A HABER GALERİ
Batı'dan tarihi Filistin adımı! İngiltere, Avustralya, Kanada ve Portekiz resmen tanıdı
İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Birleşik Krallık'ın Filistin'i resmen tanıdığını duyurmasının ardından Avustralya ve Kanada ve Portekiz de tanıdığını açıkladı. Diğer taraftan İsrail'in zulmüne karşı 10 ülkenin daha Filistin devletini resmen tanıması bekleniyor.
Birleşik Krallık, Filistin devletini resmen tanıdı. Bu karar, İngiltere'nin dış politikasında tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Starmer yaptığı açıklamada, "Birleşik Krallık olarak Filistin devletini resmi bir şekilde tanıyoruz." dedi.
Starmer, Hamas'ın gelecekte hiçbir rolü olmayacağını vurgulayarak, "Hamas'ın ne hükümette ne de güvenlikte yeri olabilir." ifadelerini kullandı.
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Filistin Devleti'ni resmen tanıdıklarını belirterek "Avustralya böylece Filistin halkının hakkı olan ve uzun zamandır hedeflediği amaçlarını tanımaktadır." ifadesini kullandı.
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Filistin Devleti'ni resmen tanıdıklarını bildirdi.
10 ülkenin daha tanıması bekleniyor
Fransa, Belçika, Portekiz, Lüksemburg, Malta, Andorra ve San Marino'nun da, BM Genel Kurulu'nda Filistin'i tanıması bekleniyor.
PORTEKİZ DE LİSTEYE DAHİL OLDU
Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel, Filistin Devleti'ni resmen tanıdıklarını duyurdu. Dışişleri Bakanı Rangel, Portekiz'in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde konuşma yaptı. Bakan Rangel, "Bugün, 21 Eylül 2025, Portekiz Devleti Filistin Devleti'ni resmen tanıyor. Burada ilan edilen Filistin Devleti'nin tanınma beyanı doğrudan Bakanlar Kurulu kararıyla alınmıştır ve Cumhurbaşkanı ile parlamentoda sandalyesi bulunan siyasi partilerin desteğine sahiptir." diye konuştu.
İsrail ve Filistin arasında iki devletli çözümün "adil ve kalıcı bir barışa giden tek yol olduğuna inandığını" vurgulayan Rangel, "Filistin Devleti'nin tanınması, Portekiz dış politikasının temel, sürekli ve uzlaşıya dayalı çizgisinin uygulanmasına tekabül ediyor." ifadelerini kullandı
Filistin Devleti'nin tanınmasının üç temel ayağa dayanması gerektiğini savunan Rangel, "Birincisi, Filistin Yönetimi'nin açıkça ve fazla uzatmadan kabul ettiği garantilerdir. Bunlar, terörizmin kınanması, kurumsal reformların uygulanması, seçimlerin hazırlanması, Gazze'de hükümet sorumluluğunun üstlenilmesi ve İsrail'in tam olarak tanınmasıdır." dedi.
Rangel, Filistin Devleti'ni tanımalarının ikinci ayağının "İsrail'i henüz tanımayan Arap devletlerinin bunu hemen yapması ve bu ülke ile diplomatik ilişkilerini normalleştirip, Hamas'ı net bir şekilde kınayıp, bu örgütün artık Filistin Devleti'nde, Gazze Şeridi'nde veya ötesinde herhangi bir kontrol pozisyonuna sahip olamayacağını kabul etmeleri" olması gerektiğini belirtti.
Portekiz Dışişleri Bakanı, üçüncü ve son ayağın ise "henüz Filistin Devleti'ni tanımamış olan katılımcı Batılı devletlerin Filistin Devleti'ni tanıması" olduğunu söyledi. Diğer yandan BM Genel Kurulu için New York'a hareket eden Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa, gün içinde Portekiz basınına yaptığı açıklamada, ülkesinin Filistin Devleti'ni resmen tanımasına "tam destek verdiğini, bunun iki devletli çözümün yolunu açacağına inandığını" ifade etti
Dış politikada tarihi değişim
Bu karar, İngiltere'nin yıllardır süregelen dış politika çizgisinde köklü bir kırılmaya işaret ediyor. Daha önceki hükümetler, Filistin devletinin tanınmasının ancak barış sürecinin bir parçası olarak, en fazla etki yaratacak zamanda yapılması gerektiğini savunuyordu.
İngiltere hükümeti, kararın ahlaki bir zorunluluk olduğunu ve iki devletli çözüm için umutların canlı tutulması gerektiğini vurguluyor.
Siyonistlerden karara sert tepki
İsrail hükümeti, esir aileleri ve siyonistler kararı sert şekilde eleştirdi. Başbakan Binyamin Netanyahu daha önce bu adımın "terörü ödüllendirdiğini" söylemişti.
İngiltere'de Muhafazakâr Parti lideri Kemi Badenoch ise The Telegraph'ta yazdığı makalede, esirler serbest bırakılmadan böyle bir kararın alınmasının "terörizmi ödüllendirmek" anlamına geleceğini öne sürmüştü.
İngiltere'nin Filistin topraklarındaki sabıkalı geçmişi
İngiltere, 1917'deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin'in kaderini çizmişti. Bugünse aynı ülke, "iki devletli çözümün" yanında.
2 Kasım 1917'de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour'un imzasıyla yayımlanan ünlü deklarasyon, Balfour Deklarasyonu, Filistin'de bir "Yahudi ulusal yurdu" kurulmasını desteklediğini ilan etmişti.
Bu belge, Osmanlı topraklarının paylaşımı sürecinde Filistin halkının iradesi hiçe sayılarak hazırlandı. Deklarasyon, sonraki yıllarda İsrail devletinin kurulmasının ve Filistin halkının sürgün edilmesinin önünü açan "ilk resmi taahhüt" olarak görülüyor.
Bugün İngiltere'nin Filistin'i tanıyacağını duyurması, bu tarihi sorumluluk nedeniyle "gecikmiş bir telafi adımı" şeklinde değerlendiriliyor.