ABD Başkanı Trump'ın Suriye'deki gelişmeleri değerlendirirken Başkan Erdoğan'a yönelik sözleri hem çok tartışıldı hem de birilerinin keyfini kaçırdı. Hakkını teslim etmesini bir yana bırakalım asıl şu tespiti içeriden ve dışarıdan "Erdoğan düşmanlığı" yapanları çıldırttı:
"Suriye'de olacakların anahtarı Türkiye'de..."
Bunu Trump hangi niyetle söylerse söylesin, esas olan Türkiye'nin birçok açıdan "anahtar ülke" konumunda olması. Bu gerçeği Suriye'yle ilişkili ülkeler ile içerideki dini veya etnik kesimlerin siyasi temsilcileri de görüyor olsa sadece Suriye değil bölgenin siyasi iklimi değişir.
Bu açıdan ilk sınavı ABD destekli YPG-PYD verecek. Gerçi Trump ilk işareti verdi ama Baas'ın Kürt versiyonu YPG zihniyetinin yeni Suriye'nin inşasında sivil-demokratik bir rol mü üsteleneceği yoksa 40 yıldır vazgeçmedikleri elde silah "pazarlık" mı yapacağı belli değil.
Suriye'deki hava aleyhlerine değişse de hem YPG'de hem Kandil'de hem de Türkiye'deki DEM ve Kürt aydın çevresinde silah bırakmayan PKK'ya bir "statü" kazandırma beklentisi var. Oysa bu hareketin kurucusu Öcalan çözüm sürecinde, "Silahlar sussun, siyaset konuşsun" noktasına gelmiş ve "statü" konusunda çok net bir tarif yapmıştı:
"Tüm kimlikler ve varlıkların (cemaatler, tarikatlar, etnisiteler, sınıflar, inançlar, sivil toplum vb.) demokratik bir statü elde etmelerini hedefliyoruz. Demokratik statü, demokratik anayasa olarak ifade ediyorum. Demokratik özerklik demiyorum artık."
Ne yazık ki bu yaklaşımın gereğini o dönemin HDP'si dâhil Öcalan'ın örgütleri yerine getirmedi. Hatta yüzde 50 ve üstü bir oyla kazanılan ve yönettikleri belediyeleri, Kandil'in emrine vererek "hendek" kazdırıyor ve terörü azdırıyorlardı. Onlarca insan hayatından oldu, siyaset zemini ise zehirlendi.
Bütün bu hatalara rağmen yakın geçmişle yüzleşmeye dair bir işaret de görmedik. Mesela DEM Parti Milletvekili Onur Düşünmez, YPG'nin başındaki Abdi Şahin'den bile daha geride bir tutum alıyor ve kışkırtıcı bir dil kullanıyor. Ne Türkiye'nin bölgede oynadığı rolün farkındalar ne de Suriye'de dengelerin kökten değiştiğinin... Artık Baas ve Esad yok. Artık ABD, Rusya ve İran da 8 Aralık öncesi pozisyonda değiller. Buna rağmen Türkiye'nin açık destek verdiği Suriye Milli Ordusu "çete" olarak niteleniyor ve şu ezber tekrar ediliyor:
"Rojava'yı işgal etmenize yol vermeyeceğiz."
70'lerin tipik sol aklı bu... Bunun yakın tarihte söylenen, "PKK sizi tükürüğüyle boğar" yaklaşımından bir farkı yok. Oysa siyasetle başka bir yol bulmak mümkün.
Merak ediyorum, "İrademiz Öcalan" diyen Kandil'den PYD ve DEM Parti'ye bütün PKK bileşenleri Öcalan'ın şu tespitlerini okumuşlar mı?
"Ayrılmış bir Kürdistan bitmiş veya bir gücün kuklası, işbirlikçilerin malikânesi olmaktan ��teye gidemeyecek bir Kürdistan'dır. (...) Tarih bu tür oyunların isyanlarda nasıl oynandığını, asıl felaketleri halkın yaşadığını çok iyi ortaya koymaktadır. Kendi isyanımızda da bunu gördük. (...)
Kürt ve Türklerin o dönemde ayrılmaları ya yutulmaları ya ufak azınlıklar halinde kalmaları demektir. Ortak hareket ve bundan Atatürk'ün kurucu rolü bugünkü vatanın gerçekleşmesinin esas nedenidir. Buna hep minnettarız. Bunu tartışmak bile tarihe saygısızlık ve kendini tanımamaktır." (İmralı Notları).
Birilerinin Suriye'yi birkaç parçaya ayırmak istediği çok açık. Peki YPG ne yapacak? YPG'nin anahtarı içeride mi yoksa dışarıda mı?
"Suriye'de olacakların anahtarı Türkiye'de..."
Bunu Trump hangi niyetle söylerse söylesin, esas olan Türkiye'nin birçok açıdan "anahtar ülke" konumunda olması. Bu gerçeği Suriye'yle ilişkili ülkeler ile içerideki dini veya etnik kesimlerin siyasi temsilcileri de görüyor olsa sadece Suriye değil bölgenin siyasi iklimi değişir.
Bu açıdan ilk sınavı ABD destekli YPG-PYD verecek. Gerçi Trump ilk işareti verdi ama Baas'ın Kürt versiyonu YPG zihniyetinin yeni Suriye'nin inşasında sivil-demokratik bir rol mü üsteleneceği yoksa 40 yıldır vazgeçmedikleri elde silah "pazarlık" mı yapacağı belli değil.
Suriye'deki hava aleyhlerine değişse de hem YPG'de hem Kandil'de hem de Türkiye'deki DEM ve Kürt aydın çevresinde silah bırakmayan PKK'ya bir "statü" kazandırma beklentisi var. Oysa bu hareketin kurucusu Öcalan çözüm sürecinde, "Silahlar sussun, siyaset konuşsun" noktasına gelmiş ve "statü" konusunda çok net bir tarif yapmıştı:
"Tüm kimlikler ve varlıkların (cemaatler, tarikatlar, etnisiteler, sınıflar, inançlar, sivil toplum vb.) demokratik bir statü elde etmelerini hedefliyoruz. Demokratik statü, demokratik anayasa olarak ifade ediyorum. Demokratik özerklik demiyorum artık."
Ne yazık ki bu yaklaşımın gereğini o dönemin HDP'si dâhil Öcalan'ın örgütleri yerine getirmedi. Hatta yüzde 50 ve üstü bir oyla kazanılan ve yönettikleri belediyeleri, Kandil'in emrine vererek "hendek" kazdırıyor ve terörü azdırıyorlardı. Onlarca insan hayatından oldu, siyaset zemini ise zehirlendi.
Bütün bu hatalara rağmen yakın geçmişle yüzleşmeye dair bir işaret de görmedik. Mesela DEM Parti Milletvekili Onur Düşünmez, YPG'nin başındaki Abdi Şahin'den bile daha geride bir tutum alıyor ve kışkırtıcı bir dil kullanıyor. Ne Türkiye'nin bölgede oynadığı rolün farkındalar ne de Suriye'de dengelerin kökten değiştiğinin... Artık Baas ve Esad yok. Artık ABD, Rusya ve İran da 8 Aralık öncesi pozisyonda değiller. Buna rağmen Türkiye'nin açık destek verdiği Suriye Milli Ordusu "çete" olarak niteleniyor ve şu ezber tekrar ediliyor:
"Rojava'yı işgal etmenize yol vermeyeceğiz."
70'lerin tipik sol aklı bu... Bunun yakın tarihte söylenen, "PKK sizi tükürüğüyle boğar" yaklaşımından bir farkı yok. Oysa siyasetle başka bir yol bulmak mümkün.
Merak ediyorum, "İrademiz Öcalan" diyen Kandil'den PYD ve DEM Parti'ye bütün PKK bileşenleri Öcalan'ın şu tespitlerini okumuşlar mı?
"Ayrılmış bir Kürdistan bitmiş veya bir gücün kuklası, işbirlikçilerin malikânesi olmaktan ��teye gidemeyecek bir Kürdistan'dır. (...) Tarih bu tür oyunların isyanlarda nasıl oynandığını, asıl felaketleri halkın yaşadığını çok iyi ortaya koymaktadır. Kendi isyanımızda da bunu gördük. (...)
Kürt ve Türklerin o dönemde ayrılmaları ya yutulmaları ya ufak azınlıklar halinde kalmaları demektir. Ortak hareket ve bundan Atatürk'ün kurucu rolü bugünkü vatanın gerçekleşmesinin esas nedenidir. Buna hep minnettarız. Bunu tartışmak bile tarihe saygısızlık ve kendini tanımamaktır." (İmralı Notları).
Birilerinin Suriye'yi birkaç parçaya ayırmak istediği çok açık. Peki YPG ne yapacak? YPG'nin anahtarı içeride mi yoksa dışarıda mı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Berat Kandili iftar vakti: Akşam ezanı kaçta? İl il iftar vakitleri: İstanbul, Ankara, İzmir
- Kişilik testi | Seçtiğin ağaç seni güçlü kılan özelliğini açığa çıkarıyor!
- İndirimli uçak bileti nasıl alınır? 2025 Pegasus 11 euro bilet kampanyası hangi ülkeler için geçerli?
- AZ Alkmaar-Galatasaray maçı bugün saat kaçta? Avrupa Ligi GS maçı hangi kanalda?
- Kışın en sevilen içeceği: Boza nasıl yapılır? Bozanın sırrı bu tarifte!
- Yastık altındaki değerli maden: Kuyumcular tanesi için 111.150 ödüyor
- TCMB 2025 faiz kararı takvimi: Merkez Bankası Toplantısı ne zaman, hangi tarihte?
- Evdeki değerli eşya: 22 ayar altın değerinde olduğu ortaya çıktı
- TOKİ 834 arsa satışı ne zaman, hangi illerde olacak? TOKİ arsa satışı ödeme planı
- Siirt'te üretiyor tüm Türkiye'ye satıyor: Kilogram fiyatı 1000 TL
- Berat Kandili gecesinde neler yapılmalı? Berat Kandili ile ilgili ayet ve hadisler
- Huawei'den yepyeni cihazlar: Mate X6, Watch D2, FreeBuds Pro 4 ortaya çıktı