A HABER GALERİ
Galatasaray-Fenerbahçe derbisine çok sert sözler!
Tüm Türkiye'nin merakla beklediği Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde, gülen taraf olmadı. Golsüz beraberlik sonuçlanan dev derbide ortaya konan oyun, futbol otoriteleri tarafından sert bir dille eleştirildi. İşte usta yazarların Galatasaray-Fenerbahçe derbisi için yaptığı değerlendirmeler...
REHA KAPSAL: NORMAL
Maça ön alan baskısıyla başlayan Fenerbahçe, ilk 25 dakika hem dönen ikinci topları kazandı, hem de bölgesel baskıları oyunun her yönünde gösterdi. Bu da Galatasaray'ın savunma ve orta sahada oyun kurmasını engelledi.
Bundan sonraki bölümde Galatasaray, orta sahada kontrolü sağladı, daha çabuk oynamaya başladı. Başlangıca göre oyunu oturtmaya çalışan bir görüntü verdi.
Devre bitimine doğru da daha etkili bir görüntüsü vardı. Fenerbahçe, ikinci yarı başlangıcında ve oyunun genelinde çizgilerde oynayan Ozan ve Tolga'nın orta sahaya girmesiyle bu alanda sayısal üstünlüğü kurdu. İkinci yarıda Deniz de çizgiden orta sahaya girişler yaptı. Burada topa sahip olarak sezon başından bu yana oynadığı oyunu orta sahada daha rahat dengeleyen bir görüntü içindeydi Fenerbahçe.
Genç Altay'ın performansı da Fenerbahçe adına ilerisi için umut vericiydi. Altay'ın böyle büyük bir maçta gösterdiği performansın özgüven açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Galatasaray, Fenerbahçe'nin zaman zaman geriye yaslandığı ikinci yarıda daha öne gitti, daha çabuk oyunuyla etkili olmaya başladı. Ömer Bayram ve Emre Mor değişiklikleriyle de hücuma topu daha çok taşıdı. Falcao'nun yine yalnızları oynadığı, destek almadığı bir oyun oldu. 3 defa topla buluştuğunda birinde gol attı, o da ofsayttı. Diğer ikisinde de arkadaşlarına pozisyon yarattı.
Galatasaray, Falcao ile oynamasını bilmiyor. En büyük sıkıntı bu. Hücumda herkes bireysel oynuyor. Bu da Falcao'nun etkinliğini ceza sahası içinde minumum seviyeye çekiyor.
Galatasaray'da özellikle Lemina, fizik kalitesi artınca yararlı bir transfer görüntüsü verdi. Fenerbahçe, Galatasaray'ın öne çıktığı anlarda topu hücuma taşıyan iki çizgi oyuncusu Moses ve Rodrigues'in eksikliğini ciddi anlamda hissetti. Sarı-lacivertliler, rakibi eksik adamla yakaladığında direkt kaleye gidemedi. Zaman zaman oyun yüksek tempolara çıktı. Genelde ise her iki takımın bölüm bölüm ağır ve hareketsiz oyunuyla bu maçın berabere bitmesi gayet normal.
ZEKİ UZUNDURUKAN: YANAL DERSİNE İYİ ÇALIŞMIŞ
Max Kruse'nin seremoni sırasında İstiklal Marşı'nı okuması bizleri duygulandırdı. Helal olsun! İlk yarıda iki kalede yaşanan gol pozisyonlarına baktığımızda; Fatih Terim de Ersun Yanal da kazanmak için sahaya çıkmıştı. Maça daha iyi giriş yapan ve önde baskı yapan takım Fenerbahçe idi. Tolga Ciğerci ile gole çok yaklaşan sarı-lacivertliler, sonraki dakikalarda Galatasaray baskısını, birinci bölgede çok iyi kapanarak ve yardımlaşarak etkisiz hale getirdi.
Bu arada eskiden bu tür baskılarda geriye yaslanarak rakiplerinin gol atmasını bekleyen Fenerbahçe, dün hem çok iyi savunma yaptı, hem de çok hızlı hücumlar geliştirdi.
İlk yarıda Galatasaray'ın en iyisi Lemina'ydı. İki etkili şutunu Altay mükemmel çıkardı. Lemina ayrıca Fenerbahçe'nin oyun kurmasını önleyip, rakibi bozan hamleleri de çok yaptı.
İki takım da özellikle hücum bölgesinde çok top kaybetti, çok pas hatası yaptı. Galatasaray, final paslarında etkisiz kalırken, orta sahadan hücumculara atılan uzun pasların şiddetini bir türlü ayarlayamadı sarı-kırmızılı oyuncular. Galatasaray hücumda çoğalamayınca, Falcao da etkisiz kaldı ilk yarıda...
Fenerbahçe'de ise bütün duran topları kullanan Emre Belözoğlu, yine Max Kruse ve Vedat Muriç'e şahane servisler yaptı. Savunmaya gelip top çıkardı. Emre, dünkü derbinin yıldız ismi oldu. Özel bir maske ile sahaya çıkan Belhanda gayretliydi. Ama duran topları kötü kullandı.
Maçın ikinci yarısında iki takım da kaybetmekten korktuğu için daha kontrollü bir oyun ortaya çıktı. Dolayısı ile kalelerde de gol pozisyonları kısırlığı yaşandı. Falcao çok etkisiz bir maç çıkardı. Çünkü Galatasaray, henüz Falcao'yu golle buluşturacak bir oyun sistemi geliştiremedi.
Derbide puanların paylaşılması da adil bir sonuç olarak değerlendirilmeli... Fenerbahçe'nin bu kadar seyirci baskısının olduğu bir stattan yenilmeden çıkması, ilerleyen haftalar için takıma büyük özgüven kazandıracak.
Ersun Yanal, takımını derbiye daha iyi hazırlamış... Fatih Terim'in saha kenarında olmayışı, Galatasaray'ı oyun olarak çok etkiliyor. Terim döndükten sonra böylesine kilit maçlardan Galatasaray daha çok puan toplayacaktır. Hakem Cüneyt Çakır da iyi bir maç yönetti.
ERMAN TOROĞLU: DERBİ DEĞİL 'DERT'Bİ!
Bunun adı derbi değil, dertbi! İnanılır gibi değil. 15 gündür Türkiye, G.Saray-F.Bahçe derbisiyle yatıp kalktı. İki hoca birbirinden korktu, futbolcular birbirinden korktu, hakem maçtan korktu. Oyunu doğradı, doğradı, doğradı… Rosto gibi yaptı! Oyunun içine etti. İki takım arada bir hareketlenecek gibi oldu, orada oyunu durduran hakem oldu.
Şöyle söyleyeyim; hakemin VAR'a gitmesi, konuşmalar, değişiklikler ile karşılaşmanın ilk yarısının 55, ikinci yarısının 65 dakika oynanması lazım. Hani biraz sallıyorum ama emin olun ona yaklaşık olması lazım.
Efendim bu 'dünya derbisi'ymiş. Bırakın arkadaşlar ya! Dünya derbisi böyle olur muymuş? İnsan biraz futbol oynar ya! Türkiye'de oynanan futbol maalesef bu.
Yalnız, bir de olaya Cüneyt Çakır açısından bakalım… İki takım çıkmış, bir halt oynamıyorlar. Devamlı birbirlerinin üzerine oynayan, futbolu düşünmeyen, oyunu koparacak girişimlerde bulunmayan oyuncular…
Ben de Cüneyt Çakır'ım diyelim. Diyorum ki "Şu maçı biraz oynatayım, gaza bastırayım. Ufak tefek faulleri çalmayayım" falan… Bu sefer de olay Cüneyt Çakır'ın üstüne yıkılacaktı. Ne yaptı Cüneyt? "Zaten iki taraf da rezalet oynuyor. Ben de oyunu keserim, takımların da istediği olur ben de yara almam" diye düşündü herhalde.
Yalnız şunu altını çizerek söylüyorum; Cüneyt Çakır'ı Babel'in kolu kurtardı. Net penaltı pozisyonunda çalmadı, korner verdi. Aslında pozisyon korner bile değil, auttu. Çünkü Galatasaraylı oyuncu darbeyi yiyince sağ ayağıyla topa terso vurdu, yani vuramadı.
İnanın maçta yazılacak bir şey yok. İki takımdan da "Şu oyuncu iyiydi " diyebilecek adamı düşünüyorum, bulamıyorum. Peki kötüler var mı? Var… Onlar da arada kaynadılar. G.Saray'ın stoperleri için ne yazsak az. Onlar bildiklerini okuyorlar.
Falcao yalnızları oynuyor. Babel iyi niyetle geriye geliyor, ama sonra ileri gidemiyor. Feghouli ile Mariano hiç yoklar. Belhanda hırslı başladı, yardım gelmeyince tek kaldı, bir de yüzünde maske vardı. Emre 90 dakika oynadı, hırsına bravo! Ama zaman zaman oyundan bariz düştüğü belli.
Bu tip maçlarda Yanal'ın onu en sonda oyundan alacağını düşünüyorum. Çünkü takımı bir teknik direktör gibi içeriden idare ediyor. 39 yaşındaki Emre, Türkiye'deki bu futbol anlayışına göre 69 yaşına kadar oynayabilir.
Yayıncı kuruluş zaten maç özetlerini vermiyor. Millet kahve köşelerinde, leş gibi sigara içilen yerlerde, restoranlarda, yine sigara içilen içkili mekanlarda tonla para vererek soyuluyorlar. Parası olan dekoder alıyor, parası olmayan zavallılar hiçbir görüntüyü göremiyorlar. Bunların büyük bölümü de Türkiye'de yaşayan çocuklar. Neyi saklayarak tezgahın altına sokarak bu futbolu sevdirebilirsiniz. Haklılar, dağdan geldiler bağdakini kovuyorlar. Yukarıdakiler de uyuyorlar. Neymiş, futbol ilerleyecekmiş. Yürüyün gidin ya!