Başkan
Trump'ın ikinci dönemi dün resmen başladı. Dünyanın geleceğine ve Türk-Amerikan ilişkilerinin olası seyrine ilişkin merak halâ zirvede. Trump'ı,
"öngörülemez" bulanlar kadar,
"fikri sabit projelerindeki ısrarı" nedeniyle
"belirsiz ve riskli" görenler de az değil. Elbette Ankara da Trump ve ekibiyle ilgili ayrıntılı analizlerden sonra belli ön sonuçlara ulaşmış ve hazırlıklarını yapmış durumda.
Öncelikle, dünya genelinde
"karamsarlık havasının" hâkim olduğunu
hatırlatalım! Ki Trump da bunun
tuzu biberi olabilir. Dünya Ekonomik
Forumu
"Küresel Riskler Algı Araştırması/2024-25" gösteriyor ki…
Katılımcıların ilk 10 risk öngörüsünde şu
başlıklar ağır basıyor:
1- Devletlerarası
silahlı çatışma ihtimali %23.
2- Aşırı hava
olayları (kasırga-yangın vb) %14.
3- Jeoekonomik çatışma eşiğinin aşılması %8.
4- Dezenformasyon ve bilgi kirliliği %7.
5- Toplumsal kutuplaşma%5.
6- Ekonomik
küçülme %5.
7- Küresel sistemde köklü
değişiklik %4.
8- İşsizlik %3.
9- İnsan
hak ve özgürlüklerinin erozyonu %2.
10- Eşitsizlik %2… Bu tabloya bakıldığında ve
Başkan Trump'ın göreve başlamadan önce
yaptığı açıklamalar da dikkate alındığında,
benzerine tarih kitaplarında rastlanan sancılı
bir geçiş döneminin insanlığı beklediği
söylenebilir. Buna bir de eski Başkan
Biden'ın,
"teknoloji elitleri" diye nitelendirdiği
şirketlerin
"yeni dünya tasavvuru" ile
"ülkelerin iç işlerine müdahale etme hırsı" eklendiğinde oldukça inişli
çıkışlı ama yüksek tansiyonlu yıllara sürüklenmekte
olduğumuz bir gerçek!
Trump'ın, sıcak çatışmaları sona erdirme veya uzak durma iddiasına karşın
"yüksek ticari korumacılık" ve
"göçmen karşıtlığı" politikası ile ilerleyeceği hesaba katıldığında, sonraki yılların
"çatışma tohumlarını ekeceğini" söylemek yanıltıcı olmayacak. Malların, sermayenin ve insanların serbest dolaşımına getirilecek her türlü kısıtlamanın küresel büyümeyi yavaşlatacağına, farklı türde çatışmaları tetikleyeceğine ise kuşku yok!
Bilhassa ABD-Çin rekabetinin erişeceği boyut, Asya-Pasifik'te sergilenecek güç mücadelesi, ve Avrupa'nın güvenliği meselesi yepyeni ittifaklara ve bölgesel işbirliklerine kapı aralayacak. Bir bakıma Trump'ın dünyası ile gerçek dünyanın kavgasına tanıklık edilecek!
***
Gelelim, Trump Amerikasına ve Türk-ABD ilişkilerinin güncellenmekte olan yol haritasına… Başkent'teki
tahlillere göre;

Trump'ın icraatının ilk aylarında,
daha çok ABD'nin içine ve yakın coğrafyasına
odaklanacağı, ajandasında iç meselelerin
geniş yer tutacağı öngörülmekte.

Birinci başkanlık döneminden aldığı
derslerle veya tecrübesiyle (!) Trump'ın
"müesses nizamla" hemen bilek güreşine
girmeyeceği, Amerikan halkına sempatik
gelecek popülist kararlara yöneleceği tahmin
edilmekte.

Önceki Başkan Biden ve ekibinin
yönetsel yetersizliklerine bolca vurgu
yapılacağı anlaşılan 2. Trump'lı günlerde,
"Yeniden Büyük Amerika" söylemi
adına,
"ticarette korumacı, siyasette iç yapıyı tahkim edici" radikal kararlara
ağırlık verileceği düşünülmekte.

Trump'ın Rusya-Ukrayna savaşını
sonlandırma, İran'ı mutlak izole
etme, Ortadoğu'daki çatışmaları durdurma
politikasında pragmatik davranacağı,
bu nedenle
"bölgesel güçlerle işbirliğine" yöneleceği ama bu yaklaşımının
"Amerikan politik tercihlerini garanti altına alma şartına bağlanacağı" beklenmekte!
Ve nihayet… Türkiye ile ilişkilerinde
"lider diplomasisi" ve
"güvenilir ekipler arası yoğun temas trafiğinin" esas
alınacağı, birbirini iyi tanıyan iki aktör olarak
Erdoğan ve
Trump'ın karşılıklı ikna
kabiliyetlerinin ön plâna çıkacağı genel
kabul görmekte!