Başkan Erdoğan bugüne kadar çok sayıda ilde AK Parti kongresine katıldı. Tartışılan önemli açıklamalar da yaptı. Ama hiçbiri Diyarbakır İl Kongresi'nde yapacağı konuşma kadar beklenti yaratmadı. Bu biraz da medyanın dayatmasıyla oldu ve toplumu tıpkı 2005'teki
"Kürt sorunu benim sorunumdur" çıkışı gibi bir beklentiye soktu.
Bu beklentiyi abartılı bulsam da insanlar Başkan
Erdoğan'ın en azından yeni yaklaşımı kararlılıkla sahiplenmesini ve geleceğe ilişkin
"iyi şeyler" söylemesini bekliyordu. Dün de yazdım, artık sokaktaki insan her çözüm sürecinin hayal kırıklığıyla bitmesini istemiyor. Bu yüzden ülke liderinin sözünü ölçü alıyor.
AK Parti Diyarbakır Kongresi'nin yapıldığı salona dışarıdaki kalabalığı aşarak bu ruh hâliyle giriyorum. İçerisi de tıklım tıklım dolu... Gençler ve kadınların yoğun tezahüratı dikkat çekiyor. Genel merkez yöneticileri
Efkan Ala, Erkan Kandemir, Fatma Betül Sayan Kaya ve
Hayati Yazıcı gibi birçok ismin konuşmalarından sonra kürsüye yeni dönemin
"siyaset dili"ne hâkim olduğu söylenen yeni il başkanı
Ömer İleri çıktı. O ana kadar yer yer hareketlenen salon bir anda dalgalanmaya başladı. İster istemez salonda
"Bu kim?" sorusu sorulmaya başlandı.
Ardından da saatler 15.20'yi gösterdiğinde Başkan
Erdoğan kürsüye çıktı. Bu kez sesleri duymakta daha da zorlandık.
"Ey Diyarbakır" diye başladığı konuşması salonu ayağa kaldırıyordu. Başkan Erdoğan'ın konuşması ağırlıklı olarak MHP Lideri
Devlet Bahçeli ile çıktıkları tarihi yolculuğun ana eksenine oturttukları "Türk- Kürt kardeşliği" ve "Terörsüz Türkiye" üzerine kuruluydu.
Emperyalizmin kuşatmalarından ve bölgesel saldırılardan söz edip ısrarla şunun altını çizdi:
"Son 1.5 asırdır, bilhassa son yarım asırdır yaşadığımız sancılara artık 'dur' deme vaktidir, artık yeni şeyler söyleme vaktidir."
Sözü tarihin kaydettiği en adaletli hükümdara getiriyor ve şöyle diyordu:
"Selahaddin Eyyubi'nin evlatlarını hiç kimse siyonistlerin kapısında kul, köle yapamaz. Kürt ile Türk'ün arasına ayrımcılık sokan hem Kürt'ün düşmanıdır hem Türk'ün düşmanıdır, en çok da Müslüman'ın düşmanıdır. (Suriye'de) El ele verecek, Türk ile Kürt arasındaki, Kürt ile Arap arasındaki terör perdesini yırtıp atacağız."
Başkan
Erdoğan, Diyarbakır'ın tarihi ve toplumsal
rolüne de değiniyor ve
"Diyarbakır'sız bir Türkiye yetim kalır" diyordu.
Bu arada şu notu da düşelim: Başkan Erdoğan bu tarihi adımı atarken, son 8 yılda "terörsüz Türkiye" mücadelesinin isimsiz kahramanları olan
"Diyarbakır anneleri"ni de ihmal etmiyor, önce onlarla konuşuyor, sonra da kongre kürsüsünden onlara sesleniyordu:
"Bölücü örgütün zorla dağa çıkardığı evlatlarına tam 5 yıldır kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinin acılarını da çok iyi biliyoruz. Terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizle terör örgütü çok ciddi kan ve güç kaybına uğradı."
'BU ADAM TUTAR'
Diyarbakır, AK Parti Kongresi'yle dikkat çeken yeni bir siyasetçi profiliyle de tanıştı. Diyarbakır'ın Tarihi Nebi Camii İmamı
Ömer İleri... İleri'nin tek özelliği imamlığı değil. Son dönemin en etkili, güçlü ve sevilen kanaat önderi.
Yanımda oturan gazeteci
Yaşar İçen, ilk teşhisi koyuyor:
"Bu adam tutar..."
Gerçekten de AK Parti'nin yeni Diyarbakır İl Başkanı
Ömer İleri çok güçlü bir konuşma yaptı ve salonu etkiledi. Konuşmasını yer yer Kürtçe'yle zenginleştirerek sürdürmesi ise salonu daha da coşturdu.