Öncelikle izlediğim en tuhaf maçlardan biriydi. Aklıma bir çırpıda gelen tuhaflıkları sayıyorum. 1- Gökhan'ın maç öncesi sakatlığı. 2- Emenike'nin çıkardığı olay. 3- Emre'nin Bilic'e çıkışması. 4- Kuyt'ın sakatlığı. 5- Tolga ve Tolgay'ın sakatlıkları… Tüm bu garipliklere rağmen bu durum Fenerbahçe'yi ideal hücum hattına doğru götürdü. Doğru santrfor Webo, son vuruşçu Sow ve topla giden Alper... Webo, Galatasaray maçında da bu maçta da rakip stoperlere üstünlük kurdu. Webo'nun Atiba'ya kurduğu üstünlükten geldi gol. Eğrisi doğrusuna geldi ilginç bir şekilde. Bu takımın tek santrforu var: Webo. Bugün şahane oynadı. 40-50 metreden gelen topu indirip Sow'a müthiş bir servis yaptı ve gol geldi. Webo oynadığı bölümde iki kişilik oynadı. Beşiktaş usta bir takım gibi oynadı ama Beşiktaş'ın ısıran, orta sahayı çok çabuk geçen halini sadece ikinci yarının ortalarında gördük.
Daha çabuk çıkabilseler daha da çok pozisyon bulurlardı. Sosa ilk yarı kötüydü ama ikinci yarı biraz kıpırdadı. Demba Ba 1,5 aydır kötü, bugün de kötüydü. Beşiktaş, aslında ikinci yarıda Fenerbahçe'yi psikolojik olarak zorladı. Beşiktaş biraz pas yapıp 3 pozisyon bulunca Fenerbahçelileri biraz ümitsizliğe itti. Demba Ba'nın, Oğuzhan'ın, Olcay'ın pozisyonları çok netti. Beşiktaş 70'ten sonra ikili orta saha önüne Oğuzhan, Olcay'ı koyup ideal dizilişine ve bildiğimiz durumuna döndü. Pozisyon buldular, aslında daha agresif de oynayabilirlerdi ama buna rağmen akıllarda beraberliğin olduğu hissedilebiliyordu. İki takım da 0-0'a razı duruma doğru gidiyordu. 2 puanlık sistemde 0-0'a, 1-1'e bağlanan 80'lerdeki maçlara benzemişti biraz ama Webo farkı yarattı. Bazı Fenerbahçelilerin maçın içinde 0-0'a razı olduğu hissediliyordu. Maç öyle bir gelişti ki Emenike'nin olayı, sakatlıklar derken Fenerbahçeliler "Acaba beraberlik bize de mi iyi acaba" dediler. Yalnız şu var, Fenerbahçe ile Galatasaray'ın reaksiyonları kaos olduğu zaman mücadele güçleri bir tık artıyor. Hakikaten bu maç için taraftarların Fenerbahçe'yle gurur duyması lazım. Sahada arzulu, tecrübeli bir Fenerbahçe vardı. Bilic'in hanesine derbiler eksi yazıyor. 2-0, 2-0, 1-0… Ben Bilic'in yerinde olsam kazanmaya gelirdim bu maça. Yorgun olabilir, ekonomik oynamayı düşünebilir ama Beşiktaş sağ eliyle yemek yemeye alışmış bir takım. Oyunu tutmak adına sol elle yemeye çalışırsanız üzerinize döküyorsunuz işte. Alışılageldik düzenin dışına çıkmak oyunu bozuyor. Emre Belözoğlu'nun değişikliğe katkısı bence maça damga vurdu. Otorite boşluğu mudur? Tartışılır. Kaptana danışmak başka bir şey ama futbolcuna "Ahmet'i mi sokayım, Mehmet'i mi sokayım" demek olmaz. Böyle olursa oyuncular formalarını çıkarıp gider. Oyuncu değişikliğini Emre Belözoğlu yaptıysa kesinlikle doğru değildir ama teknik olarak Diego'nun girişi doğru bir müdahaleydi. Sakatlık var mıydı vardı, Emenike gitti mi gitti, bir ton iş başına geldi. Tüm bunlara rağmen Fenerbahçe sezonun 90 dakikasını kazandı.
EMENİKE'NİN İŞİ ZOR
Emenike'nin işi Fenerbahçe'de artık çok zor. Taraftar da sildi, kazanılacak denirken kaybedildi. Bu saatten sonra üzerine düşmek zor... Emenike'ye kesinlikle kart da verilmesi gerekiyordu. Bu ciddi bir hakem hatasıdır. Ayrıca Emenike stattan ayrıldıysa doping kontrolü olduğu için ceza alır.
EGEMEN VE ÖMER...
Egemen muhteşem oynadı, maçın adamıydı. Pazartesi kulüp doktorunu sormuş Fatih Terim, 20 gün önce de pasaportu istenmiş. Milli takıma çağrılacakmış. Doktor "Oynayıp oynamayacağı belli değil" deyince çağrılmamış. Ömer Toprak olayını çok kafama takmıyorum. Biraz önce öğrendim, Robben oynamıyormuş. Spor adına üzücü haber ama milli maç olduğu için sevindirici olarak yorumlanabilir. Sonuçta Ömer konusunun bu zorlu maçtan önce konuşmamak daha doğru… Elbette maçı atlatınca Ömer'in görüşlerini de dinlemek gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.