Dijital çağda gerçekler artık meydanlarda değil ekranlarda bastırılıyor. Hem de küçük bir "tuş" ile!
Bombalar yalnızca şehirleri değil hafızayı da hedef alıyor.
Filistin'de yaşananlar bunun en açık ve en acı örneği.
İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü katliamlar yalnızca sahada değil dijital dünyada da sistematik bir şekilde örtbas edilerek sansüre uğratılıyor.
Sansürün baş aktörlerinden biri Meta.
Meta; Facebook, Instagram ve bağlantılı platformlarında Filistin destekli içerikleri kimi zaman "sessize alarak", kimi zaman görünürlüğünü düşürerek, kimi zaman da doğrudan silerek dünya kamuoyunun hakikate ulaşmasını engelliyor. Meta bu işi adeta gönüllü şekilde yapıyor.
Bu sansür mekanizması çoğu zaman "topluluk kuralları" bahanesiyle işletiliyor. Ancak aynı platformlarda İsrail'in açık şiddet içeren paylaşımlarının yayında kalması bu kuralların evrensel değil seçici uygulandığını açıkça gösteriyor. Yani ortada kocaman bir çifte standart var. Katile her şey serbest ama mazlumun sesinin duyurulmasına bile tahammüleri yok. Kendi belirledikleri "terörist" leri sosyal medyadan adeta topyekün siliyorlar. Kime göre neye göre?
Eğer bir terörist arıyorsak gözümüzü Tel Aviv'e dikmemiz gerekmez mi!
7 Ekim'den sonra binlerce masum Filistinli halkı acımasızca öldürenlere karşı!
İşlerine gelenleri kahraman işlerine gelmeyenleri terörist ilan ediyorlar.
Çok rahatlar çok profesyoneller.
Ve sosyal medyada algoritmasını da ona göre yönetiyorlar.
Türkiye'de daha önce Gazze içeriklerinin sistematik biçimde silinmesi kamuoyunun gündemine gelmiş devletin devreye girmesiyle İsrail destekçisi Meta geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Ancak bu geri adım kalıcı olmadı gibi gözüküyor.
Geçmiş yıllarda paylaştığım Gazze içeriklerinin bile geriye dönük olarak tek tek silindiğini fark ettim geçen günlerde.
itiraz ettim ama kime neyin itirazını yapıyorsun! Gazze içeriği olduğu gibi silindi...
İtiraz mekanizmaları işletilse dahi çoğu zaman otomatik gerekçesiz retlerle karşılaşılıyor.
Yani karar veren bir insan değil, siyasi bir algoritma.
Benzer bir sansür YouTube üzerinden de sürdürülüyor. Filistin destekli videolar "şiddet", "hassas içerik" veya "telif" gibi gerekçelerle kaldırılıyor.
Özellikle Gazze içeriklerine eklenen müzikler üzerinden getirilen kısıtlamalar, videoların sesinin tamamen kapatılmasına yol açıyor. Böylece görüntü kalıyor, ama anlatı yok ediliyor. Bu modern sansürün günümüzdeki en sinsi hali!
Daha da vahimi, Meta'nın Gazze ile ilgili paylaşımları otomatik olarak arşive alması. Pek çok kullanıcı farkında bile olmadan içeriklerinin görünmez hale getirildiğini sonradan fark ediyor.
Hesaplar sessiz sedasız budanıyor, erişim kısıtlanıyor, dijital hafıza siliniyor.
Bu, bireysel bir hata değil; sistematik bir politika. META'da bunu İsrail adına çok güzel yürütüyor.
Bu konuda TİKTOK da hiç masum değil. Aynı şekilde onlar da Meta'ya yakın bir politika izliyor!
Bugün dijital dünyada İsrail'in yaptığı her kötülük her sivil katliam her çocuk ölümü algoritmalarla görünmez kılınmaya çalışılıyor.
İsrail, Filistinlileri, Gazze Şeridi'ne hapsederken dijital platformlar da aynı politikayla Gazzelileri sosyal medyada çok küçük bir alana hapsetmeye çalışıyor.
Bu sadece Filistinlilere değil, insanlığın ortak vicdanına karşı da işlenen bir suç.
Sansür silme ve sessizleştirme yoluyla bir soykırımın unutturulması hedefleniyor.
Bunu yapay zeka videolarıyla da itibarsızlaştırılıyor.
İsrail'un uzun vadede bu konuya ciddi kafa yorduğu net. Yakın gelecek zamanda soykırımı unutturup kendini temize çekmeye çalışacak. Ama o kadar da kolay değil bunu yapmak elbette.
Türkiye'nin bu noktada daha net ve daha sert adımlar atması bir tercih değil zorunluluk olmalı.
Dijital platformların siyasi tarafgirlik yaparak ifade özgürlüğünü ihlal etmesine karşı yaptırımlar gündeme gelmeli.
Çünkü bu mesele bir "içerik politikası" meselesi değil; hakikat, adalet ve masumdan yana taraf olma meselesidir.
Filistin her şeye rağmen susmayacak.
Hakikat silinmeyecek.
Algoritmalar gerçeği sonsuza dek gömemeyecek.