Arka arkaya gelen, darbe, terör ve ekonomik kuşatmalar, kaygı yaratsa da umut verici gelişmeler de var. İçeride FETÖ ve PKK terörüne, dışarıda da DEAŞ'a karşı kararlı bir mücadele sürüyor, demokrasi zemini de siyasi sistem değişikliğiyle kalıcılaşacak.
İç siyasette birileri sürekli gerilimin artmasından medet umsa da buradan bir sonuç çıkmayacağı görüldü. Çünkü hem küresel dünyada hem de içeride dengeler ve güçler değişiyor. 20 Ocak'ta göreve başlayacak ABD Başkanı Trump'ın çevresinden gelen haberlerle MHP lideri DevletBahçeli'nin açıklamaları bunu doğruluyor.
Yıkım ve çöküş bekleyenlerin hayal kırıklığı yaşaması bu yüzden kaçınılmaz. Birbirini tamamlayan bu açıklamalar, Türkiye'nin yakın gelecekte çok farklı bir pozisyon alacağının işaretini de veriyor. O işaretlerden ilki ABD'den geldi.
ABD Dışişleri Bakanı olacağı açıklanan Rex Tillerson, bir süre önce ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde senatörlerin sorularını cevaplarken, Türkiye'yle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Suriye iç savaşının Ortadoğu'da ABD'nin "liderliğini" bitirdiğine dair soruya Tillerson şu cevabı verdi: "Atmamız gereken ilk adım bölgedekigeleneksel müttefiklerimiz ve dostlarımızlatekrar çalışmak olmalıdır."
Sonra da şu önemli tespiti yaptı: "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep TayyipErdoğan'la tekrar çalışmalıyız. Türkiyebizim çok eski bir NATO müttefikimizdir. Bölgede ABD'nin eksikliğindenkaygılandı ve yüzünü Rusya'yadöndü. Rusya kalıcı bir müttefik değildir. Rusya'nın kalıcı bir müttefik olmadığınıaçıkça göstermek gerekiyor. Türkiye'nin müttefiki ABD'dir."
Bu yaklaşım ne kadar hayata geçerve ikili ilişkilere nasıl yansır göreceğiz amaönemli olan Türkiye'nin bölgedeki gücününve rolünün en önemli "müttefik" tarafındangörülmesiydi. Zaman zaman Türkiye'yeyönelik saldırıların Trump'ın görevi devralacağı20 Ocak'a kadar yoğunlaşacağını söyledim. Bunun en önemli nedeni Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgeye ilişkin ABD politikalarının değişeceği ihtimaliydi. RexTillerson açıklamalarıyla tam da bunu söyledi.
Bahçeli yine ezber bozdu
İç siyaset açısından da yine önemlive anlamlı bir değişim işareti MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi. Bahçeli, kendi partisinin içinden ve dışından gelen sert eleştirilere rağmen hem Cumhurbaşkanlığı sistemi oylamalarında kararlı duruşunu sürdürdü, hem de "pozitifsiyaset" üretmeye devam etti.
Garip ama gerçek, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan CHP, makulkitlesini öfkelendirip sokağa çağırırken, sol sosyalist olduğunu söyleyen HDP terör karşısında susup, "yok hükmünde" bir partiye dönüşken, "milliyetçi" MHP Başkanı, yeni çıkışlarla siyasetin de Türkiye'nin de önünü açtı. Hem de radikallerin ezberini bozacak biçimde... Bahçeli şöyle diyordu: "74 yaşındakiAhmet Türk, rahatsızlığı nedeniyleinsani boyut göz önünde bulundurularaktedavisine fırsat verecek şekildetutuksuz yargılanmalı..."
Bahçeli bu çıkışıyla toplumu sakinleştirdiğigibi etnik milliyetçiliğin köpürmesiniengelliyor ve gelecekte CumhurbaşkanlığıSistemi'yle önü açılacak sivil siyasetin"makul"leşmesinin de ilk sinyalini veriyordu.
Merak ediyorum, CHP'nin gerilim siyasetine destek vermekten öte HDP ne yapıyor? Altan Tan gibi siyasi aktörler bir şeyler söylüyor ama aslolan HDP'nin esas aktörleri. Onlar neden susuyor? Kandil'in şiddet siyasetinin iflasını görmek için daha ne kadar insanın ölmesi gerekiyor?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.