2025'in kavramı: DİJİTAL VİCDAN
Geçen yılın kavramı "kalabalık yalnızlık" idi. Aynı masada oturup birbirine dokunamayan, aynı evde yaşayıp birbirinin sesini duyamayan insanların yılıydı. Herkesin herkese ulaşabildiği ama kimsenin kimseye yetişemediği bir çağ… Yalnızlık artık bir eksiklik değil, kalabalıkların içinde yaşanan yeni bir normaldi.
Bu yıl ise yılın kelimesi "dijital vicdan" oldu.
Aslında bu iki kavram birbirinden kopuk değil; aksine aynı toplumsal kırılmanın devamı.
Kalabalık yalnızlık, ilişkilerin yüzeyselleşmesini anlatıyordu.
Dijital vicdan ise duyguların ve sorumluluğun sanallaşmasını.
Bugün bir felaket haberi görüyoruz. Bir çocuk öldürülüyor, bir kadın şiddete uğruyor, bir şehir bombalanıyor. Parmaklarımız refleksle ekrana gidiyor. Beğeniyoruz. Paylaşıyoruz. Altına üzgün bir emoji bırakıyoruz. Ve sonra hayatımıza devam ediyoruz. Vicdanımız rahat. Çünkü "tepki verdik".
İşte dijital vicdan tam olarak budur:
Gerçek hayatta bedeli olmayan bir ahlak.
Artık merhamet eylemle değil, etkileşimle ölçülüyor.
"Ne yaptın?" sorusu yerini "Paylaştın mı?"ya bıraktı.
Sessiz kalmak suç, paylaşmak yeterli sayılıyor.
Oysa vicdan, tarih boyunca zahmetli bir şeydi.
Risk almayı gerektirirdi.
Konforu bozar, taraf olmayı zorunlu kılardı.
Dijital çağ ise vicdanı risksiz hâle getirdi.
Kimse işini, çevresini, konumunu kaybetmeden "iyi insan" olabiliyor.
Bir tıkla üzülüyor, bir kaydırmayla unutuyoruz.
Burada asıl soru şudur:
Toplum olarak gerçekten duyarlı mıyız, yoksa duyarlı görünmeye mi çalışıyoruz?
Dijital vicdan, çoğu zaman toplumsal bir maske işlevi görüyor.
Gerçek değişim talebi yok, yüzleşme yok, sorumluluk yok.
Sadece görünürlük var.
Bu yüzden bugün her şey çok konuşuluyor ama çok az şey değişiyor.
Her acı gündem oluyor ama hiçbir acı kalıcı bir dönüşüm yaratmıyor.
Kalabalık yalnızlık bizi birbirimizden kopardı.
Dijital vicdan ise acılardan.
Belki de asıl ihtiyaç duyduğumuz şey yeni bir kavramdır:
"Eylemli vicdan."
Paylaşmanın ötesine geçen,
Bedel ödemeyi göze alan,
Sadece üzülmeyip sorumluluk alan bir vicdan.
Çünkü tıklanan merhamet,
dokunulmayan yaraları iyileştirmez
***
1 OCAK GAZZE ÇAĞRISI!
2026'nın ilk gününde "Dijital Vicdan"larımızı bir kenara bırakalım.
Etimizle, kemiğimizle, ruhumuzla 1 Ocak'ta Galata Köprüsü'nde Gazzeli kardeşlerimiz için kurulan 'vicdan kürsüsü'nde buluşalım.
Vicdan Kürsüsü sizi bekliyor olacak.