Bilal Erdoğan’dan eğitim vurgusu: Türkiye güçlü bir birikim oluşturdu
Necmeddin Bilal Erdoğan, katıldığı televizyon programında gençlerin sorularını yanıtladı. Eğitim-öğretime ilişkin soruyu değerlendiren Bilal Erdoğan, son 23 yılda Türkiye’nin eğitim altyapısında önemli bir dönüşüm yaşandığını vurgularken, öğretmenlik mesleğinin taşıdığı manevi sorumluluğa da dikkat çekti.
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Programda gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, eğitim-öğretim alanında son yıllarda yapılan yatırımların Türkiye'ye önemli bir birikim kazandırdığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde eğitim altyapısının güçlendirildiğini belirten Erdoğan, ar-ge yatırımlarıyla da nitelikli insan kaynağının desteklendiğini söyledi. Öğretmenlik mesleğinin önemine ayrıca vurgu yapan Erdoğan, bu mesleğin sadece bir iş değil, büyük bir sorumluluk ve kutsal bir görev olduğunu dile getirdi.
DİJİTAL ÇAĞDA YAPAY ZEKÂ VE KÜLTÜREL DEĞERLER
Gençlerin teknoloji odaklı sorularının öne çıktığı programda, yapay zekânın meslek gelişimine etkisinden kültürel kimliğin korunmasına kadar pek çok başlık tartışıldı. Bu çerçevede teknoloji ile kültürel değerler arasındaki dengeye ilişkin yöneltilen soruya yanıt veren Bilal Erdoğan, tarihsel bir perspektifle medeniyet, insan ve değer eksenli bir yaklaşım ortaya koyarak şu ifadeleri kullandı:
"Diyorum ki; bu toprakları bize vatan yapan değerler; mesela, bu toprakları bize vatan yapan değerler nedir? Normalde bir toprağı savaşla zapt ettiğiniz zaman otomatikman size vatan olur mu? Normalde olmayabilir, olmaz da zaten.
BİR TOPRAK NE ZAMAN VATAN OLUR?
İşte Machiavelli neyi yazıyor? "Bu Türkler" diyor, "fethettikleri yerlere nasıl bu kadar uzun süre tutunabiliyorlar?" diyor; onu anlamaya çalışıyor, onunla ilgili fikirler yürütüyor. Tarihçiler bununla bocalıyorlar ama bakıyoruz mesela bunun merkezinde bir, işte bugün "Anadolu İrfanı" dediğimiz bir tasavvuf geleneğinin metodolojisinde karşılığını bulan mesela bir metodolojik yaklaşım, bir usul farklılığı var mesela. İnsana değer verme var mesela bunun merkezinde.
Düşünün ki Fransa'nın, İngiliz'in sömürdüğü topraklarda... Dünyanın hepsini sömürmüşler, kaynaklarını almışlar. İşte Belçika, Kongo'dan kendini inşa etmiş mesela. Ama Kongo'yu kan, gözyaşı götürmüş değil mi?
BATI MEDENİYETİNİN SÖMÜRÜ VE KRİZ GERÇEĞİ
"Medeniyet götürüyoruz" adı altında yapıyor; oraları hakir görüyor, saygı göstermiyor. Onları sadece hayvan, köle gibi değerlendiriyor. Nitekim Batı'da hayvanat bahçesi gibi insanların sergilendiğini biliyoruz. İşte rengi farklı, tipi farklı olan insanların hayvan gibi böyle kafeslerde sergilendiğini biliyoruz. Dolayısıyla insana saygı göstermeyen bir medeniyet olduğu için Batı medeniyeti, bugün inanılmaz krizlerle boğuşuyor ve artık hani zirveyi görüp bir iniş eğrisine döndüğünü herkes kendileri de kabul ediyor yani.
VAKIF MEDENİYETİ VE HİZMET ANLAYIŞI
Örneğin geçmişte Erzincan'ın topraklarından yetişen bütün mahsulün gelirleriyle Medine'deki hacılara hizmet edilirmiş mesela. Neden? İşte onu kurumsallaştırmak için. Çünkü yolcuya hizmet etmek sevap, hele hele hacıya ikramda bulunmak çok sevap, hacıya su vermek çok sevap değil mi? Onun işte akşam Medine'nin kandillerini, akşam yatsı namazları, sabah namazları için aydınlanmak çok sevap. Onun için "bu toprakları bize vatan yapan değerler" manzumesi, böyle bir inanıştan ve Allah'ın yarattığı en şerefli mahluk olan insanı yüceltmekten besleniyor, oradan geçiyor.
ECDAT MİRASI VE CESARET
He, bizim de Anadolu'da bir yandan cesaretimizle, bir yandan pratikliğimizle belli şeyleri hani İslam'ın temsilinde, sancaktarlığında başarmış bir milletin de torunlarıyız. İşte belli zulümlere baş kaldırmışız.
ANADOLU'NUN TARİHSEL SAVUNMA ROLÜ
Mesela yaklaşık 200 yıl biliyorsunuz Haçlı Seferleri tur tur başlıyorlar işte Avrupa'dan bir karar alıyorlar "Kudüs'ü alacağız, Kudüs'ü kurtaracağız", Haçlı seferleri yapıyorlar. Anadolu, beylikler döneminde olmasına rağmen aslında Anadolu'nun bölük pörçük olduğu bir dönem olmasına rağmen- bu Haçlı seferlerini adeta göğsünde yumuşatıyor.
İMAN, KİMLİK VE KÜLTÜREL SÜREKLİLİK
Dolayısıyla bugün hani bizim yaşatacağımız değerler içerisinde iman var bir tanesi. İkincisi, bizim ecdadımız neleri güzel yapmış, neleri başarmış? Onun üzerimizde bir ağırlığı olması lazım. Onun için "tarihi ve coğrafi hazırbulunuşluk" diyorum. Yani bu ana nasıl geldim? İşte 100 yıl önce neydi, 300 yıl önce neydi, 500 yıl önce neydi, 1000 yıl önce neydi, 5000 yıl önce neydi ve bugüne nasıl geldim? Ve inanın dünyada böyle global işte transformasyon yaşanıyor. Dünyanın güç merkezi kayıyor; Batı'dan Doğu'ya doğru kayıyor değil mi? Hani son strateji belgesinde artık Amerika bile Çin'in yükselişini durduramayacağını aslında ifade ediyor.
GENÇLER İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER
O zaman dünyada böyle bir kayma gerçekleşirken bizim rolümüz ne olmalı? Acaba bize ne fırsatlar sunuyor, ne tehditler sunuyor? Bunu okumalıyız yani. Türkiye'den yetişen her bir gencin bunları okuması, bunlarla ilgili fikir sahibi olması çok kritik önem taşıyor. Çünkü eğer bir fırsat önümüze gelecekse, o fırsattan Türkiye istifade ederse, o zaman dünya dengesinde barışı, adaleti tesis etmeye katkısı olacak bir güç olacaktır Türkiye."
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN