A HABER GALERİ
Kemal Kılıçdaroğlu'nun arkasına dizilen isimler nereden ve nasıl peyda oldu?
14 Mayıs'ta yapılacak seçimler öncesi küresel güçler tarafından FETÖ ve PKK da devreye sokuldu. Türkiye'de yıllardır adeta yeraltına çekilen isimler aniden ortaya çıkarak tek tek Kemal Kılıçdaroğlu'nun arkasında hizalanmaya başladı. Cengiz Çandar, Hasan Cemal gibi isimler AK Parti'nin FETÖ ile mücadelesi başladığında partiyi terk eden isimler olarak dikkat çekiyor. Peki neden ve nereden bir anda bu isimler yeniden peyda oldu? Sabah Gazetesi yazarlarından Mahmut Övür köşesinde kaleme aldığı yazıda bu konuya değindi.
İşte Mahmut Övür'ün o yazısı
Liderler ve partiler sahaya indi ve Türkiye nefesini tutarak tarihinin ikinci 14 Mayıs seçimine gidiyor. Bu seçimi "dünyanın en önemli seçimi" ilan eden küresel güçler de, içerideki vesayet odakları da yakından izliyor.
Başta ABD olmak üzere o küresel güçlerin gladyovari neler yapacağı bilinmese de destek verdiği FETÖ ve PKK'yı devreye soktuğu biliniyor.
Hatta bilinen, bilinmeyen bütün güçleri sahaya sürdüğü de... Eski tüfek sol liberal, yeni "Atatürkçü" Hasan Cemal de, Cengiz Çandar da, FETÖ sever İdris Naim Şahin de, "Çankaya sevdalısı" Sadullah Ergin de, ABD emperyalizmi karşısında susan sosyalistler de aynı safta ve aynı amaçta buluştu.
Arkasında hizalandıkları "lider" de Kemal Kılıçdaroğlu.
Kimi "Kandil'le müzakere"yi dayatıyor, kimi "soğan" üzerinden ucuz siyaset yapıyor, kimi de eski Türkiye'de siyasete ayar verme gücünü kaybeden Ertuğrul Özkök gibi "Dış politikayı perişan etti" diyerek bütün zehrini kusuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuda eleştirilebilir ama eğer bir insan vicdanını kaybetmemiş ve kötü niyetli değilse ya da birilerine hizmet etmiyorsa onun küresel politikadaki rolünü, liderliğini, Kürt meselesinde "baldıran zehri içme" pahasına attığı değişim adımlarını ve ülkenin çehresini değiştiren temel yatırımlarını görmezden gelemez, gelirse derdi başka demektir. PKK'ya "Silah bırakmayın" diyen Hasan Cemal gibi...
KRİZDE BİR 'DÜNYA' LİDERİ YARATTIK
"Rusya-Ukrayna krizinden söz ediyorum. Ortada hatta 'Üçüncü Dünya Savaşı' ve hatta dünyanın belki de sonu olacak nükleer savaş konuşulur ve bizim, Sabah dahil bazı çokbilmiş yazarlar, Allah'ın günü, olabilecek en kötü ihtimalleri, hem de nasıl kurgularla sıralarken Türkiye'nin bir 'Dünya Lideri' yarattığından kimse söz etmiyor.
Savaşı adeta körükleyen NATO ve ona bağlı ülkelerden 'Gık' yok.. Avrupa Birliği'nden 'Gık' yok.. Hepsini geçin. Birleşmiş Milletler'den 'Gık' yok..
Orda kentler bombalanır, siviller, çocuklar ölürken, dünya sessizlik içinde.
(...) Rusya-Ukrayna olaylarında, tüm dünyada adı geçen 3. lider kim?.
Biden mı?. En başta Amerikan komedyenleri gülüyor ona. İngiltere Başbakanı'nın adının geçtiğini duydunuz mu?. Fransa Cumhurbaşkanı Macron araya girmek istedi.
Karikatürlere konu oldu, kendi ülkesinde..
Almanya, Hollanda liderlerinin adlarını duydunuz mu?.
Tüm dünyada adı geçen ortak lider, iki tarafla da iyi ilişkilerini bozmayan, iki tarafa da güven veren ve 'ikili barış görüşmeleri'ni Türkiye'de, Antalya'da başlatmayı başaran TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. (Sonra buna tahıl koridoru ve esirlerin kurtarılması da eklendi.)
Tamam.. Erdoğan'dan nefret edebilirsiniz.
Ediyorsunuz da.. Amacınız, 'Ne olursa olsun, Erdoğan seçilmemeli. Bu savaş ona uluslararası itibar kazandırmamalı!'.. Onun için 'Biz ne yaparsa yapsın vuralım' diyor ve 'Madem barışacaktın, niye küstün?' diye yazılar yazabiliyorsunuz?.
Arkasında İngiltere, Türkiye'ye saldıran ve Ankara'ya 55 kilometreye kadar gelen Yunanlıları denize döktükten sonra Mustafa Kemal, komşumuza el uzattı.. Ve mağlup Yunan'ın başbakanı Venizelos, o Mustafa Kemal'i Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi.