Donald Trump'tan Başkan Erdoğan'a özel davet: Onur konuğu olarak katılmanızı istiyorum | İşte tarihi zirvenin perde arkası
Başkan Erdoğan’ın BM konuşması sonrası ABD Başkanı Trump’la yaptığı zirve, hem siyasi mesajları hem de renkli detaylarıyla gündem oldu. Trump'ın ezber bozan bir aktör olduğu bir kez daha tescillenirken Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür bu görüşmenin İsrail'e karşı bir hamle olabileceğinin altını çizdi. Öte yandan görüşmede Trump'ın Başkan Erdoğan'ı gelecek yıllardaki bir açılışa onur konuğu olarak davet ettiği de ortaya çıktı.
Başkan Erdoğan'ın ABD ziyareti kapsamında ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği zirvenin yankıları sürerken Sabah Gazetesi yazarları Mahmut Övür ve Okan Müderrisoğlu yaşananları kaleme aldı.
Övür Trump'ın Erdoğan ile görüşmesi İsrail'e karşı bir hamle olarak yorumlarken, Müderrisoğlu da görüşmenin detaylarına değindi.
Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın buluşması geniş yankı buldu (AFP)
MAHMUT ÖVÜR: İSRAİL'E KARŞI HAMLE
Başkan Erdoğan'ın BM konuşmasıyla başlayan ABD çıkarması ve ardından ABD Başkanı Trump'la yaptığı görüşme son dönemin en kritik siyasi olayıydı. Sadece küresel siyasi merkezlerin değil, sokakların gözü ve kulağı da oradaydı.
Bütün dünya, siyonist İsrail'in Gazze'deki vahşetinin durmasını istiyordu.
Gelinen noktayı Başkan Erdoğan şöyle özetledi: "İsrail zulmüyle, işlediği insanlık suçlarıyla artık yalnızlaşmaya başladı."
Bu tablo Trump için de tarihi bir fırsattı ve bu yüzden Başkan Erdoğan'la görüşmesi, siyasi mahfillerde, "İsrail'e karşı bir hamle" olarak değerlendirildi.
Gerçekten de hem siyonist Netanyahu hem de İsrail medyası durumu böyle yorumladı.
Peki gerçekten Trump'ın, Başkan Erdoğan'a özel ilgi göstermesinin arkasında Netanyahu'ya tepkisinin ya da İsrail'in artık ABD'ye yük olmasının etkisi var mıydı?
Trump'ın Netanyahu'dan hoşlanmadığı hatta bölgeye ilişkin hedeflerinin örtüşmediği biliniyor.
İki liderin samimi tavırları dikkat çekti (AA)
İSRAİL EKSENLİ TEHDİT
Bu köşede birkaç kez İsrail'in ABD emperyalizminin bir aparatı olduğunu yazdım. Ama olayın ABD'de tartışılan bir başka boyutu da var. Geriye dönüp bakın, son 50-60 yılda sanıyorum Jimmy Carter hariç hiçbir ABD Başkanı, İsrail'in bölgedeki vahşetine karşı çıkmadı, çıkamadı. Bugün Trump da aynı durumla karşı karşıya... Hem İsrail'e desteğini sürdürüyor hem de bu desteğin ABD'yi uçuruma sürüklediğini görüyor. Ama ses çıkaramıyor. Çünkü İsrail eksenli bir tehditle yüz yüze.
Seçim döneminde ölümün eşiğinden dönmesi ve en son 10 Eylül'de Trump'a yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi muhafazakâr aktivist Charlie Kirk'ün öldürülmesi çok ciddi gösterge. Trump, bir anlamda içeride müesses nizam ve İsrail lobisinin, Ortadoğu'da da İsrail devletinin vesayetiyle karşı karşıya.
Bu noktada ister istemez akla o klasik soru geliyor: ABD emperyalizmi mi İsrail'i kullanıyor yoksa İsrail mi ABD'yi kendi sapkın hayalleri için kullanıyor?
