MURAT GENER

"Kritik"

Bu tanımı yerinde kullanmaya çalışırım...

"Türkiye kritik bir seçime gidiyordu." mesela.

Önce 30 Mart 2014 Yerel Seçim arefesiydi,

Sonra 14 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi arefesiydi,

Sonra 7 Haziran 2015 Genel Seçim arefesiydi,

Sonra 1 Kasım 2015 Yenilenen Genel Seçim arefesiydi...

Türkiye ardı ardına gerçekten de 'kritik' seçimlere gidiyordu.

Ve nedense her seçim öncesi bir şeyler oluyordu.

Birileri;

ya 'ağaç' diye sokağa,

ya 'bildiri' diye adliye önüne,

ya 'ekmek için Ekmeleddin'in ardında meydanlara,

ya 'türkü söyleme' bahanesiyle ekranlara,

ya 'bölme' bahanesiyle dağ başına,

ya da 'gazetecilik candır-erdemdir' diye manşetlere çıkıyordu...

Birileri her seçim arefesinde çıkacak bir yeri mutlaka buluyordu.

ATV ve A Haber ekranları hariç.

Peki ATV ve A Haber ne yaptı, o dönemde?

Net...

Yaklaşan o 'kritik' seçimlere dair haberler yayınladı...

Programlar yaptı...

Seçime hazırlanan tüm partilerden bahsetti...

Ama sazını eline alıp seçilmiş ekranlarda beliren siyasetten özellikle bahsetti...

"Ekmek için" sloganıyla 11 partiyi arkasında toplayan güçten de öyle...

Biz;

Her seçim öncesi girişilen kalkışmalardan özellikle bahsettik.

Birileri darbe istiyordu.

Bundan özellikle bahsettik.

Devlete-millete-bağımsızlığa operasyon başlıklarıyla belgeseller hazırladık.

Unutma ki bir daha yaşanmasın diye eski günleri uzun uzun anlattık...

Çünkü deneyimli bir ekiptik.

Gençtik ama çok şey görmüştük.

Biri sazla sözle arz-ı endam ediyorsa ekranda.

Ve TV demek şov demekse eğer.

Biz o şovun son sahnesini görmüştük...

Kimin sırtını nereye yasladığını görmüştük.

Sonra Gezi'yi görmüştük, ilk 3 günü bir yana dursun ilk 3 saniyenin bile ne denli çirkin bir tezgah olduğunu görmüştük.

17-25 Aralık rezilliğini, o rezilliği sahneleyen adı sözde Cumhuriyet Savcısı olanların memleketten nasıl 'sıvıştığını' görmüştük.

Dahası var...

Ama lafı uzatmayalım.

Ortada bir oyun vardı.

Biz ATV Haber'de de, A Haber'de de yani etle tırnak gibi içiçe geçmiş iki haber merkezinde de o oyunu görmüştük.

Biz o filmi görmüştük...

Ve daha en başından "bir daha görmek istemiyoruz" demiştik!

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

A Haber, haber kanalları içinde 1. oldu...

ATV Haber, haber bültenleri içinde zirvedeki yerini hiç kaybetmedi.

Peki ya sonra. Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Bize;

- "Siz de hep paralel hep paralel diyorsunuz başka da bir şey bilmiyorsunuz" dediler.

- "Siz de her taşın altında Fetullah Gülen'i arıyorsunuz. 80 yaşına gelmiş adam ne yapacak ki" dediler

- "Siz çok ileri gittiniz" dediler.

- Gezi'yi tezgahlayanlar yayın yaptığımız binaları taşladılar, gazete bastığımız-gazetecilik yaptığımız binaları yaktılar...

Ama yetmedi;

- A Haber ve ATV'ye 100 küsur kez ceza kestiler, 100 küsur saat yayınlarımızı belgeselle kestiler, 100 binlerce lira ceza kestiler.

- Birilerinin kuyruklarına fena basılmış olacak ki ATV ve A Haber yöneticilerini ölümle tehdit ettiler, yorumculara - yapımcılara hakaretler savurdular.

- Basın kartında Turkuvaz Medya çalışanı yazan herkese bir bir "1 kurşunluk canınız var" dediler.

- Diyarbakır'da A Haber kameramanı ve muhabirimizi yayın yaptıkları yerden (bir evin terası) aşağı atmaya kalktılar.

- A Haber'de Fetullah denen o teröristi bir değil bin defa anlatan Latif Erdoğan'ı dövdüler.

- Havuz medyası dediler.

- Koca koca yazarlar, anlı şanlı aydınlar hakareti marifet bildiler...

Daha sayayım mı?

Ya da

- "Bizi susturmak istediler" deyip bu bahsi geçeyim ve neticeye mi geleyim?

En iyisi netice!

Netice şu...

Ne A Haber ne de ATV, bugüne dek tavrını hiç değiştirmedi.

Değiştirmeyecek!

Hiç korkmadı.

Korkmayaçak!

Milli iradeye inancından zerre taviz vermedi.

Vermeyecek!

Ama en önemlisi susmadı...

Ve hiç susmayacak.

Hele ki ihanet kelimesi kendine beden bulmuşken, böylesine ete kemiğe bürünmüşken...

Bu arada; biz bu kararlılığa kendi aramızda A Haber - ATV Haber diyoruz!

MURAT GENER