimyasal olarak birbirine çok benziyor. Bizde barit var. Genelde bunlar florit ve barit var. Barit dediğimiz şey, bu hani doğalgaz kuyusu açarken onu bir ağırlıkla aşağı çekmeniz gerekiyor ya, o ağırlığı elde etmek için içine enjekte ediyorlar, yani çok sağlamlaştırıyor. Mesela florit dediğimiz şey, demirden çeliğe dönüştürecekseniz ya, dönüştürürken demirin içerisine enjekte ediyorsunuz biraz florit. O ergimeyi engelliyor ve daha sağlam bir yapı ortaya çıkartıyor. Bunun gibi mesela telefonlar yapılırken, mobil telefonlar ya da bilgisayar cihazları, onların parçaları. Aklınıza gelecek tüm teknoloji ile ilgili ürünler üretilirken bu nadir toprak elementlerine ihtiyaç var. İşte bizde ağırlıklı olarak barit ve florit var. Eskişehir o Beylikova dediğimiz noktada. Orada da mesela baritle ilgili galiba yanlış hatırlamıyorsam Çin'deki toplam rezerv 150 milyon ton. Bizde 20 milyon ton var. Bakın Çin bütün piyasanın %70'ine hakim, %90'ını işleyebiliyor. Bizde de 20 milyon ton var. Sıralamada beşinciyiz. Arada Amerika falan da var, 60 milyon ton.

Toryum silah sanayide de kullanılıyor. Çok fazla ama toryumun içinde radyasyon tespit ettiler, çok böyle müracaat edemiyorlar, yani çok fazla çıkarım yapıp onu kullanmayı arzu etmiyorlar. Dolayısıyla bu bildiğiniz normal, diğer elementlerle benzeşen fakat çok yetenekli elementler. Bunlar renkleri beyaz, sarı, kırmızı falan değişen elementler. Dolayısıyla teknoloji üretmek istiyorsanız nadir elementleriniz olmak zorunda. Mesela Tayvan şu anda biliyorsunuz yarı iletkenler üretiyor, içinde hammadde nadir elementler var, 17 tane element.
ÇATIŞMA VE SAVAŞ SEBEBİ HALİNE GELECEK
Ya sonuçta bizim nadir elementlerimizin olması, petrol olması gibi değerli bana göre. Doğalgaz da nasıl bir haşır neşirsek, ileride bütün dünya nadir elementler konusunda belki de çatışma, savaş sebebi haline gelebilecek. Çünkü adı üstünde, nadir. Çok az var, çok az yerde var daha doğrusu. Onun çıkarımıyla ilgili teknolojik anlamda tartışma yaratılabilir. Yani tabiata zarar verecek bir teknoloji kullanmayacaksın tabii ki. E Çinliler de bunu çözmüşler. Kendi topraklarından çıkartıyorlar büyük miktarda ve satıyorlar. İşte mesela Çin'i en çok yaralayan konulardan bir tanesi şu: Amerika Birleşik Devletleri vergileri artırıyor ya, en çok nadir elementlerin alışı ile ilgili vergileri artırıyor. Bu sefer Amerika'nın içindeki nadir elementlerden beslenen sanayi de bas bas bağırıyor. E çünkü onların da fiyatları artmış olacak, maliyetleri. İşte dolayısıyla böyle bir tartışma yaratıyorlar.

Ya çok basit mesela, kullanım alanları çok önemli. Anlaşılsın diye söylüyorum. Ya bir MR cihazı yaparken bile nadir elementler kullanıyorsunuz. Elektrikli araç, tabii, elektrikli araç, elektrikli araç yapımında kullanılır. Lazer teknolojisinde kullanılıyor. Cam üretirken kullanılıyor, seramik üretir... Yani kimya sektöründe ya da asit çözülmez sektöründe, işte ne bileyim metalurji sektöründe, bütün sektörlerde, gündelik hayatta kullandığımız her şey, lityum piller mesela, en basit. Dayanaklı, uzun ömürlü piller. Bunların içinde hep nadir element parçacıkları var.
Yani artık dünya, dediğim gibi, yapay zeka konuşuyoruz sürekli olarak. Yapay zekanın içerisinde kullanılan sektörün içerisinde füzeler var, savunma sanayi ürünleri var, sivil sanayi ürünleri var. Bunlar için gerekli olan şeylerden bir tanesi bu. Yani bir savunma sanayi ürünüyle övünürken burada, bir uçağın sensörü, radarı, aviyonik sistemlerinin tamamı bir şekilde nadir elementlerle tanışıyor ya da onlarla temas kuruyor, onlarla üretiliyor.

Mıknatıs teknolojisi onlarla üretiliyor. Bütün bu sistemler böyle üretilirken, geleceğe ne diyoruz tartışırken artık insan çıkacak devreden. Robotlar gelecek. Robotlar da yapay zeka yüklü robotlar, yani insanımsı robotlar gelecek. Bu robotları kullananlar gelecekte dünyayı inşa edecekler. E işte bu nadir elementler sayesinde üretiliyor bunların hepsi. Yani temelinde aslında geleceğe dair planlar var.
TAYVAN-ÇİN ÇATIŞMASI NEDENİ NADİR ELEMENT Mİ?
E düşünsenize yani %90, %100 neredeyse Tayvan'dan üretilen yarı iletkenler dünya piyasasında. O yüzden Trump Tayvan'daki fabrikaları Amerika'ya taşımaya çalıştı. Ya dolayısıyla Tayvan-Çin arasındaki savaşın bile belki arka planında böyle bir hikaye var.

