13 Haziran'dan 1 hafta kadar önceydi.
İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib İsrail hakkında sarsıcı bir açıklama yaptı.
Açıklamanın içeriği Siyonist rejime yönelik bir istihbarat operasyonuydu.
Ele geçirilen çok gizli belgeler vardı.
Konu Nükleer!
Sözleri aynen şu:
"İsrail'in nükleer tesislerine dair belgelerin tamamı ülkeye ulaştı. Rejimin ABD, Avrupa ve diğer ülkelerle ilgili ilişkilerine dair belgeler de elde edildi. Bu belgeler ülkenin saldırı kabiliyetini güçlendirir Bu hazinenin transferi zaman aldı ve ciddi güvenlik önlemleri gerektirdi. Elbette transferin nasıl yapıldığı gizli kalacak, ancak belgeler yakında kamuoyuyla paylaşılacak."

****
İsrail'in nükleer programı silahları hayali değil elbette.
Denetlenemez, dokunulamaz, kuralsız, hukuksuz, vicdansız bir yönetimi var malum.
İran, ister istemez dünya kamuoyunun dikkatini üzerine çekti.
Onlar daha açıklamaya fırsat bulamadan 13 Haziran gecesinde İsrail tarafından İran'a saldırı başladı.
Savaş bitti.
Trump Ateşkes! dedi.
Ama hala belgeler ortada yok.
Gerçi açıklansa ne olacak o da muamma!
Peki İran, bu belgelerle -ki iddia edildiği gibi ise- ne yapabilir?
Maalesef hiç bir şey.
Bu belgelerden dolayı birisi İsrail'e müdahale mi edecek? Yargılama kararını mı uygulayacak?
Tabi ki hayır!
Ama Uluslararası sistemin çaresizliği ya da ikiyüzlülüğü insanlığa bir kez daha teşhir edilecek.
Hangileri mi?
Başta İsrail'i koruma kalkanı gibi işleyen BMGK'daki ABD vetosu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yaptırım zafiyeti.
Yahudi lobilerinin elinde olan ve İsrail algısıyla meşhur olan Batı Medyası.
****
Saldırı olmasaydı İran belki "Siz bizi sürekli izliyorsunuz. Şimdi sıra bizde!" diyecekti.
Evet diyecekti ama İstiharat zaferi derken, İstihbarat zafiyetinden vuruldu.
Nükleer pazarlığın perde arkasında bu da konuşulacak mı bilinmez.
Onu da bilemeyeceğiz İran açıklayana dek!
Gerçi insanlığın gözleri önünde 30 bin çocuğu katletmesine müdahale edemeyen Dünya,
Hangi belgeyi görürse İsrail'e dur diyecek?