A HABER GALERİ
İsrail ABD'yi tuzağa mı çekiyor? Amerikan basınından dikkat çeken analiz: Washington savaşa girerse felaket olur!
İsrail ve İran'ın yıkıcı savaşı 3. gününde de devam ederken Tel Aviv, Washington yönetimine Tahran'a açıkça saldırma çağrısında bulundu. ABD Başkanı Donald Trump, İranı'in İsrail'e yönelik saldırılarına karşın 'müttefikini' savunmak zorunda kalacaklarını açıklamasının ardından Amerikan basınından çarpıcı bir analiz geldi. İsrail'in artık ABD'nin 'dostu' gibi davranmadığı vurgulanan haberde 'Washington savaşa girerse felaket olur.' denildi. İşte Amerikan basınından çarpıcı analiz...
İsrail'in İran'a karşı üç gündür süren ani ve ağır saldırıları bölgedeki tansiyonu en tehlikeli seviyeye taşırken, Tel Aviv, ABD'yi bu çatışmaya açıkça dahil olmaya çağırdı.
Amerika'nın önde gelen dış politika uzmanlarından Rosemary Kelanic, The New York Times için kaleme aldığı çarpıcı analiz yazısında, Netanyahu hükümetinin ABD'yi İran'la savaşa çekme çabasının "felaketle sonuçlanabilecek bir tuzak" olduğunu vurguladı.
Kelanic'e göre, ABD yönetimi, İsrail'in saldırısına ortak olursa sadece diplomatik değil, insani ve askeri açıdan da geri dönüşü olmayan bir yola girecek.
"Bu, Trump'ın yapabileceği en büyük hata olur"
Kelanic, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail saldırısından haberdar olmasına rağmen, Tel Aviv'in Washington'a yeterli ön bilgi vermediğini, bu yüzden askeri tahliyelerin bile son dakikada gerçekleştiğini belirtiyor.
Üstelik, İsrail'in İran'daki nükleer tesisleri vurmasının ardından, ABD'nin bölgede konuşlu 40 bin askerinin doğrudan hedef haline geldiğini ve İran'ın misillemeleriyle bir savaşın kıyısına gelindiğini vurguluyor.
ABD'nin böylesi bir çatışmaya çekilmesi halinde Trump'ın başkanlık dönemi için "en büyük stratejik hata" olacağını ifade eden Kelanic, şu ifadelere yer verdi:
"ABD'nin İran'la savaşı, Amerikan dış politikasının on yıllardır süren bölgesel müdahale yanlışlarının zirvesi olur. İran gibi ABD için doğrudan tehdit oluşturmayan bir ülkeyle savaşmak, askeri olarak kayıplar getireceği gibi, Amerikalıların bu bölgeden kurtulma umudunu da tamamen bitirir."
Irak'ta denenmişti: Sonuç yıkım ve kaos
Kelanic, ABD'nin 2003'te Irak'ta "kitle imha silahları" bahanesiyle başlattığı savaşı hatırlatarak, o dönemin de nükleer silahlanmayı engelleme iddiasıyla meşrulaştırıldığını ancak sonuçların hem ABD hem de bölge için yıkıcı olduğunu vurguluyor.
İşgalin, yalnızca Saddam Hüseyin'i devirmekle kalmayıp, Irak'ta iç savaşı körüklediğini, İran'a nüfuz alanı açtığını ve en nihayetinde DEAŞ'ın yükselişine zemin hazırladığını belirtti.
ABD'nin kanlı Irak operasyonu, milyonlarca Iraklı sivil katlinin yanı sıra 4 binin üzerinde Amerikan askerinin hayatına mal olmuş ve ülkeyi uzun süreli bir kaosa sürüklemişti.
Yemen'de bile başaramadılar, İran bambaşka bir denklem
Yazar, yakın tarihten bir başka örnek olarak Yemen'i gösteriyor. ABD'nin Suudi Arabistan'la birlikte yürüttüğü milyarlarca dolarlık hava saldırıları, yoksul Yemen'deki Husi milislerine karşı bile başarı getirememişken, İran gibi güçlü ve örgütlü bir devlete karşı askeri müdahalenin sonuçlarının çok daha ağır olacağını vurguluyor:
"ABD, Yemen'deki Husilere karşı hava üstünlüğü bile sağlayamadı. İran ise çok daha büyük, organize ve dağlık coğrafyasıyla savunmaya çok daha uygun bir ülke. Hava saldırıları başarısız olursa, bu kez ABD kara birlikleri devreye girmek zorunda kalacak. Bu da Afganistan benzeri yeni bir 20 yıllık bataklık anlamına gelir."
İran'da rejim değişikliği hayali: Tehlikeli bir fantezi
Kelanic, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun nihai hedefinin İran'da rejim değişikliği olabileceğini öne sürüyor. Ancak bunun "sihirli bir düşünce" olduğunu ifade ediyor:
"Tarihi deneyimler gösteriyor ki bir ülkeyi bombalamak, o halkı rejime değil, saldırgana karşı kenetlendirir. Bugün İran sokaklarında gösteri yapanlar hükümete değil, İsrail'e karşı öfke duyuyor. Rejimi devirmek bir çözüm değil; kaos, radikalleşme ve daha fazla istikrarsızlık getirir."
Irak ve Libya örneklerini hatırlatan Kelanic, bu tür askeri müdahalelerin sonunda devletin çökmesiyle sonuçlanan "başarısız devlet" vakalarının ortaya çıktığını ve bunun tüm bölgeyi ateşe atabileceğini belirtiyor.
"İsrail, bölgedeki istikrarı tehdit eden barbarca saldırılar düzenliyor"
Rosemary Kelanic'in uyarılarından da görüldüğü üzere, İsrail'in mevcut saldırgan politikası sadece İran'ı değil, tüm bölgeyi uçuruma sürüklüyor. Özellikle sivil altyapıların hedef alınması, bilim insanlarının kasıtlı şekilde öldürülmesi ve İran'daki yönetici kadroların doğrudan hedef alınması gibi hamleler, uluslararası hukuk açısından da ağır ihlaller anlamına geliyor.
İsrail'in, ABD'yi de bu kanlı sürece ortak etme çabası, Washington yönetimi için büyük bir sınav niteliğinde. Eğer Beyaz Saray bu kışkırtmalara boyun eğerse, sadece İran'la değil, tüm bölgeyle savaşın içine çekilmiş olacak.
Trump'a çağrı: Bu mirası koruyun, savaşa hayır deyin
Trump, ilk başkanlık döneminde "yeni bir savaş başlatmayan" lider olarak övünüyordu. Rosemary Kelanic, bu duruşun bir başarıdan çok bir mirasa dönüşmesi gerektiğini belirtiyor ve şöyle sesleniyor:
"Netanyahu ve savaş yanlılarına karşı durun. ABD'yi kendi eliyle felakete sürüklemeyin."