A HABER GALERİ
Son nefesinde yanındaydı! Muazzez Abacı'nın doktor kızı zarafetiyle tıpkı annesi gibi!
Türk sanat müziğinin efsane ismi Muazzez Abacı, 78. yaş gününde hayatını kaybetti. ABD'de kızının yanında son nefesini veren usta sanatçı, geride ölümsüz eserler bıraktı. Vefatının ardından sanatçının ailesi de merak konusu oldu. İşte Muazzez Abacı'nın geçmişine dair merak edilenler...
Türk sanat müziğinin efsane ismi Muazzez Abacı, geçtiğimiz hafta kızı Saba Abacı'yı ziyaret etmek için gittiği ABD'de kalp krizi geçirmişti. Ünlü şarkıcıdan kötü haber geldi. Kalp rahatsızlığı sebebiyle hastaneye kaldırılan Muazzez Abacı, 78'inci doğum gününde hayatını kaybetti.
Vefatının ardından Muazzez Abacı'nın özel hayatı yeniden gündeme geldi. Abacı, geride sadece ölümsüz şarkılar değil yıllar boyunca konuşulan bir aşk hikayesi de bıraktı.
Muazzez Abacı, henüz yedi yaşında, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes'in karşısında "Üsküdar'a Giderken Aldı da Bir Yağmur" şarkısını seslendirmişti. Bu küçük yaşında bile gelecekteki müzik kariyerine dair ipuçları veriyordu.
GENCECİK YAŞTA ASSOLİST OLDU
Daha sonraki yıllarda sesiyle milyonların kalbine dokunan Abacı, 25 yaşında assolist olarak sahnelere çıktı. Sadece sesi değil, gösterişli kıyafetleri ve kendine has saç modeliyle de Türk sanat müziğine damgasını vurdu. Adını yalnızca sahnelere değil, Türkiye'nin popüler kültür tarihine de altın harflerle yazdırdı.
BABASI ÜNLÜ BİR BOKSÜRDÜ
Muazzez Abacı, 12 Kasım 1947'de Ankara'da doğdu; aile soyadı Altıok'tu. Babası Oktay Bey, "Sarı Bomba" lakabıyla tanınan ünlü bir boksördü. Ancak Abacı, babasını henüz bir buçuk yaşındayken kaybetti ve baba sevgisine hasret bir çocukluk geçirdi. İlkokulu yatılı olarak Ankara Koleji'nde tamamladı ve liseye kadar burada eğitim gördü.
Abacı, müzik hayatına genç yaşta başladı. Ankara Musikisevenler Cemiyeti'nde şarkı söyleyen Abacı, 1967 yılında Ankara Radyosu'na stajyer sanatçı olarak girdi ve üç yıl sonra ilk konserini verdi. 1972 yılında "Silemezler Gönlümden" şarkısıyla müzik dünyasında büyük bir çıkış yaptı. Ardından 1973'te "Bir Sen Kaldın İçimde" adlı ilk plağını yayınladı. 1974 yılında Bebek Maksim Gazinosu'na adım atan Abacı, 25 yaşında assolist olarak gazino sahnelerinin yıldızı oldu.
Müziğe olan katkıları bununla sınırlı kalmadı. 1990 yılında Cemal Safi'nin sözlerini kaleme aldığı Vurgun albümüyle bir kez daha zirveye çıktı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü.
Abacı'nın özel hayatı da müzik kariyeri kadar renkliydi. İlk evliliğini 18 yaşında polis memuru Abdurrahman Abacı ile yaptı ve bu evlilikten ABD'de yaşayan doktor kızı Saba dünyaya geldi. Daha sonra avukat Atilla Kurtbaş ile kısa süreli bir evlilik yaptı.
Abacı, en çok konuşulan evliliğini ise 1980 yılında cezaevinde bulunan kabadayı Hasan Heybetli ile yaptı. Bu çalkantılı aşk yüzünden bir süre Heybetli'nin yakınında olmak için Akşehir'de yaşadı.
Bu evliliğin ilk bölümü üç yıl sürdü. Boşandılar ama 1989'da tekrar evlendiler. Ama 1993'te ikinci kez boşandılar.
En çok konuşulan aşkı ise cezaevinde bulunan kabadayı Hasan Heybetli ile yaşadığı ilişkiydi; bu evlilik iki kez gerçekleşti ve boşanmayla sonuçlandı.
Hayatı boyunca büyük aşklar yaşayan Abacı, yaşadığı evlilikleri olumlu bir bakış açısıyla değerlendirdiğini belirtmişti. Hürriyet'e verdiği bir röportajda, "Evlilikti, hepsi güzeldi. Kötü taraflarını tortu gibi içimde tutmuyorum" demişti.
Muazzez Abacı, 30 Ekim'de ABD'de kalp krizi geçirdi ve yoğun bakımda kaldı. 12 Kasım'da, tam da 78 yaşını tamamlayacağı gün hayata veda etti. Böylece Türk sanat müziğinin eşsiz sesi bir yıldız gibi kayıp gitti, ama bıraktığı unutulmaz eserler ve sesi hafızalarda yaşamaya devam etti.
Muazzez Abacı'nın kızı Saba Abacı