23 Nisan töreninden dönüyorduk, trafik durdu, biz de durduk...
Araba kayık gibi sallanıyordu, olmayacak şey!
Sade insanların yaşadığı, bütün apartmanların eğreti olduğu bir semtin caddesi...
Birden daracık apartman kapıları açılmaya başladı, nalburdan, köfteciden insanlar kendilerini dışarı attılar.
Sonra muazzam bir paylaşım başladı; yaşlılar ve hastalar dışarı çıkartılıyor, karşı kaldırımdaki kahvehaneden alınan sandalyelere oturtuluyorlardı...
Ergen kızlar sarsıntıdan korkmuş küçük kardeşlerini eğlemeye çalışıyordu.
Orta yaşlılar birbirlerini sırtlarını sıvazlayarak teskin ediyordu, gençler koşarak yakınlarındaki akrabalarına bakmaya gidiyordu.
Trafik açıldı, daha "üst" kesimlerin semtlerine doğru ilerledim; eski gecekondu arazilerinin
üzerine yapılmış sitelerin olduğu mahallelere...
Oraların yakıt istasyonlarında kuyruk oluşmuştu. Saat beşte bile o kuyruklar bitmedi...
Netflix dizileri gibiydi; şehir dışına çıkmaya çalışıyorlardı.
Sosyal psikolojik hâlimiz ve tasnifimiz budur.
Gerisi hikâye...
***
Ha bir de şu GSM operatörleri meselesi var...
Ceplerinden yakınlarını arayanlar yine çaresiz kaldılar.
Bıktık, bu kaçıncı?
Sorun varsa, çözsek mi artık?
Telefon konuşmalarını yüksek ücretten fiyatlandırmaya doyamayan firmalar iş bu meseleye gelince ağırdan alıyorlar.
Henüz hem yatırım hem de hukuki yönden ilerleme kaydedemedik.
Ama biz kullanıcılar da böyle zamanlarda direkt hatlar yerine internet altyapısına dayanan arama yollarını kullanırsak daha iyi olur...
***
Yine başladılar.
İstanbul'u terk edin!
İstanbul derhal boşaltılmalı!
Söylenip duruyorlar...
Bir durun yahu!
İnsanın gideceği varsa bile gitmekten vazgeçirtecek kadar tepesini attırıyorsunuz...
Deprem mi konuşuyoruz, korku toplumu mu üretiyoruz?
Bir karar verin!
Ve şu soruyu da cevaplayalım artık ha!
İstanbul'dan "sade insanlar" gidince kimler kalacak, kimler gelecek?
Küresel zenginler mi?
Onlar hiçbir şeyden korkmazlar.
Kentsel dönüşüm mü?
Ohoo, her şeyi dönüştürürler de, sonunda pişmanlıkla dövünürsünüz...
***
NOT DEFTERİ
Hiç hayatı olmamış gibiyim. Kendi olmayanın hayatı da olmuyor mu yoksa? (ŞULE GÜRBÜZ / Zamanın Farkında)