A HABER GALERİ
Görünmeyen cephe: Telefonlarımızdaki işgal! İsrail teknolojiyi silaha çevirdi
İsrail'in savaş teknolojilerini yalnızca cephelerde değil, küresel veri ağlarında da bir silah olarak kullandığı iddia edildi. Uzmanlara göre Tel Aviv yönetimi, yapay zekâ sistemlerini istihbarat, dijital gözetim ve bilgi manipülasyonu için devreye sokarak uluslararası dengeleri kendi lehine şekillendirmeye çalışıyor.
İsrail yönetiminin medya ve teknoloji alanındaki nüfuzunu genişlettiği iddiaları yoğunlaştı. Uluslararası raporlar ve sızıntılar, yalnızca mesajların sansürlenmediğini; algoritmalar, veri erişimi ve yapay zekâ destekli hedefleme araçlarının savaşa entegre edildiğini gösteriyor.
Soykırımla eş zamanlı bir "dijital hakimiyet"
Gazze'deki çatışma ve ardından yükselen uluslararası tepkiler, Tel Aviv yönetimini sadece askerî değil, aynı zamanda bilgi ve iletişim hatları üzerinde de daha agresif adımlar atmaya ittiği iddiasını beraberinde getirdi.
SABAH'ın haberine göre bu iddia, hem teknoloji şirketleriyle yapılan anlaşmalara hem de sosyal medya platformlarına dair son gelişmelere dayanıyor.
Son dönemde gündeme gelen bir gelişme dikkat çekti. TikTok'un ABD operasyonlarının bir konsorsiyuma devriyle ilgili düzenlemeler, bazı çevrelerde "kamuoyu yönetimi" ve "erişim kontrolü" kaygılarını artırdı.
Reuters ve diğer haber kuruluşlarının aktardığına göre TikTok'un ABD ayağıyla ilgili düzenleyici sürecin sonunda Oracle, Abu Dabi merkezli yatırım fonu MGX, Silver Lake ve bazı medya-adamları gibi aktörlerin rol aldığı bir yapı öne çıkıyor; bu yapı ile platformun ABD içindeki kontrolünün güçlü isimlere yakın ellerde toplanacağı iddia ediliyor.
"Algoritmalar, reklamlar ve el koyma"
İddialar özetle şu hat üzerinde birleşiyor:
-
TikTok, genç kullanıcılar arasında yoğun bir şekilde Gazze'de yaşananlara dair görüntü ve tanıklıkları yayarken, bu içerikler İsrail yönetimini rahatsız etti.
-
Washington'daki baskılar ve yasama süreçleri sonucunda TikTok'un ABD operasyonları yeniden yapılandırılırken, yeni sahiplik iddiaları "içerik yönetimini" etkileme potansiyeli taşıyor.
-
Bu noktada dikkat çekici olan, değişimin sadece sahiplikte değil; veri yönetimi, algoritma kontrolü ve reklam gelirlerinin yönlendirilmesinde de yaşanabilecek olası kaymaları içeriyor.
"Sosyal medya: yeni harp alanı"
Bazı haber ve tanıklıklara göre Netanyahu'nun yakın çevresinde, sosyal medya ağlarının siyasi amaçla "stratejik" kullanılmasını doğrudan destekleyen görüşler var.
Bu kapsamda, sosyal medya fenomenlerine ödeme teklifleri, dijital kampanyaların finanse edilmesi ve algoritmik görünürlük manipülasyonu gibi taktiklerin devreye sokulabileceği iddia ediliyor. Bu tür söylemler, dijital mecraların sadece iletişim değil; aynı zamanda psikolojik ve bilgi operasyonu aracı olarak görülmesine yol açtı.
Yapay zekâ ve veri işbirliği
Teknoloji şirketleri ile hükümet kurumları arasındaki büyük ölçekli anlaşmalar tartışmanın merkezinde. Project Nimbus olarak bilinen Google-Amazon ortaklıklı büyük bulut projesinin (1,2 milyar dolarlık bir boyuttan söz ediliyor) İsrail devleti ve savunma organlarına gelişmiş hesaplama ve yapay zekâ altyapısı sağladığı uzun süredir raporlanıyor; bu anlaşma çalışan protestolarına ve etik tartışmalara yol açmıştı.
Ayrıca bağımsız araştırmalar ve sızdırılan belgeler, İsrail işgal güçlerinin "Lavender" gibi iddia edilen yapay zekâ hedefleme sistemleriyle binlerce kişiyi "şüpheli" olarak işaretlediğini ve bu verilerin saha operasyonlarına entegre edildiğini gösteriyor.
+972 ve bazı gazetecilik araştırmaları, bu tür araçların Gazze'deki soykırımda İsrail için önemli bir araç olduğunu doğruladı.
WhatsApp, Meta ve veri paylaşımı: Soykırımın parçası
Araştırma ve insan hakları kuruluşları, bazı mesajlaşma ve iletişim platformlarının Filistinli kullanıcı verilerinin İsrail kurumlarına aktarılmasını gündeme getirdi. Business & Human Rights Resource Centre ve +972 kaynaklı raporlar; WhatsApp üzerinden toplanan verilerin bazı yapay zekâ sistemleri örneğin "Lavender", "The Gospel" vb. araçlar vasıtasıyla analiz edildiğini ve bunun hedeflemeye katkı sağladığını ortaya koydu.
Teknoloji devleri ve sınır: Microsoft, OpenAI, Google
Bazı haberler ve iç kaynaklara dayandırılan raporlar, büyük teknoloji şirketlerinin İsrail'in istihbarat ve askeri birimleriyle iş birliği yaptığı yönünde. Bu bağlamda, Microsoft, OpenAI ve diğer büyük tedarikçilerin sunduğu altyapının sahada istihbarat ve hedefleme süreçlerinde kullanıldığı biliniyor.
Öte yandan son gelişmelerde Microsoft'un askeri birimler üzerindeki bazı erişimleri kısıtladığına dair haberler de yer aldı — bu, şirket içi denetim, kamuoyu baskısı ve hukuki/etik kaygıların sonuç verdiğine dair işaretler olarak okunuyor.
İsrail'in propaganda bütçeleri: YouTube ve reklamlar
Alman ve Fransız medyasının bazı araştırmaları, propaganda amaçlı harcamaların YouTube gibi platformlarda görünür olduğuna işaret ediyor; bu da platformların video görünürlüğünü etkileme konusunda bir araç olarak kullanılabildiği iddiasını güçlendiriyor.
Reklam ve sponsorlu içeriklerin hedefe yönelik dağılımı, bilgi akışını doğrudan etkileyebilecek ekonomi-politik bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Hukuki ve etik sonuçlar: UCM'nin radarında İsrail'in soykırımı var
Bu iddialar yalnızca medya tartışmasıyla sınırlı kalmadı; uluslararası hukuk kurumları da süreci yakından takip ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, (UCM) 21 Kasım 2024'te bazı üst düzey İsrailli yetkililer için yakalama kararları vererek olayı uluslararası hukukun gündemine taşıdı; bu durum, İsrail ile Batılı teknolojik iş birlikleri arasındaki etik ve hukuki gerilimi daha görünür hale getirdi.
Ayrıca bazı teknoloji çalışanları, sivil toplum ve insan hakları örgütleri Google, Microsoft ve Amazon gibi şirketlere yönelik protestolar ve çağrılar düzenleyerek "soykırıma destek veren teknolojileri" protesto etti.