Bu konu aslında uzun yıllardır ABD siyasi elitlerinin ve entelektüellerinin de gündeminde... İsrail meselesi ABD'de öyle netameli bir konu ki, 2000'li yılların ortasına kadar bu konuda herhangi bir tartışma bile yaşanmamış. Hatta 2002 yılında Atlantik Monthly dergisi, "İsrail lobisi ve Amerika dış politikasındaki etkileri" üzerine bugün dünyanın önde gelen uluslararası ilişkiler uzmanı olan Prof. Dr. John Mearshimer ve siyaset bilimci Stephan Walt'tan bir makale ister. Makale üç yıl sonra hazırlanır ancak dergi yayınlamaz. Yazarlar vazgeçmez ve bir yıl sonra 2006 yılında güncellemeler yaparak "İsrail Lobisi" başlığıyla yayınlarlar. Sonra bu makale kitap da oldu.
Deyim yerindeyse kıyamet kopar...
Makalenin yazarları, "Amerika'nın İsrail'e verdiği maddi ve diplomatik desteğin ne stratejik ne de ahlaki bir zeminde tam anlamıyla savunulamayacağını" iddia eder. Onlara göre, bu destek Amerikan ulusal çıkarlarına hizmet etmez. Bu tezlere ilk tepki Wall Street Journal, Washington Post gibi gazetelerden gelir ve yazarlar antisemitizmle suçlanır.
Yazarların şu notu da ilginç: "Gerek Demokratlar gerek Cumhuriyetçiler lobinin tokadından korkmakta ve İsrail'in politikalarını eleştiren bir politikacının başkan olma şansının olmadığını çok iyi bilmektedirler."
O makalede ilk kez şu gerçek de dile getiriliyor: "İsrail'in lehine izlenen birçok politika Amerikan ulusal güvenliğini tehlikeye atmaktadır..."
Bu gerçeği Amerikan halkı da görüyor ki, daha o tarihlerde yüzde 40 oranında dünyadaki ABD karşıtlığının temel nedeni olarak Amerika'nın İsrail'e verdiği desteği gösteriyor. Bugün bu oran daha da yüksektir. Ama o halkın seçtiği kongrede bu oran sadece yüzde 2... Kongre, ABD halkını değil İsrail lobisini temsil ediyor. Buna da demokrasi diyorlar.
Bu perspektiften bakınca, Trump gelgitler yaşasa da bu ezberi bozma ihtimali yüksek bir aktör.
Donald Trump Başkan Erdoğan'ı görüşme öncesi kapıda karşıladı (AA)
OKAN MÜDERRİSOĞLU-BEYAZ SARAY'DA RENKLİ ANLAR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Beyaz Saray'da Başkan Trump'la gerçekleştirdiği görüşme gerek ekrana yansıyan yönleriyle gerekse özel sohbetleriyle birbirinden ilginç anlara sahne oldu
Tarihi zirvede "Oval Ofis turu, Başkan Trump'tan Türk heyetine iltifat, Başkan'ın kararnameleri imzaladığı meşhur kalemi, sade yemek mönüsü, Başkanlık Konuk Evi Blair House çalışanlarının Erdoğan çiftine yakın ilgisi" vardı. İşte fotoğraf kareleri ile Beyaz Saray'daki temaslardan geriye kalanlar...
OVAL OFİS GEZİSİ: ABD başkanlarının resmi çalışma odası "Oval Ofis" olarak biliniyor. Bir dünya liderinin Oval Ofis'te kabulü ise Başkan'ın o ülkeye ve liderine verdiği önemin göstergesi kabul ediliyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Başkan Trump'la Oval Ofis'teki görüşmesi protokol açısından ilklere de sahne oldu. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı çok sıcak karşıladı. Önce Oval Ofis'i gezdirdi. Duvarlara astırdığı tabloları tek tek gösterdi. Değerli tabloların Biden döneminde depoda bekletildiğini söyledi. "Bu Lincoln, G. Washington, Roosevelt tablolarını Biden depoya kaldırtmış, bunları çıkarttım, astırdım" dedi. Ve ekledi: "Oval Ofis'i gezdirdiğim ilk lider siz oldunuz!"
ROSE GARDEN'DAKİ DETAY: Trump ve Erdoğan daha sonra Oval Ofis'in yanındaki Rose Garden'a geçti. Trump, buranın seksen kişilik küçük bahçe olduğunu belirtip geniş çaplı resepsiyon veremediğinden yakındı. Öyle ki Trump, geçmişte de Beyaz Saray'ın yabancı heyetleri bir çadırda ağırlamasından şikâyet etmiş ve güzel bir balo salonu vaadinde bulunmuştu. Hatta 2016'da Obama döneminde bu proje için 100 milyon dolar ödemeyi bile teklif etmişti.
Trump'ın Başkan Erdoğan'ın sandalyesini çekmesi de zirveye damga vuran anlardan biri oldu (AA)
ERDOĞAN'A ÖZEL DAVET: Trump, Rose Garden'la birlikte yandaki alanı da katıp iki bin metrekare üzerine bin kişilik etkinlik ve davet salonu yaptıracağını söyledi. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dönerek, "2 yıl sonra açılışını gerçekleştireceğiz. Sizi onur konuğu olarak davet edeceğim. Sizde o tarihte seçim yok değil mi? Gerçi fark etmez, seçim olsa da sen kazanırsın" diye eklemeyi de ihmal etmedi.
UÇAK ROZETİNİ NİYE TAKTI: Erdoğan'la görüşmesi sırasında Trump'ın yakasındaki savaş uçağı rozeti sosyal medyada gündem oldu. Türkiye'nin, F-35 programına dönüşü de konuşulduğu için kimleri rozetteki uçağı F-35'e benzetti, kimileri de askeri mesaj verildiğini öne sürdü. Oysa Trump'ın açıklaması bambaşka idi. Malûm ABD, F-22 Raptor uçağını en yakın müttefiklerine bile satmıyor. Trump yakasındaki rozeti niçin taktığını şöyle açıkladı: "Tüm uçakların rozetlerini hediye ettiler. Sırayla takıyorum ama en çok bunu (F-22 Raptor) sevdim!"
KALEM HEDİYESİ: Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a eşlik eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'ı işaret ederek övdü. "Onları herkesten iyi tanıyorum. Çok zekiler. Keşke bu kadar zeki olmasalardı!" diyerek esprili bir dille jest de yaptı. Ardından, tarihi kararları imzaladığı meşhur siyah kalemini hediye etti. Kalemin bir yüzünde "White House/ Beyaz Saray" diğer yüzünde ise "Trump imzası" dikkati çekti.
BLAIR HOUSE ÇALIŞANLARININ İLGİSİ: Beyaz Saray eski protokol sorumlularından Raymond Martinez, Blair House'ta misafir ağırlama kriterini, "Beraber çalıştığınız herkesi evinize çağırmazsınız. Ya iyi arkadaşsınızdır ya da yakınlaşmak istiyorsunuzdur. Blair House'un davetli listesi de böyle" diye açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Hanım, Blair House çalışanlarından büyük ilgi gördü ve birlikte fotoğraf çektirdi. Erdoğan, Blair House'un anı defterini de imzaladı.
İki ülke arasında da önemli anlaşmalara imza atıldı (AA)
YEMEKTE NE VARDI: Erdoğan ve Trump, Oval Ofis'teki soru-cevap bölümünden sonra görüşmeye, yemekli toplantıda devam etti. Türk tarafı ile de teyitleşilerek seçilen mönü sade idi. Kırmızı et, salata ve tatlıdan oluşan üçlü mönü konuklara ikram edildi.
13 ODA TAHSİS EDİLDİ: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Washington'da Başkanlık Konuk Evi'nde kaldı. Erdoğan ve heyetine 13 oda tahsis edildi. Blair House, Beyaz Saray'ın tam karşısında bulunuyor. 60'tan fazla odasıyla Washington'daki en prestijli resmi mekânlardan biri olarak kabul ediliyor. Blair House'ta konaklama, ABD Başkanı'nın davetlisine verdiği özel önemi simgeliyor. Diplomasi literatüründe ise "ikili ilişkilerin sıcaklığı" ve "protokolde en üst seviyede kabul" olarak değerlendiriliyor.
KİLOMETRE TAŞI: Türk- Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısı aralanırken Beyaz Saray'ın arka tarafındaki Ellipse Park'ta toplanan turistler, Erdoğan'ı görebilecekleri umuduyla bir süre bekledi. Ancak, Erdoğan Beyaz Saray'ın ön tarafındaki protokol kapısından giriş yaptı. Turistler ise "Zero Milestone Taşı/Kilometre Taşı", önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Bu taş, Amerika'daki yollar için sembolik bir "başlangıç noktası" olarak tanımlanıyor. Bu manadaki fotoğraf, iki ülke ilişkileri açısından "diplomatik kilometre taşını" çağrıştırıyordu.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN