Siyasetin gündeminde yoğun biçimde CHP-İP ve HDP ilişkisi tartışılıyorsa bunun en önemli nedeni bu partiler arasındaki gizli kapaklı ilişkidir. Ortada toplum önünde savunulamayacak, üstlenilemeyecek bir durum var ki bu ilişki gizli götürülüyor.
Aksi halde CHP de üstlenirdi, İyi Parti de...
Bunun nedeni de HDP'nin PKK'nın siyasi ayağı olmasıdır. İşin doğrusu bunu HDP de saklamıyor. Saklayan ve görmezden gelen CHP ve İP... İkisi de, sadece AK Parti düşmanlığı nedeniyle bu ilişkiye göz yumuyor.
Dertleri demokrasi ve sivil siyaset olmadığı için PKK-HDP ilişkisine bir şey demedikleri gibi, PKK'nın Suriye kolu PYD'nin ABD bayrağı altında Türkiye düşmanlığı yapması da umurlarında değil.
Onların gündemlerinde böyle bir sorun yok. Oysa terör ve şiddetle mücadele sadece iktidarların sorunu değil, muhalefetteki siyasi partiler ve sivil toplumun da sorumlulukları var. Şiddete topyekun tavır alınmazsa, şiddet bitmez.
Bunun en çarpıcı örneğini İspanya'da ki ETA-Herri Batasuna ilişkisinde gördük.
En ileri demokratik haklar verilmesine rağmen, Herri Batasuna şiddete destek vermekten, ETA da şiddetten vazgeçmedi. Bunun üzerine İspanya, Fransa ile işbirliği yaparak ETA'nın üzerine gitti ve yüzde 15 oy alan Herri Batusuna'yı Anayasa Mahkemesi kararıyla kapattı. AİHM de bu kararı onayladı.
Buna rağmen yerine yeni parti kuruldu ve şiddet de bitmedi.
Peki, sonra ne oldu? İspanya ve Bask halkı 2006'dan başlayarak teröre karşı sokağa döküldü. Sürece Bask milliyetçi partileri de dahil, bütün partiler destek verdi. Bunun sonunda ETA, halktan özür diledi ve silahı bıraktı.
Oysa Türkiye'de tam tersi oluyor.
Terörle mücadelede Türkiye tarihin en önemli adımını atarken, dağa gidişler en aza indirilirken, içeriden muhalefet partileri HDP'ye, dışarıdan ABD ve AB ülkeleri PKK'ya büyük destek vererek şiddeti makulleştiriyor.
Bu durumda PKK şiddeti, HDP de onun gölgesinde siyaset yapmayı bırakır mı? Bırakmaz tabi... Çünkü bugün HDP'yle gizli ittifak yapan partiler, HDP'nin 7 Haziran 2015'te aldığı yüzde 13 oyu, neden Kandil'in talimatlarıyla heba ettiğini hiç sormadı, sorgulamadı. Sorgulamadı çünkü onların derdi, HDP'nin şiddetle ilişkisi değil, AK Parti'ye karşı "düşmanca" tavır almasıydı.
Sonunda bunu da başardılar.
İstanbul'da CHP-İP veHDP koalisyonu
Şimdi aynı mantık yerel seçimlerde desürüyor. Bu kez CHP ve İP'in büyükşehiradaylarına HDP destek verirken, onlar daçok sayıda HDP'liyi büyükşehir ve il belediyemeclislerine taşıyor. Bu konuda öncülüğüCHP yapıyor. HDP 15 ilçede kendi adayınıçıkartırken, diğerlerinde CHP listelerinde yeralıyor. Denilenlere göre CHP, İstanbul'unbirçok ilçesinde meclis üyeliklerine en az 5HDP'liyi aday gösterdi. Kimi ilçelerde deo adaylardan birinin belediye başkan yardımcısıyapılacağı söyleniyor. CHP kulisleriböyle bir pazarlık yapıldığıyla çalkalanıyor.
Peki, şimdi soralım, böylesine özel ilgi gören HDP dönüp PKK'ya "şiddeti vesilahı bırak" çağrısı yapar mı? Yapmadığı ve yapmayacağı o kadar açık ki. Tam tersine HDP'yi yöneten akıl basitçe şöyle düşünür: "PKK'yla ilişkimizden CHP ve İPrahatsız değilse, biz niye olalım"Gördüğünüz gibi sorun CHP'nin HDPveya bir başka partiyle ittifak yapması değil,bunu şiddete karşı tavır almayan bir partiyleyapmasıdır. Öyle olmasaydı CHP açıkçaçıkar, ittifak yapar ve bunu da savunurdu.
Kullanmaya kalkana da cevabını verirdi.
Veremediği için gizli saklı yapıyor bu işi.
Siyaset üretmemek böyle bir şey işte...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.