HİLÂL KAPLAN

Almanya doğumlu olsa da kalbi hep Türkiye'yle atan ve en büyük "suçu" da bu olan Mesut Özil, ülkesine döndü. Uçağının rotasını canlı yayında yaklaşık 300.000 kişinin izlediği düşünülürse, Mesut'un takımlar üstü bir sevgiyi haiz olduğunu söylemek gerekir. Ve bu sevgi, ona anasının ak sütü gibi helaldir.
Bir Galatasaraylı olarak futbol serüvenini yakından takip ettiğim Mesut'un, dokuz yıl emek verdiği Alman Millî Takımı'na vedasına yansıyan ızdırabını unutmuyorum:
"Kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmen oluyorum. Arkadaşlarım Podolski ve Klose, hiçbir zaman Polonyalı-Alman olarak görülmedi, ben neden Türk-Alman olarak görüldüm? Türkiye olduğu için mi? Müslüman olduğum için mi? Son yaşanan olaylar sebebiyle ırkçılık ve saygısızlık hissettiğim için bundan böyle ulusal seviyede Almanya için oynamayacağım. Arkama yaslanıp hiçbir şey yapmamam beklenemezdi. Irkçılık asla kabul edilemez."
Mesut'un hedefe konulma sebebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile fotoğraf çektirmesi idi. Başka herhangi bir dünya lideri olsaydı, sorun edilmeyecekti. Ancak anavatanını unutmamak, Almanlar için bir "suç"tu. O kadar çoğulculuk edebiyatı yapan Batı'nın yaldızlarını dökmeye tek fotoğraf karesi yetmişti.
Premier League takımlarından Arsenal'e kadar yükselen Mesut artık Fenerbahçe'de top koşturacak. En önemlisi anavatanında ter dökecek. Hoş geldin Mesut!

***

KENDİ YARDIMCISI, DAVUTOĞLU'NU YALANCI ÇIKARDI

Geçen hafta, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ saldırıya uğramıştı. Benim de aynı gün kınadığım bu menfur saldırı üzerine Özdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini arayıp geçmiş olsun dileklerini ilettiğini ve olayın nasıl olduğunu sorduğunu açıkladı. Ayrıca İletişim Başkanı Fahrettin Altun da olayı kınayarak, faillerin adalet önüne çıkarılacağını belirtti. Buna rağmen Davutoğlu, "Sayın Erdoğan telefon görüşmesinde 'Geçmiş olsun' demiyor, ikincisi 'Failleri bulacağız' da demiyor. Olayı ciddiye almamaktadır bu" diye açıklama yapmış. Tamam, yıllar sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı cümlede anılmaktan ötürü heyecan yapmış olabilirsiniz de kendi yardımcınız tarafından yalanlanacak kadar da mı aklî melekelerinizi yitirdiniz?

***

KAFAMA SİLAH DAYASALAR...

İYİ Parti Genel Başkanı, "Kafama silah dayasalar, Cumhur İttifakı'na girmem" demiş. Gerçekten ilginç bir kelime seçimi. Zira eli silahlı olduğu için politikacılarına emir yağdıranlar, Kandil'de rütbesi yüksek olduğu için belediyenin temizlik görevlisinden emir alan belediye başkanlarının olduğu parti, Millet İttifakı'na destek veriyor. Hatta HDP'li Fatma Kurtulan, Meclis kürsüsünden İYİ Partilileri, "O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz" şeklinde azarladı da unutturma gayesiyle meseleyi bile büyütmediler. Diyeceğim o ki, bir silah var ama ittifak kurmanız için başınıza dayanmasına bile gerek kalmadı zaten.