Gazeteci Emin Pazarcı: Ya formül doğru ama bunu hep yapıyorlar. Bakın şimdi Çin'den bahsettiniz siz. Aslında son dönemde sürekli olarak Trump'a bunların satıldığı, sosyal medyada, işte Trump'la Erdoğan görüşürken Türkiye'nin pazarlandığı gibi birtakım şeyler var. Bunu defalarca da İletişim Başkanlığı açıkladı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi böyle bir şeyin olmadığını altını çizdi ama hâlâ devam ediyorlar. Bunlar kirletme konusunda uzmanlar. Yani her şeyi kirletiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı öyle diyor ama değersizleştirme. Ben kirletme olarak bunu ifade ediyorum. Her şeyi kirletiyor bunlar. Maalesef siyaseti de kirletiyorlar. Aslında vicdanı da kirletiyorlar. Hukuku da kirletiyorlar. Son dönemde bunları yaşıyoruz. Yani bunlar sürekli karşı karşıya kaldığımız olaylar.
Bakın Bergama'da Eurogold altın çıkarıyordu. Yer yerinden oynadı. Şu oldu, bu oldu. Sonra iş evrildi, çevrildi. FETÖ'cüler aldılar, Akın İpek'e devredildi, sesler kesildi. Mesele bu kadar basit. Onun örneği bu. Akın İpek işletiyordu. Oraya gitti, çöktü FETÖ. Ondan sonra altının ne kadar faziletli olduğu, ne kadar çıkarılması gerektiğine yönelik FETÖ'cüler yayınlar yapmaya başladı.

Dış Politika Analisti Yeliz Albayrak: Şu anda zaten hep konuşuyoruz: uluslararası kurum kuruluşlar ya da iyi niyetli olduğunu düşündüğümüz bu organizasyonların arkasındaki fonlayıcılarının ya da bu kuruluşların tarafsızlıklarının bakın sürekli artık kafamızda soru işareti. Uluslararası Atom Ajansı en son mesele biliyorsunuz, İran'la aralarındaki Uluslararası Atom Ajansı'nın başındaki kişiyle olan çekişmeyi biliyorsunuz. Aynı şekilde burada da öyle. Hocamın dediği çok doğru. Sürekli herhangi bir katkı sağlayacak bir şey olduğunda bununla ilgili hep biz muhalefet yedik. Ama burada enerji güvenliği bakın çok önemli. Daha yeni ABD ile görüşmelerden sonra biliyorsunuz, zaten Enerji Bakanlığı açıklama yaptı. Enerji çeşitliliğine dikkat etmemiz gerekiyor. Tek bir yere bağlı kalamayız. Çünkü tek bir yere bağlı kalmak demek, kaynakları tek bir ülkeden sürekli tedarik ediyor olmak demek.
Bakın burada bir denge meselesi var. Bir kere dengeyi kurmak lazım. Ayrıca devamlılığı sağlamak için de enerji çeşitliliği gerekiyor tedarik noktasında. Yani ne tek bir yere burada bağımlı kalınabilir ne tek çeşit enerjiye bağımlı kalınabilir. Ki eğer topraklarımızda böyle bir fırsat varsa, tabii ki mutlaka hocamın dediği gibi mutlaka değerlendirilmeli.

Akademisyen Prof. Dr. Uğur Özgöker: Çünkü uzay teknolojisinde, nükleer teknolojide, silah teknolojisi kullanılıyor. Yani çevreyi kirletmesini önleyici birtakım tedbirler var. Kata artık, biyolojik atık vesaire artık onlar gelişti. Dolayısıyla yok ha şimdi altında bunu söylüyorlar, altın çıkarken siyanür kullanıyormuş falan filan. Onları yeni teknolojiyle yapılabilir. Yani altın değerli bir şey, çıkacak yani. Efendim iki tane zeytin ağacı... Hayır. Tamam, yeni teknolojiler kullanılsın, çevre kirletilmesin, insan sağlığına zarar verilmesin ama "Yok, çıkmasın, orada kalsın." E biz şey geri kalalım, şey olaraktan 100 sene sonra başkası çıkarsın. Olur mu öyle şey? Tabii ki çıkacak yani. Ama çevreyi kirletmeden, insan sağlığına zarar vermeden. Bunun teknolojisi var yani. Onların niyeti, işte bunu diyenler ben hatırlıyorum, çocukken Birinci Köprü'ye de karşıydılar. Yapıldı. İkinci Köprü'ye karşıydılar, yapıldı. Üçüncü Köprü'ye, bu Tarlabaşı Bulvarı'na falan dolara falan da karşıydılar ama hepsi yapıldı Allah'a şükür. Onlar kronik muhalefet yani.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN