A HABER GALERİ
Penaltı kararı yanlıştı
Spor Toto Süper Lig'de 3-1 geriye düştüğü müsabakada Bucaspor'u 5-3 mağlup eden Fenerbahçe, şampiyonluk yolunda önemli bir galibiyet aldı.
Atatürk Stadı'ndaki karşılaşmaya taraftarların yoğun desteğiyle başlayan Fenerbahçe, 1-0 geriye düştüğü müsabakada beraberliği yakalamasına rağmen Abdulkadir'in golleriyle 3-1 geriye düştü. Ancak kaptan Alex'in golleriyle önce eşitliği sağlayan Fenerbahçe, Güiza'nın attığı golle önce öne geçti, Santos'un golüyle de rakibini 5-3 mağlup etmeyi başardı.
GÜRCAN BİLGİÇ: Eksik destan yazıldı (SABAH)
Bu maçın hikayesi belki de ligin önüne geçebilecek bir 'kaderi döndürme' savaşıdır. Her şampiyonluğun bir destanı vardır. İzmir'de Fenerbahçe müthiş bir geri dönüşe imza atarken, sezon sonu için kendi mucizesini de yarattı. Denizlerin ikiye bölünmesine tanıklık etmiş insanoğlu, 'vazgeçmemek'kelimesinin yeniden anlam kazandığını gördü bu maçta.
Kağıt üstünde en kolay görünenin aslında 'en zor' olması tesadüf değil. Buca Süper Lig'e kendi izini bırakmak için hırsla oynadı ve onurla direndi. Geride bir iz bırakmanın, mucizenin peşine düştüler. Oyunu yerlerde dakikalarca yatıp, sertlik yapıp çirkinleştirmek yerine puan kapmanın futbol içindeki şartlarını zorladılar. Helal olsun Buca'ya!
Skor 3-1'e geldiğinde Buca'nın da atak sayısı dörttü. İlk ikisinde Lugano titremişti, üçüncü de Yobo geleni misafir etti. Bu yumuşaklığa, Fenerbahçe'nin diğer oyuncuları da katıldılar. İlk yarıda Alex sorumluluk almadı, Semih kendine partner bulamadı, iki bekin de önü kapatılmıştı.
Emre'nin müthiş sayısıyla moral dengesi kurulsa da, Buca sadece Türkiye'de değil dünyada çok az takımın altından kalkabileceği bir skor yakalayarak 17 dakika boyunca Türkiye'nin rengini değiştirdi. 54'te iki farkla öndeydi, 71'de skor Fenerbahçe'nin oldu.
SON SÖZÜ FENERBAHÇE SÖYLER
Şampiyon olmakla, büyük takım olmak arasındaki farkın izahı aslında bu geri dönüştür. Maçı yaşamak, ne olacağını düşünmek ve bunun için üretmek büyük takım olmanın gereği. Eğer bu ruhu taşıyabilecek duruma gelmişseniz, gerisi teferruatta kalır. Fenerbahçe'nin her rakibi bundan sonra kime ve neye karşı oynadığını bilerek sahaya çıkacak. Tam 10 yıl sonra bir Fenerbahçe efsanesi Aykut Kocaman ile birlikte eski tanıdık görkemleriyle tekrar tanıştı herkes.
Son şampiyonluğunu İzmir'de ilan etmişti Fenerbahçe. Yine Atatürk Stadı'nda, 40 bin seyircisi önünde sezonun şölenini yaptı. Böylesine kenetlenmiş bir camianın çektirdiği bu fotoğrafın altında, aslında koca bir tarih yazar; "Herkes konuşur, Fenerbahçe yapar."
Ligin kendi hizasında birinci olmaktan önemlisi budur. Son sözü kimin söyleyeceğini artık herkes öğrendi.
DENİZ DERİNSU: Tam kalbine geldi (SABAH)
Fenerbahçe ölüp ölüp dirildiği İzmir'de 3 puanı gollü bir skorla bulup İstanbul'a lider döndü. Atatürk Stadı'nın içinde farklı yönlerde esen rüzgar oyuncular için 'kontrol' anlamında gerçekten sıkıntı yarattı. Bu atmosferde karşımıza son derece akıllı bir Bucaspor çıktı. Oyunu sahada kabul edip çok seri atağa çıkma prensibini başarıyla uyguladılar. Bu zorlamalara Lugano- Yobo ikilisi alışılmadık şekilde seyirci kaldılar ve belki de ilk 60 dakikalık bölümde en uyumsuz oyunlarını sergilediler. 16'da Leko'nun indirip, seyreden Lugano- Yobo arasından topu ağlara gönderen Musa ilk şoku yaşattı. Emre'nin uzaktan nefis vuruşuyla beraberlik hemen 2 dakika sonra geldi. Ama Buca'nın akıllı oyunu devam etti. 32'de Erkan'ın arapasında Musa tam yarım saha topu sürdü, Volkan yatarak önledi. 38'de yine benzer şekilde arkaya atılan topu Abdülkadir ağlara gönderip 2-1 yaptı.
SERİN GECEDE SICAK TERLER
Fenerbahçe 'ikinci yarı bastırır' beklentisini başta yine boş çıkardı ve 54'de uzun topta bir kez daha Abülkadir golü buldu. 2 fark statta herkesi şaşıtmıştı ama Fenerbahçe dirilmek için bu skoru bekliyordu. 59'da Gökhan'ın ortasını Ediz elle kesince penaltıyla Alex farkı 1'e indirdi. Kaptan 3 dakika sonra Mehmet'in ortasını kafayla gole çevirip beraberliği getirdi. Biranda coşan F.Bahçe'nin sürpriz ismi Guiza oldu. 70'te oyuna girdi, 1 dakika sonra Semih'in uzun pasında, bu sezon ilk şutunda golünü attı. 4-3 öne geçen Fenerbahçe serin İzmir gecesinde sıcak terler sonrası gülüyordu. Santos'la skoru belirleyen golü, sarı-lacivertlilerin endişelendirdiği taraftarına bir hediye oldu.
GÖZÜ YAŞLI GÜİZA
F.Bahçe formasıyla ligde tam 343 gün sonra golle buluşan Güiza, sevincini yaşarken göz yaşları içinde kaldı. Zira bu gol, İspanya Gol Kralı unvanlı Güiza'nın bu sezonki ilk sayısıydı. Güiza, Lig TV'ye konuşurken duygularına hakim olamayıp, ağladı. Bu sahneleri izleyen Başkan Yıldırım, İspanyol futbolcuyu telefonla arayıp moral verdi. Takım arkadaşları da maç sonu Güiza'yı omuzlarda taşıdılar.
AHMET ÇAKAR: Fenerbahçe ipten döndü (SABAH)
Dünkü maç kesinlikle F.Bahçe tarihinde çok önemli yer tutacaktır. Bir takım düşünün; şampiyonluğa gidiyor ve en kötü averaja sahip takımlardan birine karşı son yarım saate 3-1 mağlup giriyor. Ve bu dakikadan sonra maçı kazanıyor, belki de şampiyonluğu...
Son yarım saate kadar sahada Fenerbahçe diye bir takım yok, Emre'nin attığı ve gol olan o süper şuttan başka bir pozisyonu bile yok. Ama Fenerbahçe dün kazanıyorsa, sezon sonunda şampiyon olduklarında inanın ki bu Buca maçı çok uzun süre konuşulacak. İlk devre Fenerbahçe ne yaptığını bilmiyor, 'Bir an önce golü bulayım' diyor ama kalesinde golü görüyor. Bu şok birkaç dakika sürüyor ve Emre'nin harika şutu beraberliği getiriyor. 'Bu gol Fenerbahçe'yi rahatlatacak' diye düşünürken, Buca Fenerbahçe defansı sayesinde pozisyona giriveriyor ve Yobo-Lugano hatasında golü buluyor.
Böyle maçlarda devreye mağlup girmek, şampiyonluğa koşan bir takım için büyük baskı demektir. İkinci devrede 'Fenerbahçe toparlanır' diyoruz, ama o da ne? Buca'nın üçüncü golü geliyor... Yine bir defans hatası, Yobo rakibini döndürüyor ve şut çekmesine izin veriyor. Bu dakikadan sonra dünyadaki tüm Fenerbahçeliler için hayatın kabus gibi olduğunu düşünmemek elde değil. 'Yandım anam' diyen Fenerbahçe biraz kıpırdanıveriyor. Önce tartışmalı bir penaltı, arkasından Alex'in Galatasaray ve Beşiktaş maçındakine benzer kafa golü beraberliği getiriyor, sonra da milyon Euro'luk kaçak Güiza Fenerbahçe'yi ipten alıveriyor. Fenerbahçe için çok acı olabilecek bir tablo dün gece mutlu sonlandı.
PENALTI KARARI YANLIŞ
Bünyamin Gezer için çok zor bir maçtı. Penaltının doğru olduğunu düşünmüyorum. Ediz topa atlıyor, top omuz hizasında koluna çarpıyor. Mesafe çok yakın ve kayarak müdahalenin devamı içindeki bir ele çarpma. Sarı kartı olan Gökhan Gönül'ün de yardımcının önünde topu yere vurarak protesto etmesi cezasız kaldı.
RIDVAN DİLMEN: Üç maçta 20 gol vardı! (SABAH)
Bucaspor ile Fenerbahçe'nin ligde oynadığı iki maçta toplam 15 gol oldu. İlginç... Hatta Kadıköy'de oynadıkları Ziraat Türkiye Kupası maçında da 5 gol vardı. Yani üç maçta toplam 20 gol... Buradan çıkabilecek iki sonuç var: Buca takımı Fenerbahçe'ye karşı konsantrasyonu üst düzeyde tutuyor. Tam tersi Fenerbahçe de düşük tutuyor.
Dün de ikinci yarıda üçüncü golü yiyince, yine sinirlendiler. Daha da önemlisi kenardaki hoca da sinirlendi. Son maçlarda oyuna sonradan sokup verim aldığı Stoch'u yine oyuna soktu. Mehmet Topuz, ilk yarıdaki hatasından kurtulup biraz daha kenarda oynamaya başladı. (İlk yarıda Cristian'la Emre'nin yanına çok girdi). 3. golden sonra sağda Mehmet Topuz ile Gökhan Gönül, solda Santos ile Caner (girdikten sonra Stoch) gibi bir görüntü oluşunca, oldukça rahat savunma yapan Buca defansının dengesi bozuldu. Bunlara bir de Alex'in ikinci yarıdaki topsuz koşuları eklenince sonuç geldi.
GÜİZA'NIN GOLÜ GÜZEL BİR ÖRNEK
Emre Belözoğlu, müthiş bir maç oynadı. İlk yarıda takımın tamamı kötü oynarken o ayaktaydı. Ama galibiyeti getiren golü uzun süredir takıma katkı sağlayamayan, ancak taraftarın hep çok sevmek istediği Daniel Güiza'nın atması, hem takımdaşlık adına hem de büyük sıkıntılar yaşayan İspanyol oyuncu adına güzel bir örnekti.
Tabii, Fenerbahçe'de büyük sorunlar yaşayan Daniel Güiza olayında hem başkanın hem de teknik direktör Aykut Kocaman'ın komplekslerini aşmış olması da çok önemli.
Fenerbahçe Buca deplasmanında kazanarak yarışta yüzde 55-45'lik bir avantaj yakaladı. Bucaspor maçı gösterdi ki, hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor, kalan 4 maçta üzerlerindeki baskı ve stres nedeniyle puan kaybı yaşarsa sürpriz sayılmayacak bana göre.
HAKKI YALÇIN: Alex heykelini İzmir'e dikti bile (FOTOMAÇ)
Dün gece İzmir'de ilk yarıda ruhu çekilmiş hayalet bir takım vardı. Kaybetmek için elinden gelen her şeyi yaptılar ama sonrasında muhteşem bir dönüşle hayati bir maçtan kayıpsız çıktılar.
Alex de Souza… Dün sahada bildiğimiz Alex yoktu ama maçı döndüren adam oydu. İstanbul'da heykeli dikilecek adam, dün gece heykelini İzmir'e dikti bile.
Altın, bronz karışımı...
İçinden liderlik geçen bir maç. İçinden belki de şampiyonluk geçen bir maç. Adı deplasman ama İzmir'deki seyirci gerçeğini ve Bucapor'un küme düşme gerçeğini görünce, rakibin görünen adı.. Tek kişi kalmış canavar." Daha ilk dakikalarda Buca alanına yığılan bir oyun anlayışı.
Dönen toplar Fenerbahçe'de… "Gecenin final anonsu, maçın başında yapılıyor" diye düşünüyordum ki… Söylediklerimi tekzip eden bir Buca golü geldi. "Bu gol ve pozisyon neyi anlatır?" diye kendime sordum. Cevabını verdim. "Fenerbahçe savunmasının içler acısı halini."
Kalabalık Buca savunmasındaki gönül kilidini açacak anahtarın kim olacağını düşünürken, Emre'nin harika golü geldi. Bu gole bir isim vermem gerekirse. "Futbolun tablosuna asılacak en güzel resimlerden biri" dedim.
Semih'in çok kolay imha edildiği hücum biçiminde, Fenerbahçe'nin baskısının orta alanda eridiğini gördüm. Kanatların alışılmış bindirmelerinde etkili olmadığı dakikalarda Bucaspor'un şaşırtıcı bindirmelerini izledim. Bu dakikalarda Fenerbahçe savunmasında tüfek sesi yemiş bir kuş sürüsü gördüm. Volkan da topları kalede gördü zaten.
İlk yarıda gecenin yoklamasında "buradayım" diyen Fenerbahçeli yok. Alex'in bile kendine yabancı olduğu bir ilk yarı. Semih kendine tutuklu.
Orta alan kendi labirentinde kaybolmuş. Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki yorgun ve bıkkın halinin bendeki karşılığı.. "Hayalet operası." Bucaspor'a gelince. Pompei uyandı sanki.
Benim maçın başındaki düşüncemi yerle bir eden ateşli ayaklar.
İkinci yarıda "saatlerin üç buçuk attığı" gerçeğine sığınacak bir Fenerbahçe beklerken, yine Abdülkadir çıktı sahneye. Yobo'nun refaketinde Fenerbahçe dondurup paketledi. Ne olduysa bu golden sonra oldu.
Fenerbahçe için maçın koptuğu sanılan bir zaman diliminde Alex çıktı sahneye… Arka arkaya gelen iki golden sonra "Kral geceye hükmediyor" dedim. Ve hayaletlerin mucizevi dönüşünü izledim. Bucaspor'un yeni halini, "kuvveti bitince ortaya posası çıkan bir takım" olarak değerlendirdim. Güiza'nın galibiyet golünü gecenin en sihirli vuruşu ilan ettim. Tedirginliğin sürdüğü son dakikalarda Santos'un attığı harika golde tribünlere baktım… Liderliğin renk olarak yansıdığı cennet, Fenerbahçe tribünleriydi.
Veda bileti de Bucaspor'da…
Futbolda veresiye olmaz. Emek vermezsen bedelini pahalıya ödeyeceğini bileceksin. İnanırsan ve mücadele edersen, verdiğin emeklerin karşılığını alacaksın. Sonuç olarak... Fenerbahçe'nin başı yıldızlarda… Ayakları samanyolunda.
YÜKSEL AYTUĞ: Survivor Fener (FOTOMAÇ)
Tribünde 50 bin Fenerbahçeli taraftar, enfes bir zemin, sakat ve cezalılarla zar zor sahaya çıkabilmiş mütevazı bir rakip... İki gün önce de Trabzonspor, iki puanı sahada bırakıp, liderlik koltuğunu ikram etmiş... Bu durumda ne düşünülür? Fenerbahçe'nin elini kolunu sallaya sallaya Buca'yı yeneceği, değil mi? İşte Fenerbahçe'nin en büyük rakibi buydu. Yani rahatlık... "Biz ne denizler geçtik, derede mi boğulacağız" özgüveni, rehavete dönüşünce Fenerbahçe pembe rüyalar umarken, maçın ilk yarısında kabusa mahkum oldu.
Aslında sadece tribündeki Fenerbahçeliler'in fazla oluşuyla değil, Bucaspor"topluca" deplasmandaydı. Alıştığı yerde oynayan futbolcu yok gibiydi. Erman Güraçar sağ beke çekilmiş, Ali Küçik'in yerine forvete Konyaspor'dan kiralık gelen Abdükadir alelacele monte edilmiş, Musa, Sivas'taki gibi çizgi adamı olarak sahaya sürülmüştü.